30-
VASIYETLER KİTABI (Bölümleri)
2- RASÛLULLAH
(S.A.V) VASİYET ETMİŞ MİDİR?
3- MALIN ÜÇTE
BİRİNİ VASİYET ETMEK
4- MİRAS
TAKSİMİNDEN ÖNCE BORÇ ÖDENMELİ
6- YAKIN
AKRABAYA VASİYET OLUR MU?
7- ANSIZIN
VEFAT EDEN ADINA VARİSLERİ HAYIR YAPAR MI?
8- ÖLEN KİMSE
İÇİN YAPILAN SADAKANIN DEĞERİ VE KIYMETİ
9- BU KONUDA
DEĞİŞİK RİVAYETLER
10-
SORUMLULUK GETİREN İŞLERDEN UZAK DURMAK
11- YETİM
MALINI YÖNETEN KİMSENİN DURUMU
12- YETİM
MALINI YEMEKTEN SAKINMAK GEREKİR
30- VASIYETLER
KİTABI (Bölümleri)
3553- Ebu Hüreyre (r.a)’den
rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v)’e bir adam gelerek: “Ey Allah’ın Rasûlü! Hangi
sadakanın sevabı daha büyüktür” diye sordu. Rasûlullah (s.a.v)’de: “Sadakanın
hayırlısı vücudun sıhhatle ve mala düşkünlüğün fazla olup fakirlikten korkup
ebedi kalacakmış gibi olduğun anda verilenidir” buyurdu ve, “Sadaka
vermeyi can boğaza geldiği ve sen de şu malım şu kimseye şu malımda şu kimseye
aittir diyeceğin güne erteleme.” (Ebû
Davud, Vesaya: 3; Müslim, Zekat: 31)
3554- Abdullah
(r.a)’tan rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurdu: “Hanginiz
varislerinin malını kendi malından daha çok sever?” Oradakiler: “Ey
Allah’ın Rasûlü! Biz kendi malımızı severiz varislerin malını değil” dediler.
Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurdu: “İyi bilin
ki şu anda sevdiğinizi söylediğiniz tüm bu mallarınız sizin mallarınız değildir
varislerinizin mallarıdır. Senin malın ahiret ve Cennet için önceden verdiğin
maldır geri kalanlar ise varislerin mallarıdır.” (Buhârî, Rikak: 12; Müsned: 3443)
3555- Mutarrif
(r.a)’in babasından rivâyetine göre, Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurdu: Tekâsür
sûresi 1.2 ayeti olan: “Aç
gözlülük saplantısı içinde mal mülk çokluğuyla övünmek oyaladı sizleri. Öyle ki
mezara girinceye kadar bu oyalanmaya devam ettiniz.” Ayetler hakkında
şöyle buyurdu: “Ademoğlu
dünyada sahip olduğu şeylerle malım malım diyerek övünür durur. Ey Ademoğlu! Senin
olan mal yiyip tükettiğin, giyip eskittiğin ve Sadaka olarak verip ahiret için
hazırladığındır.” (Müslim, Zühd ve
Rekaik: 1; Tirmizî, Tefsirü’l Kur’an: 89)
3556- Ebu Habibe et
Taî (r.a) şöyle demiştir: “Bir adam Allah yolunda harcanmak üzere bir miktar
para vasiyet etti. Ebu’d Derda’ya bu durum sorulunca Peygamber (s.a.v)’den şu
hadisi nakletti: “Ölümüne
yakın köle azâd eden veya bir şey tasadduk eden kendisi doyduktan sonra
başkasına hediye veren gibidir.” (Dârimi,
Vasiyet: 34; Tirmizî, Vasiyet: 7)
3557- İbn Ömer
(r.a)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurdu: “Vasiyet
edebilecek malı bulunan bir kimseye vasiyet’i yanında yazılı bulunmadıkça iki
gece geçirmesi caiz değildir.” (Buhârî,
Vesaya: 1; Ebû Davud, Vesaya: 1)
3558- İbn Ömer
(r.a)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurdu: “Hiçbir
Müslüman kişinin vasiyeti yanında yazılı olarak bulunmadıkça iki gece geçirmesi
caiz değildir.” (Buhârî, Vesaya: 1; Ebû
Davud, Vesaya: 1)
3559- Abdullah b. Ömer (r.a)’in haber verdiğine
göre Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur: “Hiçbir
Müslüman kimsenin vasiyeti yanında olarak bulunmadıkça üç gece geçirmesi caiz
değildir.” Abdullah b. Ömer diyor ki: “Rasûlullah (s.a.v)’den bu hadisi
duyduğum andan itibaren vasiyetim daima yanımdadır.” (Buhârî, Vesaya: 1; Ebû Davud, Vesaya: 1)
3560- Sâlim b.
Abdullah (r.a) babasından naklediyor. Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur: “Vasiyet
edebileceği kadar dünyalığı bulunan bir kişiye vasiyeti yanında yazılı
bulunmadıkça üç gece geçirmesi helâl değildir.” (Buhârî, Vesaya: 1; Ebû Davud, Vesaya: 1)
2- RASÛLULLAH (S.A.V) VASİYET ETMİŞ MİDİR?
3561- Talha
(r.a)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: İbn ebî Evfa’ya: “Rasûlullah (s.a.v)
vasiyette bulunmuş mudur?” diye sordum. “Hayır” dedi.
“Peki Müslümanlara vasiyet nasıl emrolundu?” dedim. Allah’ın Kitab’ına uyarak
emretti dedi. (Buhârî, Vesaya: 1; Ebû Davud,
Vesaya: 1)
3562- Aişe
(r.anha)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v) vefatında geriye
ne bir dinar ne de bir dirhem ne koyun ne de deve bıraktı. Bu yüzden hiçbir şey
de vasiyet etmedi. (Buhârî, Vesaya: 1; Ebû
Davud, Vesaya: 1)
3563- Aişe
(r.anha)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v) vefatından sonra
geriye ne bir dirhem ne de dinar ne koyun ne de deve bıraktı. Bu yüzden de
hiçbir şey vasiyet etmemişti. (Buhârî, Vesaya: 1; Ebû Davud, Vesaya: 1)
3564- Aişe
(r.anha)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v) vefatından sonra
geriye ne bir dirhem ne de dinar ne koyun ne de deve bıraktı. Bu yüzden de hiçbir
şey vasiyet etmemişti. (Buhârî,
Vesaya: 1; Ebû Davud, Vesaya: 1)
3565- Aişe
(r.anha)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v) Ali’ye vasiyet
etti diyorlar. Halbuki vefatından az önce idrarını yapmak için bir kap
istemişti de o esnada tüm vücudunu bırakıvermişti, benim göğsüme dayalı
olmasına rağmen ben bile vefat ettiğini anlayamadım, şu halde kime vasiyet
etti? (Buhârî, Vesaya: 1; Ebû Davud, Vesaya: 1)
3566- Aişe
(r.anha)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v) vefat ettiğinde
yanında benden başka kimse yoktu. Vefatına yakın idrar yapmak için bir kap
istemişti. (Buhârî, Vesaya: 1; Ebû Davud,
Vesaya: 1)
3- MALIN ÜÇTE BİRİNİ VASİYET ETMEK
3567- Amir b. Sa’d
(r.a) babasından naklederek şöyle diyor: Şifa bulduğum bir hastalığa yakalanmıştım.
Rasûlullah (s.a.v) beni ziyarete gelmişti. Ben de şöyle demiştim: “Ey Allah’ın
Rasûlü! Benim malım çoktur, kızımdan başka da mirasçım yok, malımın üçte
ikisini tasadduk edebilir miyim?” diye sordum. “Hayır”
dedi. Ben: “Peki yarısına ne dersiniz?” dedim.
Yine “Hayır”
dedi. Ben: “Ya üçte biri nasıl olur?” deyince, “Üçte bir…
üçte bir de çoktur ama senin için yeterlidir. Mirasçılarını zengin bırakman
başkalarına avuç açacak durumda bırakmandan daha hayırlıdır” buyurdu. (Buhârî, Vesaya: 1; Ebû Davud, Vesaya: 1)
3568- Sa’d
(r.a)’ten rivâyete göre, şöyle demiştir: Ben Mekke’de hasta iken Rasûlullah
(s.a.v) beni ziyarete geldi. Ben de: “Ey Allah’ın Rasûlü! malımın hepsini
vasiyet etmek isterim ne dersiniz?” dedim. “Hayır
olmaz” buyurdu. Ben: “Yarısını” dedim. Yine “Hayır
olmaz” buyurdu. “Üçte birine ne dersiniz?” deyince: “Üçte bir…
üçte bir de çoktur ama vasiyet edebilirsin. Ey Sa’d! Mirasçılarını zengin
bırakman onları fakir ve başkalarına el açar halde bırakmandan daha hayırlıdır”
buyurdu. (Buhârî, Vesaya: 1; Ebû Davud,
Vesaya: 1)
3569- Amir b. Sa’d
(r.a) babasından naklediyor ve şöyle diyor: Sa’d Mekke'de hasta yatıyordu,
vaktiyle hicret ettiği bu toprakta ölmek istemiyordu. Peygamber (s.a.v) onu
ziyarete geldi. “Allah,
Sa’d b. Afra’ya merhamet etsin veya Allah Sa’d’e acısın” buyurdu. Onun mirasçı
olarak tek bir kızı vardı. Ve şöyle dedi: “Ey Allah’ın Rasûlü! malımın hepsini
vasiyet etmek istiyorum ne dersiniz?” Rasûlullah (s.a.v): “Hayır
öyle yapma!” buyurdu. “Yarısını” dedim, yine: “Hayır
öyle yapma” buyurdu. Üçte bir deyince: “Üçte bir…
üçte bir çoktur… zira mirasçılarını zengin bırakman insanlara el avuç açacak
şekilde muhtaç bırakmandan hayırlıdır” buyurdu. (Buhârî, Vesaya: 1; Ebû Davud, Vesaya: 1)
3570- Bükeyr b.
Mismar (r.a)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Amir b. Sa’d tan işittim. O da
babasından şöyle aktarmıştı: “Sa’d hastalanmıştı Rasûlullah (s.a.v) ziyaret
için yanına girmişti. Sa’d, Rasûlullah (s.a.v)’i görünce ağladı ve: “Ey
Allah’ın Rasûlü! Vaktiyle hicret ettiğim yerde öleceğim” dedi. “Rasûlullah
(s.a.v) hayır inşallah iyileşirsin” buyurdu. Sa’d: “Malımın hepsini
Allah yolunda vasiyet etmek istiyorum” dedi. Rasûlullah (s.a.v): “Hayır
öyle yapma” buyurdu. “Sa’d üçte ikisini mi vasiyet edeyim” deyince, yine:
“Hayır
öyle yapma” buyurdu. Yarısını mı deyince, yine: “Hayır
olmaz” dedi. “Ya üçte birine ne dersin?” deyince Rasûlullah (s.a.v): “Üçte bir…
üçte birde çoktur, çocuklarını zengin bırakman onları başkalarına el açacak
şekilde fakir bırakmandan hayırlıdır” buyurdu. (Buhârî, Vesaya: 1; Ebû Davud, Vesaya: 1)
3571- Sa’d b. Ebi
Vakkas (r.a)’tan rivâyete göre, şöyle demiştir: Hastalığımda Rasûlullah (s.a.v)
beni ziyaret etti ve “Vasiyette
bulundun mu?” diye sordu. Ben de: “Evet” dedim. “Ne
kadarını” diye sordu. Ben de: “Malımın tamamını Allah yolunda vasiyet
ettim” dedim. “Çocuğuna
bir şey bırakmadın mı?” buyurdu. “Onlar zengindir” dedim. “Öyleyse o
malının onda birini vasiyet et” buyurdu ben daha fazlasını istedim.
Rasûlullah (s.a.v)’de artırdı ve: “Üçte
birini vasiyet et hatta üçte bir de çoktur ve büyüktür” buyurdu. (Buhârî, Vesaya: 1; Ebû Davud, Vesaya: 1)
3572- Sa’d
(r.a)’den rivâyete göre, Peygamber (s.a.v) onu hastalığında ziyaret etmişti.
Sa’d: “Ey Allah’ın Rasûlü! Malımın tamamını vasiyet etmek istiyorum” dedi.
Rasûlullah (s.a.v): “Hayır
öyle yapma” buyurdu. Sa’d: “Yarısını vasiyet etmeme ne dersin” dedi.
Rasûlullah (s.a.v), yine: “Hayır olamaz”
dedi. Sa’d: “Üçte birini vasiyet edeyim” deyince: “Üçte bir
kafidir gerçi o da çoktur ve büyüktür” buyurdu. (Buhârî, Vesaya: 1; Ebû Davud, Vesaya: 1)
3573- Aişe
(r.anha)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v) Sa’d’ı ziyarete
gelmişti. Sa’d: “Ey Allah’ın Rasûlü! Malımın üçte ikisini vasiyet edeyim mi?” dedi.
Rasûlullah (s.a.v): “Hayır”
dedi. “Öyleyse yarısına ne dersiniz?” deyince yine: “Hayır”
buyurdu. “Üçte biri olur mu?” deyince: “Peki üçte
birini vasiyet et, üçte bir de gerçi çoktur ve büyüktür. Varislerini zengin
bırakman onları başkalarına el açacak şekilde fakir bırakmandan hayırlıdır”
buyurdu. (Sadece Nesâi rivâyet etmiştir.)
3574- İbn Abbas
(r.a)’tan rivâyete göre, şöyle demiştir: Temenni olunur ki insanlar vasiyet
konusunda dörtte biri tercih etsinler çünkü Rasûlullah (s.a.v): “Üçte bir…
üçte bir de çoktur ve büyüktür” buyurmuştur. (Ebû Davud, Vesaya: 1; Buhârî, Vesaya: 3)
3575- Muhammed b.
Sa’d, babası Sa’d b. M
3576- Câbir b.
Abdullah (r.a)’tan: Câbir’in babası Uhud savaşında şehid düşmüştü, geriye altı
kız ve bir sürü de borç bırakmıştı. Hurma toplama zamanı geldiğinde Rasûlullah
(s.a.v)’e geldim ve şöyle dedim: “Biliyorsunuz ki babam, Uhud savaşında şehid
düştü, pek çok ta borç bıraktı ve ödemenin hakkından gelemeyeceğimi sanıyorum
bu sebeple alacaklıların sizinle görüşmelerini istiyorum” dedim. Rasûlullah
(s.a.v) şöyle buyurdu: “Sen şimdi
git her cins hurmayı ayrı ayrı yerlere topla ve bana haber ver.” Ben de,
Rasûlullah (s.a.v)’in dediğini yaptım ve sonra da O’nu çağırdım. Alacaklılar
Rasûlullah (s.a.v)’i orada görünce isteklerindeki ısrarı biraz daha artırdılar.
Rasûlullah (s.a.v) onların bu yaptıklarını görünce en büyük hurma yığınının
etrafını üç defa dolaştı ve o yığının yanına oturdu ve “Alacaklıları
çağır” dedi. Rasûlullah (s.a.v) alacaklılara ölçerek hurmayı verdi ve
sonunda babamın borcunu Allah ödettirmiş oldu ve ben: “Allah babamın borcunu
ödemeyi nasib etsin de tek bir hurma bile bana ve kardeşlerime kalmasın buna
bile razıyım” diyordum. Halbuki borçların tamamı ödenmiş ve yığınlardan tek bir
hurma bile eksilmemiş gibiydi. (Buhârî, Vesaya:
37; İbn Mâce, Sadakat: 20)
4- MİRAS TAKSİMİNDEN ÖNCE BORÇ ÖDENMELİ
3577- Câbir
(r.a)’den rivâyete göre, Câbir’in babası borçlu olarak vefat etmişti. Câbir
diyor ki: Peygamber (s.a.v)’e geldim ve: “Ey Allah’ın Rasûlü! babam bir sürü
borç bırakarak vefat etti, miras olarak ta sadece bir hurmalık bıraktı. Bu
hurmalıktan çıkacak ürünlerle bu borç birkaç senede ancak ödenebilir.
Alacaklıların bana bir kötülük yapmamaları için hurmalığa beraberce gidelim”
dedim. Rasûlullah (s.a.v) geldi ve hurma yığınlarını dolaştı ve onların
etrafında selâm verdi, dua etti ve yığının yanına oturdu. Alacaklıları çağırdı
ve alacaklarını ödedi yine de kalan yığınlar hiç alınmamış gibi duruyordu. (Buhârî, Vesaya: 37; İbn Mâce, Sadakat: 20)
3578- Câbir
(r.a)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Abdullah b. Amr b. Haram vefat
etmişti. Pek çok ta borç bırakmıştı. Rasûlullah (s.a.v)’den alacaklıların bir
kısım alacaklarından vazgeçmeleri için yardım istedim. Rasûlullah (s.a.v)
alacaklılardan böyle bir istekte bulundu fakat kabul etmediler. Rasûlullah
(s.a.v)’de bana: “Git
hurmalarını çeşitlerine göre, Acve’yi bir yere, Izk Ubn Zeyd çeşidini bir yere
ayrı ayrı topla sonra bana haber ver” buyurdu. Rasûlullah (s.a.v)’in
dediğini yaptım. Rasûlullah (s.a.v) geldi, hurma yığınlarını en üstte olanını
veya ortadakinin yanına oturdu sonra da şöyle buyurdu: “Alacaklılara
alacakları nispette ölç.” Ben de ölçtüm onlara verdim borcum kalmadı
sonra baktım hurma yığınları hiç eksilmemiş gibiydi. (Buhârî, Vesaya: 37; İbn Mâce, Sadakat: 20)
3579- Câbir b.
Abdullah (r.a)’tan rivâyete göre, şöyle demiştir: Bir yahudinin babamdan hurma
alacağı vardı. Babam da Uhud savaşında şehid olmuştu, geriye miras olarak iki
hurma bahçesi bırakmıştı. Hurmaların tamamı ise yahudinin alacağını ancak
karşılayacaktı. Rasûlullah (s.a.v), o yahudiye: “Alacağın
hurmanın yarısını şimdi alsan yarısını da diğer seneye bıraksan olmaz mı?” dedi.
Yahudi buna yanaşmadı. O zaman Rasûlullah (s.a.v), bana: “Hurmaları
toplamaya başladığında bana haber ver” buyurdu. Ben de dediğini yaptım
ve Rasûlullah (s.a.v)’e haber verdim. Rasûlullah (s.a.v): “Ebu Bekir ile
birlikte geldi. Hurmanın en altından başlanarak toplanmaya ve ölçülmeye
başlandı, Rasûlullah (s.a.v)’de bereketlenmesi için dua ediyordu. Neticede o
iki bahçenin küçüğünden çıkan hurmalarla yahudinin borcunu ödedik. Sonra
Rasûlullah (s.a.v) ve Ebu Bekir’e ikram olmak üzere yaş hurma ve su getirdim,
yiyip içtiler ve şöyle buyurdular: “İşte bu
hurma ve su ahirette hesaba çekileceğiniz şeylerdendir.” (Buhârî, Vesaya: 37; İbn Mâce, Sadakat: 20)
3580- Câbir b.
Abdullah (r.a)’tan rivâyete göre, şöyle demiştir: Babam borçlu olarak vefat
etmişti. Alacaklılara alacaklarına karşılık hurma almalarını teklif ettim kabul
etmediler ve alacaklarını karşılamayacağını söylediler. Bunun üzerine
Rasûlullah (s.a.v)’e geldim ve durumu anlattım. O da şöyle buyurdu: “Hurmaları
toplayıp kurutma yerine koyduğunda Bana haber ver.” Ben de toplayıp
kurutma yerine yığdığımda haber vermek üzere Rasûlullah (s.a.v)’e geldim.
Rasûlullah (s.a.v)’de Ebu Bekir ve Ömer ile birlikte hurma kurutma yerine
geldiler. Oraya oturdu ve bereket için dua etti sonra şöyle buyurdu: “Alacaklıları
çağır ve alacaklarını hurmadan öde.” Babamdan alacağı olan herkese
alacaklarını verdim, on üç vesk hurma arttı. Bunu Rasûlullah (s.a.v)’e
söylediğimde güldü ve: “Ebu Bekir
ve Ömer’e de git bunu haber ver” buyurdu. Ebu Bekir ve Ömer’e gidip
haber verdim onlar: “Rasûlullah (s.a.v) bereket için dua ettiğinde bunun böyle
olacağını bilmiştik” dediler. (Buhârî, Vesaya:
37; İbn Mâce, Sadakat: 20)
3581- Amr b. Harice
(r.a)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v), bir hutbe vererek:
“Allah,
her hak sahibine hakkını miras paylaşımında vermiştir. Artık varise vasiyet
yapılamaz.” (Tirmizî, Vasiyet: 6; İbn
Mâce, Vasiyet: 6)
3582- İbn Harice
(r.a) Rasûlullah (s.a.v)’in geviş getirirken ağzının köpüğü dışarıya akan
devesi üzerinde insanlara hitab ederken şöyle buyurduğuna şahit oldu: “Allah,
mirastan herkese hisselerini bildirmiştir. Artık varise vasiyet caiz değildir.”
(Tirmizî, Vasiyet: 6; İbn Mâce, Vasiyet:
6)
3583- Amr b. Harice
(r.a)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur: “İsmi aziz
olan Allah, her hak sahibine hakkını vermiştir. Artık varise vasiyet yoktur.” (Tirmizî, Vasiyet: 6; İbn Mâce, Vasiyet: 6)
6- YAKIN AKRABAYA VASİYET OLUR MU?
3584- Ebu Hüreyre (r.a)’den
rivâyete göre, şöyle demiştir: “Yakın akrabalarını
uyar” (Şuarâ sûresi 214.) ayet nazil olunca Rasûlullah (s.a.v) Kureyş’i
çağırdı, Kureyş’te toplandı. Rasûlullah (s.a.v) bazen tek olarak şahıslara
bazen de halkın geneline hitab ederek şöyle buyurdu: “Ey Ka’b
b. Lüey oğulları, Ey Ka’b b. Mürre oğulları, Ey Abdi Semş oğulları, Ey Abdi
Menaf oğulları, Ey Hâşimoğulları, Ey Abdülmutt
3585- Musa b. Talha
(r.a)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurdu: “Ey Abdi
Menaf oğulları! Kendinizi Rabbinizin azabından koruyunuz! Yoksa Allah katında
size hiç bir şey yapamam. Ey Abdülmutt
3586- Ebu Hüreyre (r.a)’den
rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v) Şuarâ sûresi 214. ayeti olan:
“Yakın
akrabalarını uyar” ayeti nazil olunca Kureyş’i topladı ve şöyle dedi: “Ey Kureyş
topluluğu! Allah’ın azabından kendinizi koruyunuz. Allah’tan hiçbir şeyi sizden
geri çeviremem. Ey Abdülmutt
3587- Ebu Hüreyre (r.a)’den
rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v), Şuarâ sûresi 214. ayeti
inince kalktı ve şöyle dedi: “Ey Kureyş
topluluğu! Kendinizi Allah’ın azabından koruyunuz. Çünkü Allah’ın azabına karşı
sizlere bir şey yapamam. Ey Abdi Menaf oğulları! Size olacak olan Allah’ın
azabından hiçbir şeyi sizden geri çeviremem. Ey Abdülmutt
3588- Aişe
(r.anha)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Yakın akrabalarını uyar (Şuarâ 214.
ayet) nazil olduğunda Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurdu: “Ey
Muhammed’in kızı Fatıma! Ey Abdülmutt
7- ANSIZIN VEFAT EDEN ADINA VARİSLERİ HAYIR
YAPAR MI?
3589- Aişe
(r.anha)’dan rivâyete göre, bir adam Rasûlullah (s.a.v)’e: “Annem ansızın vefat
etti. Eğer konuşmaya fırsat bulsaydı tasaddukta bulunurdu, onun için tasaddukta
bulunayım mı?” dedi. Rasûlullah (s.a.v): “Onun için
tasadduk et” buyurdu. (Ebû Davud, Vesaya:
15; İbn Mâce, Vesaya: 8)
3590- Sa’d Ubâde
(r.a) babasından ve dedesinden naklederek şöyle diyor: “Sa’d b. Ubâde,
Peygamber ile birlikte bir savaşa katılmak üzere çıkmıştı. O esnada annesi de
Medine’de vefat etmek üzereydi, kendisine bir şey vasiyet et” denildi. Ne
vasiyet edebilirim ki mal Sa’d’ın malıdır, Sa’d gazveden dönmeden de vafat
etti. Sa’d, Medine’ye geldiğinde bu olay ona aktarıldı. Bunun üzerine Sa’d: “Ey
Allah’ın Rasûlü! Eğer anam hakkında tasaddukta bulunursam ona faydası dokunur
mu?” diye sordu. Rasûlullah (s.a.v)’de: “Evet” buyurdu.
Sa’d ta şu ve şu bahçem diyerek bahçesinin ismini söyledi ve annem için
sadakadır dedi. (Müsned: 21421)
8- ÖLEN KİMSE İÇİN YAPILAN SADAKANIN DEĞERİ
VE KIYMETİ
3591- Ebu Hüreyre (r.a)’den
rivâyete göre, Peygamber (s.a.v) şöyle buyurdu: “İnsan
ölünce tüm amellerinin sevabı kesilir ancak şu üç çeşit amelinin sevabı devam
eder: 1. Sadaka-i (su yol köprü vs. gibi devam eden işler) 2.
Kendisinden istifade edilen dini bilgi çalışmaları 3. Kendisine hayırlı duada
bulunan hayırlı evlat.” (Ebû Davud,
Vesaya: 14; Tirmizî, Ahkam: 36)
3592- Ebu Hüreyre (r.a)’den
rivâyete göre, bir adam Rasûlullah (s.a.v)’e: “Babam öldü geriye mal da
bıraktı. Fakat vasiyette de bulunmadı onun için tasadduk ta bulunsam onun
günahlarına keffaret olur mu?” diye sordu. Rasûlullah (s.a.v): “Evet olur”
buyurdu. (İbn Mâce, Vesaya: 8; Müsned:
8486)
3593- Şerid b.
Süveyd es Sekafî (r.a)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v)’e
geldim ve: “Annem vefat etmeden kendisi için bir köle azâd edilmesini vasiyet
etmişti. Şu anda benim elimde Nubiyeli bir cariye (Kadın köle) var, bu cariyeyi
onun adına azâd etmemle üzerimdeki borcum ödenmiş sayılır mı?” diye sordum.
Rasûlullah (s.a.v): “O
cariyeyi bana getir” buyurdu. Yanına getirdim, Peygamber (s.a.v) ona: “Rabbin
kimdir?” diye sordu. Cariye “Allah’tır” dedi. “Ben kimim?”
diye sordu. “Sende Allah’ın elçisisin” dedi. Bunun üzerine Rasûlullah
(s.a.v): “Onu azâd ediver
o mü’mindir” buyurdu. (Ebû Davud, Vesaya:
12; Müsned: 18636)
3594- İbn Abbas
(r.a)’tan rivâyete göre, Sa’d Peygamber (s.a.v)’e: “Annem bir şey vasiyyet
etmeden öldü, onun için bir şeyler tasaddukta bulunabilir miyim?” diye sordu.
Rasûlullah (s.a.v)’de: “Evet”
buyurdu. (Buhârî, Vesaya: 19; Ebû Davud, Vesaya:
15)
3595- İbn Abbas
(r.a)’tan rivâyete göre, bir adam Rasûlullah (s.a.v)’e: “Ey Allah’ın Rasûlü! Annem
vefat etti, onun adına bir şeyler tasadduk etsem ona faydası dokunur mu?” diye
sordu. Rasûlullah (s.a.v)’de: “Evet”
dedi. O adam da: “Öyleyse benim bir hurma bahçem var Seni şahit tutuyorum ki o
bahçeyi onun için tasadduk ettim” dedi. (Buhârî,
Vesaya: 19; Ebû Davud, Vesaya: 15)
3596- İbn Abbas
(r.a) Sa’d b. Ubâde (r.a)’den naklediyor: Sa’d b. Ubâde Rasûlullah (s.a.v)’e
gelerek: “Annem vefat etti. Onun bir adağı vardı, onun için bir köle azâd etsem
borcunu ödemiş olur muyum?” diye sordu. Rasûlullah (s.a.v)’de: “Annen
adına köle azâd et” buyurdu. (Buhârî,
Vesaya: 19; Ebû Davud, Vesaya: 15)
3597- İbn Abbas
(r.a)’tan rivâyete göre, Sa’d b. Ubâde’nin annesinin bir adağı vardı fakat onu
yerine getirmeden öldü. Sa’d bu konuda Rasûlullah (s.a.v)’den fetva istedi.
Rasûlullah (s.a.v): “Onun
adına adağını yerine getir” buyurdu. (Buhârî,
Vesaya: 19; Ebû Davud, Vesaya: 15)
3598- İbn Abbas
(r.a)’tan rivâyete göre, Sa’d b. Ubâde’nin annesinin bir adağı vardı fakat onu
yerine getirmeden öldü. Sa’d bu konuda Rasûlullah (s.a.v)’den fetva istedi.
Rasûlullah (s.a.v): “Onun
adına adağını yerine getir” buyurdu. (Buhârî,
Vesaya: 19; Ebû Davud, Vesaya: 15)
3599- İbn Abbas
(r.a)’tan rivâyete göre, Sa’d b. Ubâde’nin annesinin bir adağı vardı fakat onu
yerine getirmeden öldü. Sa’d bu konuda Rasûlullah (s.a.v)’den fetva istedi.
Rasûlullah (s.a.v): “Onun
adına adağını yerine getir” buyurdu. (Buhârî,
Vesaya: 19; Ebû Davud, Vesaya: 15)
9- BU KONUDA DEĞİŞİK RİVAYETLER
3600- İbn Abbas
(r.a)’tan rivâyete göre, Sa’d b. Ubâde’nin annesinin bir adağı vardı fakat onu
yerine getirmeden öldü. Sa’d bu konuda Rasûlullah (s.a.v)’den fetva istedi.
Rasûlullah (s.a.v): “Onun
adına adağını yerine getir” buyurdu. (Buhârî,
Vesaya: 19; Ebû Davud, Vesaya: 15)
3601- İbn Abbas
(r.a)’tan rivâyete göre, Sa’d b. Ubâde’nin annesinin bir adağı vardı fakat onu
yerine getirmeden öldü. Sa’d bu konuda Rasûlullah (s.a.v)’den fetva istedi.
Rasûlullah (s.a.v): “Onun
adına adağını yerine getir” buyurdu. (Buhârî,
Vesaya: 19; Ebû Davud, Vesaya: 15)
3602- İbn Abbas
(r.a)’tan rivâyete göre, Sa’d b. Ubâde’nin annesinin bir adağı vardı fakat onu
yerine getirmeden öldü. Sa’d bu konuda Rasûlullah (s.a.v)’den fetva istedi.
Rasûlullah (s.a.v): “Onun
adına adağını yerine getir” buyurdu. (Buhârî,
Vesaya: 19; Ebû Davud, Vesaya: 15)
3603- İbn Abbas
(r.a)’tan rivâyete göre, Sa’d b. Ubâde’nin annesinin bir adağı vardı fakat onu
yerine getirmeden öldü. Sa’d bu konuda Rasûlullah (s.a.v)’den fetva istedi.
Rasûlullah (s.a.v): “Onun
adına adağını yerine getir” buyurdu. (Buhârî,
Vesaya: 19; Ebû Davud, Vesaya: 15)
3604- Sa’d b. Ubâde
(r.a)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v)’e: “Ey Allah’ın
Rasûlü! Annem öldü onun için sadaka verebilir miyim?” dedim. O da: “Evet” buyurdu.
Ben de: “Hangi sadaka daha hayırlı ve değerlidir” dedim. Rasûlullah (s.a.v)’de:
“Su hayrı”
buyurdu. (Buhârî, Vesaya: 19; Ebû Davud,
Vesaya: 15)
3605- Sa’d b. Ubâde
(r.a)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: “Ey Allah’ın Rasûlü! Hangi sadaka daha
hayırlı ve kıymetlidir” diye sordum. “İnsanları
ve hayvanları sulamaktır” buyurdu. (Müsned:
21421)
3606- Sa’d b. Ubâde
(r.a)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Sa’d b. Ubâde’nin annesi vefat etmişti
ve Rasûlullah (s.a.v)’e gelerek: “Ey Allah’ın Rasûlü! Annem öldü onun adına
sadaka verebilir miyim?” diye sordu. Rasûlullah (s.a.v)’de: “Evet”
buyurdu. Sa’d: “Hangi sadaka daha hayırlı ve değerlidir?” diye sordu.
Rasûlullah (s.a.v)’de: “İnsan ve
hayvanların su ihtiyaçlarına cevap vermektir” buyurdu. Bu yüzden Sa’d’ın
Medine’de bir çeşmesi vardı. (Müsned: 21421)
10- SORUMLULUK GETİREN İŞLERDEN UZAK DURMAK
3607- Ebu Zer
(r.a)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v) bana şöyle dedi: “Ey Ebu
Zer! Ben, seni başkanlık ve emirlik vazifelerini yapmakta güçsüz görüyorum. Ben
kendim için sevip hoşlandığımı senin için de sevip hoşlanırım. Aman sakın iki
kişiye bile olsa başkan olma ve hiçbir yetimin malının idaresini de üzerine
alma.” (Müslim, Imara: 4; Ebû Davud,
Vesaya: 4)
11- YETİM MALINI YÖNETEN KİMSENİN DURUMU
3608- Amr b. Şuayb
(r.a) babsından ve dedesinden aktararak şöyle dedi: Bir adam Rasûlullah
(s.a.v)’e gelerek: “Ben fakirim, hiç malım mülküm de yok fakat bir yetimin
vasiliğini yapıyorum ne yapmalıyım?” diye sordu. Rasûlullah (s.a.v)’de: “Yetimin
malından ye fakat israf etme, şaçıp savurma ve kendi üzerine de geçirme” buyurdu.
(Ebû Davud, Vesaya: 8; İbn Mâce, Vesaya: 9)
3609- İbn Abbas
(r.a)’tan rivâyete göre, şöyle demiştir: Enâm sûresi 152. ayeti olan: “Ergenlik
çağına erişinceye kadar yetimin malına onun iyiliği için olmadıkça dokunmayın” ayeti
ile Nisâ sûresi 10. ayeti olan “Doğrusu
yetimlerin mallarını ve imkanlarını haksızca yiyip bitirecekler karınlarını
sadece ateşle doldurmuş olurlar” ayetleri nazil olunca insanlar yetim malıyla
ilgilenmekten uzak durmaya başladılar ve bu durum Müslümanlara ağır geldi ve
Peygamber (s.a.v)’e bu durumdan şikayette bulundular. Bunun üzerine Allah,
Bakara sûresi 220. ayetini indirdi: “…Yetimlere
nasıl davranılacağı hakkında sana sorarlar deki: Onların durumlarını düzeltmek
en iyisidir. Ve onların hayatlarını paylaşırsanız unutmayın ki onlar sizin
kardeşlerinizdir. Zira Allah bozgunculuk yapanları düzeltmeye çalışanlardan
ayırt etmesini bilir, Allah dileseydi taşıyamayacağınız yükleri omuzunuza yüklerdi...”
(Ebû Davud, Vesaya: 4; Müsned: 2845)
3610- İbn Abbas
(r.a) Nisâ sûresi 10. ayeti hakkında şöyle dedi: “Bu ayet indiği sırada
bazılarının gözetimi altında yetimler bulunuyordu. Ayetteki tehditten
korktukları için aynı evde olmalarına rağmen yiyeceklerini, içeceklerini ve
kaplarını ayırıyorlardı. Bu da Müslümanlara zor geldi ve yetimlerle ilgilenmekten
uzak durmaya başladılar. Bunun üzerine kolaylık getiren Bakara 220. ayeti nazil
oldu ve birlikte yiyip içmeleri helâl kılındı.” (Ebû
Davud, Vesaya: 4; Müsned: 2845)
12- YETİM MALINI YEMEKTEN SAKINMAK GEREKİR
3611- Ebu Hüreyre (r.a)’den
rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurdu: “İnsanları
helak edecek olan şu yedi şeyden uzak durunuz.” “Ey Allah’ın Rasûlü! Onlar
nelerdir?” denilince; Rasûlullah (s.a.v): “1.
Allah’a kanun koyuculuğunda ortak koşmak 2. Cimrilik 3. Allah’ın haram kıldığı
bir cana kıymak, haksız yere adam öldürmek 4. Faiz yemek 5. Yetim malı yemek 6.
Savaştan kaçmak 7. Zinadan uzak olan Müslüman kadınlara zina isnadında ve
iftirasında bulunmaktır” buyurdu. (Ebû
Davud, Vesaya: 5; Buhârî, Vesaya: 24)