Ebû Hureyre
(r.a.)'den, rivayete göre Rasûlüllâh (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:
“İki büyük İslâm ordusu birbiriyle harp etmedikçe
Kıyamet kopmayacaktır. Bu iki camianın ikisi de (İslâm ve hak iddiasında
bulundukları) halde aralarında büyük
bir harp olacaktır. Yine (Hakikî alimlerin ölümüyle) İslamî ilim inkiraza
uğramadıkça, zelzeleler çoğalmadıkça, fitneler ortaya çıkmadıkça ve adam
öldürme olayları çoğalmadıkça Kıyamet kopmayacaktır. Aranızda mal çoğalıp sel
gibi akmadıkça kıyamet kopmayacaktır. Mal öyle çoğalacak ki, mal sahibi malının
zekâtını verecek kimse arayacak da bulamayacak. Halk yüksek binalar yapma
yarışına çıkmadıkça ve bir kimse ölen kişinin kabrinin yanından geçerken: “Keşke
bunun yerinde ben olsaydım” diye (ölümü
temenni etmedikçe, kıyamet kopmaz. Yine böyle güneş batı tarafından doğup,
insanlar bu hadiseyi görünce toptan iman edeceklerdir. Fakat bu zaman önceden
iman etmemiş olan, yahut imanı ile hayır ve fazilet kazanmayanların
kendilerine fayda vermeyeceği bir zamandır. Muhakkak Kıyamet hiç şüphesiz
kopacaktır.”
Hadisde, Kıyametin
vuku bulacağına yakın ortaya çıkacak bazı olaylar, bu günün belirtileri olarak
sayılmıştır. Bu alametler sadece yukarıda geçenlerden ibaret değildir.
İbn Ömer (r.a.)den,
rivayete göre, Rasûlüllâh (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:
“Allah bir topluma azab indirince toplum içinde bulunan
(iyi-kötü) her kimseye azab isabet eder. Sonra Kıyamet gününde herkes kendi
yaptıklarına göre diriltilir ve Allah'ın huzurunda haşrolunur. (iyiler
mükâfatlanır, kötüler de azab olunurlar.)”