HAYIR.. 1

Kelimenin Aslı, Manaları ve Tanımı 1

Hayrın Fazileti ve Önemi 2

Hayır Yapmanın Anlamı ve Şekli 2

Hayır Yarışının Öncüleri 3

Hayra Davet Müslümanların Görevidir 3

Hayır Yolundaki Engeller 4

 

 

 

HAYIR

 

Ey iman değerine ermiş olanlar! Allah'ın huzu­runda eğilin, yere kapanın ve yalnızca Rabb’nize kulluk edin; iyi işler yapın ki kurtuluşa ve esenliğe ersesiniz.” [1]

İslam, iman esaslarına bağlı, doğruluk ve adalet üzerine ku­rulu bir ahlak toplumu oluşturmayı gaye edinmiştir. İdeal ma­nada bir İslam toplumunun oluşumu, öncelikle İslami esasların ruhlarda yer edip, vicdanlarda kökleşmesi ve insan hayatının yapısına işlemesi ile mümkündür. Bunun için Kur’an, şaşmaz kılavuzluğu ile insanlığa canlı bir hayat iksiri sunmuş, böylece onları hakka ve hayra yöneltmiştir.

Kişilerin kötülüklerden, toplumun da fesat amillerinden ko­runması, Allah'ın dininin hayatta uygulanması ile gerçekleşir. Bu tespit bize. Kur’an'ın üzerinde çokça durduğu hayır mefhu­munu hatırlatır. Şimdi bu mefhumu manalarıyla kavramaya ça­lışalım. [2]

 

Kelimenin Aslı, Manaları ve Tanımı

 

Hayır kelimesi, sözlükte iyi, faydalı ve yararlı olmak, iyi­likte üstün gelmek gibi anlamlar taşır. [3] Üstünlük ismi (ism-i tafdil) olarak, daha iyi ve en iyi anlamına gelen hayır kelimesi [4], aynı zamanda çok mal ve servet [5]. Kur’an ve İslam [6] manasına da gelir. Bu kelimenin zıttı, kötülük anlamındaki şerâk.

"Aklın beğendiği, dinin yapılmasını istediği ve Allah'ın rı­zasını kazanmaya vesile saydığı her türlü güzel şeylere ve iyi işlere" hayır denir. [7] Kelime anlamlarını belirttiğimiz ve tanımını yaptığımız hayır kavramı, genellikle ikiye ayrılır. Bunlardan birincisi, "akıl, ilim ve cennet gibi her durumda beğenilip, her­kesin rağbet ettiği nesneler" anlamına gelen hayr-ı mutlaktır. İkincisi de "bir kimse tarafından iyi kabul edildiği halde diğerine göre iyi kabul edilmeyen, (çok mal ve servet gibi) şeyler" an­lamına gelen hayr-ı mukayyetidir.

Hayır olan her işin neticesinde bir sevap vardır. Bu sevabın en büyüğü ise Allah maşıdır. Bu yüzden Kur’an, genellikle in­sana faydalı olacak ve Allah'ın rızasını kazandıracak her türlü iyiliği hayır olarak niteler. [8] Çünkü Kur’an'da hayır kelimesi, her türlü iyi tutum ve davranışın ahlaki değerini belirtmek için de kullanılır [9]; böylece ahlaki ve dini ödevler, hayır kelimesinin kapsamına alınır. [10]

 

Hayrın Fazileti ve Önemi

 

Din, Allah'ın insanlara bildirdiği ilahi bir kanun, dindarlık ise insanın kendi arzusu ile bu kanunlara uyması olduğundan gerçek iyilik, hayrı Allah katında iyi olduğu için yapmaktır. Çünkü böylesi bir imanla hayır işlemek, Allah'ın hoşnutluğunu talep etmek demektir.

Kur’an'ın, hayra davet edenleri en hayırlı ümmet [11] olarak ni­telendirmesi hayrın faziletini; insanları iyilikte yarışa teşvik et­mesi [12] de hayrın önemini belirtir. “Ey iman değerine ermiş olanlar” Allah'ın huzurunda eğilin, yere kapanın ve yalnızca Rabb'inize kulluk edin: İyi işler yapın ki kurtuluşa ve esenliğe erimesiniz.” [13] anlamındaki ayet ve benzeri diğer ayetler ise, hayrın ibadetlerin tamamını kapsayıcı özelliğine ve hayır işlemenin gereğine işaret eder.

Hayır işlemenin ve hayra davet etmenin en güzel örneğini ortaya koyan Allah Resulü:

"İnsanların en hayırlısı Allah'ın kitabını en çok okuyan, O'na en çok saygı duyan, iyiliği emre­dip kötülüklerden sakındıran ve akrabayı en çok ziyaret eden­dir.” [14] buyurarak hayrın faziletinin yanında mahiyetine de açık­lık getirmiştir. Ayrıca Peygamber (as)'ın:

"İyiliğe öncülük eden kimseye o iyiliği yapanların ecri gibi ecir verilir." [15] buyurması, hayır yapmanın yanında ona vesile olmanın önemine de dikkat çeker.

Ayet ve hadislerde önemi açıkça vurgulanan hayrı yapmanın ve hayırlı insan olmanın ilk şartı, sağlam bir imanla iyiliği ha­yatta uygulanır bir ilke haline getirmektir. Nitekim, bu şuura eren Müslümanlar, inançlarından kaynaklanan hayır sevgisini hayatlarına da taşımışlar, yaşadıkları her yerde kalıcı hayır eserleri yaparak iyiliği adeta anıtlaştırmıslardır. [16]

 

Hayır Yapmanın Anlamı ve Şekli

 

Faziletini ve önemini belirttiğimiz hayır mefhumunun, gü­nümüzde Kur’an ve sünnet ölçülerine uygun biçimde gerçekleş­tirilemediğini müşahede etmekteyiz. Belirtilen eksikliğin en önemli sebebi, bu mefhumun İslami kıstaslar içersinde kavranamayışıdır. Öyleyse söz konusu eksikliğin giderilmesi için, İs­lam'da hayrın anlam ve mahiyetinin ne olduğunu ortaya koy­mak gerekir. Hz. Peygamber'in:

"Hayır, Kur’an'a ve benim sün­netime uymaktır." [17] şeklindeki açıklaması hayrın anlam ve ma­hiyetini yeterince ortaya koymaktadır. Şu halde Kur’an ve sün­netle aynı çizgide buluşmayan ve bunlarla örtüşmeyen hiçbir görüş ve iş, İslami olamaz. İslami olmayan bir iş de hayır sayı­lamaz.

Hayır yapmanın pek çok şekilleri vardır. Bunun için her in­san, az yada çok iyilik yapabilecek imkânlara sahiptir. Ancak bol imkânlara sahip olan kimse, hayrın en çoğunu yapmakla mükelleftir. En faziletli hayrın, "en çok sevilen şeyleri Allah yolunda Onun rızasını kazanmak için sarf etmek" [18] olduğuna dikkat çeken Kur’an, hayrın sadece maddi imkânlarla değil, ay­rıca konusu maddi olmayan şeylerle de yapılabileceğini; yerine göre bir tatlı sözün ve hoşgörünün bile bir hayır olabileceğini bildirmiştir. [19]

 

Hayır Yarışının Öncüleri

 

Kur’an'ın beyanından, hayır yarışının öncülerinin peygam­berler olduğunu anlamaktayız. [20] Ayrıca Allah'a inanıp tevhid yolunun takipçisi olan samimi müminler de bu yarışın öncülerindendir. [21] Çünkü müminler, dini hayata hakim kılmanın şuu­runda olan ve imanla yücelmenin bizzat hayır olduğunu bilen kimselerdir. Ancak dinde bilmenin yanında bir de irade mesele­sinin bulunduğu hatırlanırsa, hayır yarışına katılıp bu yarışın öncülerinden olabilmek için hayrı bilmenin yeterli olmayacağı, ayrıca hayrı severek yapmanın gerekli olduğu kolayca anlaşılır. [22]

 

Hayra Davet Müslümanların Görevidir

 

İslam dini, kişi ve toplum hayatına iyiliği hakim kılmak için "insanları hayra çağırıp iyiliği emretmeyi ve kötülüklerden sakındırmayı" farz kılmıştır. [23] Şüphesiz ki hayra davetten maksat, insanları tevhid inancına ve hak din olan İslam'a uymaya ça­ğırmaktır. [24] Hayra çağırmanın en önemli boyutu ise iyiliği em­redip kötülüklerden sakındırmaktır. Peygamberlerin insanlığa gönderiliş sebeplerinden birinin de hayrın hakimiyetini sağla­mak olduğu hatırlanırsa, hayra davet vazifesinin Müslüman açı­sından önemi daha iyi kavranmış olur. Eğer Kur’an'ın müminle­re yüklediği bu görev ihmal edilirse, ilim ve iyi işler yok olur, dini hayat geriler, sapıklıklar yayılır, cehalet ve bozgunculuk her tarafı sarar. Şu halde Kur’an'la belirtilip sünnetle ortaya ko­nulan hayat şeklinin gerçekleşmesi, iyiliklerin toplumda yerle­şip kötülüklerin yok edilmesiyle mümkündür. İşte bunun için İslam, insanları hayra davet edip kötülüklerden sakındıran bir toplumun varlığını şart koşmuş, [25] hayır yolundaki sapmalardan hem kişileri hem de toplumu sorumlu tutmuştur. [26] Başta Ashab-ı kiram olmak üzere Allah'ın dinine inanıp onu hayatın hakim unsuru kılmak gayesiyle bu vazifeyi yerine getiren bütün sa­mimi müminler, Kur’an'da en hayırlı ümmet [27] vasfıyla övgüye mazhar olmuşlardır. Kısacası, Kur’an ve sünnette, hayır konuşup hayır işlemek emredilmiş, kötülüklerin de her çeşidi yasaklan­mış, böylece insanlığın iyilik ve hayır içinde yaşaması hedef­lenmiştir. [28]

 

Hayır Yolundaki Engeller

 

Hayır yolunun engellerinden maksat, insanları bu yoldan alıkoyan sebepler ve müsebbipleridir. Bunların başında, hayır yolunun düşmanı olan şeytan gelir. [29] Çünkü şeytan, bütün ha­yırların kaynağı olan imanın ve İslam'ın düşmanıdır. Ayrıca şeytan yolunun takipçisi olup pek çok kötülüğü huy edinmiş olanlar da [30] hayrı engelleyenlerdir. Özellikle günümüzde insanları hayır yolundan uzaklaştırmaya çalışan ve sapık bir düşüncenin ürünü olan ideolojiler, her türlü kötülükleri teşvik edip yay­makla hayra karşı bir savaş açmışlardır. İnsanları yozlaştırmak isteyen bu ideolojilerin savunucuları ise ruhsuz bedenlerden inançsız bir toplum oluşturup kendi "çıkar ve şer saltanatlarını" sürdürmek arzusundadırlar. Böylesine tehlikeli boyutlara ulaş­mış şer güçlerin varlığını bilen ve gören Müslümanlar, artık hayrın Kur’an ve sünnete göre yaşamak olduğunu, dünyalık için dini satmanın da İslam'dan, dolayısıyla hayır yolundan sapmak anlamına geldiğini unutmamalıdırlar.

Sonuç olarak hayır, Hak ölçüsüne göre iyi ve faydalı olan iş­leri yapıp tevhid inancının ve nizamının insanlık hayatında de­vam etmesini sağlamaktır. Hayır, insanları Allah'a yaklaştıran, onları maddi ve manevi yönden en ileri seviyeye ulaştıran ve Allah'ın rızasını kazandıran iyilikleri, içten gelen bir sevgi ile yapabilmektir. Kısacası hayır, dinin ve dindarlığın en güzel semeresidir. [31]

 

 



[1] Hac: 22/77

[2] Fahrettin Yıldız, Kur’an Aydınlığında Hayatı Doğru Yaşamak, İşaret Yayınları: 156.

[3] Bkz İbn Manzur. Lisanu’l Arab, IV, 264 vd.

[4] Hayır kelimesi, h y r kökünün türemiş şeklidir. Hayır kelimesi. Kur’an’ın ta­mamında 176 kez geçmektedir bkz. M.Fuad Abdulbaki. Mu'cemu’l müfehres, s. 249-251)

[5] Bkz. Bakara: 2/180; Adiyat: 100/8

[6] Bkz. Kalem: 68/12: Al-i İmran: 3/104 vb.

[7] Bkz. Ragıb el-İsfehani. el-Müfredat ,s.300

[8] Bkz. Bakara: 2/197

[9] Bkz. Bakara: 2/215

[10] Bkz. Bakara: 2/210 Fahrettin Yıldız, Kur’an Aydınlığında Hayatı Doğru Yaşamak, İşaret Yayınları: 156-157.

[11] Bkz. Al-i İmran: 3/110

[12] Bkz. Bakara: 2/148

[13] Hacc: 22/77

[14] Bkz. İbn Kesir. Tefsiru'l Kurani'I 'azim, II, 89

[15] Bkz. Nevevi, Riyazü 's Şalinin Tercemesi, I, 26

[16] Fahrettin Yıldız, Kur’an Aydınlığında Hayatı Doğru Yaşamak, İşaret Yayınları: 157-158.

[17] Bkz. İbn Kesir, age, II, 86

[18] Bkz. Al-i İmran: 3/92: İnsan: 76/7-9

[19] Bkz. Bakara: 2/263 Fahrettin Yıldız, Kur’an Aydınlığında Hayatı Doğru Yaşamak, İşaret Yayınları: 158-159.

[20] Bkz. Enbiya: 21/90

[21] Bkz. Müminim: 23/61; Fatır: 35/32

[22] Fahrettin Yıldız, Kur’an Aydınlığında Hayatı Doğru Yaşamak, İşaret Yayınları: 159.

[23] Bkz. Al-i İmran: 3/104

[24] Bkz, Nahl: 16/125

[25] Bkz. Âl-i İmran: 3/104

[26] Bkz. Hud: 11/16; Ra'd: 13/11

[27] Bkz. Al-i İmram: 3/10

[28] Fahrettin Yıldız, Kur’an Aydınlığında Hayatı Doğru Yaşamak, İşaret Yayınları: 159-160.

[29] Bkz. Kasas: 28/15

[30] Bkz. Kalem: 68/10-15

[31] Fahrettin Yıldız, Kur’an Aydınlığında Hayatı Doğru Yaşamak, İşaret Yayınları: 160-161.