Âyette yer alan:
"Ben zalimlerden oldum." ifadesi,
günahı itiraf etmektir. O da mağfireti istemeyi içerir. Çünkü dilekte bulunan
talep edici, bazan talep kalıbı ile dilekte bulunur, bazan da haber (bilgi)
kalıbı ile. Bu ya dilekte bulunan ya da kendisinden istenen kimsenin durumuna
yahut her iki duruma göre ayarlanır.
Nuh'un -üzerine selâm- duasında olduğu gibi. Nûh
şöyle duâ etmişti:
"Ey Rabbim! Bilgim olmayan bir şeyi senden dilemekten
sana sığınırım. Eğer beni bağışlamaz, bana acımazsan, ziyana uğrayanlardan
olurum." (Hûd, 11/47)
Görüldüğü gibi buradaki ifade dilek kalıbı değildir.
Eğer Allah onu mağfiret edip ona acımazsa ziyana uğrayanlardan olacağını
Allah'tan haber veren ihbarı (bilgi veren) bir kalıptır. Ne var ki bu bilgi aynı
zamanda mağfiret dilemeyi de kapsar. Bu hususta diğer bir örnek Hz. Âdem ve eşi
Havva'nın şu duâsıdır:
"Ey Rabbimiz! Biz nefsimize zulmettik, eğer bizi
mağfiret etmez ve bize acımazsan, biz ziyan edenlerden oluruz."
(A'râf, 7/23)
Hz. Musa'nın -üzerine selâm- duası da bu
kabildendir.
"Rabbim, doğrusu bana indireceğin her hayra
muhtacım." (Kasas, 28/24)
Bu âyette Hz. Musa'nın, Allah'ın kendisine
indireceği her türlü hayra muhtaç olduğu durumu anlatılmaktadır. Bu ifade, aynı
zamanda, Allah'ın kendisine indireceği hayrı istemesini de içerir.
Öte yandan Tirmizî ve diğerleri Rasûlullah'tan şu
hadisi nakletmişler:
" Kur'ân okumakla meşgul olduğundan dolayı beni zikredemeyen ve benden dilekte bulunamayan kimseye, benden dilekte bulunanlara
verdiğimden daha fazlasını veririm."
(Tirmizî, Cami, Fezâil-ül-Kur'ân, c. 5, s. 184, H.
No 2926; Beyhâkî, Şu'ab'ül-İman, s. 567, 568.)
Tirmizî rivayet ettiği bu
hadisi "hasen" olarak tanımlamış.
Öte yandan Mâlik b. el-Huveyris Rasûlullah'tan şu
hadisi rivayet etmiştir; Rasûlullah şöyle buyuruyor:
"Beni zikretmekle meşgul olması nedeniyle benden
dilekte bulunamayan kimseye, dileyenlere verdiğimden dah m üstününü veririm."
(Mâlik b. el-Huveyris, Tabîîndendir; Mansûr'dan
rivayet etmiş. Şu'ab'ul-İman, H. No 570 )
Sanırım Beyhâkî bu hadisi merfu olarak yine bu kelimelerle rivayet etmiştir.
Süfyan b. Uyeyne'ye Peygamberin şu sözü hakkında soruldu, söz şu:
"Arafe günü yapılması gereken dua:
"Allah'tan başka
ibadete layık
ilâh yoktur, O tektir, ortağı yoktur; mülk O'nundur ve hamd O'nadır. O, her şeye gücü yetendir."
(Hattabî, Şe'nud-duâ, s. 207; Feth'ul-Bâri,
c. 11, s. 147. Arafe gününde yapılması gereken en faziletli duâ hadisi ise şu
kaynaklarda yer almıştır. Tirmizî, dualar b. c. 5, s. 572, H. No 3585; Amr b.
Şuayb babası ve dedesinden. Aynı hadisi Mâlîk Muuatta'ında mürsel olarak
nakletmiştir, s. 422.)
Süfyân bu hadisi zikrettikten sonra Ümeyye b. Ebus-Sait'in
İbn Cüdan'ı öven şu dizelerini okudu.
"İhtiyacımı anlatayım mı, yoksa senin
bağışlayacağınla yetmeyim mi? Zira senin huyun bağışta bulunmaktır.Kişi bir gün seni övse, bu övgüyü sana arzetmek
ona yeter."
Uyeyne diyor ki:
" Bu şiirde bir yaratık diğer yaratığa hitap
etmektedir. Bir kul diğer kula böylesi kelimelerle hitap ediyorsa, bir kul,
yaratıcıya nasıl hitap etmelidir? "
Rasûlullah'dan nakledilen şu duâ da bu kabilden bir
duadır:
" Allah'ım! Hamd Sana
aittir. Şikayetler Sanadır; yardım yalnızca Senden istenir. Yardım eden yalnızca
Sensin. Tevekkül yalnızca Sanadır. (Yalnız Sana güvenilir, yalnızca Sana
dayanılır.)"
Bu duada geçen kelimeler bilgi (haber) kalıbında
oldukları halde dilek anlamı da içerirler.
(Bu hadisi kimin tahriç ettiği tesbit edilemedi)
|