"Salat" kavramı lugatta "duâ"
anlamındadır.
Salat'a duâ denilmesi ibâdet ve dilemek olan duâ
mânâsını içermesinden dolayıdır. Sözgelişi:
"Bana duâ edin, duanızı kabul edeyim."
(Mü'min 40/60) âyeti iki
biçimde tefsir edilmiştir:
1 - Bana ibâdet edin ve emrime uyun ki duanızı
kabul edeyim.
Şu âyette buyurulduğu gibi:
"İman eden ve sahih amel işleyenlerin dualarını
kabul eder." (Şûra, 42/66)
2 - Benden isteyin, size vereyim.
Buhârî ve Müslim'de konu ile ilgili olarak şu hadis
yer almıştır:
Rasûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) şöyle buyuruyor:
"Her gece, gecenin son üçte bir
kısmı kalınca Rabbimiz dünya göğüne iner ve şöyle buyurur:
"Benden dileyen yok mu,
dilediğini vereyim, bana istiğfar eden yok mu, kendisini mağfiret edeyim"
(Buhârî, Teheccüd babı, c. 2, s. 47, Da'avat b. c.
7, s. 149; Tevhid, c. 8, s. 197; Müslim: Misafirlerin namazı b. c. 1, s. 521; H.
no 758; Ebu Hüreyre'den; ayrıca Buhârî, El-Edeb ül-Müfred, s. 196. Ebû Davud,
Tatavvu, c. 2, s. 77, h. no 1315; Es Sünne, c. 5, s. 100-102, H. c. 5, s. 526,
H. No 3498; İbn Mâce, el-İkâme b. c. 1, s. 435, H. No 1366 ed-Dârimî, s. 347;
Mâlik, el-Muvatta, s. 314; Ahmed, el-Müsned, c. 2, s. 264; Beyhâkî, Sünen, c.
3, s. 2; El-Esma Ves-Sıfat, s. 565; El-İtikad, s. 56)
Hadiste öncelikle duâ kelimesi, ardından sual
(dilek) ve istiğfar kelimeleri zikredildi.
Dileyen aynı zamanda duâ eden olduğu
gibi istiğfar eden de aynı zamanda dileyendir. Ne var ki "sâil" kelimesinin
kullanılması hayrı taleb eden dilekçiden sonra gelecek şerri gidermek içindir.
Her ikisinin birlikte duâ eden (dâî) kelimesinden sonra zikredilmesi, bu
kelimenin her ikisini ve onların dışında kalan başka kelimeleri de içermesi, bu hass
(özel) olanın genel üzerine atfedilmesi kuralından kaynaklanmaktadır.
Konuyla ilgili olarak yüce Allah şöyle
buyurmaktadır:
"Kullarım sana benden sorarlar; kuşkusuz ben onlara
çok yakınım. Duâ eden, Bana duâ ettiği zaman, duasını kabul ederim."
(Bakara,
2/186)
|