Duada geçen: "
سُبْحَانَكَ Subhâneke" (yani senin
şanın yücedir), kavramı, Rabbi yüceltme ve O'nu kutsamayı içeren bir kavramdır.
Bu makam O'nu zulümden ve günahsız ceza vermekten
tenzih etmeyi gerekli kılan makamdır.
Bu ifadeyi söyleyen şunu demek istiyor:
"Sen bana zulmetmekten ve günahsız yere beni
cezalandırmaktan münezzeh (uzak) ve mukaddessin. Ancak kendi nefsine
zulmeden asıl zâlim benim."
Çünkü şanı yüce olan Allah şöyle buyurmaktadır:
" Biz onlara zulmetmedik ancak onlar kendilerine
zulmettiler." (Nahl, 16/118)
" Biz onlara zulmetmedik fakat onlar kendilerine
zulmettiler." (Hûd, 11/110)
" Biz onlara zulmetmedik fakat gerçek zalim onlar
idi." (Zûhruf, ,43/76)
Nitekim Hz. Âdem (a.s.) şöyle duâ etmişti:
" Rabbimiz
biz kendimize zulmettik." (A'râf, 7/23)
Öte yandan Müslim'in Namaza Başlama babında sahih
olarak naklettiği hadiste Rasûlullah şöyle duâ etmişti:
"Allah'ım, gerçek
Melik
sensin, senden başka ibadete layık ilâh
yoktur; Sen Rabb'imsin, bense senin kulunum. Ben kendime zulmettim ve günahımı
itiraf ediyorum. Günahlarımın hepsini mağfiret eyle; çünkü günahları mağfiret
eden yalnızca sensin."
(Müslim, Salâtül-Müsafirin (yolcuların namazı)
babı, c. 1, s. 534-535 H. No 771. Hz. Ali b. Ebû Tâlib, Allah Resulü (s.a.v.)
namaza kalktığı zaman şöyle duâ ettiğini rivayet etmiş:
“Yüzümü hanif olarak (şirkten arınmış olarak) yeri göğü
örneksiz olarak yaratana çevirdim ve ben müşriklerden değilim. Şüphesiz ki
namazım, ibadetlerim, hayatım ve ölümüm alemlerin Rabbi olan Allah içindir.
O’nun hiç bir ortağı yoktur. ben bununla emrolundum ve ben müslümanlardanım.
Allah’ım! Sen,
Meliksin. Sen’den başka ibadete layık ilah yoktur.
Sen benim Rabbimsin, ben ise senin kulunum. Nefsime zulmettim, günahımı itiraf
ettim. Benim bütün günahlarımı affet. Muhakkak ki günahları senden başka
affedecek yoktur. Allah’ım! Beni en iyi ahlaka yönelt. Sen’den başka beni en
iyi ahlaka yöneltecek yoktur. Kötü ahlakı benden uzaklaştır. Senden başka kötü
ahlakı benden uzaklaştıracak yoktur. Buyur, Senin emrindeyim. Hayırların hepsi
senin elindedir. Şer sana nisbet edilmez. Ben seninim ve sana döneceğim. Sen
Mübareksin, yücesin. Sana tevbe eder ve günahımın bağışlanmasını senden
dilerim.”
Ayrıca bkz. Ebû Dâvud, c. 1, s. 481, H. No 760; Tirmizî, c. 5, s. 485
H. No 3421; Nesâî, c. 2, s. 130; Dârimî, s. 282, Ahmed, c. 1, s. 94-102;Ebû Ya'la, Müsned,
c. 1, s. 245, H. No 285, 433; H. No 574)
Öte yandan Buhârî'nin Sahih'inde şu hadis yer
almaktadır:
"İstiğfarların en yücesi kulun
şöyle duâ etmesidir:
"Allah'ım! Sen benim Rabbimsin; Senden başka
ibadete layık ilâh
yoktur. Beni Sen yarattın, ben Senin kulunum; gücüm ölçüsünde Sana verdiğim söz
üzereyim. Yaptıklarımın şerrinden Sana sığınırım. Üzerime olan nimetini Sana
itiraf ediyorum ve günahımı da itiraf ediyorum. Beni mağfiret eyle, çünkü
günahları mağfiret eden yalnızca Sensin."
Her kim sabahladığında inanarak bu duayı okur ve o
gün ölürse cennete girer. Kim de akşamladığında yine inanarak bu duayı okur
ve o gece ölürse cennete girer."
(Buhari, Da'avat babı, c. 7, s. 145-150; Beyhâkî
Şuab-ül-İman, H. No 658)
Kula gereken, Allah'ın adalet ve ihsan sahibi
olduğunu itiraf etmektir. Çünkü O, insanlara kesinlikle zulmetmez ve hiç kimseyi
günahsız yere cezalandırmaz. Allah insanlara hep ihsanda bulunur. Zira ondan
kaynaklanan her sıkıntı adalet, her nimet de lütûftur.
|