Ey Râfizî!
Ehl-i sünnetin “Sonra imameti
Ümeyye oğullarına verdiler” dediklerini iddia ediyorsun. Buna da cevabımız şudur :
Ehli sünnet kesin olarak imamet şunun ve bunun
olması vacib olup, ona her işte itaat gereklidir, dememiştir. Belki durum böyle
tecelli etti. Ama ehl-i sünnet şunu da ilave etmekten geri kalmamıştır.
Diyorlar ki:
“Emeviler işbaşına geçtiler, aynı zamanda güçlü idiler. Onların
sayesinde işler rayına oturdu. İmametin gayesi olan cihad,
hac, cuma, bayram ve yol emniyeti gibi
iş ve ibadetleri gerçekleştirdiler. Fakat Allah'a isyan ettikleri hususlarda
Onlara itaat yoktur. Buna rağmen kötülüklerde ve düşmanlıklarda değil, iyilik
ve takva hususunda onlara yardım edilebilir.”
Bilinen bir gerçektir ki, insanlar ancak idarecilerle
İslah edilebilirler. Zalim idarecinin varlığı yokluğundan hayırlıdır.
Hatta Ali'nin (r.a.):
“İnsanlara
mutlaka bir idare(ci) gereklidir, bu idare ister iyi ister kötü olsun” buyurması
üzerine Ona şu soruyu sordular:
İyi idareye diyeceğimiz yoktur, fakat kötü idareye
nasıl evet denilsin? Ali (r.a.)şu
cevabı verdi:
“Kötü idare olsa da yollar onunla
emniyette olur. Cezalar onunla tatbik edilir, onunla düşmana karşı cihad edilir,
onunla haraç ve ganimetler paylaştırılır.”
Ali'nin (r.a.) bu sözünü Ali b. Ma'bed “Et-Taatü
ve'l-Ma'siyetü” adlı eserinde zikrediyor. (Bu zat Bağdat
Şiîlerindendir. Abbasi halifeleri Memun ve Mu'tasım zamanında yaşamıştır.)
Durum ne olursa olsun, işbaşına gelen emir,
senelerden beri beklemekte olduğunuz muntazar imamınızdan daha hayırlıdır. Siz
de yalan söyleyip beklemeye devam ediniz. Ali (r.a.) den başka, bütün cedlerinin de bu işi gerçekleştirecek güç ve kuvvetleri yoktu. Onlar imametten
de âciz idiler. Ehl-i hâil ve
akd da değildiler. Allah
(c.c.) cümlesinden razı olsun. Onlarla imametin gayesi de
tahakkuk edemezdi.
İbn-i Abbas (r.a.) dan, Rasûlullah (sallallahu aleyhi
ve sellem) şöyle buyurur:
“Kim ki, emirinde
hoşlanmadığı bir şey görürse sabretsin. Emirin -hakka uygun- emirlerinden bir
karış uzaklaşıp ölen, cahiliyye ölümü ile ölür.”
(Buhari Ahkam: 4, Fiten: 2, Müslim İmare: 13)
Ebu Hureyre (r.a.) den rivayet edildiğine göre
Rasûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) bir başka hadislerinde şöyle
buyururlar:
“Emîre
itaattan çıkıp, cemaattan ayrılan ve sonra ölen kimse, cahiliyyet ölümü ile
ölür. Kim ki Hak ve bâtıl olduğu bilinmeyen karanlık
bir davanın bayrağı altında kavmiyyet ve asabiyete yardım ederek öldürülürse
onun bu ölümü tam bir cahiliyyet ölümü olur”.
(Müslim-Kitabü'l İmare:13)
İbn-i Ömer (r.a.)'ın rivayet ettiğine göre Rasûlullah
(sallallahu aleyhi ve sellem) bir başka hadisinde şöyle buyuruyor:
“Her kim itaattan bir
el kadar ayrılırsa, kıyamet gününde Allah'a karşı kendisini onunla müdafa
edecek lehine hiçbir hücceti olmayacaktır. Her kim de boynunda (emire) beyatı
olmayarak ölürse cahiliyyet ölümü ile ölür.”
(Müslim, Kitabü'l imâre: 13)
Başka bir hadis de Rasûlullah (sallallahu aleyhi ve
sellem):
“Allah'a isyan eden
hiç kimseye itaat yoktur. İtaat iyiliktedir.” buyururlar. (Müslim, Kitabü'l imâre:
8)
Diğer bir başka hadisinde de (sallallahu
aleyhi ve sellem) şöyle buyururlar:
“Ma'siyetle
emrolunmadıkça hoş görsün veya görmesin, rnü'minin her hususta Ulûl emri
dinlemesi ve itaat etmesi lâzımdır. Ma'siyetle emrolunduğu zamanda dinlemez ve
itaat etmez.”
(Buhari, Müslim).
|