Râfizinin;
“Allah âlemi lütfundan hissesiz bırakmaması için günahsız imamlar tayin
etmiştir.” sözüne gelince, yine onlar diyorlar ki:
Ma'sum imamlar yenilgiye uğramışlar. Mazlum ve âciz
kalmış, güç ve kuvvetleri bitmiştir. Aynı şeyi Peygamberin vefatından sonra
halife seçilinceye kadar Ali (r.a.) için de söylüyorlar. Allah (c.c.)'ın, imamlarını
güçlü kılmadığını böylece itiraf ediyorlar. Allah (c.c.) şöyle buyuruyor:
“Oysa biz İbrahim ailesine kitab ve hikmeti vermiştik.
(Bunlardan başka)
onlara büyük bir hükümranlık da bahşettik."
(Nisa 4/54)
Denilse ki: İmamları tayin etmekten maksat insanların
kendilerine itaat etmelerini vacip kılmaktır. İnsanlar onlara itaat ettikleri
takdirde hidayete kavuşurlar. Fakat onlara isyan ettiler.
Denilir ki: Mücerred tayin ile âleme bir lütuf ve
rahmet inmemiştir. Üstelik insanlar Onları yalanladılar ve onlara isyan
ettiler. Muntazar'dan ne ona inanan ve ne de onu inkâr edene bir fayda
gelmiştir. Ali'den (r.a.) başka On iki İmamdan geri kalanlara gelince Onlardan
edinilen istifade diğer din âlimlerinden edinilen istifade gibidir. Ulu'l-Emr'den beklenen menfaat yalnız onlarla elde edilmiş değildir. Böylece “Lütuf”
diye bahsettiğin şeyin şüphe ve yalandan ibaret olduğu anlaşılmış oldu.
|