Ey Râfizî!:
Ehl-i sünnetin “İtaatkâr, sevaba
müstahak olmadığı gibi, isyankar da cezaya müstahak değildir. Allah peygamberi
cezalandırıp iblisi de mükâfatlandırır” dediklerini iddia ediyorsun.
Bu
sözlerin de Ehl-i sünnete yaptığın açık bir iftiradır. Ehl-i sünetten hiç
birisi Allah (c.c.), peygamberi cezalandırıp iblisi de mükafatlandırır
demez. Ehl-i Sünnet:
“Allah (c.c.)'ın günah işleyeni affetmesi, büyük günah
işleyenleri cehennemden çıkararak tevhid ehlinden hiçbirisini orada ebediyyen bırakmaması
caizdir” diyorlar.
Müstahak olup olmaması meselesine gelince, Ehl-i
sünnetin dediği şudur:
“Kulun hiçbir zaman Allah
(c.c.)'tan isteyecek bir hakkı
olmaz. Ama itaatkârı da mükafaatlandırır, çünkü Allah
(c.c.) va'dini bozmaz.”
“Bu mükafaatlandırma Allah
(c.c.)'a vacib
midir? Bu akılla biliniyor mu?” Meselesinde ihtilaf vardır.
Fakat Allah
(c.c.), dilediği kimseyi -İtaatkâr veya
isyankâr- dilediği şekide mükafaat veya cezaya tabi tutarsa kim ne diyebilir?
Alah (c.c.) şöyle buyurur:
“De ki: Eğer Allah, meryemin oğlu
Mesih'i, anasını ve arzda bulunanların hepsini yok etmek isterse, Ondan kim bir
şey kurtarabilir?”
(Maide: 5/7)
Elbette Allah
(c.c.) ile hesaplaşmaya kalkışanı
Allah (c.c.)
kolayca ta'zib (azab) eder.
Rasûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) şöyle buyurur:
“Hesabı soran Allah
ile hesaplaşmaya kalkışan cezalandırılır”,
Başka bir rivayette de şöyle buyurulur:
“Sizden hiç biriniz
mutlak ameliyle cennete giremez.”
Sen de mi ya Rasulullah? diye
sorulması üzerine:
“Evet
ben de. Ancak Cenabı Allah Rahmetiyle beni gark ederse” (yani bana kendinden
bir rahmet ulaştırır) buyurdu.
(Müslim Sıfati'l-Kıyame: 17)
Muhakkak ki, Allah
(c.c.)
bir
kimseyi cezalandırırsa günahlarıyla cezalandırır. Muhakkak o zulümden uzaktır.
|