Râfizî
şöyle diyor:
“Ehl-i Sünnetten
bazısı; Allah, her Cuma gecesinde henüz tüyü bitmemiş bir genç gibi ve bir
merkebe binmiş olarak iner. Öyle ki O âlimlerden bazısı Bağdat'ta her cuma
gecesi damlar üzerine içine arpa koyduğu bir yemlik koyar. Böylece merkep dam
üzerinde arpa yemekle meşgul olurken, Allah (c.c.) da, “Tevbe eden yok mu?”
nidalarıyla meşgul oluyor” diyor.
Ey
Râfizî!
Bu
ve benzen sözler ya tamamen bir iftira, veya bir zır câhilin iddiasıdır.
(Şiilerin
muhtelif asırlarda İslâm tarihine soktukları ve Rasûlullah’a (sallallahu aleyhi
ve sellem), Alî'ye (r.a.) ehl-i beytine isnad ettikleri iftiraları bilen kimse
-Seleflerinin merkebleriyle birlikte Sîrdab (Mağara)ın kapısı önünde Muntazar
imamlarını bekleyip, Allah (c.c.)'tan Onun bir an önce gönderilmesini
istemeleri gibi- şüphesiz ki bu gülünç hurafelerin de onların uydurmalarından
olduğunu bilir. Çünkü bütün ana hatlarıyla bu hadise Şiilerin aklına
münasibtir. İbnul Mutahhar da Seleflerine Muvafakat ederek bu uydurma haberi
kitabına koymuştur. Haşereler canı istedikleri şeylere konarlar.)
Bu
sözler bilinen bir âlimin olamaz. Allah (c.c.) ehl-i sünnetin âlimlerini, belki
bütün ehl-i süneti, çocuklardan bile sudûru mümkün olmayan böyle iftiralardan
korumuştur.
Sonra ne yalan ve ne de zaif bir isnadla böyle bir söz rivayet
edilmiş değildir. Hiç kimse, Allah cuma gecesi iniyor ve henüz sakalı bitmemiş
bir genç sûretindedir, dememiştir. Bu haber Cemel el-Evrak'ın “Allah arefe
gecesinde iner, yayalara sarılır, binitlerle de toka yapar” uydurma hadisine
benzer.
Allah (c.c.) bu haberi uyduranın yüzünü karartsın. Âlemde daha nice
yalanlar vardır, fakat bu yalanların onda dokuzu, belki daha fazlası râfizîlerin elindedir.
Allah
(c.c.)'ın dünya semasına inmesi ile ilgili olan hadisler mutevatirdir. Arefe
gecesinde yaklaşması ile ilgili hadis de Müslim tarafından tahric edilmiştir.
Fakat Allah (c.c.)'ın nüzul ve istivasının keyfiyetini bilmiyoruz.
|