Ey
Râfizî!
“Sahabilerin
istekleriyle ve kılıçsız, sopasız Kendisine biat etmeleri, işlerin onunla
düzene girmeleri, akrabalarından hiç kimseyi tayin etmemesi, vârislerine hiçbir
mal bırakmaması, Allah yolunda çokça mal infak etmesi, geri kalan malını da
Beytülmâle verilmesi için vasiyet etmesi, hatta onun hakkında:
“Allah
seni rahmetiyle kuşatsın,” denilmesine rağmen, “Ebubekir ve ona biat edenler
halifelerine ve dünya menfaatine zorla talib çıkmışlardır” diyecek olursan, bu
sözünle ondan sonra gelecek halifeleri de zor duruma bırakmış olursun.
Şunu iyi bil ki;
Ebubekir'in (r.a.) hilafetinden dolayı bir tek müslüman
öldürülmemiştir. Aksine o müslümanlarla beraber mürted ve kâfirlere karşı
savaşmıştır Hastalanınca da ümmetin işlerine güvenilir, güçlü, faziletli ve
dâhi olan Ömer'i (r.a.) tayin etti. Bu
tayini de ne akrabalık ve ne de dünya menfaati için yapmıştır. Muhakkak O
müslümanlar için yaptığı isabetli bîr ictihadla onu tayin etmiştir. Bu firâset
ve isabetli görüşü, müslümanlar tarafından övülmüştür.
Ömer (r.a.) ise
devletler fethetmiş, divanlar kurmuş, beytülmâli -hazine- doldurmuş, insanlığı
adaletle kuşatmıştır. Sade yaşamış ve yalnız akrabalarını idareye
yerleştirmemiştir. Arkadaşı Ebubekir'in (r.a.) yolunu takib etmiştir. Neticede
Cenabı Allah ona şehâdeti nasib etmekle hayatına son vermiştir.
Râfizî;
“Bütün bunlar, riyaset ve dünya menfaatini istemekten ibarettir” demekten
çekinmiyorsa, Ali'ye (r.a.) karşı gelen Nâsibî'nin de Ali (r.a.) hakkında:
“O da
riyaset ve dünya menfaatini taleb etti, halifelik için müslümanlarla çarpıştı,
ne kâfirlerle çarpıştı ve ne de bir şehri fethetti” demesi kolay olur.
(Yüce halîfe Ömer'e (r.a.) “Güvenilir,
güçlü” sıfatını veren Ali (r.a.)dir.Ömer (r.a.) güneş altında beytülmâlin
develeri başında iken,Osman (r.a.) ve Ali (r.a.) de ona yardım ederlerken, Ali
(r.a.) “Çünkü tuttuğum ücretlilerin en hayırlısı o, güvenilir, güçlü
kimsedir.” (Kasas: 26) Ayet-i kerimesini okuyarak Osman'a (r.a.) “Güvenilir,
güçlü” diye Ömer'i (r.a.) işaret etmiş ve ona bu sıfatı vermiştir. Allah
cümlesinden razı olsun.
Kâmil bir müslüman, her dört halifeye ve Ali'nin
(r.a.) bu dördünün dördüncüsü olduğuna inanır. Şiîler her ne kadar yalnız
Ali'nin (r.a.) halifeliğini kabul ediyorlarsa, biz ehl-i sünnet, başta râşid halifeler
olmak üzere bütün sahabiler hakkında böyle düşünürüz.)
|