Râfizî:
“Ehl-i sünet, Ömer'e “Faruk”
lakabını verdiler. Rasulullah
(sallallahu aleyhi ve sellem), Ali (r.a.) için “Ali ümmetim'in fârukudur”
demesine rağmen Ona “Faruk” demediler.” diyor.
Ey
Râfizî!
Bu
hadis uydurduğunuz hadislerin ilki değildir. Şüphesiz ki bunun aslı yoktur.
Ali'ye (r.a.) olan muhabbetiniz de hıristiyanların İsa'ya karşı olan
muhabbetlerinin cinsindendir. Yeni Onu övmede o kadar mübalağa ettiler ki,
Allah (c.c.)'ın İsa'ya (a.s.) münasib gördüğü makama rıza göstermediler.
Ali'nin (r.a.) rivayet ettiği bir hadiste Rasulullah (sallallahu aleyhi ve
sellem) şöyle buyuruyorlar:
“Ümmî olan Peygamber
(sallallahu aleyhi ve sellem) beni
ancak mü'min olan sever ve münafık olan bana buğzeder diye bana açıkladı.”
Râfizîler
ise Ali'yi (r.a.) bulunduğu makama göre sevmiyorlar. Hatta bir cihetten Onun
vasıflarına buğz ediyorlar. Hıristiyan ve yahudilerin Rasulullah (sallallahu
aleyhi ve sellem)'ı tasdik edenlere buğz ettikleri gibi - ki Musa ve İsâ (a.s.)
'ın Rasulullah'ın nübüvvetini tasdik ettikleri gibi - Ali (r.a.) da kesinlikle Ebubekir ve Ömer'i
sevenlere buğzediyorlar.
Dolayısıyle
râfizîler Rasulullah'ın (sallallahu aleyhi ve sellem):
“Sana ancak münafık olan buğzeder”
(Müslim İman: 131,
Nesai İman: 20) mealindeki
hadîs'in mefhûmuna dâhil oluyorlar.
Sahip
olmadığı bir sıfattan dolayı şeyhini bu şekilde seven herkes bu durumdadır.
Bazı kimselerin şeyhlerinin her işte müridlerine şefaatçi olduklarını, onlara
rızık verdiklerini, destek olup onların her zorluğunu giderdiklerini ve gaybı
bildiklerini iddia edip bu gibi şeylere inanmaları gibi. Rasulullah (sallallahu
aleyhi ve sellem) bir hadislerinde şöyle buyuruyorlar:
“Allah'a ve ahiret gününe inanan adam Ensar'a buğzetmez.”
(Tirmizi Menakıb: 24)
Yine
Rasulullah (sallallahu aleyhi ve sellem), Allah ve mü'min kulların, Ebu Hüreyre
ve annesini sevmeleri için dua etmişlerdir.
|