Râfizînin
“Dört mezheb ihdas ederek, Ashab-ı
Kiramın sözlerini ihmal ettiler” sözüne gelince;
Ona
şu şekilde cevap verilir:
Ashabın
sözlerine muhalefet etmek ne zamandan beri sizce kötü kabul edilmeye başlandı?
Ashabın
icmâına muhalefet eden biz miyiz, siz misiniz?
Onları
tekfir ve tadlil eden kimdir?
Ehl-i
sünnetin, ashab-ı kiramın icmâına muhalefet etmede ittifak ettikleri asla
tasavvur edilemez.
İmamiler
ise şüphesiz ki Ashab ve Rasulullah (sallallahu aleyhi ve sellem)'in
akrabalarının icmâına muhalefet etmekte ittifak etmişlerdir. Çünkü Rasulullah
(sallallahu aleyhi ve sellem), Ebubekir (r.a.), Ömer (r.a.), Osman (r.a.) ve
Ali (r.a.) devirlerinde haşim oğullarından hiç kimse oniki imamın imametini,
Rasulullah (sallallahu aleyhi ve sellem) den sonra herhangi birisinin ma'sumiyetini veya İlk üç halifenin küfrünü iddia etmemiştir.
Hatta ilk üç
halifenin hilafetini zem, sıfatları inkar ve kaderi tekzib eden hiç kimse
çıkmamıştır.
Aslında İmamiler ashabı kiramın icmâı ile beraber haşim
oğullarına muhalefet etmede ittifak etmişlerdir. Ashab ve hâşim oğullarının
icmâına muhalefet ettiler diye nasıl başkasını itham edebiliyorlar?
Mezhebler
meselesine gelince, eğer râfizî, müctehid imamlarının ashab-ı kiramın icmâına muhalefet
ederek mezhebleri ihdas etmekte ittifak ettiklerini söylüyorsa, onlara iftira
etmiş olur.
Çünkü her dört müctehid aynı devirde yaşamadıkları gibi, biri
diğerini taklid etmemiş ve onlardan hiçbiri insanlara kendisine ittiba
etmelerini emretmemiştir.
Aksine hepsi Kitab ve Sünnet'e uymaya çağırmıştır.
Ama müslümanların dört mezhebe ittiba ettiklerini söylüyorsan bu doğrudur.
Şiîler
ise cumhura muhalefet, ettikleri her meselede mutlaka hata etmişlerdir.
Dört
mezheb imamı da hiçbir zaman olmayan bir şeyi uydurmuş değildirler. Aslında
tedvin ettikleri ilmi insanlar daha sonra kendilerine nisbet etmişlerdir.
Hadisleri tedvin eden bazı muhaddislere nisbette bulunulması gibi. Meselâ Buhârî,
Müslim ve Ebu Davud...
Bazı
kıraatleri seçen imamlara kıraatların nisbeti de böyledir. Nâfi' ve Âsim
kıraati gibi.
Ondan
sonra Ehl-i sünnet:
“Mezhep
imamlarının icmâına ma'sum bir hüccettir” demedikleri gibi “Hak yalnız bu imamların
sözlerine münhasırdır. Söylediklerinin dışında kalan her şey bâtıldır”
dememişlerdir. Çünkü müctehidler hadisleri anlamada ve içinden hüküm çıkarmada
ihtilafa düşebiliyorlar.
Ashab-ı
kiramın rey ve kıyasla hareket ettikleri sabit olduğu gibi, bazı kıyasları
zemmettikleri de vâkîdir. Kıyasın zemmedilen kısmı nassa muhâlif olanıdır.
Şüphesiz ki fâsid olun kıyaslar vardır. Fakat bu demek değildir ki bütün
kıyaslar fâsiddir. Mevzu hadislerin bulunması bütün hadisleri iptal edemediği
gibi.
|