Râfizî
şöyle diyor:
“Hâlid
b. Velid, İslâmı kabul etmelerine rağmen Yemen ehline hücum ederek onlardan
binikiyüz kişi öldürmüştür. Mâlik b. Nüveyre'yi müslüman olduğu halde öldürmüş,
aynı gece hanımını nikâhlamıştır. Halid ve askerleri, Ebubekr'in imametini
kabul etmeyen, dolayısıyla zekatı ona vermek istemeyen Hanifeoğullarını mürted
kabul ederek onlara karşı savaşmışlardır. Buna karşı Ehl-i sünnet,
Emîrü'lmü'minin Ali'ye (r.a.) mukabil savaşanlara mürted dememişlerdir. Halbuki
Peygamber (sallallahu aleyhi ve sellem) :
“Ey
Ali! Sana karşı yapılan savaş, bana karşı yapılmıştır” buyurmuşlardır.
Nitekim
Rasululla'a (sallallahu aleyhi ve sellem) karşı savaşan icmâ ile kâfir olur.”
Râfizî'nin
bu iddiasına karşı şöyle diyoruz:
Allah'u
Ekber! Bu mürted râfizîler, Allah ve Resulüne karşı olan düşmanlıklarını açığa
vurarak ve ashab-ı kirama iftira ederek Müseylime ve mürted taraftarlarına
nasıl destek oluyorlar?
Bunlar
İslâmdan uzaklaşmış, Onu arkalarına atmış, Allah (c.c.)'a Resulüne ve
mü'minlere karşı gelerek mürtedleri dost edinmişlerdir. Görülüyor ki bu ve buna
benzer râfizîler, Ebubekir'e (r.a.) karşı olan kin ve nefretleriyle mürtedlerin
yanında olduklarını açıkça göstermektedirler. Evet Ebubekir (r.a.),
Peygamberliğini ilân eden Müseylimeye inanmış olan Yemen ehline karşı
savaşmıştır. Müseylime ki uydurma bir Kur'ân icad ederek büyük bir cürüm
irtikab etmiştir. Durumun vehâmetini gören Ebubekir (r.a.), Ashab-ı Kiram'ın en
seçkinlerinden bir ordu hazırlayarak ve ordunun başına Hâlid b. Velid'i -Senin
inadına ey râfızî!- geçirerek Müseylime'nin üzerine göndermiştir. Nihayet
Müseylime öldürülmüş ve mürtedlerin müstahak oldukları ceza verilmiştir.
(Müseylime'ye mızrağı vuran Vahşî (r.a.) kafasını kesen de (bir rivayete göre) Ebu
Dücâne (r.a.) olmuştur. )
Ebubekir
(r.a.)'in Yemame mürtedleriyle olan savaşı mütevatir olup herkesçe malumdur.
Cemel ve Sıffin hadiseleri gibi bazı ilim ehlinin ilgilendiği bir hadise
değildir. Hatta bazi kelamcılar Cemel ve Sıffîn hadiseleri hakkında ileri-geri
konuşmalarına rağmen, hiç kimse Ebubekir es-Sıddık'ın mezkûr mürtedlere karşı
yaptığı savaştan dolayı Onu iyilikten başka bir şekilde zikretmemiştir.
Fakat
bu râfizîler, mürtedlere karşı yapılan savaşı tenkid ediyor, Rasulullah'ın
yanında defnedilmiş yüce iki zâtı (Ebubekir ve Ömer (r.a.) zemmediyor. Onların
Rasulullah'a halife olmadıklarını, aksine Ali'nin (r.a.) nass ile halife
olduğunu iddia ediyorlar. Hatta onlardan bazıları, Zeyneb, Rukiyye ve
Ümmükülsüm'ün, Rasulullah'ın (sallallahu aleyhi ve sellem) kızları
olmadıklarını; bazıları, ashab-ı kiramın, çocuğunu düşürünceye kadar Fâtıma'nın
(r.a.) karnına vurduklarını ve evini yıktıklarını iddia ederken, bazıları da
mütevatir olan hâdiseleri inkâr ediyor, hiç olmamış hâdiseleri de gerçekmiş
gibi uyduruyorlar.
Bu
râfiziler, aşağıdaki âyet-i kerimeden nasiblerini tamamen almışlardır. Allah
(c.c), şöyle buyuruyor:
“Allah'a
karşı yalan uydurandan veya hak kendisine gelmişken Onu yalanlayandan daha
zâlim kimdir?”
(Ankebût: 29/69)
Gördüğün
gibi bunlar, yalana inanıyor ve hakkı tekzib ediyorlar. Mürtedlerin hali de
bundan İbarettir. Bu hainler, Ebubekir (r.a.), Ömer (r.a.) ve taraftarlarının
İslâm'dan (haşa) irtidat ettiklerini iddia ediyorlar. Halbuki âlimler ve âmîller
hepsi de biliyorlar ki mürtedlere karşı savaşan Ebubekir (r.a.)dır.
Allah
aşkına irtidat etmiş Yemâme ehlini müdafaa ederek onların müslüman ve mazlum
olduklarını iddia eden râfizîlerle nasıl muhâtab olabilirsin?
|