Râfizî
şöyle diyor:
“Ashab,
kendilerine karmaşık gelen meselelerde Ali'ye müracaat etmişlerdir. Ömer,
bir çok meselenin hükmünü Ona havale ederek, Ali olmasaydı Ömer helak olacaktı,
demiştir.”
Ey
Râfizî!
Ashab-ı
Kiram dinî bir mevzuda Ali'ye (r.a.) müracaat etmemişlerdir. Ancak Ömer (r.a.), soru
sormaya gelenlere cevap vermek üzere Ali, Osman, İbn-i Mesud, Zeyd b. Sabit,
Ebu Musa ve emsalleriyle istişarede bulunduğu doğrudur.
Hatta İbn-i Abbas
yaşça
küçük olmasına rağmen, ashab-ı Kiram ile beraber istişare meclisine giriyordu.
Sonra istişare Allah (c.c.)'ın emrettiği hususlardandır. Âyet-i Kerimede şöyle
buyuruyor:
“İşleri
de hep aralarında şûra iledir”
(Şûra: 42/38).
Şûraya
başvurduğu içindir ki, Ömer'in (r.a.) görüşü, hüküm ve siyaseti en isabetli
işlerden idi.
İbn-i Abbas Ali (r.a.)'den sonra ve ondan daha fazla yaşadığı
için bir çok müşkül meseleyi halletmiştir. Gerçekten de insanlar, Onun ilmine
muhtaç olmuşlardır. Ömer (r.a.), daha âlim olmasına rağmen etrafındakilerle
istişarede bulunuyordu.
“Ali
olmasaydı, Ömer helak olurdu” şeklindeki iddiaya gelince:
Ömer (r.a.) -doğru ise-
bu sözü bir tek mesele esnasında söylemiştir. Kaldı ki, Ömer (r.a.) bu gibi
sözleri Ali (r.a.)'den çok daha gerilerde gelen kişilere de söylemiştir. Hatta mehir
konusunda kendisine itiraz eden bir kadına:
“Ömer yanıldı, kadın isabet etti” demiştir.
|