بســـم الله الرحمن الرحيم

 

3.10.19

 

Ey Râfizî!

“Meselelerin hükümleri ilhamla bilinir” diyorsun.

Bu sözün mânâsına göre, kendisine “Bu hüküm doğrudur” diye ilham edilen kimsenin mücerred olarak o ilhama göre hüküm vermesi gerekir. Halbuki İslâm dininde bu şekilde hüküm vermek caiz değildir.

İlham, hüküm vermek için bir yol olsaydı, Rasulullah (sallallahu aleyhi ve sellem)'in bununla hükmetmesi herkesten daha çok uygun olacaktı. Çünkü Allah (c.c.), Ona hak sahibini vahiy ile bildirebilirdi. O zaman delile de gerek duymazdı.

Eğer yukarıdaki sözün mânâsı “Allah, Şer'î hükmü ilham ediyor” şeklindedir diyorsun, bu mânânın doğru olduğuna dair şer'î bir delil getirmen gerekir. Kaldı ki Rasulullah (sallallahu aleyhi ve sellem) bir hadislerinde:

“Daha önceki ümmetlerde kendilerine ilham edilenler vardı. Ümmetimden böyle biri olursa (O kişi) Ömer'dir” buyurmuşlardır. (Buhari Fedail: 6, Enbiya: 54, Ahmed: 6/55).

Bununla beraber ilham ile hükmetmesi Ömer (r.a.) için caiz olamazdı. O, meseleyi kitap ve sünnete arzetmeden, kalbine ilham edilen mücerred hükmüyle amel edemezdi. Ancak kalbin ilham edilen hükmü kitap ve sünnete arzettikten sonra, onlara muvafakat ettiğini görürse o hükümle amel ediyor, etmezse onu terkediyordu.

 

İÇİNDEKİLER

Üçüncü Bölüm

3.10