بســـم الله الرحمن الرحيم

 

3.10.32

 

Râfizî şöyle diyor:

“Cumhurun rivayet ettiğine göre Rasulullah (sallallahu aleyhi ve sellem), Müstalik oğullarının üzerine yürümek üzere iken korkulu bir vadinin yakınından geçti. Cibril (a.s.) inerek Rasulullah'a (sallallahu aleyhi ve sellem) cinlerden kâfir bir gurubun vadiye girerek kendisine tuzak kurmak istediklerini bildirdi. Bunun üzerine Rasulullah (sallallahu aleyhi ve sellem), Ali'yi çağırıp vadiye yürümesini emretti. Ali'de onları öldürdü.”

 

Ey Râfizî!

Ali (r.a.) bu iddia ettiğinden daha büyüktür.

Çünkü cinleri helak etmek, mertebece ondan daha aşağı olanların işidir. Fakat bu söylediklerin belli ki yalandır. Hiçbir insan cinlerle savaşmamıştır. Bu iddian, Ali'nin (r.a.) “Zâtü'l alem” kuyusunda güya cinlerle yaptığı dövüş haberine benziyor. Bu uydurma haberler bizi etkilemez. Olsa olsa bu uydurmaların Kisra memleketindeki râfizîleri etkiler. Ne olursa olsun Ali (r.a.) cinler hâdisesinden çok daha yücedir.

Şîîlerden biri, hadis âlimi Ebul Beka Halid b. Yusuf el-Nablusî'den Ali'nin (r.a.) cinlerle olan muharebesini sorunca Halid b. Yusuf:

Siz Şîî milleti olarak aklınız yok mudur?

Sizce Ömer mi, Ali mi üstündür? şeklinde soruları sormak suretiyle onlara karşılık vermiştir. Şîî, elbette Ali üstündür, cevabını verir. Bunun üzerine Halid b. Yusuf el-Nablusî Şîîye şöyle diyor:

Rasulullah, Ömer'e:

“Şeytan seni bir yolda yürüdüğünü görünce mutlaka yönünü başka bir yola çevirir” demişse ve şeytan Ömer (r.a.)'den kaçmışsa Onun çocukları nasıl Ali (r.a.) ile dövüşebilir?!

 

İbnü'l-Cevzî “El Mevzuat” adlı eserinde, cinlerle yapılan muharebe ile ilgili olarak uydurulan uzun bir hadisi nakletmiştir. Beyan edildiği üzre hadise Hudeybiye antlaşmasının yapıldığı senede ve “Zâtü'l alem” diye anılan kuyuda cereyan etmiştir. Uydurma hadis şöyledir:

Muhammed b. Ahmed el-Müfîd, Muhammed b. Ca'fer es-Sâmir'den, O da Abdullah b. Muhammed es-Sekûnî'den, O da İmare b. Yezid'den, O da İbrahim b. Sa'd'den, O da Muhammed b. İshak'tan, O da Yahya b. Ubeydullah b. el-Hâris'ten, O da babasından rivayet ettiğine göre İbn-i Abbas şöyle dedi:

Rasulullah (sallallahu aleyhi ve sellem), Hudeybiye yılında Mekke'ye doğru yürüdüğü sırada beraberindekiler sıcak ve susuzluğa maruz kaldılar. Bunun üzerine bir su kuyusunun başına gitti ve:

“Kim birkaç kişiyle beraber gider ve “Zatü'l-alem” kuyusundan bize su dolusu kırbalar getirirse, cennet için ona kefil olurum,” buyurdu.

İbnü'l-Cevzî'nin zikrettiği uzun hadiste, Rasulullah'ın (sallallahu aleyhi ve sellem) su getirmek üzere birisini kuyuya gönderdiğini fakat cinden korkarak geri döndüğünü, sonra birini daha yolladığını o da aynı akibetle avdet ettiğini, sonra Ali'yi (r.a.) gönderince onun kuyuya inip zor bir çabadan sonra kırbaları doldurduğu şeklinde ifadeler vardır. Mezkûr hadiste ondan sonra Rasulullah (sallallahu aleyhi ve sellem) Ali'ye (r.a.):

“Sana seslenen cin, Kureyş putlarının şeytanı olan Musir'i öldüren Semmae b. Ğurab'tir” buyurmuşlardır.

Sonunda İbnü'l-Cevzî yakardaki hadisin uydurma olduğunu söylemiştir.

 

İÇİNDEKİLER

Üçüncü Bölüm

3.10