Râfizî
şöyle diyor:
“Cumhurun
rivayet ettiğine göre Rasulullah (sallallahu aleyhi ve sellem), Müstalik
oğullarının üzerine yürümek üzere iken korkulu bir vadinin yakınından geçti.
Cibril (a.s.) inerek Rasulullah'a (sallallahu aleyhi ve sellem) cinlerden kâfir bir gurubun vadiye girerek
kendisine tuzak kurmak istediklerini bildirdi. Bunun üzerine Rasulullah
(sallallahu aleyhi ve sellem), Ali'yi çağırıp vadiye yürümesini emretti.
Ali'de onları öldürdü.”
Ey
Râfizî!
Ali (r.a.) bu iddia
ettiğinden daha büyüktür.
Çünkü cinleri helak etmek, mertebece ondan daha aşağı
olanların işidir. Fakat bu söylediklerin belli ki yalandır. Hiçbir insan
cinlerle savaşmamıştır. Bu iddian, Ali'nin (r.a.) “Zâtü'l alem”
kuyusunda güya cinlerle yaptığı dövüş haberine benziyor. Bu uydurma haberler
bizi etkilemez. Olsa olsa bu uydurmaların Kisra memleketindeki râfizîleri
etkiler. Ne olursa olsun Ali (r.a.) cinler hâdisesinden çok daha yücedir.
Şîîlerden
biri, hadis âlimi Ebul Beka Halid b. Yusuf el-Nablusî'den Ali'nin (r.a.) cinlerle
olan muharebesini sorunca Halid b. Yusuf:
Siz
Şîî milleti olarak aklınız yok mudur?
Sizce Ömer mi, Ali mi üstündür? şeklinde
soruları sormak suretiyle onlara karşılık vermiştir. Şîî, elbette Ali üstündür,
cevabını verir. Bunun üzerine Halid b. Yusuf el-Nablusî Şîîye şöyle diyor:
Rasulullah,
Ömer'e:
“Şeytan seni bir yolda yürüdüğünü görünce mutlaka yönünü başka
bir yola çevirir” demişse ve şeytan Ömer (r.a.)'den kaçmışsa Onun çocukları nasıl Ali
(r.a.)
ile dövüşebilir?!
İbnü'l-Cevzî
“El Mevzuat”
adlı eserinde, cinlerle yapılan muharebe ile ilgili olarak uydurulan
uzun bir hadisi nakletmiştir.
Beyan edildiği üzre hadise Hudeybiye antlaşmasının yapıldığı senede ve “Zâtü'l
alem” diye anılan kuyuda cereyan etmiştir. Uydurma hadis şöyledir:
Muhammed
b. Ahmed el-Müfîd, Muhammed b. Ca'fer es-Sâmir'den, O da Abdullah b. Muhammed
es-Sekûnî'den, O da İmare b. Yezid'den, O da İbrahim b. Sa'd'den, O da Muhammed
b. İshak'tan, O da Yahya b. Ubeydullah b. el-Hâris'ten, O da babasından rivayet
ettiğine göre İbn-i Abbas şöyle dedi:
Rasulullah
(sallallahu aleyhi ve sellem), Hudeybiye yılında Mekke'ye doğru yürüdüğü sırada
beraberindekiler sıcak ve susuzluğa maruz kaldılar. Bunun üzerine bir su
kuyusunun başına gitti ve:
“Kim
birkaç kişiyle beraber gider ve “Zatü'l-alem” kuyusundan bize su dolusu
kırbalar getirirse, cennet için ona kefil olurum,” buyurdu.
İbnü'l-Cevzî'nin
zikrettiği uzun hadiste, Rasulullah'ın (sallallahu aleyhi ve sellem) su getirmek üzere birisini kuyuya
gönderdiğini fakat cinden korkarak geri döndüğünü, sonra birini daha
yolladığını o da aynı akibetle avdet ettiğini, sonra Ali'yi (r.a.) gönderince onun
kuyuya inip zor bir çabadan sonra kırbaları doldurduğu şeklinde ifadeler
vardır. Mezkûr hadiste ondan sonra Rasulullah (sallallahu aleyhi ve sellem)
Ali'ye (r.a.):
“Sana
seslenen cin, Kureyş putlarının şeytanı olan Musir'i öldüren Semmae b.
Ğurab'tir” buyurmuşlardır.
Sonunda
İbnü'l-Cevzî yakardaki hadisin uydurma olduğunu söylemiştir.
|