Râfizî
diyor, ki:
“Ömer
Allah (c.c.)'ın hududunu (kanunlarını) ihmal etmiştir. Muğire b. Şubeyi cezaya
çarptırmamıştır.”
Ey
Râfizî!
Cumhuru ulema,
Ömer'in (r.a.) Muğire b. Şu'be kıssasında takib ettiği yolun doğruluğunda
ittifak etmişlerdir. Çünkü Muğire'ye yapılan zina iftirasında şahidlerin sayısı
dörde tamamlanmamıştı. Kaldı ki Ömer'in (r.a.), Muğire kıssasındaki uygulamayı,
aralarında Ali'nin (r.a.) de bulunduğu ashab-ı Kiramdan müteşekkil bir cemaat
huzurunda yapmıştır. Ashab da Ömer'in (r.a.) yaptığını uygun görmüşlerdir.
Delilimiz de şudur:
Ömer
(r.a.), Muğire'nin zina ettiğini iddia eden üç kişiyi kırbaçlayınca, Ebubekir'e (r.a.). Muğire'rin zina ettiğini bir daha tekrarladı. Bunun üzerine Ömer (r.a.) Onu bir
daha kırbaçlamak isteyince Ali (r.a.):
“Ey
Ömer onu kırbaçlayacaksan Muğireyi de recmetmen gerekecektir,” dedi. Yani
Ebubekir (r.a.)'in ikinci şehadeti bir şahit mesabesinde kabul edilerek, böylece
şahidler dörde tamamlanmış olacak ve Muğire de recmedilecekti. İşte bu hadise
mezkûr üç kişiyi kırbaçlamasından dolayı Ali'nin (r.a.), Ömer'e (r.a.) muvafakat
ettiğini açıkça göstermektedir.
Ömer
(r.a.), kendi oğlunu da Mısır'da içtiği içkiden dolayı had cezasına
çarptırmıştır. Şöyle ki:
Mısır
valisi Amr b. As cezayı evinde ve gizli olarak tatbik ettiği için Ömer (r.a.) buna
rıza göstermemiştir. Çünkü diğer suçlulara cezalar açıkça tatbik ediliyordu.
Bunun üzerine Ömer (r.a.), Amr b. As'a mektup göndererek oğlunu koruduğu için
tehdit etmiş ve oğlunun kendisine gönderilmesini emretmiştir. Oğlu geldikten
sonra onu ikinci defa ve alenen cezalandırmıştır.
Ömer
(r.a.) öyle bir zat idi ki, Allah için başkasının kınamasından çekinmiyordu. Onun
adaleti mutevatir olup ancak rafizi olanlar adaletini inkâr edebilir. Aynı
şekilde Osman'ın (r.a.) katillerine cezayı tatbik etmediği için Ali (r.a.) de
kınanamaz. Çünkü müctehid idi.
|