بســـم الله الرحمن الرحيم

 

3.3.22

 

Ey Râfizî!

“Ali olmasaydı Ömer helak olurdu” şeklindeki iddiana gelince şöyle diyoruz:

Ebu'l-Meâlî El-Cüveynî:

“Dünya Ömer (r.a.) gibisini görmemiştir.” der. Rasulullah (sallallahu aleyhi ve sellem) da Ömer'e (r.a.):

“Şeytan senin bir yolda yürüdüğünü görünce, mutlaka senin yolundan başka bir yola sapar” demiştir.

Binaenaleyh Emirulmümimîn Ömer'in (r.a.) müsbet durumu güneşten daha aşikârdır.

Hâşim ve Umeyye oğulları Rasulullah ile Ebubekir ve Ömer'in (r.a.) hilafetleri zamanında da müttefik idiler. Hatta Ebu Süfyan Mekke fethinde haber toplamak üzere Mekke'nin dışına çıktığında Abbas (r.a.) Onu gördü. Abbas (r.a.), Ebu Süfyan'ı bineğine bindirerek O'nu Rasulullah'a (sallallahu aleyhi ve sellem) götürdü. Rasulullah'a:

“Ebu Süfyân şerefi seviyor. Onu bir hediye ile şereflendir” dedi. Bütün bunlar Abbas'ın, Ebu Süfyân ve Ümeyye oğullarına karşı duyduğu sevgiden ileri geliyor. Çünkü her iki kabile de Abd-i Menaf oğullarındandır. Hatta Ali (r.a.) ile müslümanlardan bir zat arasında sınır ihtilafı vardı. Osman (r.a.), aralarında Muaviye'nin (r.a.) de bulunduğu bir toplulukta ihtilafı çözmek için sınıra gittiler. Muâviye hemen sınırın nişanelerinden birine sorarak:

“Bu Nişane Ömer'in (r.a.) zamanında da böyle miydi?” dedi.

“Evet” demeleri üzerine Muâviye (r.a.) şöyle buyurdu:

“Bu durum zulüm olsaydı -yani Ali (r.a.) (hâşâ) mütecaviz olsaydı- mutlaka Ömer Onu değiştirecekti.”

Böylece Muâviye (r.a.) bu meselede Ali'yi (r.a.) desteklemiştir. Ali (r.a.)'de o sırada hazır değildi. Ancak yerine İbn-i Ca'fer'i vekil olarak tayin etmişti. O, “Husumetin aşılması güç olan problemleri vardır. Şeytan orada hazır olur.” diyordu. Onun için bu davada Abdullah b. Ca'fer'i yerine vekil olarak tayin etmişti.

İşte bu tevkile binaen Şafiî ve bazı fakihler bu hadiseye dayanarak davalarda vekaletin caiz olduğunu söylemişlerdir. Şafiî mezhebi, Hanbeli mezhebinden bazı fakihler ve bir rivayete göre Ebu Hanife bu görüştedirler. Davayı halledip döndüklerinde meseleyi Ali'ye (r.a.) anlattılar. Ali (r.a.):

“Muâviyenin bunu niçin yaptığını biliyor musunuz? Hepimiz Menaf oğullarından olduğumuz için yapmıştır. (Yani aramızda ihtilaf yoktur)” dedi.

İbn-i Teymiye şöyle diyor:

Kâdilkuddât, bir mahkemenin durumunu benimle istişare etti ve bana bir kitap getirdi. Bu kitapta yukarda zikrettiğimiz hadise vardı. Hakimler “Menâfiyye = Menaf oğulları” lafzını bilmiyorlardı. Yukarıda açıkladığım şekilde onlara cevap verdim. Tabii ki, “Hepimiz Menaf oğullarındınız” cümlesinden maksat, hâşim ve Ümeyye oğullarının Rasulullah (sallallahu aleyhi ve sellem), Ebubekir  (r.a.) ve Ömer'in devirlerinde ittifak halinde olduklarını açıklamaktır.

 

İÇİNDEKİLER

Üçüncü Bölüm

3.3