Râfizî
şöyle diyor:
“Ali'nin imametine delalet eden deliller hususunda şöyle diyoruz:
İmamın
ma'sum olması gerekir. Masumiyet şart olduğu müddetçe Ali imamdır. İnsanın
tek başına yaşaması mümkün değildir. O yemeye, giyime, meskene ve yardımlaşmaya muhtaçtır. İnsan genellikle
başkasının elindekine muhtaç olunca, kuvve-i şehevaniyesi muhtaç olduğu o şeyi
zorla almağa teşvik eder. Bu da anarşi ve fitneyi doğurur. İşte bütün bu
sebeplerden dolayı, insanları zulümden alıkoyacak, insaflı davranıp hakkı
sahibine verecek ve kendisine hatâ ve unutkanlığın caiz olmadığı bir imamın
tayini şarttır. Bu sıfatlara hâiz olmayan, bizzat kendisi ikinci bir imama
muhtaç olur. Çünkü İmamlığa gerekli kılan sebepler kendisinde yoktur. Ama bu
sıfatlara haiz olan ma'sum biri çıkarsa işte o imamdır. Aksi halde imam
bulununcaya kadar teselsül gerekecektir. Ebubekir, Ömer ve Osman ittifak ile
masum değildiler. Ali, ma'sum olduğuna göre haliyle o imamdır.”
Ey
Râfizî!
Ma'sum
olan Rasulullah'tır (sallallahu aleyhi ve sellem).
İnsanların her zaman Ona itaat etmeleri vaciptir. Ümmet, Rasulullah'ın (sallallahu aleyhi ve sellem) emirlerini Muntazar'ın emirlerini bildiği iddia edilen bir güruhtan
daha iyi bilir.
Evet masum imam olan zat Rasulullah'tır
(sallallahu aleyhi ve sellem).
Ümmet, Rasulullah
(sallallahu aleyhi ve sellem) ve
Onun emirleriyle kendisini başkalarından müstağni kılmıştır.
Ululemir ise ancak
O'nun tebliğ ettiği dinin hükümlerini tatbik ederler. Onların başka görevleri
yoktur.
Şu bilinen bir gerçektir ki, Yemen ve başka yerlerde
Rasulullah'ın (sallallahu aleyhi ve sellem)
tayin ettiği görevliler vardı. Bütün bunlar ictihadlarıyla halkı
yönetiyorlardı. Bunlardan hiçbirisi de masum değildi. Ali (r.a.)'den başka imamete
geçenlerden hiçbiri için ma'sumiyyet iddia edilmemiştir. Hatta Ali'nin (r.a.)
uzak beldelerde tayin etiği öyle görevliler vardı ki, Onun emir ve yasaklarını
da bilmiyorlardı. Aksine Ali'nin (r.a.) de haberi olmadığı hususlarda tasarruf
ediyorlardı.
Bütün
bunlardan başka senin (râfizî) sıfatlarını saydığın imam zamanımızda mevcut
değildir. Kaldı ki, bu sıfatlara hâiz olan imam sizce kaybolmuş, sizin
dışınızdakilerin indinde de temelde yoktur. Bahsettiğiniz imamla imametin
gayeleri asla tahakkuk etmez.
Aksine
biraz, zulüm ve cehaleti olsa bile bizzat ümmetin başında bulunan bir imam,
meydanda olmadığı için hiçbir faydası olamayacak imamdan daha faydalıdır.
Herhâlükârda
ilmi tebliğ edecek ve maiyetinde çalışılacak bir imama ihtiyaç vardır.
|