Râfizî
şöyle diyor:
“İmam ma'sum olmazsa, ma'sum olan bir imama
muhtaç olur.”
Ey
Râfizi!
Ehli
sünnetin dediği gibi, bütün ümmetin hataya düşmemesi için, idare edilenlerden
biri hata işlediğinde imamın onu ikaz ederek hatasını düzelttiği gibi, imam hata
ettiğinde ümmetten biri de imamı ikaz ederse, böylece hatada ittifak
etmeyeceklerinden dolayı masumiyet bütün ümmetin olursa daha iyi olmaz mı?
Neden bu caiz olmasın?
Aynı
şekilde haberi nakledenlerden her birisinin yalan söylemesi veya hata etmesi caiz
olbailir ama, bütün ümmetin böyle olması normal değildir. Aslında masumiyeti
bir cemaate mal etmek bir tek kişiye mal etmekten daha kolaydır. Böylece ma'sum
imam tayin edilmeden de ondan beklenen şeyler hâsıl olmuş olurdu. Ama bu câhil
râfizîler ümmetten bir kişinin ma'sum omasını vacip, tümünün de hata
işlemelerini -aralarında ma'sum imam yoksa- caiz görüyorlar.
Bazılarının
belirttikleri gibi, Ali'nin (r.a.) ma'sumiyetini ve Onun nass ile halife olduğunu
iddia eden ilk kişi bir zındıktır. Bu zındık İslâmı ifsad ederek, Pavlosun
hıristiyanlara yaptığı gibi o da müslümanlara aynısını yapmak istemiştir. Fakat
Pavlos'un hıristiyaniara yaptığını bu zındık müslümanlara yapamamıştır. Çünkü
hıristiyanlar aptaldırlar. Onlar, İsa (a.s.) göğe kaldırılmadan önce Ona ittiba ederek dinini öğrenmemişler ilmen ve amelen de O dini tatbik
etmemişlerdir. Pavlos, İsa (a.s.) hakkında aşırı gidince (Onu ilahlaştırınca)
kralları ile birlikte halkın çoğunluğu Ona uydular. Bir kısım ilim adamları Pavlos'a karşı çıkmaları üzerine bunlardan kimisi krallar tarafından öldürülmüş
kimisi de kiliseye çekilmiştir.
Fakat
Allah (c.c.)'a hamd olsun ki, ümmetimiz arasında her zaman hakkı müdafaa ve tatbik
edecek bir topluluk mevcut olacaktır. Hiç bir mülhid ve müfsid yaptığı fesad
veya hakka karşı direnmesi ile bu ümmeti yolundan saptıramıyacaktır. Ancak körü
körüne Mülhid ve Müfsidlere tabi olacak bazı kişiler sapıklığa duçar
olabilirler.
Ey
Râfizî!
İmamın
ma'sumiyeti ne demektir? Söyle bakalım, imamın kendi ihtiyarı -isteği- ile
iyilikleri yapıp kötülükleri terketmesi midir? Halbuki siz Allah (c.c.)'ın, kulun
ihtiyarını yaratmadığını söylüyorsunuz.
Yoksa
iyilikleri yaparken O'na kudreti verip, kötülükleri işlemek isterken de kudreti
ondan alması mı demektir? Bu da olamaz. Çünkü daha önce Allah (c.c.)'ın kulun
ihtiyarını -isteğini- yaratmadığını söylemiştin.
Buna
göre sence Allah ma'sum birisini
yaratamaz. Kaderle ilgili sözlerini reddedersen, o
zaman ma'sum imamın yaptığı iyilikler karşısında sevab almaması gerekir.
|