Râfizî
şöyle diyor:
“Ali'den başka ma'sum olmadığı ittifak ile bilinmektedir.”
Ey
Râfizî!
Senin
bu iddianın doğruluğu mümkün değildir. Âbid ve avam halktan bir çoğu sizin gibi
şeyhlerinin ma'sum olduklarına inanırlar. Onlar buna rağmen Ashab-ı kiramın
kendi şeyhlerinden daha üstün olduklarını kesinlikle kabul ederler. Kaldı ki,
hulafâ-i Râşidîn hakkındaki itikadları şühesiz ki daha müsbettir. İsmâililer de
imamlarının ma'sum olduklarına inanırlar. Bunların imamları da oniki imamın
dışındadır. Ümeyye oğulları'na tâbi olanlar da, halifenin sorguya
çekilemeyeceğini ve tecziye edilemeyeceğini iddia ediyorlar. İmamın her emrine
itaat vaciptir diyenlere göre imamın ma'sum olma şartı da yoktur. Bunlar:
“Allah'a
itaat ediniz ve Rasûlüne itaat ediniz ve sizden olan idaricilere...” (Nisa:
4/59) ayetini delil getirerek liderlerine mutlaka itaat ediyorlar.
Ey
Râfizî!
Bunların
muhalefetine itibar edilmez diyecek olursan, şunu iyi bil ki, senin bu iddiana
kulak verilmez. Kaldı ki Onlar mevcud olan birisine İttiba etmişler. Sizin gibi
ortada olmayan ve ondan hiçbir menfaat beklenmeyen Muntazar'ınıza tabî
olmamışlardır. Bütün bunlardan başka ashab, tabiîn ve müctehid imamlar arasında
Ali'nin (r.a.) ma'sum olduğunu söyleyen olmamıştır. Bu iddiayı ancak imamiyye
mezhebinin câhil mensupları yapmışlardır.
İmâmîlerin sapık
iddiaları kadar, sapık haricîler de Ali'nin (r.a.) (Hâşâ!) tekfirini,
nâsibîler de fâsıklığını iddia etmişlerdir.
(Nasibiler: Ehl-i Beyte düşmanlık
eden zümrelerin umumunun adıdır. )
Ey
Râfizî!
Ma'sum
imamın varlığı ya vaciptir veya değildir. Vâcip değilse haliyle iddianız boşa
çıkmıştır. Vacip olduğunda İsrar ediyorsanız ma'sum imamların ilk üç halife
değil, yalnız Ali (r.a.) olduğuna teslim olmuyoruz. Sizin bu sözünüz doğru ise Ma'sum imamların
Ebubekir (r.a.) ve Ömer'in (r.a.) olması gerekir. Çünkü ehl-i Sünnet her
ikisinin imamet için Ali (r.a.)'den daha layık oldukları hususunda ittifak
etmişlerdir. Bu iki zat için ma'sumiyyet söz konusu olmadığına göre, Ali (r.a.)
için de haliyle söz konusu değildir.
Bu
durum Musa (a.s.)
ve İsa'nın (a.s.)
peygamberliğine benzer. Müslümanlar ancak Rasulullah'ın peygamberliğiyle beraber onların
peygamberliklerine teslim oluyorlar. Bunun gibi Ebubekir, Ömer ve
Osman'ın (r.a.) hilafetiyle beraber Ali'nin halifeliğine inanıyor, başta Ali'nin (r.a.) ma'sumiyeti olmak üzere ilk üç halifenin ma'sumiyetini de nefyediyoruz.
“İlk üçünün
halifeliklerinin hilâfına Ali'nin (r.a.) hilâfeti icma ile sabittir”
şeklindeki sözün;
-
Yahudilerin “Muhammedin Peygamberliği hilâfına Musa'nın peygamberliği icma ile
sabittir” ile
-
Hıristiyanların; “İlâhlık”(!) Musa ve Muhammede değil, İsa'ya has bir
özelliktir” şeklindeki sözlerine benzer.
Halbuki
biz kesin olarak biliyoruz ki İsa'nın, Musa ve Muhammed
(a.s.) (Allah (c.c.)'ın selamı hepsine olsun) den ayrı olarak özel bir meziyeti
olmadığı gibi, Onun ilahlığını (hâşâ!) gerektirecek hiçbir özelliği de yoktur.
Aynı şekilde Ali'nin (r.a.) diğer
üç halifede olmayan ve ma'sumiyetini gerektirecek ayrı bir özelliği yoktur.
|