بســـم الله الرحمن الرحيم

 

3.7.22

 

Râfizî şöyle diyor:

Ondokuzuncu delil şu âyet-i kerimedir:

“Senden önce gönderdiğimiz peygamberlerden sor iki, biz Rahman'dan başka ibadet olunacak ilahlar yapmış mıyız?” (Zuhruf: 43/45)

Ebu Nu'aym'in rivayet ettiğine göre Rasulullah (sallallahu aleyhi ve sellem) İsrâ gecesinde peygamberlerle bir araya geldiğinde Allah (c.c):

Yâ Muhammed! Peygamberlere ne ile gönderildiklerini sor, buyurdu. Peygamberler şöyle cevap verdiler:

Allah'dan başka ilah olmadığına, senin peygamberliğini ve Ali'nin velayetini İkrar etmekle gönderildik. İşte bu durum açıkça Ali'nin imametine delalet eder.”

 

Ey Râfizî!

Şüphesiz ki bu ve buna benzer bütün nakillerin yalandır. Yalan olmasa da sıhhatine delil getirmediğin müddetçe bunlar hüccet olamaz. Sonra peygamberler imanın esaslarına dahil olmayan şeyden nasıl sorulurlar? Bütün müslümanlar:

Bir insan Allah ve Resulüne iman ettikten sonra itaat edip vefat etse ve Ebubekir (r.a.) ile Ali'nin (r.a.) varlığından haberi bile olmasa onun imanına zarar vermiyeceği hususunda ittifak etmişlerdir.

Hal böyle iken peygamberler nasıl bir sahabeye iman etmekle mükellef tutulurlar. Üstelik Allah (c.c.), hayatta oldukları takdirde Muhammed (sallallahu aleyhi ve sellem)'i gönderirse O'na iman edip ve destek tutmaları için peygamberlerden bağlılık sözünü almıştır.

Bu hususta Allah (c.c.) şöyle buyurur:

“Hem Allah vaktiyle peygamberlerin mîsakını (bağlılık sözünü) şöyle almıştı: Celâlim hakkı için size kitab ve hikmetten verdim. Sonra size, beraberinizdekini tasdik eden bir peygamber geldiğinde mutlaka O'na iman edeceksiniz ve her halde O'na yardımda bulunacaksınız...” (Ali İmran: 3/81)

 

İÇİNDEKİLER

Üçüncü Bölüm

3.7