بســـم الله الرحمن الرحيم

 

3.7.33

 

Râfizî şöyle diyor:

“Yalnız Ali'nin imamete lâyık olduğuna dair delillerin otuzuncusu şu âyet-i kerimedir:

(Suları acı ve tatlı olan) iki denizi salıvermiş, birbirlerine kavuşuyorlar. (Fakat) birbirlerine karışmağa engel (Allah tarafından) bir perde var. O halde (ey cinler ve insanlar), Rabbinizin hangi nimetlerini inkâr edersiniz? O (tuzlu) denizlerden inci ile mercan çıkar.” (Rahman: 55/19 -22)

Sa'lebî, Ebu Nu'aym'ın tarıkıyla İbn-i Abbas'ın şöyle dediğini tefsirinde rivayet ediyor:

“İki deniz, Ali ve Fâtıma'dır. Aralarındaki perde Rasulullah (sallallahu aleyhi ve sellem)'dır. Denizlerden çıkan inci ve mercan Hasan ve Hüseyin'dir.” Bu üstünlük ashabtan hiçkimseye nasib olmamıştır. Binaenaleyh imam Ali'dir.”

 

Ey Râfizî!

Bu bir hezeyandır. Kur'an'ın tefsiri olamaz. İbn-i Abbas, asla böyle birşey dememiştir. Olsa olsa mulhidlerin uydurmasıdır. Bazı sünnî câhiller de sizin gibi bazı âyetleri yanlış tefsir ederek şöyle derler:

“es-Sâbirin” Muhammed (sallallahu aleyhi ve sellem), “es-Sâdıkîn” Ebubekir  (r.a.), “el-Kânitîn”, Ömer, “el-Müstağfirîn bil eshar” Ali, “Muhammed Allah'ın Rasûlüdür. Onunla beraber olanlar...” Ebubekir  (r.a.), “Kâfirlere karşı katı” Ömer, “Aralarında merhametli” Osman, “Onları rüku' ve secde eder halde görürsün” Ali, “Vet-Tîni ve'z-Zeytun” Ebubekir  (r.a.) ve Ömer, “Tûr-i Sînîn” Osman, “Ve Hâzel Beledil emîn” Ali, “And olsun asra ki, gerçekten insan ziyandadır. Ancak iman edenler...” Ebubekir  (r.a.), “Ve Salih amel işleyenler” Ömer, “Ve hakkı birbirine tavsiye edenler” Ali'dir.

Râfizîler ayrıca, “Biz her şeyi imamı Mübîn'de yazıp saymışızdır” âyetinden Ali (r.a.), “Lanetlenmiş ağaç” ayetinden de Ümeyye oğulları'nın kastedildiğini iddia etmektedirler.

İbn-i Abbas'ın yukarıdaki iddiaları söylemediğini reddedilmeyecek bir şekilde kabul ettiğimizi daha evvel de söylemiştik. Rahman sûresi de müslümanların icmâı' ile Mekkî'dir. Ali (r.a.) ise Fâtıma ile Medine'de evlenmiştir. Sonra Ali ve Fâtıma'yı denizle, Hasan ve Hüseyin'i inci ve mercanla isimlendirip, nikâha da “Salıvermek” mânâsını vermek arap lügatinin hiçbir surette tahammül etmediği zoraki bir açıklamadır.

Allah (c.c.), bir başka yerde “İki denizi salıverdi” âyetini şöyle zikrediyor:

“O Allah'dır ki, iki denizi salıverdi: Şu tatlı, susuzluğu giderir; bu tuzlu ve acıdır. Aralarında kudretinden bir engel ve birbirlerine karışmayı önleyici bir perde koymuştur” (Furkan: 25/53)

Sence tuzlu ve acı hangisidir? Ali (r.a.) mi, Fâtıma (r.a.) mıdır?

 

İÇİNDEKİLER

Üçüncü Bölüm

3.7