Râfizî
şöyle diyor:
“Ali'nin imametine delalet eden âyetlerden biri de şudur:
“Yıldıza
(Süreyya'ya),
battığı zaman kasem olsun ki, sapmadı doğru yoldan arkadaşınız (Hz.
Peygamber), azıtmadı da; (Haberiniz olsun, ey Kureyş halkı!)” (Necm: 53/1-2)
Fakih,
Ali b. Meğâzilî, kendi isnadıyla İbn-i Abbas'ın şöyle dediğini rivayet ediyor:
Hâşim
oğullarından bir gurup ile Rasulullah'ın (sallallahu aleyhi ve sellem) yanında otururken, gökten bir yıldız
yere doğru süzüldü. Rasulullah (sallallahu
aleyhi ve sellem) şöyle dedi:
“Bu
yıldız kimin evine süzülürse O evin sahibi benden sonra vâsimdir, imamdır”.
Bir de baktık ki,
yıldız Ali'nin (r.a.) evine düzülmüş. Oradakiler ya Rasulullah Ali'nin muhabbetine saptın, demeleri üzerine, Allah (c.c.) şu ayet-i kerimeyi
indirdi.
“Yıldıza,
battığı zaman kasem olsun ki, sapmadı doğru yoldan arkadaşınız, azıtmadı da” (Necm:
53/1-2)”
Ey
Râfizî!
Bu
iddian da en bariz olan yalanlardandır.
Bir şeyi iyi bilmeden onu Allah
(c.c.)'a isnad etmek de haramdır.
Allah (c.c.) şöyle
buyuruyor:
“Hakkında
bilgi sahibi olmadığın, bir şeyin ardınca gitme, çünkü kulak, göz ve kalb,
bunların hepsi yaptığından sorumludur”
(İsra: 17/36)
Hadisi
delil olarak ileriye süren mutlaka onun sıhhatini bilmesi ve sıhhatli olduğunu
da muarızına beyan etmesi gerekir. Kaldı ki İbnül Cevzî bu hadisi başka
lafızlarla ve Muhammed b. Mervan, O'da Kelbî'den, O'da Ebu
Salih'den, O'da İbn-i Abbas'tan rivayet ettikleri bir zincirle
uydurma hadisler arasında zikretmiştir. Buna göre İbn-i Abbas şöyle
diyor:
“Rasulullah
(sallallahu aleyhi ve sellem)'ı semânın yedinci katına yükselttiklerinde Allah
(c.c.) O'na enteresan şeyler gösterdi, Ertesi gün Rasulullah gördüklerini
anlatmaya başladı. Mekke müşrikleri Onu yalanlayınca, gökten bir yıldız
süzüldü. Bunun üzerine Rasulullah (sallallahu aleyhi ve sellem):
“Bu
yıldız kimin evine düşerse, benden sonra o kişi halifemdir” buyurdu. Yıldız
Ali'nin evine düşünce, Mekke ehli:
Muhammed
(Haşa!) sapıttı, ehl-i beytinden amcasının oğluna meyletti, dediler. Bu
hâdiseden sonra: “Yıldıza battığı zaman kasem olsun ki, sapmadı doğru yoldan
arkadaşınız, azıtmadı da.” mealindeki ayetler indiler.”
İbnül
Cezvi şöyle
diyor:
“Bu
rivayet tamamen uydurmadır.”
Onu uyduran ne kadar câhil ve hakikatten ne kadar
uzaktır! Hadisin senedinde Ebu Salih, Kelbî ve Muhammed b. Mervan
es-Süddî
(Küçük Süddi diye bilinmektedir. ) var ki, bunlar karanlık
şahsiyetlerdir. Ebu Hatim b. Hibban şöyle diyor:
“Kelbî,
Ali'nin ölmediğini ve O'nun dünyaya döneceğini iddia eden, bir bulut parçası
gördüklerinde emirulmü'minin içindedir, diyen kimselerdedir. Binaenaleyh
rivayetlerini hüccet olarak ileriye sürmek doğru değildir.”
Şeyhul
İslâm şöyle dedi:
Bu
hadisi uyduranın gafilliğine hayret ediyorum. Aklen de uygun görülmeyen
yıldızın süzülerek bir eve inmesini ve onun görüldüğünü nasıl iddia edebiliyor?
Uydurmanın aptallığına delâlet eden
noktalardan biri de hadisi İbn-i Abbas adına uydurmasıdır. Halbuki İbn-i Abbas
mi'rac'ın vuku bulduğu senede henüz iki yaşındaydı. İbn-i Abbas'ın bu durumu
görüp onu nakletmesi mümkün müdür?
|