Râfizî
şöyle diyor:
“Ali'nin imametine delâlet eden âyetlerden biri de şudur:
“Ey
Ehl-i Beyt = Peygamber ailesi! Alları sizden sırf günahı gidermek ve sizi
tertemiz yapmak istiyor.”
(Ahzâb: 33/33)
Ahmed
b. Hanbel
Müsned'inde rivayet ettiğine göre, Vasile b. el-Eska' şöyle diyor:
Ali'yi
evinden sordum. Fâtıma:
“Rasulullah'a
(sallallahu aleyhi ve sellem) gitti,” dedi. Bir de baktım iki ikisi beraber geldiler. Onlarla beraber eve
girdim. Rasulullah, Ali'yi sağ, Fâtıma'yı sol tarafına oturttu. Hasan ve
Hüseyni de kucağına aldı. Sonra onları elbisesiyle örttü ve:
“Ey
Ehl-i Beyt! Allah sizden sırf günahı gidermek ve sizi; tertemiz yapmak
istiyor.” (Ahzap: 33/33) mealindeki ayeti okuyarak:
“Allah'ım! Bunlar benim ehIimdir” buyurdu.
(Tirmizi Menakıb: 60, Ahmed: 1/331)
Ümmü Seleme'den
rivayet edilen benzer bir hadisin sonunda:
“Muhakkak sen (Ümmü
Seleme) bana daha hayırlısın.” ifadesi vardır.
Bu
âyette ma'sumiyete dair delil vardır. Üstelik “İnnemâ” ((Muhakkak),
lafzı ve haberin başındaki “Lam” harfi de bu mânâyı kuvvetlendiriyor.
Onlardan başkaları ma'sum olmadığına göre İmamet Ali'nin (r.a.) hakkı olur. Hatta
Ali (r.a.) şöyle diyordu:
“Benim
imametle olan münasebetim
değirmen iği'nin değirmen taşıyla olan münasebeti gibi
olduğunu bilmesine rağmen, İbn-i Kuhfe ((Ebu Bekir (r.a.)) imamet gömleğini zorla
giymiştir.”
Allah
(c.c.) günahı Ehl-i Beytten nefyettiğine göre Ali (r.a.) sâdıktır, demektir.”
Ey
Rafızî!
Yukarda
geçen hadis ve Rasulullah'ın (sallallahu aleyhi ve sellem) onlara söylediği
sözler sahihtir.
Müslim bu hadisi Aişe (r.a.)'den rivayetle sahihinde kaydetmiştir. Sünen'de de Ümmü Seleme'den
rivayetle zikredilmiştir. Ama hadiste onların ma'sum ve imam olduklarına dair
hiç bir delalet yoktur. Allah'u Teala'nın:
“Ey
Ehl-i Beyt! Allah sizden sırf günahı gidermek ister ve sizi tertemiz yapmak
istiyor” (Ahzab: 33/33);
“Allah
size bir güçlük dilemez, fakat sizi tertemiz yapmak ve üzerinizdeki nimeti
tamamlamak ister; tâ ki şükredesiniz.” (Mâide: 5/6),
“Allah
size kolaylık diler, size güçlük dilemez” (Bakara: 2/185),
“Allah
sizlere bilmediklerinizi bildirmek, sizden öncekilerin yollarını size göstermek
ve tevbelerinizi kabul etmek ister.” (Nisa: 4/26)
mealindeki âyetleri ise O'nun bu istikametteki İrade, Muhabbet ve Rızasına
tazammun eder.
Âyetler,
Cenab-ı Allah (c.c.)'ın bunları yarattığını ve halen onlarda mevcud olduklarını ifade
etmiyorlar. Hatta âyetin nüzulünden sonra Rasulullah (sallallahu aleyhi ve
sellem):
“Allah'ım! Bunlar benim ehl-i beytimdir. Onları günahtan
arındır”
buyurmuşlardır. (Tirmizi Menakıb: 60, Ahmed: 1/331)
Rasulullah (sallallahu aleyhi ve
sellem) bu duasıyla günahlarını affedilmesini talep etmiştir. Eğer âyet bunun vukuunu
bildirseydi, duaya ihtiyaç kalmazdı. Bu kaderiyyecilere göredir. Râfizîler de
bunlardandır. Çünkü sizce Allah (c.c.)'ın iradesi, istenilen şeyi tazammun etmez.
Aksine Allah, bazan olmayacak şeyi istediği gibi, bazan da istemediği şey olur.
Ey
Râfizî! Bu
hususta daha önceki fasid görüşlerini unuttun mu?
Ama bize göre
irade ikiye ayrılır:
Birincisi: Şer'î iradedir. Bu irade Allah
(c.c.)'ın
muhabbet ve rızasını kapsar. Ayetlerde beyan edildiği gibi.
İkincisi: Kevnî ve kaderi iradedir. Bu da,
Allah (c.c.)'ın yaratma ve takdirini içine alır.
“Eğer
Allah, sizi saptırmayı murad ediyorsa...”
(Hud: 11/34),
“Allah,
kime hidayet etmeği dilerse, İslâm'a onun göğsünü açar, gönlüne genişlik verir.
Her kimi de sapıklığa bırakmak isterse, onun kalbini öyle daraltır
sıkıştırır...”
(En'âm: 6/125) âyetleri bu mânâyı ifade
ederler.
Ahzab
otuzüçüncü âyeti ma'sumiyet için delil ise, bu âyette Rasulullah'ın (sallallahu
aleyhi ve sellem) zevceleri
de vardır. Hatta âyet onlarla başlamış ve onlarla sona ermiştir. Buna rağmen
günahtan arındırma meselesi yalnız Rasulullah'ın (sallallahu aleyhi ve sellem) ezvâcına mahsus bir halet
olmayıp bütün ehl-i beyti ilgilendirir. Fakat Ali, Fâtıma, Hasan ve Hüseyin
diğerlerine nazaran hususilik arzettikleri için Rasulullah (sallallahu aleyhi
ve sellem) Onları duasında tahsis etmiştir. Sahih bir hadiste sabit olmuştur
ki, Rasulullah (sallallahu aleyhi ve sellem):
“Allah'ım! Muhammed'e, zevcelerine ve zürriyyetine rahmet eyle” buyurmuşlardır.
|