Ey
Râfizî!
“İmamet,
bütün şer'i hükümleri ümmete tebliğ etmeyi zimmetinde bulunduran bir iştir”
diyorsun.
Bu iddian da doğru değildir.
Çünkü ümmet bütün şer'î hükümleri peygamberinden almıştır. Bu hususta imama
ihtiyaç yoktur. İmam ancak Rasulullah'ın (sallallahu aleyhi ve sellem) koyduğu
ahkâmı infaz eder. Ebubekir Es-Sıddık
(r.a.) bütün bunları en iyi şekilde biliyordu. Bir şeyi kesin olarak
bilemediğinde de Ashabı- Kirama sorardı.
Hatta ninenin mirastaki payını Ashaba
sormuştur. Onlar da Rasulullah'ın (sallallahu aleyhi ve sellem) nineye altıda bir verdiğini kendisine
bildirmişlerdir. Onun için Ebubekir'in
nassa aykırı hiçbir sözü olmamıştır. Ama Ömer (r.a.) ve
Osman'ın (r.a.) nassa aykırı bazı hükümleri olmuştur.
Ali'nin (r.a.) nassa aykırı olan hükümleri ise her
ikisininkinden daha fazla olmuştur. Mesela:
Ali
(r.a.), kocası vefat ederken hâmile olan kadının “eb'ad'ül
eceleyn” iddet
beklemesine hükmetmiştir. Halbuki Buhari
ve Müslim'de rivayet edilen ve Subey (r.a.) ile
ilgili olan hadiste beyan edildiği gibi hâmile doğurur doğurmaz nikâhının
kıyılması helâl olur.
(Eb'ed'ül-eceleyn:
Hâmile kadının kocası vefat ettikten sonra, hamilenin veladetiyle vefat
arasındaki zaman dört ay on günden az ise, kadının o müddeti dört ay on güne
tamamlanmasına eb'ad'ül-eceleyn
denir. Aslında doğru ve râcih olan görüş, kocası vefat
eden hamilenin doğum yapar yapmaz nikâhının helâl olmasıdır. Koca bir gün önce
vefat etse de bu böyledir. )
Şafiî, (Allah Ona rahmet eylesin) Ali (r.a.) ve İbn-i Mes'ud'un nasslara aykırı olan hükümleriyle ilgili olarak bir kitap
derlemiştir.
Şâfiîden sonra Muhammed b. Nasr el-Mervezî de Ondan
fazlasını toplamıştır. Mervezî Kûfelilerle
münakaşa ettiğinde onlara delil olarak nass
getirmesine rağmen Kûfeliler:
“Biz
Ali (r.a.) ve İbn-i Mes'ud'un
görüşleriyle amel ederiz” diyorlardı.
Bunun üzerine Mervezî
bizzat Kûfelilerin veya diğerlerinin terkettiği ve Ali (r.a.) ile İbn-i Mes'ud'un görüşü olan bazı meseleleri toplayarak onlara
şöyle dedi:
“Size
topladığım bu meselelerde Ali (r.a.) ve İbn-i Mes'ud'a muhalefetiniz caiz ise -nassa
aykırı olan- diğer meselelerde de onlara muhalefet etmeniz gerekir.”
Ama Ebu Bekir (r.a.) için böyle bir şey söz konusu değildir. Sonra
herkes Kur'an-ı Kerim'i Rasulullah'tan (sallallahu aleyhi ve sellem)
alıp rivayet ettiği için Ebu Bekir'in (r.a.) bu işe yaramıyacağını söylemek caiz değildir. Hele “Kur'an'ın tebliği Ali'ye (r.a.) mahsus bir iştir” demek hiç de
doğru değildir. Çünkü Kur'an-ı Kerim haberi vâhid ile sabit olmuş değildir.
|