بســـم الله الرحمن الرحيم

 

5.12

 

Râfizî şöyle diyor:

Rasulullah (sallallahu aleyhi ve sellem):

“Ey insanlar, Ramazanda gece namazını toplu olarak kılmak bidattir, kuşluk namazı bidattir, ramazanda gece namazı için toplanmayın ve kuşluk namazını kılmayın”; demesine rağmen, Ömer teravih namazı bidatini icad etmiştir. Şöyle ki:

Ömer, geceleyin dışarıya çıktığında, mescitlerin yandığını görüyor.

“Bu lâmbalar nedir?” deyince; insanlar nafile namazı için toplanmışlar, cevabını veriyorlar. Bunun üzerine Ömer, evet bid'attır, fakat ne iyi bir bid'attır, diyor.”

Ey Râfizî!

Râfizîlerden daha fazla yalan söyleyen hiçbir güruh yoktur. Hatta peygambere dahi yalan isnad etmişlerdir. Bu da aşırı cahilliklerinden kaynaklanır.

Ey Râfizî!

Yukarıdaki sözlerinin isnadı nedir? Sıhhat dereceleri nasıldır? Bunun doğruluğu hiç mümkün müdür? Bu öyle bir yalandır ki, bütün yalanlar ondan imal edilebilir. Kaldı ki, bunu hiçbir âlim rivayet etmiş değildir. Âlimlerin en zayıfı dahi bu sözün uydurma ve hiçbir mesnedi bulunmadığını bilir.

Asr-ı Saadette ramazan ayında müslümanlar, peygamberi zîşânın maiyetinde geceleri cemaatla nafile namaz kıldıkları sabittir. Yine sabit olmuştur ki, Rasulullah (sallallahu aleyhi ve sellem) ashabına nafile namaz için üç gece imamlık yapmıştır. Ancak dördüncü gecede cami, cemaatı olmayınca ve bu durumun kendilerine farz olabileceği, cemaatın da bu ibadeti îfa edemiyecekleri korkusu söz konusu olunca Rasulullah (sallallahu aleyhi ve sellem) camiye gitmemiştir. Bu anlattıklarımız Âişe'nin (r.a.) rivayet ettiği ve sıhhati üzerine ittifak edilen hadis ile sâbittir.

Buhari'de rivayet edildiğine göre Urve, Abdurrahman b. Abdulkâri'nin şöyle dediğini naklediyor:

“Bir ramazan gecesi Ömer b. Hattab (r.a.) ile mescide çıkmıştım. Gördük ki, halk teker teker ve cemaatler halinde teravih namazı kılıyorlar. Kimi de namaz kılanken bunun namazına bir kısım halk da uyuyordu. Ömer (r.a.):

“Öyle zannediyorum ki, bunları bir imam arkasında toplarsam daha hoş olacak” dedi. Sonra azmetti ve hakikaten ertesi gün, Ubey b. Kâ'b (r.a.)' teravih namazı için imam olarak tayin edip, cemaatı onun arkasında topladı. Böylece teravih namazı cemaatle kılınmaya başlandı. Başka bir gece yine Ömer b. Hattab ile mescide çıkmıştım. Müslümanlar imamları Ubey b. Kâ'b ile beraber namaz kılıyorlardı. Ömer (r.a.) halkın dini bir heyecan ile namaz kıldıklarını görünce:

“Şu teravihin böyle cemaatle kılınması her yönüyle güzel âdet oldu” diye sevincini belirtti. Ve “Fakat yattıktan sonra kalkıp kıldığınız namaz şu anda kıldığınız namazdan daha üstündür”, sözünü de ilave etti. Bununla gecenin son vaktini kastediyordu.

Daha önce bu şekilde cemaat olmadığı için Ömer (r.a.) buna bid'at demiştir. Fakat şer'i bid'at değildir. Çünkü şer'i bid'at bâtıl bid'attır. Ama Ömer (r.a.)'in yaptığı şer'i delili olmayan bid'attır. Eğer Ramazanın gecelerinde nafileleri cemaatla kılmak kötü birşey olsaydı Emirü'l Mü'minin Ali (r.a.) Kûfe'de iken bunu yasaklardı. Aksine Ali (r.a.) şöyle diyordu:

“Allah Ömer'in kabrini nurlandırsın. O, mescitlerimizi nurlandırmıştır.”

Abdurrahman es-Sülemi'den rivayet edildiğine göre Ali (r.a.) Ramazan ayında Kurrâ'yı toplayarak, onlardan birisinin cemaate imam olup yirmi rekat kıldırmasını emretmiştir. Râvî devamla, Ali (r.a.)'nin cemaate vitir kıldırdığını beyan ediyor.

Arfece Es-Sekafî de şöyle diyor:

“Ali b. Ebi Talib Ramazan gecelerinin ihyâsı için emreder, erkeklere bir, kadınlara da bir imam tayin ederdi. Ben kadınların imamıydım.” (Yukarıdaki her iki rivayeti Beyhakî Süneninde nakletmiştir.)

Kuşluk namazına gelince; sahih hadislerde sabit olduğu gibi Rasulullah (sallallahu aleyhi ve sellem) bu namaza çok teşvik etmiştir.

 

İÇİNDEKİLER

Beşinci Bölüm