Râfizî şöyle diyor:
“Rasulullah (sallallahu aleyhi ve sellem) Berâe sûresini
(müşriklere) tebliğ etmek üzere önce Ebubekir'i tayin
etti. Daha sonra tebliğ işini üstlenmek üzere Ali'yi tayin ederek Ebubekir'in geri dönmesi için Ali'ye emir verdi. Bir sûreyi tebliğ etmeye yaramayan bir kişi, halife olabilir mi?”
Ey Râfizî!
Bu
tam bir iftiradır. Üstelik tevatür yoluyla reddedilmiştir. Çünkü Rasulullah (sallallahu aleyhi ve sellem), Ebubekir'i (r.a.) hicrî
dokuzuncu senede
hac
emirliğine tayin etmiş, ne onu geri çağırmış ve ne de o geri dönmüştür. Ebubekir (r.a.) müslümanların hac
işlerini deruhte ederken, onlara namaz kıldırırken Ali (r.a.) de Ona tabî olan ve O'nun yolunu izleyen müslümanlar
arasında bulunuyordu. Gerçek olan budur. Bu hususta iki kişi arasıda bile
ihtilaf yoktur. Nasıl oluyor ki:
“Rasulullah Ebubekir'in dönmesi için emretmiştir” diyorsun.
Fakat, arapların âdetler gereğince
andlaşmaları bizzat kavmin reisi veya onun pek yakın
akrabalarından birisinin akdetmesi veya bozması gerekli olduğundan, Rasulullah (sallallahu aleyhi ve sellem), “Berâe” Sûresinin
müşriklere tebliği için Ebubekr'in (r.a.) arkasından
Ali (r.a.)'yi gönderdiği doğrudur.
Ey
Râfizî!
Rasulullah'ın (sallallahu aleyhi ve sellem) hayatı ile çok yakından ilgisi olan bu durumları
bilmiyorsan, sende ilim ne arar?
Sana ve senin gibilere gereken en iyi şey
susmaktır.
Allah (c.c.) kalbini körletmişse sana ne yapabilirim?
Senden ne
fayda ve ne de hayır beklenir. Sen ancak râfizîllkle
tanınıyorsun. Allah'a hamd olsun, afiyet de bize
olsun.
|