Râfizî:
“Rasûlullah,
sırrını ifşa etmesinden korktuğu için Ebubekir'i (r.a.) arkadaş edinmiştir.” diyor.
Râfizî'nin bu iddiası birçok yönden batıldır.
Birincisi,
Ebubekir'in (r.a.) Rasûlullah'ı (sallallahu aleyhi ve sellem) sevdiği
ve ona dost olduğu Kuran'ın nassı ile sabittir.
Manevi tevatür ile de Rasûlullah'ı
(sallallahu aleyhi ve sellem) çok sevdiği, ona derinden iman ettiği, maddeten ve manen de ona
çok iltifat ettiği sabittir. Ebubekir (r.a.) bu yolu izlerken cömertlikte Hâtemi,
cesarette Antere'yi geçmişti. Fakat, Râfizîler öyle
iftiracı bir topluluktur ki,
bazıları Ebubekir (r.a.) ve Ömer'in (r.a.) hücre-i Nevebi'de
defnedildiklerini dahi inkar ediyorlar.
İkincisi:
Râfizî'nin bu iddiası, onun tam ve
aşırı bir cahil olduğuna delildir. Hasseten hicret esnasında vuku bulan
hadiselerde bu durum çok açıktır. Rasûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem), arkadaşı Ebubekir (r.a.) ile mağarada
saklanırken, Mekke müşrikleri bu hadiseyi işittiler. Ertesi gün her tarafa adam
göndererek ikisini veya onlardan birini bulana büyük mükafaatlar vadettiler.
Bu
hadise de Ebubekir'in (r.a.) Rasûlullah'a
(sallallahu aleyhi ve sellem) dost, müşriklerin de bu dostluğundan dolayı
Ebubekir'e (r.a.) düşman olduklarını açıkça ortaya koyuyor.
Ebubekir (r.a.), Rasûlullah'a
(sallallahu aleyhi ve sellem)
gizliden düşman, müşriklere de dost olsaydı onun yakalanması için azâmi gayreti sarf edecekti. Üstelik onu bulana mükafaat
vadetmezlerdi.
Üçüncüsü:
Rasûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) geceleyin
çıkmıştı, bu çıkışından da kimsenin haberi yoktu. Ebubekir'in (r.a.) arkadaşlığını ne
yapacaktı?
Ebubekir'in (r.a.) bu çıkışından haberi vardı, diye itiraz edilirse, Rasûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) bu yolculuğu müşriklerden gizli
tuttuğu gibi, Ebubekir (r.a.)'den de gizli tutabilirdi, deriz.
Buhârî ve Müsim'de rivayet edildiğine göre; Ebubekir
(r.a.) hicret etmesi için Rasûlullah'tan izin istemesi üzerine Rasûlullah,
beraber hicret edinceye kadar sabretmesini emretmiştir.
Yine Buhârî ve
Müslim'de rivayet edildiğine göre, Berâ (r.a.)
Ebubekir'in (r.a.) şöyle buyurduğunu söylüyor:
“... Gece boyunca yol yürüdük. Ertesi gün öğle vaktine kadar
yürümeğe devam ettik. Yolda kimsenin bulunmadığı bir sırada gölgesi olan bir
kaya parçasını gördük. Orada durduk. Rasûlullah'ın yatması için taşın
gölgesinde elimle bir yer hazırladım. Cübbemi sererek, Ya Rasûlullah! uyu dedim. Öğleden sonra yola düşünceye kadar uyudu. Toprağı
sert bir arazide yürüyüp giderken, Sürakâ b. Mâlik
bize yetişti. Ya Rasûlullah! Sürâka bize yetişti, dedim. Rasûlullah (sallallahu
aleyhi ve sellem):
“Üzülme Allah bizimle beraberdir” dedi,
ve ona beddua etti. Süraka'nın atı karnına kadar gömüldü. Sürâka:
“Bana beddua ettiniz fakat dua ederseniz, geri dönüp sizi
takibedenlerin hepsini geri çevireceğim” dedi.
Bunun üzerine Rasûlullah ona dua etti ve kurtuldu. Böylece
Surâka geri döndü. Önüne gelen herkese, buralarda kimsenin bulunmadığını
söyleyerek, onları geri çevirdi.”
(Buhari Fedail: 2, Menakıb: 45)
Buhârî'nin
rivayetine göre Âişe (r.a.) şöyle der:
“Müslümanlar müşrikler tarafından eza ve işkenceye uğrayınca
Rasûlullah onların Habeşistan'a hicret etmeleri için izin verdi. Ebubekirde
Habeş diyarı tarafına hicret etmek üzere Mekke'den çıktı. Ebubekir, Berk'ül
Ğimad denilen mıntıkaya gelince kendisine İbnüddüğünne yetişti. İbnüddüğünne
Kare kabilesinin büyüğü idi. Ebubekir'e:
“Nereye gitmek istiyorsun?” diye sordu. Ebubekir:
“Beni kavmimin ezası çıkardı. Şöyle tenha bir yere çekilmek ve
orada Rabbime ibadet etmek istiyorum” cevabını verdi...”
Ebubekir (r.a.), Rasûlullah
(sallallahu aleyhi ve sellem)
ile mağarada iken Abdurrahman b, Ebi Bekir, yanında Âmir
b. Füheyre olduğu halde gelip onlara haber iletiyordu. Ebubekir (r.a.)
gizliden Rasûlullah'a (sallallahu aleyhi ve sellem)
düşman olsaydı, Âmir b. Füheyre'ye durumu gizlice
iletebilirdi.
Yine Ebubekir (r.a.) Rasûlullah'ın gizli düşmanı olsaydı, müşrikler
mağaraya yaklaşıp, ayakları göründüğünde dışarıya çıkıp onlara haber vermesi ve
Rasûlullah'ı (sallallahu aleyhi ve sellem)
teslim etmesi gerekirdi.
Bütün bunlar Ebubekir'in (r.a.), Rasûlullah
(sallallahu aleyhi ve sellem)
için gerçek dost
olduğuna delâlet ederler.
Kalbini körelten Allah'ı takdis ederim ey râfizî!
|