Son Şahitler 1.Cild s. 206
ÖMER LÜTFİ
GEDİKOĞLU
Denizli maznunlarındandır. l899'da İnebolu'da dünyaya
gelmişti. l986'da vefat etti.
"Ben Şeyh
Şaban-ı Veli'nin misafiriyim"
"l9l6 yılında inebolu'da ticaret mektebinde okurken
beni lisan biliyor diye Almanya'ya göndermişlerdi. Almanya'ya gitmeden önce
Çırağan Sarayına uğradık. Orada Topal İsmail Hakkı Paşa ile Enver Paşa da
vardı. Yirmi kadar talebe Almanya'ya gittik.
"Üstad'ı ilk defa Sirkeci'de İstanbul kumandanı Salih
Paşa ile giderken görmüştüm. Üstad, Paşadan az önde gidiyordu. Paşa kendisini
geriden takip ediyordu. Üstad'ın belinde kama, sırtında cepken, ayağında
çizmeler vardı. O zamanlar askerdim.
"Aradan yıllar geçti. Üstad'ı Kastamonu'da görüp,
ziyaret ettim. Bu ziyaretten evvel bir rüya görmüştüm. inebolu değirmeninin
yanında bir türbe vardı. Türbe yolunun iki tarafında mezar taşlarının üzerinde
kelime-i tevhid yazılıydı.
"Bu rüyadan sonra Zenbilli Ahmed Efendiyle
Kastamonu'ya gittik. Üstad'ı gittiğimizde Üstad, 'Dağa gidecektim, gitmedim,
demek siz gelecekmişsiniz' dedi. Ben daha ismimi söylemeden bana ismimle hitab
etti. Biz oradayken Şeyh Şaban Veli Hazretlerinin imamı geldi. Üstad ona çok
iltifat etti. Kendisine hususî sandalye getirtti. 'Ben burada Şeyh Şaban
Veli'nin misafiriyim' diye buyurdu.
"Denizli hadisesi sırasında evimi bastılar. Ben
bahçede masa üzerinde Risale-i Nur'ları yazıyordum. Bir ara yazıya ara vermiş,
başka bir işle meşgul olmaya başlamıştım. O sırada polis ve jandarmalar
geldiler. Masanın yanından geçtikleri halde, üzerindeki kitapları görmediler.
Eve girdiler. Evin bir odasında kızlarım da yazı yazıyorlardı. Odanın kapısına
bir jandarma diktiler. İçeri girmediler. Sonra kütaphanenin başına geldiler.
'Kitap var mı?' diye sordular.
Ben de 'Var efendim, buyurun' dedim.
"Kitaplarımı kütüphaneden aşağı indirmeye başladılar.
Kütüphanenin önünde masa vardı. Evvelâ Risale-i Nur'ları üstüne dizdiler, diğer
kitapları da onların üstüne bıraktılar. Böylece üzerini kapattıkları Nur'ları
görmediler, Hiçbir kitap bulamadılar.
"Denizli'den evvel bir ay kadar İnebolu
hapishanesinde kaldık. Sonra vapurla Denizli'ye doğru yola çıktık. Denizli
hapsinde devamlı Üstadımızla görüştük. Ebedî, nurlu derslerini dinledim.
"Bize devamlı olarak sabır tavsiye ederdi. 'Korkmayın, yakında çıkacaksınız' diye cesaret telkin ederdi."