Son Şahitler 1.Cild s. 257
NASUHİZADE ŞEYH
MEHMED BALKIR
Barla Lâhikası'nda mektubu ve şiiri bulunan Nazuhizade
Şeyh Mehmet Balkır, Hacı Rahmi Sultan'ın halifelerinden bir zat olarak Binbaşı
Âsım Beyi hanımıyla beraber Burdur'dan Barla'ya götürüp, Bediüzzaman'la
tanıştırmıştı.
Barla mektuplarındaki güzel manzumesi şu mısra ile
bitmektedir.
"Nasuhizade Mehmed, söyledi hemen bu sırları.
Hazine-i Kur'ân'ın bir miftahıdır Hazret-i Üstad."
l878'de doğan Nasuhizade Şeyh Mehmed Balkır, l3 Mayıs
l964'de vefat etmişti.
Nasuhizade Şeyh Mehmed Efendinin oğlu, Halil Hilmi Balkır
anlatıyor:
"Ben Üstad Bediüzzaman Said Nursi'yi babam Şeyh
Mehmed Efendi vasıtasıyla tanımıştım. Babam, Harput'tan Burdur'a gelen ve evlenen, Nakşî tarikatından Hacı Rahmi
Sultan'a bağlıydı. Bediüzzaman Burdur'a gelince babam, 'Bu büyük bir zattır'
diyerek kendisini zayeret ediyor, görüşüp konuşuyordu.
"Evimiz yakın olduğundan, biz ona dut toplar götürür
ve abdest suyu hazırlardık. Kendileri dut mevsiminde Burdur'a gelmişti.
Değirmenler Mahallesindeki Hacı Abdullah Efendi Camiinin içindeki bir odada
kalıyordu. Bir seneden fazla kaldığını tahmin ediyorum. Dut mevsiminde gelip,
güz mevsiminde gitmişti."
Üstadın Burdur'dan
ayrılışı
Burdur'da yaşlı bir hanım ise Bediüzzaman'ın ayrılıp,
Isparta'ya gidişini ve bir müşahedesini şöyle anlatmaktadır:
"Üstadın Isparta'ya gideceğini ahali duyunca, kaldığı
Hacı Abdullah Efendi Camiinden tâ Paşa Köprüsüne kadar, yolun iki yanına saf
tutmuşlardı. Bediüzzaman yolun ortasında gidiyor ve her iki elini uzatarak
vedalaşıyordu. Millet ellerini öperek, kendisini uğurlamıştı."
Halil Hilmi Balkır anlatmaya devam ediyor:
"Her gün ikindiden sonra kaldığı camide cemaatle dini
mevzularda sohbet eder, nasihatlarda bulunurdu. Bir gün ziyaretine Fahreddin
Altay Paşa gelmişti. Bediüzzaman çok büyük bir zattı. Babamgil kendisini rehber
kabul etmişlerdi. Çok az yemek yerdi. Bir gün kendisini evimize davet etmiştik.
Bizimle önce pazarlık etmişti. 'iki dilim ekmek ve bir çeşit az yemek' diye
şart koşarak gelmiş ve yemekte ayrı oturmuştu.
"Burada Diyarbakırlı Şeyh Cemil Efendi isimli bir zat
devamlı hizmetini görürdü.
Üstadı imtihana
kalkışan öğretmen
"Orta mektepte Kemal Bey isimli birtarih öğretmeni
vardı. Bediüzzaman'ın yanına gitmişti. Münazara ve münakaşa etmek için. Bir bahçe
kenarında, çimenlik yerde Üstadı bulmuştu. Dinlemeye gelenler de bir hayli
kalabalıktı.
"Kemal Bey Üstad Bediüzzamana 'Hoca Efendi, bazı suallerim var, cevaplayabilir misiniz?' dedi: Yüksekten bakıyor, hep benliğini gösteriyordu. Tarih hocası olduğundan, Üstad 'Buyur sor, evlât' deyince hep tarihten sormaya başlamıştı. Bütün suallerinin cevaplarını alınca, eski havası söndü. 'Beni affedin' diye kalkıp Üstadın eline kapandı."