BESİM MÜFTÜGİL
Bediüzzaman'ın dost ve hemşehrilerinden Sadullah Efendi ve
ailesi de Mardin-Konya üzerinden Burdur'a sürülmüştü.
Sadullah Efendi merhum Burdur'da Nur Üstad Bediüzzaman'la
aynı evde sürgün hayatı yaşadıklarını ifade etmektedir.
Sadullah Efendinin oğlu eczacı Besim Bey; "Babamın
amcası Abdülmecid Efendi l925 sürgün tarihine kadar Bitlis'te müftüydü.
Burdur'daki evde, babamın amcası Müftü Efendi, Bediüzzaman'ın ilmi ve irfanı
karşısında çok zor mevkilerde kalır, müşkül durumlara düşerdi. İlmî sohbetlerde
Bediüzzaman'ı hayran hayran dinler, onunla hiç boy ölçüşemezdi" diye
babası Sadullah Feyzi Efendiden dinlediklerini anlatmaktadır.
Dr. Barçın'ın
mektubu
Bahtiyar doktorlardan merhum Tahir Barçın Ağabeyim
l950'lerden evvelki yıllarda Bitlis'te ve civarlarında tabiblik yapmıştı. işte
bugünlerde tekrar Emirdağ'ına döndüğü zaman Bitlis'ten tanıştığı hanedan bir
aileye 26 Temmuz l947 tarihinde Emirdağ'ından şu satırları yazıyordu:
"Muhterem Kardeşim Besim Bey,
"Her mektubumda sizlere selâm ve hürmetlerimi yazıyordum.
İşlerimin çokluğundan ayrıca yazamadığıma müteessirim.
"O sıkıntılı zamanımızda bizleri teselli eden, yalnız
bırakmayan, temiz kalbli ve asil arkadaşımızı unutmamıza imkân yoktur.
"Size orada iken; İslâmiyet âleminin bir Nuru olan
Üstadımızdan bahsetmiştim. Hatta bir eserini okunması için size vereceğimi
vadettiğim halde, orada eser olmadığından, maalesef veremedim. Üstadımızla
görüşürken pederinizden bahsettim. Çok memnun kaldılar. Sizleri tenvir ve irşad
için eserlerinden göndermeyi tasavvur buyurmuşlar. Bu vesileyle ben de bunları
yazıyorum. Valideniz hanımın ellerinden öperiz. Mesrur Bey'e ve diğer
akrabalarınıza selam ederim. Muhterem Dayı Beye, Müftü Efendiye de selâm
ederim. Hürmetle ellerinden sıkarım vesselâm.."
Kardeşiniz
Dr.Tahir Barçın
Üstadın Besim Beye
mektubu
Yine bu günlerinde Bediüzzaman Hazretleri memleketine ve
hemşehrilerine hitaben şu satırları yazıyordu.
"Aziz Sıddık Kardeşlerim, Şeyh Nesim ve Müftüzade
merhum Sadullah Efendi'nin Mahdumu,
"Evvelen: Ramazan'ınızı ve seksen sene bir ömr-ü
bakiyi kazandırabilen Leyle-i Kadrinizi tebrik ile beraber, yirmi-otuz sene
benim oraya, her hafta bir mektup yazmasına bedel, sizlere o şirin vatanıma ve
muhterem iki büyük hanedanlarımıza iki büyük mektubum olarak, arzunuza binaen,
Zülfikâr ve Asa-yı Musa namında iki kitabı gönderiyorum. Zülfikar bizzat Şeyh
Nesim'de, Asa-yı Musa da Eczacı kardeşimizde bulunmakla beraber, her iki kitab,
her birinize aittir. İnşaallah Risale-i Nur'dan daha mühim mecmualar, onlar
gibi, tam arzunuza ve oranın istifadesine medar olmak şartıyla gönderilecek.
"Ben Bitlis'le, hususan iki hanedanınızla pek çok
alakadarım. Fakat şimdiye kadar, çelik bir çember içinde bulunmak gibi, o şirin
vatanımla ve o hanedanlarla alakam zahirî kesilmişti ve tam fedakâr ve nurlara
benim bedelime sahip olacak bazı zatları bekliyordum. İnşaallah ikiniz o
ümidimin hakikatını göstereceksiniz.
"Oralarda hayatta kalan ahbablarıma pek çok selâm
edip, hususan benimle beraber, menfi müftüzade Abdülmecid, hayatta mıdır? Onu
çok merak ediyorum? Ve onu merhum Sadullah Efendiyi, merhum Şeyh Abdülbaki
Hazretlerini hiç unutmuyorum.
"Dualarımda daima hissedar ediyorum.
Elbaki Hüvelbaki
Hasta kardeşiniz ve duanıza
muhtaç
Mektupda ismi geçen Şeyh Nesim Efendi, Kâsım Küfrevî'nin Ağabeyi Cesim Küfrevî'nin babasıdır. Kendileri l952'lerde rahmetlik olmuştu. Şeyh Abdülbaki Efendi ise, Kasım Küfrevî Beyin babasıdır. Kendileri l944'lerde vefat etmişti. Bitlis müftülerinden ve Üstad Bediüzzaman'ın Burdur sürgününde birlikte olduğu ve mektubunda hayatta olup olmadığını sorduğu Abdülmecid Efendi ise l940'larda vefat etmiştir.