ABDULLAH ÇAVUŞ
(YAVAŞER)
Barla nahiyesinin Yokuşbaşı Mahallesinden olan Abdullah
Yavaşer, Bediüzzaman'ın komşusu ve sadık talebelerindendir. Askerlik vazifesini
çavuş olarak yaptığı için Bediüzzaman ve köylüleri tarafından Abdullah Çavuş
olarak yâd edilmiş ve Nur Risalelerine bu isim ve ünvanla yazılmıştır.
Bediüzzaman'a olan yakınlığını Denizli hapsinde beraber
olmalarından da anlamaktayız. Denizli'de Üstadıyla beraber yatan Abdullah
Çavuş, neticede diğer Nur Talebeleri gibi beraât ve tahliye edilmişti.
Mektubat isimli Nur'un şaheserlerinden "On Altıncı
Mektup"ta Bediüzzaman, Abdullah Çavuş'tan şöyle bahis açar:
"Şu mübarek Ramazan'da, yalnız iki haneden bana yemek
geldi, ikisi de beni hasta etti. Anladım ki, başkasının yemeğini yemekten
memnuum. Mütebakisi, bütün Ramazan'da benim idareme bakan mübarek bir hanenin
ve Sâdık bir arkadaşım olan o hane sahibi Abdullah Çavuş'un ihbarı ve
şehadetiyle üç ekmek, bir kıyye (Okka, şimdiki l282 gram) pirinç bana kâfi
gelmiştir. Hatta o pirinç on beş gün Ramazan'dan sonra bitmiştir."
Mahkeme kararlarına yanlışlıkla soy ismi Savaşer olarak
geçen Abdullah Çavuşa, Barla'da "Yavaşların Abdullah" demektedirler.
Abdullah Çavuş, Üstadı Bediüzzaman gibi l960 senesinde Cenab-ı Hakk'ın rahmetine kavuşmuştur.