Şehid imanımız iman
Ebu Hanife (rh.a) "El-Fıkhu'l-Ekber" adlı eserinde şöyle söyler:
"Kabirde, Münker
ve Nekîr'in sualleri haktır. Kabirde, ruhun cesede iade edilmesi haktır. Bütün
kafirler ve âsî mü'minler için kabir sıkıntısı ve azabı haktır. [1]
Şehid İmam (rh.a),
"El-Vasiyye" adlı eserinde ise şöyle diyor:
"Şübhesiz kabir
azabı haktır. Münker ve Nekîr suali haktır. Bu konuda hadisler varid olmuştur. [2]
İmam Tahâvî (rh.a.),
"El-Akîdedu't-Tahâviyye" adlı eserinde, bu konuda şunları söylüyor:
"Hak. eden ve
lâyık olanların, Kabir azabı ve nimetlerini göreceğine, peygamber (s.a.s.)'in
hadisleri ile Ashabından (r.anhum ecmein) gelen haberlere göre ölüye, Kabirde,
Münker ve Nekîr meleklerinin kişinin Rabbinden, dininden ve peygamberlerinden
sual soracağına da iman ederiz.
Kabir ise, ya cennet
bahçelerinden bir bahçe, ya da cehennem çukurlarından bir çukurdur. [3]
Emirü'l-Mü'minin İmam Osman b.
Affan (r.a.)'ın azadlısı Hânî
şöyle dedi:
Osman, bir kabrin
başında durduğu zaman sakalını ıslatıncaya kadar ağlardı.
Kendisine:
Cennet ve cehennem
anılınca ağlamıyorsun da bundan mı ağlıyorsun? denildi.
Bunun üzerine dedi ki:
Rasulullah (s.a.s.)
şöyle buyurdu:
Kabir, ahiretin konak
yerlerinden ilk konak yeridir. Eğer ondan kurtulursa, gerisi daha kolaydır.
Şayet kurtulmazsa, gerisi daha ağırdır."
Osman (r.a.) dedi ki:
Rasulullah (s.a.s.)
şöyle buyurdu:
Her ne (korkunç)
manzara gördümse kabir, ondan daha korkunçtur. (Kabirden daha korkunç manzara
görmedim.)[4]
Abdullah İbn Ömer
(r.a.)'dan.
Rasulullah (s.a.s.)
şöyle buyurdu:
Sizden biri öldüğü
zaman ona, varıp oturacağı yeri sabah-akşam gösterilir. O kimse cennet ehlinden
ise, cennetten, cehennem ehli ise, cehennemden olan yeri gösterilir ve ona:
İşte senin oturacağın
yer burasıdır. Nihayet kıyamet günü Allah, seni buraya gönderecek, denilir. [5]
Ümmü'1-MiTminin Aişe
(r.anha)'dan.
Aişe'nin yanına bir
Yahudi kadını girip kabir azabını zikretmiş, akabinde de Aişe'ye hitaben:
Allah, seni kabir
azabından korusun, diye dua etmiş.
Bunun üzerine Aişe,
Rasulullah'dan kabir azabım Sormuş.
Rasulullah (s.a.s.)
de:
"Evet, kabir
azabı (hakdır, vardır)" buyurmuştur.
Aişe:
Ben, bundan sonra
Rasulullah'm hiçbir namaz kılıp da kabir azabından Allah'a sığınmayı terk ettiğini
görmedim, demiştir.[6]
Ebu Hüreyre
(r.a.)'dan.
Rasulullah (s.a.s.)
şöyle dua ederdi:
Allahım, ben, kabir
azabından, hayat ve ölüm imtihan ve şiddetinden ve Deccal Mesih fitnesinden
sana sığınırım. [7]
Şu ayet-i kerimeler
kabir azabı hakkında bilgi vermekte ve kabir azabını beyan
etmektedirler:"Sonunda onlardan birine ölüm geldiği zaman der ki:
'Rabbim, beni geri çevirin. ICi, geride bıraktığım (dünya) da salih amellerde
bulunayım.' Asla, gerçekten bu, yalnızca bir sözdür, bunu da kendisi
söylemektedir. Onların önlerinde diriltilip kaldırılacakları güne kadar bir
engel (berzah) vardır.[8]Şübhesiz,
zulmedenlere bundan önce de bir azab vardır. Ancak onların çoğu bilmiyorlar. [9]
"Andolsun, biz
onlara, belki dönerler diye o büyük azabdan önce, yakın azabdan da taddıracağız. [10]
"Kim de benim
zikrimden yüz çevirirse, artık onun için sıkıntılı bir geçim vardır ve biz onu,
kıyamet günü kör olarak hasredeceğiz. [11]
"Biz, onları iki
kere azablarındıracağiz. Sonra onlar, büyük bir azaba döndürülecekler.[12]
"Dediler ki:
'Rabbimiz, bizi iki kerre öldürdün ve iki kferre dirilttin, biz de
günahlarımızı itiraf ettik. Şimdi çtkış için bir yol var mı? [13]
"Ateş,
sabah-akşam, ona sunulurlar. Kıyamet saatinin kopacağı gün: 'Fir'avn'ın
çevresini, azabın en şiddetlisi olanına sokun (denecek). [14]
Berâ ibn Âzid
(r.a.)'dan.Rasulullah (s.a.s.) şöyle buyurdu:
"Mü'mine gelip de
mü'min, kabrinin içinde oturtulduğu zaman (suallerden) sonra mü'min:-Eşhedu en
lâ ilahe illalah ve eşhedu enne Muhammeden Rasulullah, diye şehadet eder.İşte
bu şehadet, Allah'ın şu kavlidir:"Allah, iman edenleri, dünya hayatında ve
ahirette sapasağlam sözle sebat içinde kılar. Zalimleri de şaşırtıp saptırır.
Allah, dilediğini yapar. [15]
Bize, şu'be, bu geçen
hadisi tahdis etti ve bunda şu ziyade oldu:"
Allah iman edenleri,
dünya hayatlarında ve ahirette sapasağlam sözle sebat içinde kılar.[16]
ayeti, kabir azabı hakkında indi. [17]
El-Berâ (r.a.)'dan.
Rasulullah (s.a.s.):
"Allah, iman edenleri, dünya hayatında ve ahirette sapasağlam sözle (Tevhid
sözü) sebat içinde kılar.[18]
ayeti hakkında şöyle buyurdu: "Kabirde ona:-Rabbin kimdir, dinin nedir ve
peygamberin kimdir? diye sorulduğu vakit. [19]
İbn Abbas
(r.anhuma)'dan. Rasulullah (s.a.s.) azab edilmekte olan iki kabre uğradı da:
"Bunlar, muhakkak
azab ediliyorlar. Hem de bunlar, büyük bir işten dolayı azab edilmiyorlar.
Bunlardan biri, sidikten sakınmaz idi. Diğeri de koğuculuk ederdi"
buyurdu.
Sonra Rasulullah
(s.a.s.) yaprakları koparılmış taze bir hurma dalı aldı ve bunu ikiye böldü.
Sonra her iki kabre bunlardan birini dikti.Sahabîler:
Ya Rasulullah, bunu
niçin yaptınız? diye sordular. Rasulullah (s.a.s.): "Bu dallar, kurumayıp
taze kaldığı müddetçe, bu iki kabir sahibinden azabın hafıflenmesini umut
ederim.[20]Ebu
Hüreyre (r.a.)'dan.
Rasulullah (s.a.s.)
şöyle buyurdu: "Kabir azabının ekserisi sidik(ten sakınmamak) tan
dolayıdır.[21]
Ebu Said el-Hudrî
(r.a.)'dan.Rasulullah (s.a.s.) şöyle buyurdu: "Kabir, ya cennet
bahçelerinden bir bahçe veya cehennem çukurlarından bir çukurdur. [22]
Emirü'l-Mü'minin imam
Osman b. Affan (r.a.)'dan. Rasulullah (s.a.s.) cenazeyi defnetme işini
bitirince (cenazenin kabrinin) basma oturup:
"Kardeşiniz için
(Allah'dan) af dileyin. Onun için (kabir sualini cevab vermekte) muvaffakiyet
isteyin. Çünkü o, şu anda sorguya çekiliyor" buyurdu. [23]
Enes
(r.a.)'dan.Rasulullah (s.a.s.) şöyle buyurdu:
"Kul, kabrine
konulduğu ve sahibleri geri dönüp gittikleri zaman -ki ölü, bunlar yürürken
ayakkabılarının sesini muhakak işitir-ona, iki melek gelir.
Bunlar, Ölüyü
oturturlar ve ona:
Şu, Muhammed denilen
kimse hakkında ne dersin, diye sorarlar.
O Mü'min kul:
O'nun, Allah'ın kulu
ve Rasulü olduğuna şehadet ederim, der.
Bunun üzerine melekler
tarafından:
Ey mü'min,
cehennemdeki yerine bak! Allah, bu azab yerini senin için cennetten bir makama
tebdil eyledi, denilir."
Rasulullah (s.a.s.):
O mü'min, cehennem ve
cennetteki iki makamını birden görür" buyurmuştur.
Fakat kafir veyahud
münafık olan ölü (meleklerin sualine):
Muhammed hakkında bir
şey bilmiyorum. İnsanların O'na diye geldikleri bir sözü (işitir) ben de onlara
uyup söylerdim, diye cevab verir.
Bu iki melek
tarafından o kâfir veya münafıka;
Hay sen, anlamaz ve
uymaz olaydın, denilir.
Sonra bu kâfir veya
münafikın iki kulağı arasına demirden bir topuzla vurulur. O topuzu yiyince
kafir veya münafık, şiddetli bir feryad ile bağırır ki, bu feryadı, ins ve
cinden başka, bu ölüye yakın olan herşey işitir.[24]
Ata b. Yesar
(rh.a)'den.
Rasulullah (s.a.s.)
Ömer b. Hattab (r.a.)'a şöyle dedi:
"Ya Ömer, sen
ölünce, sana ne yapılacak? Akrabaların gidip senin için bir arşın bir karışa-üç
arşın mezar ölçerler (eni-boyu için) sonra sana dönüp seni yıkarlar, kefenler
ve kokularlar. Sonra götürüp mezarına koyuncaya kadar taşırlar. Sonra da
üzerine toprak örtüp seni gömerler.
Onlar, savuşup gidince
sana, kabir imtihancısı iki melek, münker ve nekîr gelirler. Onların sesi,
şiddetli gök gürültüsü gibidir. Bakışları gözleri alan şimşek gibidir. Onlar,
saçlarını sürürler, dişleriyle kabri eşerler. Sana, çeşitli zorluklar çıkarır
ve seni korkutup sarsarlar. O zaman ne yaparsın ya Ömer?"
Bunun üzerine Ömer
(r.a) dedi ki:
Şimdiki gibi aklım
başımda olacak mı ya Rasulullah?
Rasulullah (s.a.s.)
"Evet"
buyurdu.
Ömer (r.a.):
Öyleyse senin (bu
söylediklerin) karşısında onlara kâfî gelirim, dedi.[25]
"Oğlu Hammad, Ebu
Hanife (rh.a)'e Kabir azabından sordu.
İmam Ebu Hanife dedi
ki:
O, haktır.
Hammad dedi ki:
Hangi delil ile?
İmam Ebu Hanife dedi
ki:
Allah Teâlâ'nın şu
kelamı ile:
"Şübhesiz
zulmedenlere, bundan Öncede bir azab vardır. Ancak onların çoğu bilmiyorlar. [26]
[1] İmanı-ı Azam'ın Beş Eseri, sh.71.
[2] İmam-ı Azam'ın beş eseri, sh.76.
Ayrıca bkz. İmam-t
Azam, Fikh-i Ekber Şerhi, sh. 273 vd..
[3] Dr. Arif Aytekin, A.g.e.sh.64, Md.78-79. Ayrıca bkz.
Taftazânî, Şerhu'? Akâid, sh.251, vd.
[4] Sünen-i Tirmizî, Kitubu'z-Zühd, B.3, Hds.2410. Sünen-i
İbn Mace, Kitubu'z-Zühd, B.32, Hds.4267.
Ahmed İbn Hanbel, Kitabu'z-Zühd, el, sh.188, Hds.683-684.
[5] Sahih-i Buhârî, Kutabu'l-Cenaiz, B.89, Hds.133.
KitabuV-Rikak, B.42, Hds. 102.
Sahih-i Müslim, Kitabu'l-Cenne, B.17, Hds. 65-66, Sünen-i Tirmizî,
Kitubu'l-Cenaiz, B.70, Hds.1078. Sünen-i Neseî, Kitubu'l-Cenaiz, B.116,
Hds:2072-2074. Şünen-i İbn Mace, Kitabu'z-Zühd, B.32, Hds.4270. İmam Malik,
Muvatta, Kitabu'l-Cenaiz, Hds.47. Taberânî Mu'cemis-Sağir Tercümesi, c.2,
sh.340, Hds.642. İbn Kesir, A.g.e.c.l3.sh.7OO2. İmam Alned b. Hanbel'den.
[6] Sahih-i Buhârî, Kitabu'l-Cenaiz, B.86, Hds.126.
Sahih-i Müslim. Kitabu'l-Mesacid, b.24, Hds.125. Sünen-i Neseî,
Kitabu'l-Cenaiz, B.116, Hds, 2068-2069. İbn Kesir, hadislerle Kur'ân-ı Kerim
Tefsiri, c.13, sn.7001. İmam Ahmed b.Hanbel'den.
[7] Sahih-i Buhârî, Kitabu'l-Cenaiz, B.87, Hds.131.
Sahih-i Müslim, Kitabu'z-Zikr, B.15, Hds.50. Kitabu'l-Cenaiz, B.17, Hds, 67.
Sünen-i Neseî, Kitabu'l-Cenâiz, B.115, Hds.2062. Kitabu'l-İstiaze, B.2,
Hds. 5407. Sünen-i Tirmizi, Kitabu'l-Daavat, B.70, Hds. 3714. Sünen-i Ebu
Dauud, Kitabu'i-Vitr, B.32, Hds.1340. İmam Buhârî. Edebü'l-Müfred, B.281, Hds.
648.
[8] Mü'minun, 23/99400.
Mü'minlerin annesi Aişe
(r.anha) şöyle demiştir: - Kabir ehlinden günahkâr olanlara yazıklar olsun.
Kabirlerinde onların yanına simsiyah yılanlar girer. Bir yılan baş ucun da,
bir yılan ayak ucundadır. Ortasında bir araya gelinceye kadar onu kemirirler.
İşte Allah Teâlâ'ntn hakkında:
"Tekrar
dirilecekleri güne kadar arkalarında onları geriye dön mekten alıkoyan bir
berzah vardır." (Mü'minun, 23/100) buyurduğu Berzah'daki azab budur.
İbn Kesir, hadislerle Kur'ân-ı Kerim Tefsiri, c. 11, sh. 5671. İbn Ebu
Hatim'den.
[9] Tur, 52/47.
"Berâ b. Âzib'e, Abdullah b. Abbas'a ve Katade'ye göre bu 'başka
azab'dan maksad, kabir azabıdır." Et-Taberî, Taberî Tefsiri, c.8, sh.21.
[10] Secde, 32/21.
"Bera b.Azib,
mücahid ve Ebu Ubeyde'ye göre, bununla kabir azabı kasdediliyor."
İbn Kesir, A.g.e.c.12, sh.6452.
[11] Tahâ, 20/124.
"Abdullah İbn
Mes'ud, Ebu Said el-Hudrî, Abdullah İbn
Abbas ve Süddî'ye göre:
'Artık onun için
sıkıntılı bir geçim vardır.1 Ayetîndeki 'sıkıntı'.
kabir hayatındaki
azabdır."
Farhuddin er-Râzî,
Tefsir-i Kebir, cl6.sh.71.
Et-Taberî. A.g.e.c.5,
sh.498.
İbn Kesir. A.g.e.c.10, sh, 5280.
[12] Tevbe, 9/101.
"el-hasen ve
Katade derler ki:
: İki azabdan kasıd,
dünya azabı ve kabir azabıdır.
İbn Zeyd der ki: \
Birincisi mal ve
evladlannda karşılaştıkları musibetler, ikincisİ de kabir azabıdır.
Öldürülmek ve kabir
azabıdır, der."
İmam Kurtubî, A.g.e.c.8, sh.376.
[13] Mü'min, 40/11.
"Süddî'ye göre, 'iki kerre öldürülmekten maksad, insanların dünyada
iken öldürülmeleri ve kabirde diriltilip hesaba çek ildikten sonra tekrar
öldürülmeleridir. İki kerre diriltilmeler'n den maksad ise, kabirlerinde
diriltilmeleri ve kabirlerden kalkarak ahirette diriltümeleridir."
Et-Tuberî, A.g.e.c.7,sh.2O5. Fahruddin er-Razî, A.g.e.c.19, sh.259. İbn Kesir,
Ag.e.c.13, sh.6980.
[14] Mü'min, 40/46.
İmam İbn Kesir
(rh.a.)şöyle der:
"Sabah-akşam ateşe
sunulurlar" ayeti, Ehl-i Sünnet'in kabird
eki Berzah azabına
delil Alarak aldığı nassdır."
İbn Kesir, A.g.e.c. 13, sh.700O.
[15] Sahih-i Buhârî, Kitabu'l-Cenaiz, B.86, Hds.122.
Kitabu't-Tefsir, B.173, Hds.219.
Sahih-i Müslim, Kitabu'l-Cenne, B.17, Hds.73. Sünen-i Ebu Davud,
Kitabu's-Sünnet, B.27, Hds.4750. Sünen-i Tirmizi, Kitabu Tefsİru'l-Kur'ân,
B.15, Hds.3325. Sünen-i Neseî, Kitabu'l-Cenaiz, B.114, Hds.2059. Sünen-i İbn Mace, Kitabu'z-Zühd, B.32, Hds,
4269.
[16] İbrahim 14/27
[17] Sahih-i Buhârî, Kitabu'l-Cenaiz, B.86, Hds.123.
Sahih-i Müslim, Kitabu'l-Cenne, B.17, Hds.74. Sünen-i Neseî, Kitabu'l-Cenaiz,
B.114, Hds.2058.
[18] İbrahim 14/27
[19] Sünen-i Tirmizî, Kitabu Tefsiru'l-Kur'ân, B.15,
Hds.3325.
[20] Sahih-i Buhârî, Kitabu'l-Cenaiz, B.81, Hds.115. B.88,
Hds.132. Kitabu'1-Edeb, B.46, Hds.81.B.49, Hds.84. Kitabu'1-Vudu; B.58, Hds.79.
Sahih-i Müslim, Kitabu't-Tahare, B.34, Hds.lll.
Sünen-i Ebu Davud,
Kitabu't-Tahare. B.ll, Hds.20. Sünen-i Tirmizî, Kitabu't-Tahare, B.53, Hds.70.
Sünen-i İbn Mace, Kitabu't-Tahare, B.26, Hds.347 ve 349. Sünen-i Neseî,
Kitabu't-Tahare, B.27, Hds.31. Kitabu'l-Cenaiz, B.116, Hds.2070-2071.
[21] Sünen-i İbn Mace, Kitabu't-Tahare, B.26, Hds.348.
Not: Zevaid Müellifi: "Bu hadisin isnadı sahih olup onu teyid eden
şahidler vardır" demiştir.
[22] Sünen-î Tirmizî, Kitabu Srfatu'l-Kıyame, B.14,
Hds.2578. İmam Hafız el-Munzirî, A.g.e.c.6. sh.324, HdsABeyhakî'den. sh. 325,
Hds.5. Taberânî. Mu rce mu'1-Evsafta rivayet etmiştir.
[23] Sünen-i Ebu Davud, Kitabu'l-Cenaiz, B.67-69, Hds.3221.
[24] Sahih-i Buhârî, Kitabu'l-Cenaiz, B.67,Hds.94.B.86,
Hds.128. Sahih-i Müslim, Kitabu'l-Cenne, B.17, Hds.70. Sünen-İ Neseî,
Kitabu'l-Cenaiz, b.110, Hds.2053. Sünen-i Ebu Davud, Kitabu's-Sünnet, B.27,
Hds.4751-4753. Sünen-i Tirmizî, Kitabu'l-Cenaiz, B.70. Hds.1077. Şünen-i İbn
Mace, Kitabu'z-Zühd, B.32, Hds.4268-4269. İmam-i Azam Ebu Hanife, Müsned,
sh.119, Hds.189/113. İmam Suyuti, Mütevatir Hadisler, sh.173, hds.109.
[25] Ahmed Faiz, Fî Zilâli'l-Kur'ân'da Kıyamet ve Ahiret,
çev.Doç.Dr, Veli Ulutürk, Konya, 1991, sh.133.
Not; "Onu, İbn
Ebi'd-Dünya, "Kitabu'l-Kubur"da böylece
mürsel olarak rivayet
etmiştir. Ricali sikadır.
Beyhakî,
"El-İtikad"da:
Ata b. Yesar'dan sahih
bir yoldan mürsel olarak rivayet ettik, dedi."
İmam Celâleddin
es-Suyutî, kabir Âlemi (şerhu's-Sudur Bi
şerhi Hâl'l-Mevta ve
Ehli'l-Kubur'un Tercemesİ), çev.
Bahaeddin Sağlam, İst.
1985, sh.214.
İmam Gazâlî, İhyâu'
Ulûmı'd-Din, çev.Ahmed Serdaroğlu, İst.
T.Y.c.4, sh.899.
İmam Kurtubî,
a.g.e.c.9, sh. 552.
İmam Ebu'l-Mu'în
en-Nesefî, İslâm İnançları ve Mezhebler
Arasındaki Görüş
Farkları-Bahru'l-Kelâm Fî Akaidi Ehli'l-
Islâm, çev. Cemil Akpınar, konya, T.Y.sh. 163-164.
[26] İmam Ebu'l-Mu'în en-Neseî, A.g.e.sh.165.