Yedi Açıdan NAMAZ

 
 
 

Cuma Namazı

 
 

S - Cuma namazının diğer namazlardan farkı nedir ?

C-Diğer namazlar evde, iş yerinde, tarlada veya yollarda kılınabildiği halde, cuma namazı yalnızca camilerde ve cemaâtle kılınabilir.

Yüce Allah buyuruyor; "Ey müminler! Cuma günü namaz için çağrı yapılınca (ezan okununca) Allah'ın zikri olan namaza koşun ve alış-verişi (her türlü dünya işini) bırakın. Eğer bilseniz sizin için en hayırlı olanı budur." Cuma-9

İlâhî emirle ve dini amaçla camilere koşan ve büyük bir kalabalık oluşturan müslümanlar, namazı müteakip Allah için, din için aralarında görüşürler, konuşurlar ve İslâm için yapılması gereken işler konusunda bilgi ve fikir alış-verişinde bulunurlar.

S-Cuma namazı kimlere farzdır ?

C-1-Erkeklere farzdır. Akıllı olan ve bulûğ çağına eren erkeklere farz olup, kadınlara farz değildir. Cuma namazı kadınlara farz olsaydı, genç hanımlar 3 aylık bebeklerini ve iki yaşındaki çocuklarını kime bırakabilirlerdi?

2-Hür olanlara farzdır. Kölelere, düşman elinde esir olanlara, tutuklu ve mahkum olanlara cuma namazı farz değildir.

3-Mukîm olanlara cuma namazı farzdır. Yolculara cuma namazı farz değildir.

4-Sağlıklı olanlara cuma namazı farzdır. Hastalara ve yaşlı olup camiye gitmeye gücü olmayanlara cuma namazı farz değildir. Acilen müdahale yapılması veya ameliyata alınması gereken hastalarla uğraşan doktor ve yardımcılarına da cumaya gitmeleri farz değildir.

5- Gözleri kör olanlara da cuma namazı farz değildir. İmâm-ı Ebû Yusuf ile İmâm-ı Muhammed'e göre götürüp getirecek yakını varsa farz olur.

6-Ayakları kötürüm olanlara da farz değildir. Kendilerine cuma namazı farz olmayanlar, camiye giderlerse, cuma namazı kılabilirler. Evlerinde, hastanelerde veya cezaevlerinde bulunanlar, imam cuma namazını kıldırdıktan sonra öğle namazını kılarlar. Cuma'ya gidemeyenler, cuma kılınan beldelerde o gün öğle namazını cemaâtle kılamazlar.

S-Cuma namazı nasıl kılınır ?

C-Önce dört rekât Cuma'nın ilk sünneti kılınır. Cuma'nın sünnetleri, öğle namazının ilk sünneti gibi müekked olup, ilk oturuşta yalnız Ettehıyyâtü okunur ve niyeti şöyle yapılır;"Niyet ettim Allah rızâsı için cuma namazının sünnetini kılmaya".

Sonra imam, hutbeye çıkarak oturur ve karşısında iç ezan okunur. Hutbe farzdır. Bu nedenle imam hutbeye çıktıktan sonra namaz kılıyormuş gibi sessizce oturulur ve okunan hutbe dinlenir.

Hutbe okunurken konuşmak haramdır. Hatta yanında konuşanlara "sus" demek bile câiz değildir.

Hutbeden sonra cuma namazının iki rekât farzı cemaâtle kılınır ve niyeti şöyle yapılır; "Niyet ettim Allah rızâsı için cuma namazının farzını kılmaya, uydum hazır olan imâma".

Cuma namazının farzından sonra, Cuma'nın ilk sünneti gibi yine dört rekât sünnet kıılınır ve niyeti ilk sünnet gibi yapılır.

Sonra ihtiyâtî tedbir olarak dört rekât zuhr-u âhir (âhir zuhur) namazı kılınır. Zuhr-u âhir, en sonki öğle namazı demektir.

Kılınan cuma namazında bir noksanlık olursa, zuhr-u âhir o günün öğle namazı yerine geçer. Cuma namazı tamam ise, üzerinde kazâya kalan en sonki öğlenin kazâsı yerine geçer. Üzerinde hiç kazâ namazı yoksa, nâfile namazı yerine geçer ve kesinlikle boşa geçmez.

Niyeti şöyle yapılır; "Niyet ettim Allah rızâsı için vaktine erişip, üzerimden sakıt olmayan zuhr-u âhir namazına".

Bu namaz farz namazları gibi kılınır.Yani ikinci ve üçüncü rekâtlarda yalnız Fatiha okunur.

Ancak, üzerinde hiç kazâ namazı borcu olmayanların üçüncü ve dördüncü rekatlarda, Fatiha'dan sonra zamm-ı sûreleri okumaları daha iyidir.

En son olarak vaktin sünnetini kılmaya diye niyet edilerek iki rekât namaz kılınır ve cuma namazı tamam olur.

Not: Perşembe'yi, cuma'ya bağlayan geceye, cuma gecesi denir. Cuma gecesi ve cuma günü Allah katında çok fazîletlidir. Cuma gecesi veya cuma günü doğanlar, Allah'ın izni ile sapık ideolojilerin ve sapık sistemlerin kurbanı olmazlar.

Cuma günü içerisinde kesin olarak vakti bilinmeyen ve icâbet saati denilen çok kıymetli bir an vardır ki, o anda tüm kâinâtı, Allah'ın rahmeti kapsar ve kâfirlerin bile kabir azâbı durur.

Bu vakti yakalayabilmek için cuma namazından sonra da Allah'ı çok çok zikir etmeli ve peygamberimize bol bol salâvât-ı şerîfe getirmelidir.

Ayrıca vakti müsâit olanlar, başta ana-baba ve yakın akrabalar olmak üzere sıla-i rahim yapılmalı, hastalar ziyaret edilmeli ve ölüler de unutulmayıp, kabir ziyaretleri yapılmalıdır.