|
Felsefecilerin ençok yanıldıkları mes’eleler, bu sâhâdadır. Mantık
ilminde burhân, ya’nî kesin delîl için kabûl etdikleri şartlara uymadılar. Bu
sebeble, felsefeciler arasında bu sâhâda, pekçok ayrılıklar çıkdı. İbni Sînâ
ve Fârâbînin nakl etdiklerine göre, ilâhiyyât mevzû’larında Aristo kendi
ekolünü islâm mezheblerine yaklaşdırmışdır. Fekat felsefeciler, ilâhiyyât
bahsinde yirmi husûsda hatâ etmişlerdir. Bunlardan üçünde küfre düşmüşler,
onyedisinde de bid’at ehli olmuşlardır.
Bu yirmi mes’eledeki yanlış düşüncelerini yıkmak için, (Tehâfüt-ülfelâsife)
kitâbını yazdım. Küfre düşdükleri üç mes’elede bütün müslimânlara
muhâlefet etmişlerdir. Bunlar:
Birincisi: İnsanlar öldükden sonra cesedleri tekrâr dirilmez. Mükâfat
ve cezâ görecek olanlar sâdece rûhlardır. Azâblar rûhlara olup, bedenlere
değildir. Rûhun azâb duyacağını söylemelerinde isâbet etmişlerdir.
Çünki, rûhlar da bedenler gibi azâb görecekdir. Fekat, cesedlerin tekrâr
dirileceğini inkârla hatâ etmişlerdir. Bu sözleriyle islâmiyyete inanmamış
oldular ve küfre düşdüler.
İkincisi: Allahü teâlâ, külliyâtı bilir, cüz’iyyâtı bilmez, dediler. Bu da
apaçık küfrdür. Allahü teâlâ, Kur’ân-ı kerîmde meâlen şöyle buyurdu: (...
Ne yerde ne gökde zerre ağırlığınca hiçbir şey, Rabbinizden gizli kalmaz...)
(Yûnüs sûresi: 61.ci âyet-i kerîmesi) Hakîkat budur.
Üçüncüsü: Felsefeciler, âlem ezelî ve ebedîdir diye inanmışlardır.
(Âlemin sonradan yaratıldığına ve sonunun geleceğine inanmamışlardır.)
Müslimânlardan hiçbiri, bu üç mes’eleyi bu şeklde kabûl etmemişdir.
Felsefeciler, bu mes’elelerin dışında, meselâ Allahü teâlânın sıfatları
nı inkâr etmekde ve Allah zâtı ile bilir, ayrıca bir ilm sıfatı yokdur gibi ve
benzeri iddi’âlarda bulundular. Bu sebeble, yolları, mu’tezîle mezhebine
yakındır. Bu gibi sözlerden dolayı, mu’tezîlenin tekfîri lâzım gelmez.
(Faysalu’t-tefrîka beyn-el-islâm ve’z-zenâdıka) adındaki kitâbımda
kendi mezhebine muhâlif olanları, hemen tekfîr edenlerin yanlış düşündüklerini
gösteren îzâhlar yazdım. |
|