RAHMÂN, RAHÎM ALLAH ADINA
43:1 Hâ-Mîm.
43:2 DÜŞÜN özünde apaçık olan ve hakikati bütün açıklığıyla ortaya seren bu
ilahî fermanı:
43:3 onu, düşünüp kavrayabilmeniz için Arapça bir hitabe yaptık.
43:4 Ve o, katımızda bulunan bütün vahiylerin kaynağında(n çıkmış)tır; o,
gerçekten yücedir, hikmet doludur.
43:5 (SİZ EY hakikati inkar edenler!) Kendi kişiliğinizi harcayan insanlar
olduğunuzu göre göre bu hatırlatma ve uyarıyı sizden tamamen geri mi çekelim?
43:6 Eski zamanların halkına ne kadar da çok peygamber gönderdik!
43:7 Ama onlara hiçbir peygamber gelmedi ki o'nunla alay etmiş olmasınlar;
43:8 (sonunda) şimdikilerden daha kudretli (oldukları halde) onları silip yok
ettik: ve o eski toplumlar geçmişten bir iz, bir hatıra oldular.
43:9 İşte böyle, şayet7 onlara da "Gökleri ve yeri yaratan kimdir?" diye
sorarsan hiç tereddüt etmeden "Kudret Sahibi Olan, Her Şeyi Bilen (Allah)tır"
cevabını verecekler.
43:10 Yeri sizin için bir beşik yapan ve üzerinde (geçiminizi kazanma) yolları
var eden O'dur; umulur ki doğru yolu (seçer ve onu) izlersiniz.
43:11 O'dur gökten gerekli miktarda suyu tekrar tekrar indiren: işte, Biz
(nasıl) onunla ölü toprağa hayat veriyorsak, siz de böyle (öldükten sonra)
yeniden sahneye çıkarılacaksınız.
43:12 Ve O bütün karşıtları (da) yaratandır. O'dur bütün gemileri ve hayvanları
binmeniz için sizin hizmetinize veren;
43:13 böyle yapar ki onlara hükmedesiniz ve ne zaman onlardan yararlanırsanız
Rabbinizin nimetlerini hatırlayıp "(Bütün) bunları bizim hizmetimize veren O ne
yücedir, çünkü (O olmasaydı) biz bunu elde edemezdik;
43:14 o halde biz mutlaka O'na döneceğiz!" diyesiniz.
43:15 AMA hâlâ O'na bir çocuk yakıştırırlar, üstelik yarattıklarından birini!
Belli ki, (böyle düşünen) insan şükretmeyi terk etmiş bir nankördür!
43:16 Yoksa, (düşünüyor musunuz ki) O, yarattıkları arasından kız çocukları
kendisi için seçti ve size erkek çocukları bıraktı?
43:17 Nitekim onlardan birine, Rahmân'a kolayca isnad ettiği (çocuğun doğumu)
müjdelenirse, yüzü kararır ve içi öfkeyle dolar:
43:18 "Ne!" (diye şaşkınlıkla sorar), "(Bir kız sahibi mi oldum-) (yalnız) süs
için var olan bir kız?" Bunun üzerine kendini belli belirsiz bir iç çatışmanın
içinde bulur.
43:19 Ve onlar meleklerin (de) -ki Rahmân tarafından yaratılan varlıklardır-
dişi olduklarını iddia ederler: (yoksa) onların yaratılışını gördüler mi?
Onların bu saçma iddiası kaydedilecek ve böyleleri (Hesap Günü bundan dolayı)
yargılanacaklar!
43:20 Onlar hâlâ: "Rahmân dilemiş ol(ma)saydı biz onlara asla tapmazdık!"
diyorlar. (Ama) onlar (Rahmân'ın) böyle bir şey (istediği) hakkında bilgi sahibi
değiller: Onlar sadece zannediyorlar.
43:21 Yoksa biz, bundan önce, kendilerine, hâlâ sıkı sıkıya sarıldıkları
(aykırı) bir vahiy mi gönderdik?
43:22 Hayır! Ama şöyle derler: "Biz atalarımızı (belli) bir inanç üzerinde
bulduk ve ancak onların izinden giderek doğru yolu buluruz!"
43:23 İşte böyle: Biz, ne zaman, senden önce herhangi bir topluluğa bir uyarıcı
gönderdiysek, halkın keyif ve haz peşinde koşan kesimi daima şöyle dediler: "Biz
atalarımızı bir inanç üzerinde bulduk, biz ancak onların izinden gideriz!"
43:24 (Bunun üzerine her peygamber) "Nasıl?" derdi, "Atalarınızı inanır
bulduğunuzdan daha iyi bir kılavuz getirmiş olsam da mı?" Berikiler, buna,
"Sizin mesajlarınızda bir doğruluk payı olduğunu inkar ediyoruz!" diye cevap
verirlerdi.
43:25 Ama sonunda onlardan intikamımızı aldık: işte bakın hakikati
yalanlayanların sonu ne oldu!
43:26 İBRAHİM, babasına ve halkına seslendi(ğinde bu gerçeği dikkate almıştı:)
"Sizin taptıklarınıza tapmak benden uzak olsun!
43:27 Hiç kimse(ye tapmam), beni var etmiş olan hariç: beni doğru yola ileten
O'dur!"
43:28 Ve bunu, daha sonra gelenler arasında yaşamaya devam eden bir söz olarak
söyledi ki onlar (daima) o (sözü hatırlayıp ona) dönsünler.
43:29 Şimdi, (İbrahim'den sonra yaşamış olanlara gelince,) onlara -ve atalarına-
her şeyi apaçık ortaya seren bir elçi aracılığıyla hakikati gönderinceye kadar
istedikleri gibi yaşamalarına izin verdim:
43:30 ama şimdi hakikat onlara ulaşınca, "Bütün bunlar sadece büyüleyici
laflardır ve biz onlarda bir doğruluk payı olduğuna inanmıyoruz!" derler.
43:31 Ve yine şöyle derler: "Bu Kuran, neden iki şehrin ileri gelenlerine inmiş
değil?"
43:32 Rabbinin rahmetini yoksa onlar mı bölüştürüyorlar? (Hayır, nasıl ki) bu
dünyada geçim araçlarını onlar arasında bölüştüren ve onların bazısını
başkalarına yardım etmeleri için diğerlerinin üstüne çıkaran Biziz; (aynı
şekilde, dilediğimize manevî bağışlarda bulunan da Biziz): Rabbinin bu rahmeti,
onların yığabilecekleri bütün (dünyevî servetler)den daha hayırlıdır.
43:33 Eğer (sınırsız zenginliklerin önlerine serilmesiyle) bütün insanlar tek
bir (şeytanî) toplum haline gelmiyecek olsaydı, (şimdi) Rahmân'ı inkar edenlerin
evlerini gümüşten çatılar ve tırmanacakları (gümüşten) merdivenler ile
donatırdık;
43:34 ve evlerine (gümüş) kapılar, üzerinde yatıp uzanacakları (gümüş) yataklar,
43:35 ve (sınırsız ölçüde) altın? Ama bunların tümü, bu dünya hayatının (gelip
geçici) zevklerinden başka bir şey değildir; halbuki Allah'a karşı sorumluluk
duyanları öteki dünya(da) Rableri katında (mutluluk) bekler.
43:36 Rahmân'ın uyarısını görmezden gelmeyi tercih eden kimseye gelince, Biz
onun içine öteki kişiliğini oluşturmak üzere (kalıcı) bir şeytanî dürtü
yerleştiririz.
43:37 Bu (şeytanî dürtüler) böylelerini (hakikat) yolundan alıkoyar ve bunlar
kendilerinin doğru yolda olduklarını sanırlar!
43:38 Ama sonunda (bu şekilde günaha batmış olan) kişi, (Hesap Günü) önümüze
geldiği zaman, (öteki kişiliğine,) "Keşke benimle senin aranda doğu ile batı
kadar bir mesafe olsaydı!" diyecektir; şu öteki kişilik ne kadar da kötüymüş!
43:39 O Gün bu(nu öğrenmeniz) size bir fayda sağlamaz, çünkü siz (birlikte)
günah işlediniz, şimdi (de) azabınızı birbirinizle paylaşın.
43:40 SEN (ey Muhammed,) sağıra işittirebilir misin, yahut köre doğru yolu
gösterebilir misin, ya da sapkınlığa gömülmüş olana?
43:41 Biz (mesajın hakim duruma geçmeden önce) seni (onların) elinden alsak da
(almasak da) mutlaka onlardan öcümüzü alırız:
43:42 ve onlara vaad ettiğimiz şeyi yerine getirdiğimizi (bu dünyada) sana
göstersek de (göstermesek de) -onlar üzerinde kesin bir otoriteye sahibiz!
43:43 Öyleyse sana vahyedilmiş olan her şeye sımsıkı sarıl: çünkü sen dosdoğru
bir yoldasın;
43:44 ve bu (vahiy) şüphesiz senin ve halkın için bir şeref ve itibar (kaynağı)
olacaktır: ama zamanı gelince hepiniz (ona karşı tutumunuzdan dolayı) hesaba
çekileceksiniz.
43:45 (Bırak başkasını da,) senden önce gönderdiğimiz elçilerimize sor,
Rah-mân'dan başka tanrılara tapılmasına hiç izin vermiş miyiz?
43:46 İŞTE BU ŞEKİLDE Musa'yı mesajlarımızla Firavun'a ve ileri gelen adamlarına
gönderdik: Musa onlara, "Bakın" dedi, "ben bütün âlemlerin Rabbinin bir
elçisiyim!"
43:47 Ama önlerine (mucizevî) işaretlerimizi getirince, hemen onları alaya
aldılar,
43:48 halbuki kendilerine gösterdiğimiz her işaret, öncekinden daha etkileyici
idi ve (her defasında) onları belki (Bize) dönerler diye azaba çarptırdık.
43:49 Ve (her defasında,) "Ey büyücü!" diye feryad ettiler, "Seninle yaptığı
(peygamberlik) sözleşmesinin hatırına bizim için Rabbine yalvar: biz artık
kesinlikle doğru yola döneceğiz!"
43:50 Ama azaptan kurtarır kurtarmaz, bir bakarsın ki hemen sözlerinden
dönüvermişler!
43:51 Ve Firavun, halkına bir çağrıda bulunarak "Ey kavmim!" dedi, "Mısır'ın
hakimiyeti bana ait değil mi? Bütün bu nehirler benim ayaklarımın altında
akmıyor mu? (Sizin en büyük efendiniz olduğumu) görmüyor musunuz?
43:52 Ben, ne demek istediğini bile anlatamayan şu zavallı adamdan daha iyi
değil miyim?"
43:53 "Sonra, neden ona hiç altın bilezikler verilmemiş ve neden onunla birlikte
bir melek gelmiş değil?"
43:54 Firavun, böylece halkını ahmaklaştırdı ve onlar da sonunda boyun eğdiler:
çünkü onlar, aldatılmış, ayartılmış bir halktı!
43:55 Ama Bize meydan okumaya devam edince onlara misillemede bulunduk ve
hepsini suda boğduk:
43:56 onları geçmişten kalan bir hatıra ve sonrakiler için bir ibret örneği
kıldık.
43:57 ŞİMDİ, ne zaman Meryem'in oğlu(nun tabiatı) örnek olarak ortaya getirilse,
(ey Muhammed,) senin kavmin bu yüzden yaygarayı basar;
43:58 ve "Hangisi daha iyi, bizim ilahlarımız mı yoksa o mu?" derler. (Ama)
onlar bu mukayeseyi, yalnızca, sırf muhalefet olsun diye senin önüne getirirler:
evet, onlar kavgacı/tartışmacı bir toplumdur!
43:59 (İsa'ya gelince,) o sadece (bir insandır-) kendisini (peygamberlikle)
onurlandırdığımız ve İsrailoğulları için örnek kıldığımız bir kul(umuz).
43:60 Ve eğer isteseydik, (siz ey meleklere tapanlar,) sizi yeryüzünde birbiri
ardından gelen melekler yapardık!
43:61 BAKIN, bu (ilahî kelâm) Son Saati(n geleceğini) bildiren bir araçtır; o
halde (Son Saat) hakkında hiçbir şüpheye kapılmayın ve Bana uyun: dosdoğru yol
(yalnız) budur.
43:62 Şeytan'ın sizi (bu yoldan) çevirmesine izin vermeyin; çünkü o, sizin
apaçık düşmanınızdır!
43:63 İSA, (kendi halkına) hakikatin bütün kanıtları ile geldiği zaman, "Ben"
dedi, "size hikmet ile ve üzerinde ayrılığa düştüğünüz şeylerin bir kısmını
açıklığa kavuşturmak üzere geldim: o halde, Allah'a karşı sorumluluğunuzun
bilincine varın ve bana tâbi olun!"
43:64 "Allah, şüphesiz benim de Rabbim, sizin de Rabbinizdir; öyleyse (yalnızca)
O'na kulluk edin: doğru yol (sadece) budur!"
43:65 Fakat (İsa'dan sonra gelenler) arasından çıkan gruplar farklı görüşleri
savunmaya başladılar: vay haline o zulmedenlerin ve yazık o acı Gün'de
(başlarına gelecek) azap için!
43:66 ONLAR, (günaha batmış olanlar,) (oturup) Son Saat'i mi bekliyorlar; onun
(yaklaştığı) fark edilmeden başlarına ansızın gelmesini mi?
43:67 O Gün, (eski) dostlar birbirlerine düşman olacaklar; Allah'a karşı
sorumluluk bilinci duyanlar dışında (hepsi).
43:68 (Ve Allah onlara,) "Ey Benim kullarım!" diyecek, "Bugün ne korkmanıza
gerek var, ne de üzüleceksiniz!
43:69 (Siz ey) mesajlarımıza iman etmiş ve kendilerini Bize teslim etmiş
olanlar!
43:70 Siz ve eşleriniz, sevinç ve mutlulukla cennete girin!"
43:71 (Orada) altın tepsiler ve kadehler ile karşılanacaklar ve canlarının
istediği ve hoşlanacağı her şeyi orada bulacaklar. Ve siz orada oturup
kalacaksınız (ey inananlar!)
43:72 Geçmişte yaptıklarınız sayesinde hak edeceğiniz cennet işte böyledir:
43:73 (bu yaptıklarınızın) meyvelerini bolca görecek (ve) onları tadacaksınız!
43:74 (Ama) dikkat edin, günaha batmış olanlar cehennem azabı içinde kalacaklar:
43:75 bu (azap), onlar için hiç hafifletilmeyecek ve orada çaresizlik,
ümitsizlik içinde kaybolup gidecekler.
43:76 Onlara haksızlık yapacak olan Biz değiliz, ama onlardır kendi kendilerine
haksızlık yapanlar.
43:77 Ve onlar: "Ey (cehennemi) idare eden (melek)!" diye seslenecekler, "Bırak
Rabbin işimizi bitirsin!" (Bunun üzerine) melek, "Siz artık (bu durumda)
kalacaksınız!" diye cevap verecek.
43:78 (SİZ EY günahkarlar!) Size hakikati ilettik, fakat çoğunuz ondan nefret
ediyorsunuz.
43:79 Öyle mi? (Hakikatin) ne olması gerektiğine onlar, (o, hakikati inkar
edenler) mi karar verecek?
43:80 Yoksa onlar, dışarı vurmadıkları düşüncelerini ve gizli konuşmalarını
duymaz mıyız sanırlar? Elbette (Biz duyarız) ve yanıbaşlarındaki semavî
güçlerimiz (bütün o gizlediklerini) kaydederler.
43:81 De ki (ey Muhammed): "Eğer Rahmân (gerçekten) bir erkek çocuk sahibi
olsaydı, ben ona tapanların ilki olurdum!"
43:82 Göklerin ve yerin Rabbi -kudret ve egemenlik tahtının sahibi Rabb- onların
isnad ettikleri her türlü sıfattan kesinlikle münezzehtir!
43:83 Onları bırak da vaad edilen (Hesap) Günü ile karşılaşıncaya kadar beyhude
konuşmalarla oyalansınlar ve (kelimelerle) oynayıp dursunlar:
43:84 çünkü (o zaman anlayacaklardır ki) gökte ve yerde Allah (yalnız) O'dur ve
yalnız O'dur hikmet sahibi olan, her şeyi bilen.
43:85 Göklerin, yerin ve ikisi arasındaki her şeyin mülkünün kendisine ait
olduğu, Son Saat bilgisinin Sahibi ve hepinizin O'na döneceği (Allah)ın şanı ne
yücedir!
43:86 Bazılarının Allah'tan başka sığınıp yalvardıkları bu (varlık)lar,
(hayatlarında) hakikate şahitlik yapmış ve (Allah'ın tek ve benzersiz olduğunun)
farkına varmış olanlar dışında (Hesap Günü) hiç kimseye şefaat etme gücüne sahip
değiller.
43:87 Eğer onlara, (Allah'tan başka varlıklara tapanlara,) kendilerini kimin
yarattığını sorsan hiç tereddütsüz "Allah!" derler. Peki, neden bu (apaçık
gerçekten) sapıyorlar!
43:88 (Ama Allah gerçek müminleri hakkıyla bilir) ve onun (ümitsiz) feryadı(nı):
"Ey Rabbim! Bunlar inanmayacak bir kavimdir!"
43:89 Ama sen onlar(ın yaptıkların)a dayan ve de ki: "Selâm (olsun size)!" Çünkü
onlar zamanı geldiğinde (hakikati) anlayacaklar.
« Önceki | Fihrist | Sonraki »