KONULU TEFSİR USÛLÜ ÇALIŞMALARI (KUR'ÂNÎ İLİMLER) 3

Kur'ânî İlimler 3

A) Mushaf  Ve Kıraat Bilgisine İlişkin Çalışmalar 3

1- Mushaf in Yazısı (Resmül-Mushaf) 3

a) Tarifi: 3

2-Tecvîd İlmî 5

a) Tarifi: 5

b) Tecvide Dair Kaynaklar : 5

c) Örnek Tecvid Kaynağı: 6

3- Kıraat İlmi (Kıraetü'l-Kur'ân) 6

a) Tarifi: 6

b) Kıraat İlmi Kaynakları 7

c) Örnek Kıraetü'l-Kur'ân Kaynağı: 8

4-Vakf ve İbtidâ. 9

a) Tarifi: 9

b) Vakf Ve Îbtida Kaynakları: 9

c) Örnek “Vakf ve Ibtida" Kaynağı: 9

B- Kur’an İlimleriyle İlgili Çalışmalar 10

1- Nuzûl Sebepleri (Esbâbu'n-Nuzûl) 10

a) Tarifi: 10

aa) Faydaları: 10

ab) Özellikleri, Problemleri: 10

2- Esbâbu'n-Nuzûl Kaynakları 11

3- Örnek "Esbâbu'n-Nuzûl" Kaynağı: 11

2- Nâsîh Ve Mensûh. 12

a) Tarifi: 12

b) Nâsih ve Mensûh Kaynakları: 12

c) Örnek Nâsih ve Mensûh Kaynağı 14

3- Muhkem Ve Müteşâbih. 14

a) Tarifi: 14

b) Müteşâbih'le İlgili Kaynaklar: 15

c) Örnek Müteşâbih Kaynağı: 16

4- Süre Başlangıçları Ve Başlangıç Harfleri (Fevâtihu's-Suverve El-Hurûfu'l- Mukatta'a) 16

a) Sûre Başlangıçları: 16

Tarifi: 16

b- Başlangıç Harfleri 17

Tarifi: 17

C- Fevâtihu's-Suver ve Hûrüfu Mukattaa Kaynakları: 18

5- Ğarîbu'l-Kur'ân. 18

a) Tarifi: 18

b) Ğarîbu'l-Kur'ân Kaynakları: 18

c) Örnek "Ğarîbu'l-Kur'ân" Kaynağı 20

6- İ'câzu'l-Kur'ân. 20

b) "î'câzü'I-Kur'ân" Kaynakları: 21

c) Örnek Î'câzu'l-Kur'ân Kaynağı: 22

1- Risale. 23

2- Risale: 23

3- Risale. 23

7-Aksâmu'l-Kur'ân. 23

a) Tarifi: 23

b) "Aksâmu'I-Kur'ân" Kaynakları: 24

c) Aksâmu'I-Kur'ân Kaynağı: 24

8- Kısasu'l-Kur'ân. 24

a) Tarifi: 24

b) Kısasu'l-Kur'ân Kaynakları: 25

c) Örnek "Kısasul-Kur'ân" Kaynağı: 25

9- Tekrâru'l-Kur'ân. 25

a) Tarifi: 25

b) "Tekrâru'l-Kur'ân" Kaynakları: 26

10- Emsâlü'l-Kur'ân. 26

a) Tarifi: 26

b) "Emsâlü'l-Kur'ân" Kaynakları: 26

c) Örnek "Emsâlü'l-Kur'ân" Kaynağı: 26

11- Mecâzu'l-Kur'ân. 27

a) Tarifi: 27

b) "Mecazu'l.Kur'ân" Kaynakları: 27

c) Örnek "Mecâzu'l-Kur'ân" Kaynağı: 27

12- Müşkilü'l-Kur'ân. 27

a) Tarifi: 27

b) "Müşkilü'l-Kur'ân" Kaynakları: 28

c) Örnek "Müşkilü'l-Kur'ân" Kaynağı: 28

13- Î'râbu'l-Kur'ân. 29

a)Tarifi: 29

b) "İ'râbu'I-Kur'ân" Kaynakları: 29

c) Örnek "İ'râbû'l-Kur'ân" Kaynağı: 30

14- Mücmel -Mübeyyen. 30

15- Mübhemâtü'l-Kur’an. 30

a) Tarifi: 30

b) "Mübhemâtü'l-Kur'ân" Kaynakları: 31

c) Örnek "Mübhemâtü'l-Kur'ân" Kaynağı: 31

16- Halku'l-Kur'ân. 31

a) Tarifi: 31

b) "Halku'l-Kur'ân" Kaynakları 32

17- Kur'ân'da Hitaplar 32

18- Kur'ân'da Sual Ve Cevaplar 32

19- Vucûh Ve Nezâîr 33

a) Tarifi: 33

b) 'Vucûh ve Nezâir" Kaynakları: 33

c) Örnek "Vucûh ve Nezâir" Kaynağı: 34

20- Fedâîlü'l-Kur'ân. 34

a) Tarifi: 34

a) Fatiha Sûresi: 34

b) İhlâs Sûresi: 34

c) Âmenerresûlü Âyetleri: 35

b) "Fedâilu'l-Kur'ân" Kaynakları: 35

c) Örnek "FedâÜü'l-Kur'ân" Kaynağı: 36

21- Âyetler Ve Sûreler Arasında Uygunluk (Tenâsü-Bî'l-Ây Ve's-Suver) 36

a) Tarifi: 36

22- Havâssu'l-Kur'ân. 37

a) Tarifi: 37


KONULU TEFSİR USÛLÜ ÇALIŞMALARI (KUR'ÂNÎ İLİMLER)

 

Kur'ânî İlimler

 

Konularına göre Tefsir Usûlü çalışmaları deyince, Kur'ân tefsi-riyîe yakından ilgili olan veya Kur’an’ın kendi yapısına ait ilimler üzerindeki araştırmalar anlaşılmaktadır. Kur'ân İlimlerini konularına göre ele alıp inceleyen ve bu şekilde Tefsir Usûlü içinde yer alan Kur'ân İlim dallarını tesis eden çok sayıda araştırmacı âlim bulun­maktadır. Bu konuların her biri, müstakil olarak tedvin edilmiş eserlerle tanıtılmıştır.

Konularına göre Tefsir Usûlü Çalışmalarını,

A) Mushaf ve Kıraat bilgisine ilişkin çalışmalar

B)  Kur'ân ilimleriyle ilgili çalışmalar olmak üzere iki gruba ayırmak mümkündür. Şimdi bu iki gruba giren ilim dallarını, âlimle­rini ve geliştirilen literatürü tanımaya çalışalım.

 

A) Mushaf  Ve Kıraat Bilgisine İlişkin Çalışmalar

 

Kur'ân-ı Kerîm'le doğrudan bağlantılı olan ilimlerdir ki bunları Resrnü'l-Mushaf, Tecvid îlmi, Kıraatü'l-Kur'ân, Vakf ve İbtida şeklinde tasnif edip inceleyeceğiz.

 

1- Mushaf in Yazısı (Resmül-Mushaf)

 

a) Tarifi:

 

Kur'ân'ın yazısıyla İlgili olarak doğan ilme "Resmül-Mushaf” ismi verilmiştir. Kur'ân'ın kendine mahsus bir yazı şekli vardır ki, buna "Resmü'l-Osmani” denir. Bu yazı şekli Hz. Osman zamanında istinsah edilen Mushafta da belirlenmiş ve günümüze kadar ayrıen muhafaza edilmiştir. Müslümanlar da başlangıçtan beri bu Mushaf-lann yazısına titizlikle uymuşlar ve imlâ tarzına sadâkatle ba|lı kal­mışlardır.

İşte bu titizlik sebebiyle ilk asırlardan itibaren Kur'ân'ın yazı­sıyla ilgili olarak müstakil eserler yazılmıştır. Yazılan eserlerde. Kur1-ân'ın yazısının kendine mahsus özellikleri anlatılmakta, kelime ve harflerin çeşitli durumlarda nasıl yazılmış oldukları inceden inceye tesbit edilmektedir.

Hz. Osman zamanında yazılıp çoğaltılan Mushaflann yazısında arapça kaidelere uymayan bazı yerlerin bulunduğu bilinmekle birlikte bir kısım âlimler, Mushaflann bu şekilde yazılmasının çeşitli hik­metlere dayandığını söylemektedirler. Bazı bilginler de bu imlâ tar­zının o devirde yazının olgunlaşmamış olmasından ileri geldiğini söy­lemektedirler.[1]

Ancak âlimlerimizin çoğunluğuna göre Mushafm imlâ tarzına uymak vaciptir. Mezhep imamları da bu yazıya uymanın sünnet oldu­ğunu ve korumanın gerektiğini, başka bir yazıyla Mushaûn yazılma­sının haram olduğunu belirtmişlerdir.[2]

Kur'ân'ın bütününün yazısıyla ilgili olarak müslümanlar ara­sında icmâ1 (görüş birliği) meydana geldiğine göre, artık bu yazının de­ğiştirilip yerine başka bir yazının konması mümkün değildir. Buna göre Kur'ân'ın latin harfleriyle yazılması caiz görülmemektedir. Üstelik arap yazısının dışında bir yazı, Kur'ân-ı Kerîm harflerinin mahreç­lerine ve tecvid kaidelerine uygun biçimde okunmasına yeterli olma­dığı gibi kıraat vecihlerini de ifâde edemez. Bu arada şimdiki yazının Kur'ân'ı ezberleme hususunda hafızaya büyük yardımı olduğu bilin­mektedir.

Yüzyıllar boyunca Kur'ân-ı Kerîm, Hz. Osman Mushafianna uygun olarak meşhur hattatlar tarafından çok güzel yazılarla yazıl­mıştır. Özellikle Türk hattatlar bu uğurda üstün maharet göstermiş­ler, yazıya en güzel ve en mükemmel şeklini vermişler, adeta sanat yarışma çıkmışlardır. İstanbul. Kahire, Paris, Londra, Vatikan, Ber­lin, Petersburg, Gırnata vb. kütüphanelerde çok kıymetli Mushaflar bulunmaktadır.

Mushaf, İlk defa Avrupa'da basılmıştır. Elde en eski baskı, 1694 yılında tab' edilen Hamburg nüshasıdır. Muhtelif vilayetlerde ve deği­şik tarihlerde tab' edilen Mushaflarla birlikte İstanbul'da ilk basım (1288/1871) ile (1291/1874) tarihlerinde gerçekleştirilmiştir. Kahire basımı ise (1281/1864)'dür.[3]

b) Resmül-Mushaf a dair kaynaklar:

1-  Ebu'I-Esved ed-Düelî (69/688), Kur'ân-ı Kerim'in ilk defa harekelenmesin! gerçekleştirmiştir.

2-  Abdullah b. Amr Yahsûbî (118/736), İhtilâfu Mesâhtfu'ş-Şam ve'l-Hicâz ve'l-Irâk[4]

3- Halü b. Ahmed (170/786)

4- Yahya b. Mübarek Yezidî (202/817)

5- İbrahim b. Yahya Yezidî (225/840)

6- Muhammed b. Yahya Yezidî (227/842)

7- Abdullah b. Yahya Yezidî (237/852)

8-  Ebû Hatim Sehî b. Muhammed es-Sİcistânî (248/862) İhti-lâ-fu'l-Mesâhif [5]

9- İbrahim b. Süfyan Ziyadî (249/863)

10-  Ebû Abdillah et-Teymî el-Isfehânî, Muhammed b. İsa b. İbrahim (253/867) Resmu'l-Kur’an[6]

11- Sehl b. Muhammed Sicistânî (255/869)

12-  Ahmed b. Davud Dîneverî (283/895)

13- Muhammed b. Sırrî b. Serrâc (316/928)

14- Abdullah b. Süleyman b. el-Eş'as el-Ezdî es-Sicistânî (316/ 929) et-Mesâhif, Neşr. Jeffrit, Lydeen, 1936,1937, Kahire, 1936[7]

15- Ahmed b. Musa b. Mücâhid (324/936)

16- Muhammed b. Kasım el-Eribârî (328/939)

17- Ahmed b. Ca'fer b. Münâdî (334/946)

18-  Muhammed b. Hasen b. Mukassim el-Attâr (354/965) el-Letâiffi Cem'i'l'Hecai'l'Mesâhif [8]

19- Muhammed b. Abdillah b. Eşte (360/971)

20- Ali Muhammed b. Bişr AntâM (377/987)

21- Ali b. İsa Rummânî (384/994)

22- Ebû Abdillah Muhammed b. Yusuf el-Endelûsî (442/1050) el-Bedi' fi Ma'rifeti mâ Rûsimefi Mushafı Osman b. Affân [9]

23-  Ebû Amr Osman b. Said ed-Dânî (444/1052) el-Mukni' fi Ma'rifeti Mersûmi Mesâhifi Ehli'l-Emsar, Tah: Muhammed Ahmed Dehmân, Dımeşk, 1304/1983 ; el-İktisadfi Resmi'l-Mushaf [10]

24-  Ebu'l-Kasım Burhanuddîn Kirmanî, Mahmud b. Hamze (505/1110) Hattu'l-Mesâhif[11]

25- Ebû Abdillah el-Emevî, Muhammed b. Muhammed İbrahim el-Harrâz (718/1318) Mevridu'z-Zam'ân fi Resmi Ahrufi'l-Kur'ân, Trablus, ts., s. 365[12]

26-  Ebu'l-Abbas Merakeşî (721/1321) Ünvanu'd-Delü fi Rusû-mi Hattı't-Tenzil

27- el-Ca'berî. İbrahim b. Ömer b. İbrahim (732/1322) Hamîletu Erbâbi'l-Mekâsıdfi Resmi'l-Mesâhif, yazma.[13]

28- Muhammed b. Mahmud es-Senıerkandî (780/1378) Keşju'l-Esrârfi Resmi Mesâhtfî'l-Emsâr, yazma.[14]

29- Ebû Abdillah Muhammed b. Ahmed el-Cüreynî (783/1381) Câmiu'hKelâm fi Resmi'l-Mushafil-îmâm, yazma, Ezheriyye ktp. no: 300/2230.

30-  Muhammed b. Cabir el-Gassânî el-Mihnasi (824/1424) Resmu'l-Kur'ân[15]

31-  Ca'fer b. fbrahim Kureşî (894/1489), el-Cemalû'l-Ezheru'i-Muftd

32- Ebû Abdillah Muhammed b. Ahmed el-Osmanî el-MIknasî (919/1513) înşadü'şŞendfi Resmi'l-Kui'ân, yazma.[16]

33- Hüseyn b. Ali b. el-Amasî (H. XI. asır/M. XVII. asır) eh Fevaidu'l-Laüfe ve't-Ta'rtfefi Rusûmi'l-Mesâhifi'l-Osmaniyye, yazma.

34-  Seyyid Berekât b. Yusuf Arîşe el-Hedrînî, el-Cevherû'l-Fend fiResmİl-Kur’anÜ-Mecvd, yazma, s. 86.

35-  Sadeddin b. Muhyiddin Yafi (1313/1894) Öayetü'z-Zabt Fi Ma'rtfett Resmi'l-Hatt

36- Muhammed Ali b. Halef el-Hüseynî el-Haddâd (1357/1939) İrşâdu'l-Hayrânfi Resmi'l-Kur’an[17]

37- Muhammed Habîbullah b. Ahmed eş-Şankaytî (1363/1944) İkazu'İ-A'lâm. Basılmış.[18]

c) Örnek Resmül-Mushaf kaynağı:

el-Muknl Fi Ma'rifeti Mersûmt Mesahifi Ehlt'l-Emsdr, maa Kitabi'n-Nakt, (Tah: Muhammed Ahmed Dehmân), Dımeşk 1340/ 1983.

Ebü.Amr osman b. Said ed-Dâni (444/1052) tarafından telif edilen bu eserin tahkikli basımında önsözden sonra, faydalanılan nüshalar, müellifin hayatıyla ilgili bilgiler verilmiş, ardından da tah­kikli metin yer almıştır. Yani eser, Dânî'ye ait iki kitabı bir arada toplamıştır.

"el-Muknı' ... " adlı kitapta Bab, Fasl ve Zikr başlıklarıyla harflerin Kur'ân-ı Kerîm'de hazf ve isbat şekliyle yazılışlarına dair ge­niş bilgiler verilmiştir. Özellikle elif, hemze, ve ya harflerinin yazılış-lanyla bazı edat ve kelimelerin yazılışları ayrıntılı olarak açıklanmıştır. Bu arada Resmü'l-Mushafla ilgili ihtilaflar ve görüşler sıralanmıştır.

"Kitâbu'n-Nakt" adını taşıyan bölümde de mushafların nok­talanması, harekelenmesiyle ilgili işlemlerin tarihî seyri ve bunu ger­çekleştirenler tanıtılmış, izhar, idğam, iklâb, ihfâ, işmâm, sükûn, şed­de ve revm gibi ıstılahlar tarif edilerek hükümleri açıklanmıştır.

 

2-Tecvîd İlmî

 

a) Tarifi:

 

Tecvid, harflerin mahreç ve sıfatlarına uymak suretiyle, Kur'ân-ı Kerîmi hatasız okumayı öğreten ilimdir. Kur'ân-ı Kerîm'i okumak apayrı bir özellik arzeder. Bu okuyuşun herkesin kolayına geldiği şekilde bir okuyuş olmayıp, lüzumlu kaideleri öğrenmeyi sağlayan Tecvid İlmine bağlı bir okuyuş olarak gerçekleştirilmesi gerekir. Müz-zemmil sûresinin 4. âyetinde "Kur'ân'ı tertil ile (açık açık, tane tane) oku." buyurulurken tertil kelimesi, tecvid ve vakfı bilmek şeklinde yorumlanmıştır.[19] Yani âyette tecvid ile Kur'ân okuma gereğine işa­ret edilmiştir.

Nitekim Peygamberimiz de Kur'ân'ı tecvid ile okumuş ve tecvidin lüzumunu belirtmiştir. Ashâb-ı Kiram da tecvid ile okumuş, tecvid konusunda icmâ' hâsıl olmuştur.[20] Bu durumda tecvidi inkâr etmek küfirdür. Ona gereken önemi vermemek ve saygı göstermemek de büyük günah sebebidir. Tecvidi ilim olarak öğrenmek farz-ı kifâyedir.

Açık hatâdan (Lahn-ı Celî) kurtaracak kadar tecvide riayet etmek de farz-ı ayııdır.

Tecvid hem teorik hem de pratik yönü olan bir ilimdir. Nazarî yönü tek başına öğrenilse bile amelî yönü mutlaka tecvidi bilen bir üstadı gerektirir.

Birçok âlim tecvid ilmini kıraat ilminin bir parçası saymışlarsa da tecvid, kıraat ilminden ayrı olarak değerlendirilmelidir. Çünkü kıraat ilminde ağırlıklı olarak kelimeler, tecvid ilminde ise harfler ve onların çıkış yerleri (mahreçler) incelenmekte ve uygulanmaktadır.[21] Bir çok kıraat kitabında tecvidle ilgili bilgiler yer almakla birlikte müstakil eserler de yazılmıştır. Bunlardan bazılarını kronolofik olarak tanıyalım.

 

b) Tecvide Dair Kaynaklar :

 

1- Musa b. Ubeydullah b. Yahya el-Bağdâdî (325/937) Kaside-tü'r-Râiyye. Müellif, İlk eser yazan olarak bilinmektedir.[22]

2- Abdulmun'im b. Abdillah b. Albûn el-Halebî, Ebu't-Tayyib (389/999), el'İstikmal li Beyâni Cemîi mâ Ye'tîfi Kttabûlahfi Mez-hebi'l-Kurrai's-Seb'aFi't-Tadhim ve'l-îmâle, yazma[23]

3- Mekkı b. Ebî Talib (437/1045), er-Riaye li Tecvîdi'l-Kırae

4- Ebû Amr ed-Dânî (444/1053) Şerhu'l-Kasîdeti'l-Hakâniyye fi't-Tecvîd. Bu er-Riaye'nin şerhidir ; et-Tahdîdfi'l-îtkân ve't-Tec-vîd

5-  îsa b. Abdilaziz îskenderî (629/1231), et-Tarîk üe't-Tecvîd ve't-Tahkîk

6- Alemu'd-Dîn Sehavî, Ali b. Muhammed b. Abdussamed el-Hemedânî, el-Mısrî, eş-Şâfii, Ebu'l-Hasen (643/1245), Cemâlü'l-Kurra ve Kemâlü'l-Ekırrafi't-Tecvid, yazma.[24]

7-  Ebû İshak İbrahim b. Muhammed el-îşbilî (654/1256), Tecvıdu'iKırae ve Mehâricu'l-Hurüf, yazma.

8- Muhammed b. Eyyub b. Abdizzahir el-Halebî, Bedreddîn (705/1306), et-Tecvîd ve Nuzülü'l-Kur'ân, yazma.[25]

9- Necmuddîn Muhammed b. Kaysar el-Bağdadî el-Mardînî (721/1321), ed-DüTTü'n-NazîdfiMa'rifeti't-Tecvîd, yazma.

10-  İbrahim b. Ömer b. Halil el-Ca'berî (732/1332), Ukûdü'l-Cuman fİ Tecvldi'l-Kur’an, yazma[26]

11- İbnü'l-Cezerî, Muhammed b. Muhammed b.. Ali b. Yusuf (833/1429), et-Temhîd Fi İlmi't-Tecvîd, Basılmış[27]; el-Mukaddtme-tü'l-Cezertyye, Basılmış,

12-  İbrahim b. Musa eş-Şâfiî (853/1449), Dürretü'l-Karti'h Mecıdfi Ahkâmi'l-Kvaett ve't-Tecvld

13-  Burhaneddin İbrahim b. Ömer el-Bikaî (885/1480), eh Kavlü'l-Müfidfi Usûli't-Tecuîd [28]

14- Ca'fer b. İbrahim Kuraşî (894/1489) Câmiu'l-Müfidjt Sınâ-ati't-Tecvîd

15- Muhammed b. Pir AK Birgivî (981/1573), ed-Dürrü'l-Yetîm

16- Muhyiddin Münşî, Muhammed b. Bedreddin er-Rûmî el-Ak-hlsarî (1001/1592), Buğyetü'l'Müstefidfît-Tecvîd, yazma.[29]

17- Aliyyu'I-Karî (1014/1606), el-Minehu'l-Fıkriyye ala Metni'l-Cezeriyye

18- Ebu'l-Abbâs Ahmed b. Ali b. Şuayb el-Endelûsî (1015/ 1606), Îkânu's-San'a fi't-Tecvtd li's-Seb'a, Rabat, Mekke ve Ezher Kütüphanelerinde yazma nüshaları vardır.

19-  Molla Hüseyn b. İskender, el-Hanefî er-Rûmî (1084/1673), Lûbâbu't-Tecvîd li'l-Kur'âni'l-Mecid, yazma.[30]

20-  Saçaklızâde Muhammed Maraşî (1150/1737), Cühdü'l-Mukûl, yazma.

21- Zunnûn el-Mevsılî, Muinuddîn b. Circîs, Ebû Muhammed (1235/1820), Urcûzefi Tecvidi'l-Kur’an ve Straci'l-Ezhân ve Şerh li'l-Urcûze, yazma.[31]

22-  Muhammed b. Cezain (1285/1868), el'İlmu'l-Feridfıîlmi't-Tecvîd

23- Muhammed Hakkı b. Ali b. îbrahim en-Nazilî el-Güzelhisarî (1301/1884), Tefhvmu'hİhvânTecuidu'lKur’an, Basılmış.[32]

24- Muhammed Hamdi, Karabaş TecvidU İstanbul, 1323.

25- Mehmed Zihni (v. 1914), el-Kavlü's-Sedîdfiİhni't-Tecvîd.

26-  Mustafa b.  Muhyiddîn (1350/1932), İrşâdu'l-Mürîd Fi't-Tecvid, yazma.[33]

27- Muhammed Necib Hayyata (1387/1967), ed-Dürenı'l-Hisân JtTecvtdi'l-Kur'ân, Haleb, 1968.

28-  Muhammed el-Ğazzalî, en-Nehcu'l-Cedvd Fi Fenni't-Tecvîd, Beyrut, 1978.

29- Ali Rıza Sağman (v. 1965); Sağman Tecvidi İstanbul, 1955.

30- Celâleddin Karakılıç, Tecvid îtmU Ankara, 1977.

31-  İsmail Karaçam, Kur’an-ı Kerîm'tn Faziletleri ve Okunma Kaideleri, İstanbul, 1980.

 

c) Örnek Tecvid Kaynağı:

 

et-TemhîdFi İlmt't-Tecvıd, Şemseddin Ebul-Hayr Muhammed b. el-Cezerî (833/1429), Tah: Ganim Kaddûrî Hamid, Beyrut, (1407/1986).

Muhakkikin takdim yazısı, müellif İbü'l-Cezerî'nin hayatı ve eserlerinin tanıtılması, ayrıca Kitabu't-Temhîd hakkında aydınlatıcı bilgilerin verilmesinden sonra (s. 5-48) eser metni takdim edilmiştir.

Müellif Îbnü'l-Cezerî, kitabı 10 Baba ayırarak te'lif etmiştir. Bu bölümleri şu başlıklar altında toplamıştır:

1- Cezerî döneminde kıraat

2- Tecvidin anlamı

3-Kıraat farklılıkları ve kıraat esasları

4- Lahn ve Kısımları

5- Elifin vasıl ve Munkatı' durumları

6- Kelâmda harfler ve harekeler

7- Harflerin lakabları ve sebepleri

8- Harflerin mahreçleri

9- Sakin Nün, tenvîn, med ve kasr'ın hükümleri

10-Vakfveîbtida

Bu arada her bâb fasıllara ayrılmak suretiyle genişletilerek" su­nulmuştur.

Bâb ve fasıllarıyla Tecvid İlminin ana bilgilerini derîi toplu veren bu tahkikli çalışma, konuyla ilgili diğer eser ve-araştırmalara da kaynaklık yapacak önem ve özelliktedir.

 

3- Kıraat İlmi (Kıraetü'l-Kur'ân)

 

a) Tarifi:

 

Kur'ân-ı Kerîm'In kelimelerinin okunuşlarını ve ihtilâflarını nakledenlerine nisbet ederek bildiren ilme "Kırâetül-Kur'ân" veya "Kırâât İlmi" denir.[34] Kıraat îlmi, Kur'ân-ı Kerîm'le doğrudan meşgul olan ilimlerin en başında gelmektedir.

Kıraat İlminde kelimelerin telaffuz ve okunuşları incelenmekte, mütevatir ihtilâfları elde edip koruma melekelerini kazandırma hedef­lenmektedir. Böylece kelime telaffuzlarında hatâ, tahrif ve tağyir ih­timalleri ortadan kalkmış olur. Ayrıca kıraat imamlarının da herbiri-nin okuyuş biçimleri öğrenilir. Kıraat ilmi sayesinde Kur’an’ın okunuş ve şekilleri de bilinir. Bu ilmin ihmal edilmesi durumunda, kıraatlere dayalı olarak çıkarılan dinî hükümlerle, birtakım fıkhî konuların dayanakları yitirilmiş olur. Meydana gelmesi istenmeyen böyle bir kötü sonuç, ancak Kıraat İlmiyle önlenir.

Konusu doğrudan doğruya Kur'ân olması bakımından, Kıraat İlmiyle asırlar boyu müslümanlar meşgul olmuşlardır. Asr-ı Saadette mü si umanların ilk öğrendikleri ilmin Kur'ân, dolayısıyla Kıraat îlmi olduğu bellidir. Sahabe de Kur'ân'ı ve onun kıraatini öğrenmiş ve ezberlemiştir. Bu bakımdan Kıraat îlmi îslâmî ilimlerin ilki ve en kı-demlisidir.[35]

Hicrî lif. asırdan itibaren kıraat alanında pek çok eser yazılmış­tır. Bunların bir kısmı matbûdur. Ancak çok büyük bir kısmı ise yazma halinde kütüphanelerde korunmaktadır. Tesbit edebildiğimiz bazı eserleri kronolofik sıra içinde tanıyalım.

 

b) Kıraat İlmi Kaynakları

 

1- Ebu'I-Hasen el-Kisâî (189/804), en-Nevâdir[36]

2- Ferrâ, yahya b. Ziyad (207/822), İhtûöfu Ehü'l-Kûfe ve'l-Basra[37]

3-  Kasım b. Sellâm (224/838), el-Maksûr ve'l-Memdûd ; Kita-bu'l-Kırâat[38],

4-  el-Medâînî (231/846), İhtilâju'l-Mesâhif ve Câmiu'l-Kvrâat

5- İbn Kuteybe, Abdullah b. Müslim en-Nahvî (276/889), Âdâ-bu’l-Kırae [39]

6- İsmail b. îshak (282/895). el-Kırâat,[40]

7-  Sa'leb (291/903), el-Kırâetü't-Tasğîr, el-Vakfve'l-îbtidû[41]

8- İbn Cerîr et-Taberî (310/922), Kitâbu'l-Kırâat[42],

9- îbn Ebî Dâvud (316/928). el-Kırâat[43],

10- Ebû Bekr îbn Mücâhid, Ahmed b. Musa (324/936), İhtilâju Kırâeti'l-Emsâr; Kitâbu's-Seb'a, yazma.

11-  îbn Miksem (355/965), el-îhticac Fi'l-Kvâat; el-İmtisar li'l-Kurrai'l-Emsâr[44]

12-  Ebû Bekr en-Nakkaş (355/965), el-Mu'cemu'l-Ekber fi Es-mâi'l-KuTTâ ; Kitâbu Îleli't-Kırâat; Kttabu's-Seb'a[45],

13- Ebû Mansûr el-Ezherî (370/980), Ritabuİleli'lKırâat[46],

14- Ebû Ali el-Farisî (377/987), Kttabu'l-Hucce fi'l-Kırâat, Tah: Ali Vecdi Nâsif, Abdulhalim Neccar, Abdülfettah Şelebi, C. 2, Mısır, 1403/1983.[47]

15- Mekkî b.Ebî Talib el-Kaysî (437/1045), Kitabu'l-Keşf an Vucûhi'l-Kırâati's-Seb' , Tah; Muhyiddîn Ramazan, C. 2, Beyrut, 1404/1984.

16- Ebû Amr Osman ed-Dânî (444/1052), et-Teysû-fi'l-Kıâati's-Seb'a, yazma ; Camiu'l-Beyân fi'l-Kırâati's-Seb'; et-Ta'rîf fi'l-Kırâat, yazma.

17- Ebû Ma'şer et-Taberî (478/1085), Tabakatü'l-Kurra[48]

18- Ebû Ca'fer Ahmed b. Ali Halef el-Ensârî (540/1145), Küa-bu'l-İkna' Fi'i-Kvrâatİs-Seb'; Tah: Abdülmecîd Kutamış, şam.

19- İbn Tayfur Secavendî (560/1165), Kitabu Îleli'l-Kırâat[49],

20-  Ebu'l-Huseyn Zahîruddîn, el-Beyhakî, Ali b. Zeyd (565/ 1170), Ahkâmu'l-Kırâat[50],

21- eş-Şâtibî, Ebû Muhammed el-Kasım b. Halef (590/1193), Hırzu'l-Emânî ve Vechu't-Tehanî, Hindistan, 1278, Mısır,  1286 ; Akiletu Etrabi'l-Kasâid Fi Esnâi'l-Mekâsid (el-Kasîdetü'r-Râiyye), Ba­sılmış.[51]

22-  İbnü'l-Cevzî (597/1200), el-îşâre Üe'l-Kırâeti'l-Muhtâre ; Kitabü's-Seb'a  fi'l-Kırâeti's-Seb'[52].

23- Şihabuddln Abdurrahman b. İsmail, Ebû Şâme el-Makdisî (665/1266), el-Mürştdu'l-Vecîz ilâ Ulümin Tetealleku bi'l-Kitabiİ-Azîz, Tah: Tayyar Altıkulaç, Beyrut, 1975 ; Îbrazu'l-Meânî min Hırzi’l-Emâni Kahire, 1346.

24- Ebû Ubeydillah es-Sülemî, Muhammed b. İsrail (671/1272), el-îstibsâr[53],

25- ed-Dîvânî, Ebu'l-Hasen Ali b. Muhammed el-Vasıtî (743'/ 1342), Cem'u'l-Usûl fi Meşhûri'l-Menkûlfi't-Kıraeti'l-Aşr, yazma.[54]

26- Seyfeddln Ebû Bekr Abdullah, İbnü'l-Cündî (769/1367), Büstanü'l-Hevatfi Îhtüâfi'l-Eimmeti ve'r-Ruvât, yazma.

27- Ebu'1-Hayr Mecduddîn, Muhammed b. Muhammed el-Cezerî (833/1429):

a) Tecrîdu't-Teysîr (eri'Neşru's-Sağîr}, yazma.

b)  Tecndu'n-Neşrfi'l-Kıraati'l-Aşr, yazma.

c)  Taknbu'n-Neşr fi'l-Kvaati'l-Aşr, yazma.

d) el~Cezeriyye (Urcûzejü-Ktraaü ve't-Tecuîd), Basılmış.

e)  Tayyibetü'n-Neşr fil'l-Kvaati'l-Aşr, Basılmış.

f)  Ğayetü'n-Nihayefi Tabakâti'l-Kurrâ, Basılmış.[55]

28- Ömer b. Kasım en-Neşşar (898'de sağdı/M.1492), el-Budûru'z-Zahira Fi'l-Kıraati'l-Aşri'l-Mütevatira, yazma.[56]

29- Şihâbuddîn el-Kastalânî, Ahmed b. Muhammed (923/1517), Letaifu'l-îşârat li Funûni'l-Kırâat, Tah: Amir es-Seyyid Osman, Ab-dussabûr Şahin, Kahire, 1972.[57]

30-  Cemaleddin Huseyn b. Ali el-Hisnî, (Te'lif 961/1553), el-Cevherefi'l-Kurrâ[58],

31- Ebu'1-İzz Muhammed b. Huseyn el-Kalansî (972/1564), Tezkiretü'l-Müntehâ fi'l-Kırâat[59]

32- Ebu'l-Futûh, Seyfeddin b. Atâullah el-Vefaî el-Basrî (1020/ 1611), el-Usûiu'l-Muhtasara ani'l-Kıraeti's-Seb', yazma.

33- Muhammed b. Ömer b. Kasım b. tsmail el-Bakarî (1111/ 1699), Buğyetü't-Talibîn ve Rağbetu'r-Râğibîn" yazma.

34- Şihabuddin el-Benna, Ahmed b. Muhammed ed-Dimyatî (1117/1705), İthafu Fudalai'l-Beşer bi'l-Kıraeti'l-Erbeate Aşere (Mün-teka'l-Emanive'l-MeserratfiUlûTni'l-Kırâat)", Kahire, 1359.[60]

35- el-Haîrî, Nasrullah b. el-Huseyn (1158/1845), Adâbu Tilâ-veti'l-Kur'ân[61]

36- Hamid b. Abdulfettah er-Rûmî (1275/1859), Zübdetü'l-îrfân Fi Vucûhi'lKur'ân, İstanbul, 1252.[62]

37- Ebû Abdillah Muhammed b. Abdüsselâm el-Fasî (1214/ 1799), Babu Mehârlci'lHurûf ve Sıfatuha Bileti Yahtâcü'l-Kâri îley-hâ, yazma.

38- Ebû İyâd Rıdvan b. Muhammed el-Muhallelati (1311/1893), Şifau's-Sudûr bi Zikri Kvraeti'l-Eimmeti's-Sebati'l-Budür, yazma.[63]

39- Abdulhâdî el-Fadlî, el-Kıraetü'l-Kur'ântyye, Tarih ve Ta'rîf, Beyrut, 1980.

40- Abdulvehhab Hamûd, el-Kvaât ve'l-Lehecât Kahire, 1948.

41- Abdulfettah Kadı, el-Budûm'z-Zâhira Fi'l-Kıraett'lAşereti'l-Mütevâtire, Kahire, 1375/1955.

42- Muhammed  el-Hasnavî, el-Fasıla Fi'hKur'ân, Lübnan Üniversitesi Edebiyat Fatültesi, Yüksek Lisans Tezi.

 

c) Örnek Kıraetü'l-Kur'ân Kaynağı:

 

el-Mürşidü'l-Vecîz ilâ Ulûmin Tetealteku bt'l-Kitabi'l-Azîz, Şi­habuddin Abdurrahman b. İsmail b. İbrahim, Ebû Şâme el-Makdisî (665/1267), Tah: Tayyar Altıkulaç, Beyrut, 1395/1975.

Tahkiki gerçekleştiren Tayyar Altıkulaç, Birinci Bölümde müellif Ebû Şâme el-Makdisî'yi hayatı ve eserleriyle türkçe olarak tanıtmış, İkinci bölümde de eserin tenkidli tavsif ve tahkikini yapmıştır.

Yaklaşık 200 sayfalık tahkikli metinde müellifin konuları 6 Bab'a ayırarak incelediği görülmüştür. Babları ve başlıklarını şöyle belirtmek mümkündür:

1- Bab: Kur'ân-ı Kerîm'in Nuzûlü, Tilâveti ve İlk dönemdeki ha­fızlan.

2- Bab: Sahabenin Kur'ân'ı toplayışı, Hz. Ebû Bekir, Hz. Ömer ve Hz. Osman'ın bu konudaki çalışmaları.

3- Bab: Yedi Harf Meselesi.

4- Bab: Meşhur Kıraatler.

5- Bab: Sahih ve Şazz Kıraatler arasındaki farklar.

6- Bab: Kur'ân İlimlerinden beklenen faydalar, Kur'ân'ın yaşanması.

Bu arada konular, fasıllar açılarak daha da ayrıntılı biçimde

îzah edilmiştir.

Kitap sonunda âyetler, hadisler, şahıslan, kabile ve topluluklar, yer, günler ve kitaplar fihristi verilerek eseri tanımaya ve araştırmaya kolaylık sağlanmıştır.

 

4-Vakf ve İbtidâ

 

a) Tarifi:

 

"Durmak" anlamına gelen "Vakf, okumaya tekrar başlamak niyetiyle nefes alacak kadar bir süre için sesi kesmekten ibarettir.

"Başlama" anlamına gelen "İbtidâ" ise, "İlk defa okamaya başla­mak" veya "Vakf tan sonra tekrar başlamak" demektir.

Vakf ve ibtida, Kur'ân'ın mânasıriın iyice anlaşılabilmesi için ge­reken önemli bir husustur. Bir şiir veya nesrin durulacak ve başlana­cak yerlerine, başka bir deyişle noktalama işaretlerine riayet edilme­den okunmasının, o metni ne kadar anlaşılmaz ve çirkin hale getire­ceği bilinmektedir. O halde sözlerin en yücesi ve güzeli Kur'ân'ı okur­ken "Vakf ve İbtida'ya uymak son derece önemli bir keyfiyettir.

Hz. Peygamber'den gelen rivayetlerden anlaşıldığına göre, tilâ­vette "Vakf ve İbtida"ya riayet etmek gereği vurgulanmış, riayet etme­yenler suçlanmıştır.[64] Ayrı şekilde Hz. Ali'den gelen bir rivayet, "Vakf ve İbtİda"nın önemini göstermektedir.[65] Öte yandan bütün âlimlerimiz."Vakf ve İbtida"yı bilmenin lüzumuna işaret etmişlerdir.[66]

"Vakf ve İbtida" konusuyla ilgili işerlerde. Kur'ân'ın kelimeleri ve âyetleri üzerinde "Vakf ve İbtida" yapmanın hükümleri ve çeşitleri an­latılmıştır.

 

b) Vakf Ve Îbtida Kaynakları:

 

1- Hamza b. Habîb (156/732), Kitabu'lVakf ve'l İbtida.

2- Muhammed b. Ali er-Ruasî (187/803), el-Vakfve'l-İbtida[67],

3- Halef b. Hişam (229/843) . Kttabu'l-Vakf ve'lîbtida.

4- İbn Sa'dân (231/845), Kitabu'l-Vakfve'l-İbtida.

5- Dûrî (240/854), Kttabu'l-Vakf ve'l-îbtida.

6- İbn Keysân (299/912), Kitabu'l-Vakf ve'lîbtida.

7-  Ebû Bekr Muhammed b. Kasım b. Beşşar el-Eribârî (328/ 940), İzahu'l-Vakf ve'l-İbtidafi Kitabillah[68] yazma.

8- Ahmed b. Muhammed b. Evs, Ebû Abdillah (340/951), el-Vakfve'l-îbtidam[69]

9- Ebû Bekr. Ahmed b. Kâmil (350/961), Kitabu'l-Vukûf

10- Muhammed b. Abdülkerîm el-Huzaî, Ebu'1-Fadl (408/1017), el-İbane fi'l-Vakf ve'l-İbtida[70],

11- Dânî (444/1053), el-Mûktefafî'l-Vakf ve'l-îbtida,

12-  Secavendî, Muhammed b. Tayfur (560/1165), el-Vakfve'l-İbtida[71], yazma.

13- İsa b. Muhammed Vasıtî (653/1255), Musbahu'l-Vakf alâ Rusûmi'l-Mesahif,

14- Ahmedb. Yusuf (680/1281), ehMevakıf fîl Kırae,

15- İbrahim b. Ömer Ca'beri (743/1332), el-îhtida fi'l-Vakfve'l-İbttda,

16- es-Semerkandî, Muhammed b. Mahmûd, Şemseddin (780/ 1378), Kitabu Vukûfi'l-Kur'ân ve ma Âtihi ve Eczaih ve Taksîmatih ve Adedi Âyâtih[72]' yazma.

17-  Ebû Bekr Ahmed b. Ömer eş-Şeybânî, Ahkâmu'l-Vakf, Mısır, 1322.

 

c) Örnek “Vakf ve Ibtida" Kaynağı:

 

el-Müktefa fi'l-Vakf ve'l-îbtidâ, Ebû Amr ed-Dânî el-Endelûşî (444/1052), Tah: Yusuf Abdurrahman el-Maraşî, Beyrut, 1404/1984.

Kıraat ve Tecvid ilminde derinleşmiş büyük âlim Dânî'nin bu eseri tahkik edilmiş ve başlangıçta muhakkik tarafından müellifin hayatı ve eserleriyle İlgili bilgi verilmiş, "Vakf ve İbtida" ilmi tanıtılmış, "el-Müktefa"nm ilmî değerine temas edilerek yazma nüshalarının tavsifi yapılmıştır, (s. 7-122)

Daha sonra "eI-Müktefa"nın konulan, dipnottaki şerh ve açık­lamalarla sıralanmış, Kur'ân öğrenim ve öğretimine ilişkin teşvik ve tavsiyeyi ifade eden rivayetlerden sonra "Vakf'in Tam, Kâfi, Hasen ve Kabih olan kısımları açıklanmıştır. Ardından da ilk sûreden son sûreye kadar "Vakfa konu olan âyetler kaydedilerek, bunlardaki

“Vakf, İbtida ve frrab" durumları ayrıntılı biçimde belirtilmiştir, (s. 155-641)

Sûre isimlerinin Kur'ân'daki sırası ve alfabetik yönden fihristiyle kıraatler, hadis ve rivayetler, özel isimler, nahv meseleleri, şiirler, kaynaklar ve muhteva bakımından fihristlerin çıkarılmış olması, 500 sayfaya yaklaşan eseri derli toplu biçimde ve kolayca tanıma imkanını vermektedir, (s.644-704) Meselâ: Kıraatler fihristine bakıldığında, "Fatiha"da "Melik" ve "Gayr" kelimelerinin kıraate konu olduğu açık ve kısa şekilde ifade edilmektedir.

 

B- Kur’an İlimleriyle İlgili Çalışmalar

 

1- Nuzûl Sebepleri (Esbâbu'n-Nuzûl)

 

a) Tarifi:

 

Bazı âyet ve sûrelerin ne gibi sebeblerle indirildiğini bildiren İlim dalma "Esbâbu'n-Nuzûl" denir. Aslmda Kur'ân-ı Kerîm'in bir kısım âyet ve sûreleri, meydana gelen bazı olaylar ve Peygamberimize soru­lan sorulara cevap olmak üzere indirilmiştir. îşte Hz. Peygamber'e so­rulan bir soru veya bir hadise dolayısıyla bir kaç âyetin veya sûrenin tamamının nazil olmasına sebep olan şeye "Nüzul Sebebi" denir. Bir sebebe bağlı olarak inenlerin dışında kalan büyük bölüm ise herhangi bir soru veya olay olmadan doğrudan indirilmiştir. Yani bu tür âyet­ler, ihtiva ettikleri anlamı anlatmak için nazil olmuştur.[73]

Kur'ân'daki âyet ve sûrelerin iniş sebeplerini bilmenin, onları anlamada büyük faydalan vardır. Bu açıdan tefsirde nüzul sebeplerini bilmek, âyetlerin izah edilip açıklanması yönünden son derece önemli ve gerekli kabul edilmiştir. Gerek İslâm Tarihi açısından gerekse kasdedilen mânanın anlaşılıp şüphelerden kurtulması bakımından "Esbabu'n-Nuzûl’ü bilmek gereklidir. Bu yüzden başlangıçta tefsir Ümi büyük ölçüde nüzul sebeplerini bilmekten ibaretti. Sahâbîler Hz. Peygamber'in yanında bulunan kişiler olarak hükümlerle sebepler arasındaki münasebetleri kurabilmiş ve tefsiri gerçekleştirmişlerdir. Dolâyısıyle nüzul sebebi bilinmedikçe, gerçek mânâsım anlamak mümkün olmaz. Buna karşılık nüzul sebebi bilinince de anlaşılması kolaylaşır.[74]

 

aa) Faydaları:                  

 

Nüzul sebebini bilmenin faydalan şöyle sıralanabilir:

1- Emredilen şeylerin hikmetleri anlaşılır, inanç kuvvetlenir.

2- Âyetlerden kasdedilen mâna kolaylıkla anlaşılır, şüphe ve yanlışlıklar izâle edilmiş olur. Meselâ: İçkinin haram kılındığını bildi­ren âyetler (Mâlde, 5/90-91) nazil olunca. Peygamberimize daha önce içki içip ölmüş kişilerin durumu sorulmuştu. Bunun üzerine şu âyet nazil olmuştu: "îman edip, salih amel İşleyenlere ... tattıkları şeylerde, üzerlerine bir günah yoktur." (Mâide,5/93).

Bu âyetin nüzul sebebini bilmeyen bazdan, âyeti genel mânada değerlendirerek, şarabın mubah oluduğunu ileri sürdüler. Nüzul sebeplerini bilmemeleri onlar işte bu yanlış anlamaya götürmüş­tür.[75]

3- Hasr tevehhümü bertaraf edilir.

4- Nüzul sebebi âyetin ihtiva ettiği hükmü tahsis eder. Meselâ: Mücâdele sûresinin başındaki zıhar âyetlerinin nüzulüne sebep olan Evs b. Samit ve kansı Havle, bu âyetlerin kendilerine veya benzeri kişilere tahsis edilebileceğini belgelemişlerdir.

5- Âyetlerin kolayca anlaşılıp ezberlenmesi sağlanır.

Nüzul sebebini kesin olarak gösteren tâbirler şunlardır: "Sebebu Nuzûin-Âyeti keza...","Fenezelet ...", "Feenzelellah ..."

Nüzul sebebini kesin olarak açıklamayan deyim ise : "Nezelet Hâzihi'l-Âyetü fî keza..." İfadesidir.[76]

 

ab) Özellikleri, Problemleri:

 

Müfessirlerin nüzul sebeblerine ilişkin olarak belirledikleri ve göz önünde bulundurduktan ilkeler şunlardır

1- Sebepleri değişik tek âyet:

Meselâ: (Bakara, 2/21) âyetinin nüzul sebebi olarak şunlar söylenmiştir;

Bunlar

- Habeşistan'a hicret eden 40 müslümandır.

- Yahudilerden iman edenlerdir.

- Hz. Peygamberin ashabıdır.                                   

Böyle bir durumda:

a) Rivayetlerin sahih olam alınır, diğeri terkedilir.

b) İki rivayet de sahihse .tercih sebebine itibar edilir .

c) İki rivayet sahih, tercih sebebi de yoksa rivayetlerin arası cem1 edilir, hadisenin âyet inmeden önce cereyan ettiğine hükmedilir.

d) Rivayetler sahih, tercih sebebi de yok, cem' de edilemiyorsa. bu takdirde âyetin mükerrer olarak nazil olduğuna hükmedilir.[77]

2- Tek sebeple înen çok âyet:

Bu durumda tek sebep iki âyetin inmesine sebep olabildiği gibi, ikiden fazla âyetin inmesine de sebep olabilir.[78]

Nüzul sebeplerinin belirtilen özelliklerinin yanısıra tesbit edilen problemleri de şunlardır:

1- Nüzul sebeplerinde bazı tarihî uyuşmazlıklar göze çarpmak­tadır. Tarihî olaylarla uyuşmayan bu nakillerin tahkiki yapılmadan bazı tefsirlere girdiği görülmektedir.

2- Nüzul sebeplerinin kendi muhtevası içinde bazı karışık ve izahı güç meseleleri bulunmaktadır. Bu karışıklık ve güçlük, nüzul sebebini ve hadisesini, Hz. Peygamber veya ondan sonraki dönemlere de dayandırma anlayışından kaynaklarımaktadır.

3- Nüzul sebepleri fırkaların ortaya çıkmasında rol oyanayan âmillerden biri olmuştur. Dolayısıyla fırkalar, kendi görüşlerinin doğ­ruluğunu isbat etmek için nüzul sebeplerini tahrif ederek kendi yön­lerinde kullanmak istemişlerdir.[79]

 

2- Esbâbu'n-Nuzûl Kaynakları

 

Gerek Tefsir usûlüne ait eserler ve gerekse müfessirlerin birçoğu yazdıkları tefsirlerin mukaddimelerinde bu konuyla ciddî bir şekilde ilgilenmişlerdir. Bununla da kalınmamış müstakil eserler te'lif edil­miştir. Belli başlılarını şöylece sıralamak mümkündür:

1- Ali b. el-Medînî (234/848), Konuyla ilgili ilk eser yazan olarak bilinir. Eseri, Esbâbu'n-Nuzûl'dür.[80]

2- Abdurrahman b. îsab. Esbağ, Ebu'l-Mutarnf (402/1012), el-Kasas ve'l-Esbâb EUetî Nezele min Ecliha'l-Kur’an, 30 cüzdür.[81]

3- Ebu'l-Hasen el-Vahidî (468/1076), Esbâbu'n-Nuzûl Mısır, 1959.[82]

4- Muhammedb. Esad el-Irakî (567/1171), Esbabü'n-Nuzûl,

5- Îbnü'l-Cevzî (597/1201), Esbâbu'n-Nuzûl, nüshasına rast­lanmamıştır.

6- İbn Teymiyye el-Harranî (728/1327), et-Tibyânfi Nuzûli'l-Kur'ân, Kahire, 1323.

7- İbn Hacer el-Askalânî (852/ i 148)

8- Kâdî Zeynuddîn Abdurrahman b. Alâuddîn et-Temîmî (876/1472), Mededu'r-Rahmânfi Esbâbi Nuzûtfl-Kur’an.[83]

9- Celâleddin es-Suyûti (911/1505), Lubâbu'n-Nukûl Fi Esbâ-bi'n-Nuzûl, Dımeşk, 1379, s. 2640, Celâleyn Tefsirinin Kenan, Bulak,

1280.

10- Uchurî, Atiyyetullah b. el-Burhân eş-Şâfiî (1190/1776), Îrşâdu'r-Rahmân li Esbâbi'n-Nuzül ve'n-Nesh ve'l-Mûteşâbih..., yaz­ma. Melik Suûd Üniversitesi ktp., no: 8, vr. 320.[84]

11- Lubbî Hafız, Muhammed b. Abdillah el-Kadî er-Rûmî el-Hanefî (1195/1780), Lübbü't-Tefâsîr fi Ma'rifeti Esbâbl'n-Nuzûl ve't-Tefsîr.[85]

12-  Mukbil Vadiî, es-Sahlhu'l-Mûsned min Esbâbi'n-Nuzûl, Riyad, ts.

 

3- Örnek "Esbâbu'n-Nuzûl" Kaynağı:

 

Esbabu'n-Nuzûl Vahidî, Kahire, 1404/1984, s. 340.

Başlangıçta Nuzûlü'l-Kur'ân'la ilgili rivayetler ve bunların öne­mine ilişkin bilgiler nakledilmiş, ilk ve son nazil olanlar anlatılmış, "Besmele "açıklanmıştır. Daha sonra "Fâtiha"dan başlanarak, Nuzûl Sebebi bulunan sûreler ve bu sûrelerdeki âyetler, rivayetler zinciri içinde açıklanmıştır.

Rivayet zincirleri "Bİze haber verdi." anlamına gelen "Ahberenâ" ifadesiyle, son râviden başlatılıp, Ük râviye kadar ulaştırılmaya çalı­şılmıştır.

Eser üzerinde tahkik yapılmamış, önceki yıllarda gerçekleştirilen baskı, müteakip baskılarla devam ettirilegelmlştir.

 

2- Nâsîh Ve Mensûh

 

a) Tarifi:                                                          

 

Nesh, lügatte değiştirmek, yok etmek, nakletmek ... gibi anlam­lara gelir. Istılahta İse, Sert bir bir hükmü, daha sonra gelen sert bir hükümle kaldırmaya nesh denir.[86] Emir veya Nehiyle ilgili hükümle­rin bazıları, bir çok hikmetler sebebiyle ya tamamen ortadan kaldırılır veya yerine konan bir hükümle değiştirilir. Kur'ân'da hükmü kaldırıl­mış olan âyete "Mensûh", hükmü kaldıran âyete de "Nâsİh" adı verilir.

Nâsih ve Mensûh ilmi sayesinde hangi âyetlerle amel edileceği, hangilerinin de hükümlerinin kaldırılmış olup amel olunmayacağı bi­linir.[87]

Tefsir Usûlünde karışık olan meselelerden birisi de kuşkusuz nesh meselesidir. Bu konu İslâm'ın ilk devrinden beri münakaşa edilegelmiştir. Bazıları Kur'ân'da neshi kabul etmezler. Ancak âlim­lerin çoğunluğu neshin mevcut olduğu görüşündedirler. Bazı kimseler de nesh keyfiyetini "Bedâ" ve "Tahsls"le karıştırmışlardır. Oysa "Bedâ", gizlilikten sonra açıklık, mevcut olmayanın meydana gelmesi demek­tir. "Tahsis" ise, umûmî olan bir şeyin bazı fertlerini kasretmektir. Bu iki kavramın da nesh kavramından farklı olduğu açıktır.[88]

Kur'ân-ı Kerîm'de Bakara Sûresinin 106. âyetinde nesh olayı şöyle ele alınmıştır: "Biz bir âyeti neshedersek (geri bırakırsak) ondan daha hayırlısını, yahut benzerini getiririz..." İslâm âlimlerinin çoğun­luğu bu âyete göre Kur'ân'da neshin mevcut olduğunu kabul etmiş­lerdir. Bunlar Kur’an’ın kendinden önceki kitapları neshetmesinin yanısıra, yeni kurulmaya başlayan İslâm nizamının inkişaf ve tekâ­mülü için nesh olayını tabiî karşılamışlardır. Neshin asıl hedefi hüküm olduğuna göre hükümler zaman, mekân ve vaziyete göre deği­şebilir. Bir ihtiyaca dayalı olarak konan bir hüküm, o ihtiyacın kalk­masıyla kaldırılıp, değiştirilebilir. Bu görüşü savunan âlimler, sünne­tin de Kur'ân âyetlerini neshedebileceği kanaatindedirler.

Prensip itibariyle neshin aklen caiz olduğu, pratikte bunun ön­ceden uygulandığı kabul edildiğine göre, Kur'ân'da neshin olup olma­dığı hususunda tartışma pek anlamlı görünmemektedir. Şöyle ki, Tev-rat'da Hz. Âdem'in çocukları hakkında birbiriyle evlenmesine izin verilmişken, sonradan bunlar neshedilmiştir. Ayrı şekilde Yahudiler için Cumartesi günleri iş yapmak yasaklanmışken, İncil'de böyle bir yasak mevcut değildir.

Durum böyle iken bir grup âlim, Kur'ân'ııı kendi bünyesi içinde neshin olmadığını iddia etmişlerdir. Bunların en ünlüsü mu'tezile mezhebinden olan Ebû Müslim Muhammed b. Bahr el-Isfahânî (322/ 934)'dir. Çağdaş Mısır'lı Tabip Muhammed Tevfik Sıdkı ile Türkiye'de Ömer Rıza Doğrul (v. 1952) Kur'ân'da neshi kabul etmeyenler arasın­dadır. Kur'ân'da neshi reddedenler birtakım görüşler öne sürmüşler­dir.[89]

Kur'ân'da neshi kabul edenler, mensûh âyetlerin sayısı hakkın­da ihtilaf etmişlerdir. Bu sayı 5 ila 200 arasında değişmektedir, es-Suyûtî bu hususa temas ederek, Kur'ân'da mensuhu çoğaltmaya çalışanların gayelerini söyler ve sonra onları inceleyerek mensuh sayısını 2O'ye indirir, Suyûtî'den sonra gelen büyük İlim adamların­dan Hindistanlı Şah Veliyyullah Dihlevî (1176/1762), Suyütî'nin mensüh saydığı âyetleri tetkik ederek, bunlardan 5 âyetin dışında mensûhun olmadığını söylemiştir.[90]

Çeşitli eserlerde neshin üç nev'ine rastlanır:

1- Hükmü mensûh metni bakî âyetler. Meselâ; "Nereye yöne­lirseniz Allah'ın vechi (kıblesi) oradadır." (Bakara, 2/115) âyetini "... yüzünü Mescid-İ Haram tarafına (Kabe'ye) çevir..." (Bakara, 2/144) âyeti neshetmiştir.

2- Metni mensûh hükmü bakî olan âyetler. Meselâ: Hz. Ömer tarafından rivayet edilen Recm âyeti bu türe misâl olarak zikredilebi­lir.

3- Hem hükmü hem de metni mensûh âyetler. Buna da şu ifade misâl olarak gösterilebilir: "Âdem oğlunun İki vadi dolusu malı olsa bir üçüncüsünü de ister. Adem oğlunun İç boşluğunu topraktan baş­ka bir şey dolduramaz. Ancak tevbe edenin tevbesini Allah kabul eder.”[91]

Bir takım amelî hükümlerle ilgili olan nesh hadisesinin özünde bir çok hikmetler vardır. Bunların başında da kolaylık esası yer alır. Batıl da olsa bir takım âdet ve gelenekleri olan bir toplumu ve çeşitli alışkanlıklar edinmiş insanları, bu yaşayışlarından birdEribire başka bir hayata çevirmek kolay değildir. Yavaş yavaş, alıştıra alıştıra kemâle erdirmek daha verimli, insan ve toplum psikolofisine uygun yoldur. Ayrıca bazı hükümlerin nesh yoluyla kolaylaştırılması, Cenabı Hak-k'ın insanlara bir lütfi şeklinde değerlendirilmelidir.

Sonuç olarak, Kur'ân'ı iyi anlayabilmek ve onun âyetleri hak­kında doğru hükümler verebilmek için mutlak surette nesh meselesini-bilmeye ihtiyaç vardır.

 

b) Nâsih ve Mensûh Kaynakları:

 

1- Ebu'l-Hatab, Katâde b. Diâme es-Sedûsî (118/726), Kitabu'n-Nâsih ve'l-Mensûh, Tah: Hatim Salih Zâmin, Beyrut.[92]

2- Zuhrî (124/742), en-Nâsih ve'l-Mensûh, Tah: Hatim Salih Zâmin, Beyrut.

3- Ata b. Müslim b. Meysere el-Horasânî (135/757), en-Nâsih ve'l-Mensûh, yazma, Zâhiriyye ktp. Şam.

4- İbnu'l-Kelbî, Muhammed Saib b. Bişr (146/763), en-Nâsih ve'l-Mensûh,

5- Mukâtil b. Süleyman (150/767), en-Nâsih ve'l-Mensûh.[93]

6- Ebû Ali, el-Huseyn b. Vahid el-Mervezî (159/775), en-Nâsihve'l-Mensûh.[94]

7- Abdurrahman b. Zeyd b. Eşlem el-Advî (182/798), en-Nâsih ve'l-Mensûh.[95]

8- Ebu'n-Nasr el-Basrî, Abdulvehhab b. Ata el-îclî el-Hifaf (204/ 819), en-Nâsih ve'l-Mensûh.[96]

9-  İbn Haccâc el-AVer Muhammed Haccâc b. Muhammed (206/821), en-Nâsih ve'l-Mensûh.

10- Kasım b. Sellâm (224/838), en-Nâsih ve'l-Mensûh, İstanbul Topkapı Sarayı ktp. m. Ahmed Bölümü no: 143'deki yazmanın Fuad Sezgin tarafından neşredilmiştir.[97]

11- Ebû Muhammed Hasen b. Ali el-Kûfî (224/838)

12- Ca'fer b. Bişr b. Ahmed es-Sakaiî (235/849)

13- Ebu'l- Haris Mervezî (236/850).

14-  Ahmed b. Hanbel (241/855), Kitabu'n-Nâsih ve'l-Men­sûh[98],

15- Sicistânî, Süleyman b. Eş'as (275/888).

16- İbnu'l-Harbî, el-Hafız, Ebî Ishak (285/898).

17- İbn Maiz el-Basri, îbrahim b. Abdillah (292/904).[99]

18- İbn Ebî Davûd (316/928), en-Nâsih ve'l-Mensûh.[100]

19- Ebû Müslim Muhammed b. Bahr el-Isfehânî (328/934), en-Nâsih ve'l-Mensûh.[101]

20- Kasım b. Esbag (340/951), en-Nâsih ve'l-Mensûh.[102]

21- el-Hallâc, el-Huseynb. Mansûr (309/921).

22- Zübeyr b. Ahmed b. Süleyman, Ebû Abdillah (317/930).

23- Kadı et-Tennûcî, Ahmed b. İshak, Ebû Ca'fer (318/930).

24- Abdullah b. Hazm, Muhammed b. Ahmed el-Ensârî (320/ 932), Tefsîrul-Celâleyn kenarında.

25- Muhammed b. Osman, Ebû Bekr eş-Şeybânî (322/933).

26- İbnü'l-Eribârî, Muhammed b. Kasım b. Beşşâr (328/939).

27- Ebu'l-Huseyn Ahmed b. Ca'fer b. Muhammed, İbnü'1-Münâ-dî (334/945).

28-  en-Nahhâs, Ahmed b. Muhammed, Ebû Ca'fer (338/949), en-Nâsih ve'l-Mensüh, Kahire, 1357.

29- Muhammed b. Abdillah, Ebû Bekr (350/961).

30- Münzir b. Sa'd, Ebu'l-Hakem, Nahvî el-Endelûsî (355/965).

31- Ebu'l-Huseyn Muhammed en-Nisaburî (368/978).

32- el-Merzebânî, Kadî Ebû Saîd en-Nahvî (368/978).

33- îbn Babeveyh el-Kummî, Muhammed b. Ali (381/991).[103]

34- Ebu'l-Kasım Hibetullah b. Selâme (410/1019), en-Nâslh ve'l-Mensûh, Kahire, 1387/1967, s. 110.[104]

35- Ebû Muhammed Mekkî b. Ebî Talib el-Kaysî (437/1045), el-tcâzfı Nâsihri-Kur'ân ve Mensûhih, Riyad, 1976[105]

36- Ebu'l-Mutarrif, Abdurrahman b. Muhammed, îbn Asba1 (402/1022).

37- Abdulkâhir b. Tahir el-Bağdâdî (429/1037).

38- îbn Hazm, Ali b. Ahmed, Ebû Muhammed (456/1064), Kahire'de basılmıştır.

39- Ebu'l-Yelîd b. Halef Sald el-Kurtubî (474/1081).

40- Ebû Abdillah Muhammed b. Berekât, en-Nahvi (520/1146).

41- Ebû Bekr Muhammed b. Abdulllah el-Meafirî el-İşbilî (543/ 1148).

42- Îbnül-Cevzî, Ebu'l-Ferec (597/1201), Nevâsihu'lKur'ân, Tah: Muhammed Eşref Ali Melbânî, Medine, 1404/1984 ; el-Musaffa bi Eküffi Ehll'r-Rusûh min İlmi’n-Nâsih ve'l-Mensûh, Tah: Hatim Sa­lih ez-Zâmin, Bağdat, 1405/1984.[106]

43- Alemu'd-Din. Ali b. Muhammed es-Sehavî (643/1245), et-Tavdu'r-Râsihfi'l-Mensûh ve'n-Nâsih[107]

44-  İbnü'l-Hisar, Ali b. Muhammed el-Ensârî el-Hazrecî (611/ 1214).

45- el-Mehdî ez-Zeydî, Muhammed b. el-Murtezâ (728/1328), Ukûdu'l-Gıyan Fi'n-Nasih ve'l-Mensûh fi'l-Kur ân, yazma.[108]

46- Yahya b. Abdillah el-Vasıtî (738/1337).

47- Muhammed b. Muhammed Zengî el-Isferayînî (747/1346).

48- Ahmed b. Ali b. Haceri'l-Askalânî (852/1149).

49- îbşîti, Ahmed b. İsmail, Şihabeddîn (883/1478).

50-  İbn Ebî Şeiîf (923/1517), Kttâbu'l-Âyât Elletî Fiha'n-Nâsih ve'l-Mensûh.[109]

51- Mer'îb. Yusuf el-Makdisî el-Cendelî (1033/1624), Kaîaidu'l-Mercan fl'n-Nâsth ve'l-Mensûh mine'l-Kur'ân, yazma[110],  Kahire, Daru'l-Kütüb, vr. 135.

52-  Muhammed b. Selâme b. Abdulhalik (1300/1882), Umde-tü'l-BeyânFiZübdetlNevâsihi'l-Kur’an, yazma.[111]

 53- Ebû Bekr Muhammed b. Musa el-Hazimî, el-î'tibâr Fi'n-Nâsih ve'l-Mensûh mine'l-Âsâr, Kahire, 1346, Haydarabat, 1319.

54-  Muhammed Hamze, Dirasatû'l-îhkâm ve'n-Nesh fi'l-Kur'â-ni'l-Kerîm, Mastır Tezi, Beyrut, ts., s. 223.

55- Ali Hasen el-Arîd, Fethu'l-Mennân Fi Neshi'lKur’an, Kahire, 1973, s. 350.

56-  Muhammed Mahmûd Ferağlî, en-Nesh beyne'l-îsbât ve'n-Nejy, Kahire, 1977.

57-  Mustafa Zeyd, en-Nesh fi'l'Kur'ânlrl-Kerîm, Kahire, 1963, s. 501.

 

c) Örnek Nâsih ve Mensûh Kaynağı

 

Kitabu'n-Nâsih ve'l-Mensûh fi Kitabillahi Teâlâ, Katâde b. Diâme es-Sedûsî (117/735), Tah: Hatim Salih Zâmin, Beyrut, 1406/ 1985.

Tahkiki gerçekleştiren Hatim Salih başlangıçta neshin anlamı, neshle Bedâ arasındaki fark, Nesh ilminin önemi hakkında bilgi vermiş, neshe ilişkin eser yazanların kronolofik sıralamasını yaparak, müellif sayısını 71'e ulaştıran kapsamlı bir araştırma yapmıştır. Ayrıca Katâde'nin hayatı ve eserleriyle ilgili bilgiler vererek, "Nâsih ve Men-sûh"un nüshalarını tanıtmıştır. Daha sonra kitap muhtevası, tahkik ölçülerine göre aktarılmıştır, (s. 31-53)

Katâde, Bu eserinde 17 sûrede tesbit ettiği Nâsih ve Mensûh âyetleri belirlemiş, konuyla ilgili bilgiler vermiştir.

Kitabın konusuyla ilgili olarak bize ulaşan ilk eserlerden olması önemini arttırmaktadır. Tahkikli nüsha, Tâbiîn'den olan Katâde*yi daha yakından tanımaya yardımcı olacağı gibi, Nâsih-Mensûh ilmini ve bu ilimle uğraşanları geniş çerçevede tanıtabilecektir.

 

3- Muhkem Ve Müteşâbih

 

a) Tarifi:

 

Muhkem âyetler, mânalarının anlaşılması için açıklamaya ih­tiyaç duyulmayan, herkesin anlayabilellceğİ âyetlerdir. Helâl, haram, namaz, oruç, zekât, hac ve Peygamberlerin kıssaları türünde olan âyetler muhkem âyetlerdir. Başka bir ifadeyle Muhkem, kolaylıkla anlaşılan, tefsire ihtiyaç göstermeyen ve tek mânası olan âyetlerdir.

Müteşâbih âyetler ise, birçok mânalara gelebilen, açıklamaya ihtiyaç duyulan veya anlamı akü ve nakille bilinemeyecek olan âyet­lerdir. Kıyametin kopması ve bazı sûrelerin başında bulunan harfler (Hurûfu Mukattaa) bu çeşittendir.[112]

Muhkem ve Müteşâbih kelimeleri Kur'ân-ı Kerîm'de değişik anlamlarda kullanılmıştır. Buna göre:

1- Kur'ân'ın bütünü muhkemdir. (Hûd, 11/1)

2- Kur'ân'ın tamamı mütesâbihtir. (Zümer, 39/23)

3- Kur'ân'ın bir bölümü muhkem, bazıları da mütesâbihtir. (Ali İmran, 3/7) Âlî îmrân sûresi 7. âyetinde "... Kur'ân'ın bir kısım âyetleri muhkemdir ki bunlar kitabın anası (temeli)dir. Diğer bir kısmı da mütesâbihtir. Halbuki müteşâbihin tevilini, Allah'tan başkası bile­mez. İlimde yüksek dereceye erişenler ise : "Biz ona inandık, hepsi Rabbimiz katındandir" derler ..." buyurulurken muhkem ve müteşâ­bih kelimeleri birbirinin zıttı anlamında kullanılmışlardır.

Âlimlerin çoğunluğuna göre, müteşâbih âyetlerin te'vilini, Al-lahtan başka kimse bilemez. Bunlara göre Âli İmrân 7. âyetindeki vakf, bu anlamı verecek biçimde gerçekleştirilir. Müteşâbih âyetler olduğu gibi kabul edilir, üzerinde durulmaz. Hz. Peygamber'in ve Sahâbînin anlayışı ve uygulaması bu yönde olmuş, müteşâbinlerin kurcalanmaması istenmiştir.[113] Selef Mezhebi görüşü olarak da ta­nımlanan bu anlayışın yanısıra Halef Mezhebi diye bilinen ve çoğun­lukla kelâmcılann savunduğu görüşe göre müteşâbihler te'vil edilebi­lir. Gerek Allah'ın müteşâbih sıfatlan, gerekse Hurûfu'l-Mukattaa te'­vil edilebilir. Üstelik yapılacak te'villerin çeşitli yönlerden faydaları mevcuttur. Bu faydalan şöyle sıralamak mümkündür:

1- Bu âyetler sayesinde insan fikri dondurulmamış, geniş bir fikir hürriyetine izin verilmiş olmaktadır. Böylece insanini şerefi yük­seltilmektedir.

2- Müslümanlar daha çok öğrenmeye ve başka bilgiler edinmeye sevkedilmiştir.

3- Dinin tebliğ ve tesisine engel olmak için sorulan suallere sus­turucu cevaplar verilmek suretiyle, meydana gelecek fesaüann önün­de ilk günden set çekilmiştir.

4- Müteşâbihler insan oğlu için bir deneme olmuş, onların iman veya inkâr etmelerinin bir ölçüsü kabul edilmiştir.

5- Müteşâbihler insan oğlunun güç ve yeteneği, ilim ve irfanı ne olursa olsun âciz bir yaratık olduğunun canlı delilidir.

6- Müteşâbih lâfızlar, Kur'ân'ın ciltler dolusu kalın kitaplardan oluşmasını önlemiş, mevcut haliyle ezberlenmesi ve korunması kolay bir kitap olmasını sağlamışta-. Üstelik bu durum çeşitli dil bilimleri­nin öğrenilmesine de âmil olmuştur.[114]

Genel olarak usûl âlimleri müteşâbihleri iki kısma ayırmışlardır:

1- Muhkemle karşılaşılaştınldığında mânası bilinebilen

2- Hakikatim bilmeye imkân olmayan âyetlerdir.

Bu taksime göre muhkemleri, nâsih, helâl, haram, hudûd ve ferâiz gibi iman edilip amel edilen konular oluştururken, Müteşâ­bihleri, iman edilip amel edilmeyen hususlar oluşturmaktadır. Mensûh, mukaddem, muahhar, emsal ve yeminler gibi.[115]

Müteşâbihteki gizlilik şu yönlerde belirebilir:

a) Sâdece lâfızda olması. Meselâ: Abese sûresinin 31. âyetindeki "Ebben" lâfzının az kullanılan ğarîb bir kelime olması sebebiyle lâfzın­da gizlilik bulunmaktadır. "Ebben" kelimesinin daha sonraki âyetin yardımıyla hayvanların otladıgı mer'a mânasına kullanıldığı anlaşıl­mıştır.

b) Sadece mânada olması. Allah'ın sıfatları, kıyametin ahvali, cennet nimetleri, cehennem azabı gibi insan aklının tam anlamıyla ihata edemeyeceği hususlardır. Kur'ân-ı Kerîm'de geçen ve Cenab-ı Hakk'ın istivasını, gelişini, yüksekliğini, yanını, yüzünü, gözünü ve elini ifade eden sıfatlan bu anlamdak müteşâbihi ifade ederler. Yukar­da belirtildiği gibi İslâm âlimleri bu tür âyetleri te'vil edip etmeme hususunda farklı düşünceye sahiptirler.

c) Hem lâfız hem de mâna da olması. Anlaşılması hem lâfzının hem de mânasının çeşitli yönlerden incelenip araştırılmasına bağlı olan âyetlerdir. Bakara sûresinin 189. âyetinde belirtilen, "Evlere arkalarından girmenin bir İyilik olmadığı" hususunu kavrayabilmek belli bir araştırmayı ve bilgiyi gerektirmektedir.[116]

 

b) Müteşâbih'le İlgili Kaynaklar:

 

1- Ebu'l-Hasen, Mukâtil b. Süleyman b. Beşir el-Ezdî (150/767), Mûteşâbihu'l-Kur’an.[117]

2- Ahmed b. Cafer el-Münâdî (256/870), Müteşâbiku'l-Kur’an.

3-  İbn Kuteybe (276/889). el-Müteşâbih mine'lHadîs ve'l-Kur’ân.[118]

4-  Ebu’l-Huseyn b. Ca'fer el-Münâdî (336/947), Müteşâbihu'l-Kafan, yazma, İskenderiyye ktp. no: 1993.

5- Muhammed b. el-Hasen b. Fûrek (406/1015), Hallu'l-Âyâti'l-Müteşâbihât, yazma, İstanbul, Atıf Efendi ktb. no: 433, vr. 74.[119]

6-  eş-Şerîf er-Radî, Ebu'l-Hasen Muhammed b, el-Huseyn el-Bağdâdı(406/1015).[120]

7- Abdu'l-Cebbârb. Ahmed el-Hemedânî (415/1024), Müteşâbi-hu'l-Kur'ân, Tah: Adnan Muhammed Zerzûr, Kahire, 1969, s. 808.

8- el-Hatîb el-îskâfî (420/1029), Dürretü't-Tenzil ve Ğurretü't-Te'vil fi Beyâni'l-Ayâti'l-Müteşâbihât, C.1, Beyrut, 1970, s. 544.

9-  Ebu'l-Kasım Rağıbu'l-îsfehânî, el-Huseyn b. Muhammed (502/1108), Hallü Müteşâbihâü'l-Kur’an.[121]

10- Tâcu'l-Kurrâ, Burhanuddin Ebi'l-Kasım, Mahmud b. Hamze el-Kirmanî (505/1110), Kitabu'l-Burhân fi Tevcihi Müteşâ-biht'l-Kur'ân, Tah: Abdulkadir Ahmed Ata, Beyrut.[122]

11- Şemsuddîn Ebû Ca'fer, Muhammed b. Ali el-Mazenderanî (588/1192), Müteşâbihu'l-Kur'ân,

12- İbn Şehr Âşûb (588/1085), Te'vîlu Müteşûbihati'l-Kur'ân.[123]

13- İbnü'l-Cevzî Abdurrahman b. Ali (597/1201), Mecâlisfi'l' Müteşâbih mine'l-Âyâti'l-Kur'aniyye.[124]

14- Fahreddin er-Razî (606/1209), Ğurretü't-Te’vil ve Dürretü't-Tenzil.

15- Ebu'l-Kasım, İbn Balâ, Ahmed b. Yezîd Abdirrahman (625/ 1228)

16- Ebû Muhammed Abdullah b. Abdirrahman el-Endelûsî en-Nahvî (634/1236), Reyyu'z-Zam'ân fi Müteşâbihi'l-Kurân.[125]

17- Alemuddin Ali b. Muhammed es-Sehavî (641/1243), Müte-şâbihâtü'l-Kitab.[126]

18- Ebû Cafer Ahmed.b. İbrahim el-Gırnatî (708/1308), Mellâkut-Te'vilıl-Kati'fi Funûni't-Tefsîr.

19-  İbn Teymiyye (728/1327), el-İklü Fi'l-Müteşâbih ve't-Te’vil, Kahire, 1394.

20- Şemsuddin îbn Lübban, Muhammed b. Ahmed ed-Dımeşkî (749/1349), Reddu Meûni'l-Âyâti'l-Müteşabthât ilâ Meâni'l-Âyâti'l-Muhkemât basılmıştır.[127]

21- Abdurrahman b. EbîBekr, Celaleddin es-Suyûtî (911/1505), "Müteşâbihi'l-Kur'ân", Kahire, ts. ; Kutfu'l-Ezharfi Keşfi’l-Esrâr.

22- Şeyh Halil Yasin, Advâ alâ Müteşâbihâti'l-Kur'ân, C. 2, Beyrut, 1980, Eser 1651 soru ve cevabı kapsıyor.

23- Adnan Zerzûr, Müteşâbihu'l-Kur’an, Dımeşk, 1970, s. 197.

 

c) Örnek Müteşâbih Kaynağı:

 

Müteşâbihul-Kur'ân, Kâdî Abdu'l-Cebbâr b. Ahmed el-Heme-dânî (415/1024), Tah: Adnan Muhammed Zerzûr, Kahire, 1969.

Müellifin hayatı ve eserlerinin anlatıldığı giriş bölümünden son­ra (s. 7-38) eserin mukaddimesine geçilmiş, muhkem ve müteşabihle ilgili meseleler bizzat müellif Kâdî Abdülcebbâr tarafından "Mukad-dimetül-Müellif' başlığıyla anlatılmıştır (s. 1-39).

Daha sonra "Fâtiha"dan başlayarak, "Nâs" sûresine kadar içinde müteşâbih âyetleri taşıyan sûreler üzerinde çalışılmış, âyetlerle ilgili açıklamalar, "Mesele" ve "Cevap" şeklinde gerçekliştirilmiştir (s. 41-709).

Bu şekilde Müteşabihle ilgili âyetler 889 madde halinde incelen­miştir. Son olarak da İlca, Tahliye, Medh, Zem, Sevab, îkab, Lutf, Ma-ûnet ve benzeri kavramlarla ilgili görüş ve düşünceler de 16 Mesele halinde aktarılmıştır (s. 711-738).

Amelde Şâfi olmakla birlikte i'tiradda Mu'tezile mezhebinin ileri gelenlerinden sayılan Kâdî Abdülcebbâr, tefsir usûlüne ilişkin olarak yazdığı bu eserinde de akla öncelik veren metodundan hareket ederek, âyetlerin tevillerini yapmış, dil ve nazm inceliklerine yer vermiştir.

 

4- Süre Başlangıçları Ve Başlangıç Harfleri (Fevâtihu's-Suverve El-Hurûfu'l- Mukatta'a)

 

a) Sûre Başlangıçları:

 

Tarifi:

 

Dinleyicinin ilgisini çekmek için söze tatlı, akılcı, ince ve güzel bir üslupla başlamak esastır. Belagatın ana ilkelerinden olan söze güzel başlama prensibi, Kur'ân-ı Kerîm'de sûre başlarında en güzel ve en olgun örneklerini vermiştir.

Kur'ân'daki 114 sûrenin tamamını Suyûtî (911/1505), Başlan­gıçları itibariyle 10 grupta toplayıp, şu başlıklar altında incelenmiştir:

1- Allah'a Hamd (Övgü) ile başlayan 14 sûre. "el-Hamdülillâh, Sübhâne, Tebâreke, Sebbeha" gibi.

2- Hurûfu Mukattaa dediğimiz Heca harfleriyle başlayan 29 sû­re. "Elif Lâm Mîm "gibi.

3- Nida ile başlayan 10 sûre. 'Yâ eyyuhâ, Yâ eyyuhe'n-Nebiyyu, Yâ eyyuhe'n-Nâs" gibi.

4- Haber cümlesi ile başlayan 21 sûre. Âyetler isim, fiil veya edatlarla başlatılmıştır. "Berâetün, îkterabe, Kad Efleha" gibi;

5- Yeminle başlayan sûre 17 sûre. Vâv ve Lâm yemin harfleriyle sûre başlatılmıştır. "Ve'1-Leyli, Lâ uksimu" gibi.

6- Şart cümlesi ile başlayan 7 sûre. "tzâ câe nasrullâhi" gibi.

7- Emir ile başlayan 6 sûre. "Kul yâ eyyuhe'l-Kâfirûn, îkra'" gibi.

8- Soru ile başlayan 6 sûre. Bunlar Hel, Mâ ve Hemze'den oluşan soru edatlanyla başlatılmıştır. "Hel etâke hadîsu'l-Ğâşiye, Amme yetesâelûn. Elem tera keyfe feale" gibi.

9- Dilek ile başlayan 3 sûre. Bunlar Veyl ve Tebbet kelimeleriyle başlatılmıştır. "Veylün li'1-Mutaififîn, Tebbet yedâ Ebî leheb" gibi.

10- Ta'lil ile başlayan 1 sûre. "Lülâiî Kureyşin" ifadesinde sûre, ta'lîl Lâm'ı ile başlatılmıştır.

 

b- Başlangıç Harfleri                                                                    

 

Tarifi:

 

Bazı sûrelerin başında bir veya birkaç harfin birleşmesinden meydana gelen kesikli harflere "el-Hurûfu'1-Mukattaa" denir. Sûrele­rin bazısının bu şekilde başlayışı îslâmm başlangıcından beri müslüman âlimleri meşgul ettiği gibi, sonraki dönemde şark ve garb âlimleri­nin çalışma ve araştırmalarına konu olmuştur. Bütün âlimler bu harflerin müteşâbih lâfızlardan olduğunda ittifak halindedirler.

Bu harfler Kur'ân-ı Kerîm'in 29 sûresinin başında bulunmakta­dır. Tamâmı 14 çeşit harften meydana gelmiştir. Sûre başlarında tek, iki, üç, dört ve beş harfli olmak üzere 13 değişik halde görülürler. Harf sayılarına göre şu örnekleri verelim:

1- Tek Harfli: Nûn, Kâf.

2- İki Harfli: Tâ-Sîn.

3- Üç Harfli : Elif-Lâm-Mim.

4- Dört Harfli: Elif-Lâm-Mîm-Sâd.

5- Beş Harfli: Kâf-Hâ-Yâ-Ayn-Sâd.

Hurûfu Mukattaa'lar, bir kelime gibi yazıldığı halde, ayrı ayrı harflerinin isimleri sayılarak okunurlar. Yalnız her biri birer isim sa­yıldığından cer, nasb ve raf halinde okunabileceğine dair görüşler vardır. Ayrıca i'râb alâmetlerine dikkat edilmeksizin vakf halinde de okunabilirler.[128]

Başlangıç Harflerinin tam bir âyet olup olmadığı ihtilaflı olmak­la birlikte, tercih edilen görüş, bunların âyet olmayıp, kendilerini izleyen âyetin bir bölümü olmalarıdır. Basralılar hiçbirini tam âyet kabul etmezken Zemahşeit, meseleyi kıyâsı değil. Tevkifi bir ilim olarak ele alır.[129]

Hurûfu Mukatta'a hakkında başlangıçtan beri öne sürülen fi­kirleri iki grupta toplamak mümkündür.

1- Bu harfler "'Kur'ân'ın Esrârmdandır.", mânasını ve muradını Allah bilir. Hz. Ebû Bekr, îbn Abbâs, îbn Mes'ûd ve Hulefâ-i Râşidîn'e dayandırılan rivayetler, bu harflerin sırlı ve gizli bir ilim olduğunu vurgulamaktadır.

2- Bu harfler Müteşâbih âyetler grubuna girmektedir. Müteşâbihlerin de üzerinde durulup, düşünülüp te'vîl edilmesi gerekir. İlimde derinleşen âlimler bu te’vili gerçekleştirebilirler. Mütekellimler bu gö­rüşü savunmaktadır. Belirtilen görüşten hareketle, Hurûfu Makatta'a hakkında öne sürülen fikir ve değerlendirmeleri şu şekilde sıralamak yerinde olur:

1- Bu harfler sûrelerin isimleridir. Hangi sûrenin başında gel­mişse o sûrenin ismini belirlemiştir.

2- Bu harflerin herbiri Allah'ın isimlerinden veya sıfatlarından birine delâlet ettiği gibi, Allah'tan başka isimlere de delâlet eder. Meselâ: "Elif-Lâm-Mîm"deki "Elif Allah'a, Lâm Lâtif sıfatına, Mîm de Mecîd ve Benzeri sıfatlar"a delâlet etmektedir. Yine burada "Elif Allah'a, Lâm Cebrail'e, Mîm ise Muhammed (s.a.)"e işaret etmektedir.

3- Hurûfu Mukattaa Allah'ın îsm-iA'zamı'dır.

4- Bu harfler Kur'ân'ın isimleridir.

5- Bu harflerle Allah yemin etmektedir.

6- Bunlar münferit harflerdir, gayesi müşriklerin ilgi ve dikkatini çekmektedir. Müşriklere meydan okumaktır.

7- Birer tEribih edatıdır.

8- Bazı cümel hesapları ve bir kısım olayların istihracına yar­dımcı olan unsurlardır.

Beliren görüşlerden anlaşılıyor ki, bu konuda açık ve kesin neticelere ulaşılmamıştır. Harfler hakkında geçmişte ve halde bir çok şeyler söylenmiş, gelecekte de pek çok şeyler söylenecektir. Ortaya atı­lan görüşler bazı yönlerden akla uygun geliyorsa da hemen hemen hepsinin tenkide açık yönleri bulunmaktadır. Hz. Peygamber de bu hususta bir şey söylemediğine göre, bu konuda bizlere düşen şey, Hurûfu Mukattaa'nın Allah ile Resulü arasında bir şifre olduğunu söylemekten ibarettir.[130]

 

C- Fevâtihu's-Suver ve Hûrüfu Mukattaa Kaynakları:

 

1- Muhammed b. Muhammed eİ-Gazzâlî (505/1111).

2- İbn Ebi'l-Esbağ,Zekiyyuddin Abdü'1-Azîm el-Kayravânî el-Mısrî (654/1256), el-Havâtmı's-SevânihFiEsrâri'l-Fevâtih,

3- Tâcuddin b. Ebû Duveyhen el-Mevsılî eş-Şâfiî (762/1361), Kenzu'd-Dürer Fi Hurûfi Evâili's-Suver.

 

5- Ğarîbu'l-Kur'ân

 

a) Tarifi:

 

"Ğarîb" kelimesi, yabancı, anlaşılmaktan uzak ve kapalı anla­mına gelmektedir. Kur'ân-ı Kerîm'de yer alan, araplar arasında da yaygın bir şekilde kullanılmadığı için pek bilinmeyen kelimeleree "Ğa­rîb" denilmiştir. Kur'ân'da nadiren de olsa yabancı kelimelerin bulu­nuşu, ekseriyeti teşkil eden Kureyş lehçesinin dışında, diğer lehçeler­den de birçok kelimelerin yer alması "Ğarîbu'l-Kur'ân" meselesini ortaya çıkarmıştır.

Çok zengin bir yapıya sahip olan Arap dilinin muhtelif lehçeleri­ne herkes vakıf olamaz. Bir insan bir dili ne kadar bilirse bilsin, her kelimenin mânâsım anlayamaz. Arap diliyle indirilen Kur'ân için de ayrı durum söz konusudur. Nitekim sahabeden bazıları bunu itiraf etmişlerdir. Meselâ: ashabın ileri gelenlerinden Abdullah b. Abbâs, "Fâtır" kelimesinin, başlamak anlamını ifade eden bir isim olduğunu iki arap köylüsünün bir kuyu başındaki münakaşası sonrasında öğrendiğini söylemiştir.[131]

Kur'ân'da bu çeşit garîb kelimelerin anlaşılması için, sahabe devrinden itibaren eski arap şiirine baş vurmak zarureti hasıl olmuş ve öyle yapılmıştır. Nitekim birçok âyetin mânası kendisine sorulan îbn Abbâs'm bu sorulan beyitler şahit getirerek cevapladığı nakledil­mektedir. İkinci asrın sonlarından itibaren de filologlar, garîb kelime­lerle ilgili gramer meselelerinin çözümüne ve i'râbma kendilerini vermişlerdir. Bu cümleden olmak üzere, Ebû Ubeyde Ma'mer b. el-Mü-sennâ (210/825) Arap dilini belli bir kaide sistemi içinde ele alarak bu konuda ilk eser vücûda getiren zât kabul edilmiştir.

Kur'ân-ı Kerîm'de yabancı kelimelerin olup olmadığı meselesi ihtilâflara yol açmıştır. Aralarında îbn Cerîr, eş-Şâfiî ve Ebû Ubeyde'-nin bulunduğu bir kısım âlimler, Allah kelâmında arapçadan başka, tek yabancı kelimenin mevcut olmadığını iddia etmişlerdir. Bir kısım âlimler ise Kur'ân'da yabancı kelimelerin varlığını kabul etmektedirler. Arapların gerek ticaret ve gerekse diğer vesilelerle, zaman zaman temas ettikleri yabancılardan bazı kelimeleri almış oldukları ve kendi dillerinde kullandıkları düşünülebilir. Kur'ân-ı Kerîm de araplann ko­nuştukları dil ile nazil olduğuna göre, onda bazı yabancı kelimelerin bulunması tabiîdir.

Kur'ân'da geçen garîb kelimelere bir kaç örnek vermek gerekirse bunları şöyle sıralayabiliriz:

1- "Sefih" kelimesi, Kinâne lehçesinde "Câhil" anlamına gelir.

2- "Bağy".         "     Temîm     "             "Hased"

3- "er-Rakîm"   "      Rûm dilinde           "Kitap"

4- "el-Yemîn"    "      Kıbt         "            "Deniz"

Kaynaklar "Ğarîbu'l-Kur'ân" hakkında eser yazanların sayıla­mayacak kadar çok olduğunu söylerler. Biz de bunlardan bir kısmını kronolofik sıra içinde vermeye çalışalım:[132]

 

b) Ğarîbu'l-Kur'ân Kaynakları:

 

1- Atâ b. Ebî Rebâh (114/732), Ğarîbu'l-Kur'ân, yazma.[133]

2- Ebân b. Tağleb (141/758), ĞanbuÜ-Kur’an.[134]

3- Müerric b. Amr en-Nahvî es-Sedûsî (174/790).[135]

4- İmam Mâlik b. Enes (179/795}, Tefsîru Ğaribt'l-Kur'ân.[136]

5- Mersed b. Haris b. Sevr b. Alkame (195/811).[137]

6-  Ibn Eyyub el-Mukri, Ebû Ca'fer (II. asnn 2. yansında yaşı­yordu.), Garibu.'1-Kur’an, yazma.[138]

7-Nadrb. Şumeyl el-Basrî (203/818).[139]

8- Ebû Ubeyde Ma'mer b. el-Müsennâ (210/825).[140]

9- Ebu'l-Hasen Saîd b. Mersede el-Ahfeş el-Evsat (221/835).[141]

10- Kasım b. Sellâm (224/838), Ğaribu'lKur'ân.[142]

11-  Muhammed b. Selem el-Cumâhi (232/846), Garibu'l-Kur’an.[143]

12-  Ebû Abdirrahman Abdullah b. Yahya (237/851), Ğarîbu'l-Kur’an ve Tefsîruhu, Tah: el-Hacc Muhammed Selim, Beyrut, 1405/ 1985.

13-  İbnü's-Sikkît, Ya'kûb b. tshak (244/858), Ğaribu'l-Kur’an.[144]

14-  İbn Kuteybe. Abdullah b. Müslim (276/889), Ğanbu'l-Kur’an, Tah. Muhammed Selim el-Hacc, Beyrut..

15- Sa'Ieb ((291/903), Ğarîbu'l-Kur’an.[145]

16- Muhammed b. el-Abbas el-Yezîdî (310/922), Ğaribu'l-Kur'an.[146]

17- el-Hilâl Ahmed b. Muhammed Ebû Bekr (311/923), Garîbu'l-Kur'ân, yazma.[147]

18- Ebû Bekr Muhammed b. Hasen, îbn Dureyd (321/934). [148]

19- Ebû Zeyd el-Belhî, Ahmed b. Sehl (322/933), Kitabu mâ Ûğlika min Ğanbi'l-Kur'ân.[149]

20- Ebû Bekr Muhammed b. Aziz es-Sicistânî (330/941), Ğari-bu'l-Kur’an el-Müsennâ bi NüzhetCl-Kulûb, Kahire, 1325.[150]

21- Ebû Ömer Muhammed b. Abdülvâhid (345/956).[151]

22- Ebû Bekr Ahmed b. Kamil (350/961), et-TakrîbFi Keşfi'l-Ğarîbl'l-Kur’an.[152]

23- Ebû Bekr en-Nakkaş, Muhammed b. el-Hasen (351/962), el-İşâre fi Ğaribi’l-Kur’an.[153]

24- el-Herevî, Ahmed b. Muhammed (402/1011), el-Ğarîbân.[154]

25- el-Mehdî el-Kıyanî el-Huseyn b. Kasım (404/1013), Tejsvru Ğaribi'l-Kur’an.[155]

26- Ebû Ali Muhammed b. Muhammed el-Merzûkî (421/ 1030).[156]

27- Mekkî b. Ebî Talib el-Kaysî (437/1045), el-Umdefi Gafibi'l-Kur’an, Neşr. Yusuf Abdurrahman el-Maraşî, Beyrut.                          

28- Muhammed b. Ahmed el-Kinânî (454/1062),[157]

29- ed-Damağânî, Muhammed b. Ali (478/1085), ez-Zevâid ve'n-Nezâir fi Ğanbi'l-Kur'ân.[158]

30- Rağıb el-Isfehânî (503/1109), el-Müfredât fi Ğarîbi'l-Kur'-ân, Basılmış.[159]

31- el-Küfrtabî. Muhammed b. Yûsuf (503/1109), Ğarîbu'l-Kur’an.[160]

32- Tâcu'l-Kurrâ Kirmanı (505/1110), Acâibu'l-Kur’an.[161]

33- Ahmed b. Ali el-Beyhakî (544/1149), el-Muhü bi Lüğati'l-Kur’an.[162]

34- Ebû Muhammed Abdurrahman b. Abdilmün'im el-Hazrecı (564/1168).[163]

35- Ebu'l-Berekât İbnu'l-Eribâri (577/1181), el-Beyânfi Ğan-bu'l-Kur’an, Tah: Taha Abdülhamid, Kahire, 1969, s. 421.

36- İbnu'l-Harrat Abdullah b. Abdirrahman el-Ezdî el-îşbilî (581/1185), Ğaribu'l-Kur’an ve'l-Hadîs.[164]

37- Ebu'l-Meâlî Ahmed b, Ali   el-Bağdâdî, İbnü's-Semin (596/ 1200).

38- İbnü'l-Cevzî (597/1201), el-Erib fi Tefsîri'l-Garib.[165]

39- Ebû Hayyan el-Endelûsî (745/1345), Tuhfetü'l-Erib bima fi’l-Kur’ani’l-Kerim mine'l-Ğanb, 1345/1926, s. 142.[166]

40-  İbnü't-Türkmânî, Ali b. Osman ... el-Mardînî, Ebu'l-Hasen (750/1349), Behcetü'l-Eribfi Ğaribi'l-Kur'ân.[167]

41- Abdurrahim b.el-Huseyn b.Abdirrahman , Ebu'1-Fadl (806/ 1404), Elfiye fi Tefsiri Elfözil-Kur’ân, Basılmış.[168]

42-  Ebu'1-Feth et-Tusterî, Celâl el-Bağdâdî, Nasrullah b. el-Ahmed (812/1409), Nazmu Ğaribi'l-Kur’an.[169]

43- Ebû Zeyd es-Seâlibî, Abdurrahman b. Muhammed (875/1470), ez-Zehebü'l-İbnz fi Ğaribi'l-Kur’ani'l-Azîz.[170]

44- Ebu'I-Fadl es-Sûdûnî, Kasım b. Kutluboğa Zeyneddin (897/ 1474),   Ğaribu'l-Kur’an.[171]

45-  İbnü'ş-Şihne (921/1515), Ğarîbu'l-Kur’an, yazma, Ezhe-riyye, ktp. 1/153.

46-  en-Naşiri, Hamze b. Abdillah (926/1520), Ğarîbu'l-Kur'ân.[172]

47-  Mustafa b. Hanefî ... ez-Zehebî (1280/1863), Tefsîru Ğaribi'l-Kur’an, Basılmış.[173]

48-  Muhammed Fuad Abdülbakî,  Mu'cemu  Ğarîbi'l-Kur'ân Müstahricen min Sahîhi'l-Buhâri, Beyrut, 1950.

 

c) Örnek "Ğarîbu'l-Kur'ân" Kaynağı

 

Ğarîbu'l-Kur'ân ve Tefsîruh, Ebû Abdlrrahman Abdullah b. Yahya b. Mübarek el-Yezîdî (237/851), Tah. Muhammed Selim el-Hacc, Beyrut, 1405/1985.

Muhakkik, başlangıçta eseri takdim ederken, "Garîbu'l-Kur1-ftn"la İlgili bilgiler vermiş, müellif ve kitabını tanıtmıştır, (s. 5-57) Daha sonra "Ümmül-Kitâb" diye isimlendirilen "Fatiha Sûresi"nden başlanıp son sûreye kadar bütün sûrelerde "Ğarîb" kelime ve ıstılah­ların açıklaması yapılmıştır, (s. 61 -447)

Kitapta, "Garîb" kelimelerin geçtiği âyetlerin numaralarının verilmiş olması, açıklamaların harekeli yapılması, ayrıca dipnotta muhakkikin çeşitli kaynaklardan gelen bilgi ve rivayetleri toplaması araştırma ve bilgi edinme açısından çok yönlü fayda sağlamıştır. Meselâ: "Fatiha Sûresi"nde dört kelime veya ıstılah, "Ğarîb" kabul edilerek tefsir edilirken, "Nâs Sûresi"nde .sadece "Hannâs" kelimesi açıklamaya tâbi tutulmuştur.

Kitabın sonundaki "Ğarîb" kelimelerin alfabetik fihristi de'diğer fihristler içinde önemli bir kolaylık unsuru olarak gözükmektedir. Eserin konuyla ilgili kaynaklar arasında orta hacimli bir eser özelliği taşıması, uzunluk ve kısalıktan uzak olması, müellifinin de araların­da Ferrâ'nm da bulunduğu ünlü âlimlerin talebeleri arasında yer alması incelenip tanınmasını daha da önemli hale getirmiştir.

 

6- İ'câzu'l-Kur'ân

 

î'câz kelimesi lügatte, âciz bırakmak anlamına gelir. Bir şeyin benzerini yapmaktan âciz bırakan şeye de mu'cize denir. Bu bakım­dan Kur'ân-ı Kerîm, Hz. Peygamber'in en büyük ve ebedî mu'cizesidir. Onun bir benzerini meydana getirmek mümkün değildir. Çünkü Kur'­ân en büyük şâirleri ve en ünlü hatipleri dahi hayrete düşürmüş, hiç kimse ona benzer veya ona yakın bir eser meydana getirememiştir. Dolayısıyla Kur'ân, Hz. Peygambere indirilen en büyük sürekli aklî mu'cize olma özelliğini kazanmıştır.

Kur'ân-ı Kerim'in i'câzını şu yönlerde aramak mümkündür: 1- üslûbu, Dili ve Fesahati: Tüm insanlar bir araya gelip, Kur'ân'a benzer bir eser meydana getirmek için çalışsalar bile yine de onun benzerini meydana getiremeyecekleri bizzat Kur'ân'ın diliyle açıklanmıştır. Nitekim el-îsrâ, 17/88. âyette Kur'ân'ın benzerinin meydana getirilmesi istenirken, Hûd 11/13. âyetinde 10 sûrenin meydana getirtmesi için seslenilmiştir. Fakat âyetlerin bu şekilde meydan okuyuşuna hiçbir kimse karşılık vermeye cesaret edememiştir.

Kur'ân-ı Kerim'in uslûb özelliklerini şöyle açıklayabiliriz:

a) İnsanların te'lif ettiği eserlerin üslûbuna benzemediği gibi diğer indirilen (münzel) kitapların üslûbundan farklıdır.

b) Kur'ân gönüllere hoş gelen üslubuyla dost ve düşmanın din­lemekten kendini alıkoyamadığı, kitap olmuştur. Bu yüzden Velid, Lebid, el-A'şa, Ka'b b. Züheyr gibi belagat üstadları hayret ve takdir hislerini gizleyememişlerdir. Ayrıca Velid b. Muğîre, Ahnes b. Şerik ve Ebû Cehil gibi îslâm düşmanları onu dinlemekten vazgeçememişlerdir.

c) Kur'ân'ın üslûbuna yalnız müslümanlar değil, arapça bilen ve bilmeyen gayr-i müslünler, hattâ müsteşrikler bile hayran kalmışlar­dır.

d) Gönüllere hoş gelişi, muhtevası, dünya ve âhiret saadetini sağlayan prensipleriyle Kur'ân, arap dilini de basit mantık alanından ileri seviyede medeniyet ve kültüre kaynaklık edecek seviyeye yükselt­miş, dolayısıyla arap edebiyatının ilk ve ölmez şaheseri olmuştur.

2- Te'lif yönündeki eşsizlik: 20 yılı aşkın süre içinde aralıklarla parça parça nazil olmasına rağmen âyet ve sûreler arasında eşsiz bir vahdet ve insicam vardır.

3- İhtiva ettiği ilimler yönünden icazı.

4- Beşeriyetin ihtiyaçlarını karşılaması.

5- Tabiat ilimlerine temas ve işarette bulunması.[174]

6- Geçmiş, gelecek ve hal ile ilgili gaybî haberlerinin gerçekleş­mesi. Bu üç çeşide,

a) Eski milletlerin haberleri.

b)  Hz. Peygamber zamanında içyüzleri açığa vurulan münafık­ların durumu.

c) Bizanslıların îran'Ia yapacakları savaşta galip gelecekleri ha­beri misâl olarak verilebilir.

7- Kur'ân'ın Hz. Peygamber tarafından tebdil edilmemesi. Hz. peygamber vahye bağlı kalarak sadâkat göstermiş, yer yer kendisinin dikkatini çeken ve tenkid eden âyetleri bile ayrıen tebliğ etmiştir.

İşte Kur'ân'ın bütün bu özellik ve meziyetlerinden geniş bir şekilde ve delillere dayanarak bahseden ilme "İ'câzu'l-Kur'ân" adı verilmiştir. Tefsirler ve Tefsir Usûlü ile ilgili eserlerde bu konuya geniş yer ayrılmıştır.[175]

Kur'ân'ın eşsizlik ve i'câzı hakkında çeşitli asırlarda zengin bir literatür meydana getirilmiş, hatta müsteşrikler bile eserlerinde bu hususa yer vermişlerdir.

 

b) "î'câzü'I-Kur'ân" Kaynakları:

 

1- Ebû Ubeyde (207/822), İcâzu'l-Kur'ân.

2- Osman el-Câhız (255/869), Nazmu'l-Kur'ân.

3- Ebû Abdillah Muhammed b. Zeyd b. Ali b. Huseyn el-Vasıtî (306/919), İcazu’l-Kur'ân.[176]

4- Abdullah b. Ebî Dâvûd (316/928), Nazmu'l-Kur’an.

5- Ali b. İsa er-Rummânî (384/994), en-Nüketfi İ'câzi'l-Kur’an, (Selâsü Resâil fi'1-Kur'ân) içinde, Tah:  Muhammed Halefullah, Kahire.[177]

6- Abdullah b. Abdirrahman, Ebû Zeyd el-Kayrevânî (386/996), İ'câzu'l-Kur'ân.[178]

7- Ahmed b. Muhammed b. İbrahim el-Hattâbî (388/998), Beyânü'l-Î'câzi'l-Kur’an, Tah: Muhammed Halefullah, Muhammed Za'lûl Selâm, Kahire, 1372/1953, s. 125.[179]

8- Ebû Bekr Muhammed el-Bakıllânî (403/1013), İ'cazu'l-Kur’an, Kahire, Değişik Baskıları, 1315, 1963, 1349.[180]

9- eş-Şerif er-Radiyy, Ebu'l-Hasen Muhammed b. Ebî Ahmed el-Huseyn el-Bağdâdî (406/1015), Telhîsu'l-Beyân Fi Mecâzâti'l-Kur’an, Tah: Muhammed Abdülğanî Hasen, Kahire, 1955, s. 458, Bağdat, 1375/ 1954.[181]

10- Muhammed b. Numan b. Abdisselâm el-Ukberî (413/1022), el-KelâmFi Vucûht İ'câzi'l-Kur’an.[182]

11-  Kadî Abdülcebbâr (415/1024), elMuğnîFi İ'câzi'l-Kur’an, Mısır, ts.

12- Abdulkahir b. Abdirrahman el-Cürcânî (471/1078), Delâilü'l-İ'câz Fi'l-Meânl ve'l-Beyân ve Yüsemmâ İ'cazü'hKur’an, Beyrut, Riyad ve Kahire Kütüphaneleri.[183]

13- Ali b. İsa er-Rummânî (386/996), el-Hattabî (388/998), Selâsu Resâüfi İ'câzi'l-Kur'ân, Tah: Muhammed Halefullah Ahmed, Muhammed Za'lûl Selâm, Mısır, 1968.

14- Ebu'l-Kâsım Abdullah, îbn Nakiyya.el-Bagdâdî (485/1092), el-Cüman Fi Teşbîhati'l-Kur'ân, Tah: Adnan Zerzur, Muhammed Rıdvan ed-Dâye, Kuveyt, Tah: Ahmed Matlûb, Hatice el-Hadîsî, Bağdat, 1387/1958.

15-  Muhammed b. Ebi'I-Hasen el-Bakkalî el-Havârizmî (562/ 1167), et-TEribih alâ İ'câzi't-Kur’an.[184]

16- Fahreddin er-Râzî (606/1209), İcazu’l-Kur’an.

17-  İbn Ebi'l-Esbağ, Abdülazim b. Abdilvahid b. Zaiîr (654/ 1256), Bediu'hKur'ân, Tah: Hanefî Şeref, Kahire, 1377/1957.[185] ; Tahrîru't-Tahrîr Fi Sınaati'ş-Şi'r ve'n-Nesr ve Beyânı İ'câzi'l-Kur’an, Tah: Hanefî Muhammed Şeref, Kahire, 1383.

18- Kemâleudin Abdülvâhid b. Abdilkerîm, ez-Zemelkanî (727/ 1327), el-Burhânu'l-Kâşif an Î'câzi'l-Kur’an, Tah: Hadicetü'l-Hadîsî, Ahmed Matlûb, Bağdat, 1974, s. 432 ; et-Tibyân fi İlmi'l-Beyân el-Mutli' alâ İ'câzi'l-Kur'ân, Tah: Ahmed Matlûb, Hatice el-Hadîsî, Bağdat, 1383/1964, s. 255.

19-  îbnü'l-Barizi, Hibetullah b. Abdirrahman, Ebu'l-Kasım (738/1338), Bedîu'l-Kur’an.[186]

20- el-Müeyyid îmamuddîn Yahya b. Hamze el-Alevî (745/1344), et'Tıraz fi Ulûmi'l-Hakaiki'l-Î'câz.[187]

21- İbn Kayyım el-Cevzîyye, Muhammed b. Ebî Bekr b. Eyyûb (751/1350), el-Fevaidu'l-Müşevvik ilâ Ulûmi'l-Kur'ân ve İlmi'bBeyân, Mısır, İstanbul, 1927.

22- el-Meczûmu'1-Mehaimî, Ali b. Ahmed b. Ali el-Hindî, Ebu'l-Hasen (835/1432), Tabsîrurrahmân ve Teysîru'l-Mennân biba'dı mâ yüşıru ûâ İ'câzi'l-Kur’an.[188]

23- Suyûtî, (911/1505), Mu'tereku'l-Ekran fi İ'câzi'l-Kur'ân, Tah: Ali Muhammed el-Becavî, Kahire, C. 3, 1969-1973.

24- Şemseddin Ahmed b. Süleyman b. Kemal Paşa (940/1533), Beyânu   Uslübi'l-Hakîm yazma, Bağdat Evkaf ktp. no: 10102  ; Merkezü'l-bahsi'l-îslâmi, no: 63 ; İstanbul Süleymaniye ktp. no: 63 ; İstanbul Süleymaniye ktp. no 40.[189]

25-  Abdullah Ömer b. Muhammed el-Afyûnî (1154/1741), Rennetü'l-Mesanîfi.Hukmi'l-İktibasi'l-Kur'âni[190]

26- el-Kannûcî Abdulbasit b. Rüstem, Ali b. Ali (1223/1808), Acîbu'l-Bey ân Fi Esrârt'l-Kur'ân.[191]

27- Muallim Naci (1893), İ'câzu'l-Kur’an.

28-  Muhammed b. Abdilmuttalib Vâsıl (1350/1931), İ'câzu'l-Kur’an.[192]

29- Mustafa Sâdık er-Râfiî (1356/1937), İ'câzu'l-Kur'ân ve Belâğatü'n-Nebeviyye, Kahire, 1384/1956), s. 384.[193]

30- Muhammed Vefa el-Emîrî, Elvan mine'l-î'câzi'l-Kur'ân, Haleb, 1401.

31- Abdurrahman Şahin, Î'câzu'l-Kur’an ve'l-îktişafâtü'l-Hadî-se, Mısır, 1950, s. 56.

32-  Bintü'ş-Şatiî, Aişe Abdurrahman, el-İ'câzüTBeyâniyy li'l-Kur’an ve Mesâüü Îbni'l-Ezrak, Kahire, 1971.

33- Mahmud es-Seyyid Şeyhûn,  el-î'câz Fi nazmi'l-Kur'ân, Kahire, 1398/1978.

34- Hanefi Muhammed Şeref, Î'câzii'l-Kur’ani'l-Beyânî, Mısır, ts.

35- Abdülkerîm el-Hatîb, İ'câzu'l-Kur'ân Fi Mejhûmi'lCedîd, Beyrut, Riyad, ts. ; Î'câzu'l-Kur'ân (el-î'câz fi Dirâseti's-Sâbikîn), Beyrut, 1395/1975, s. 373, Kahire, 1979.

36-  Fehmi Ahmed Amir, Belâğatü'l-Kur'ân Beyne'l-Fenni ve't-Tarih, Kahire, 1975, s. 408.

37- Muhammed el-Hıdir el-Huseyn, Belâğatü'l-Kur’an, Dımeşk, 1971, s. 1971, s. 220.

38- Ahmed Fevzi es-Saatî, el-Burhânfi Î'cazi'l-Kur'ân, Dımeşk, 1924.

39- Abdülfettah Laşeyn, el-Bedî' fi Dav'i Esâlîbi'l-Kur'ân, Kahire, 1979, s. 206 ; el-Meânîfi Dav'i Bsâlibi'l-Kur’an. Kahire, 1978, s. 368.

40- Naim el-Humusî, Tarihu Ftfcreti İ'câzi'l-Kur'ân münzü Bi'se-ti'n-Nebeviyye hattâ Asrtne'l-Hözv, Beyrut. 14000/1980, s. 480.

41-  Seyyid Kutub (1967),  et-Tasvîru'l-Fenniyyu fi'l-Kur'ân, Kahire, 1949, Beyrut, 1979.

42-  Bekrî Şeyh Emin, et-Ta'bîru'l-Fenniyyu Fi'l-Kur'ân, Beyrut, 1973.

43- Fethi Ahmed Amir, Fikretü'n-Nazm Beyne Vucûhi'l-İ'câz Fi'l-Kur'âni'l-Kerîm, Kahire, 1395/1975, s. 303 ; el-Meâni's-Saniye fi'l-Uslübi'l-Kur’aniyy, îskenderiyye, 1976, s. 478.

44-  Fethi Abdülkadir Ferid, Funûnu'l-Belağa Beyne'l-Kur’an ve Kelâmi'l-Arab, Riyad, 1400/1980.

45-  Hişam Abdurrazık el-Humusî, Kabes mine'l-î'câz, Şam, 1399/1979.

46-  Muhammed Abdulğanî Hasen, el-Kur'ân Beyne'l-Hakîka ve'l-Mecâz ve'l-î'câz. Kahire, ts.

47-  Muhammed Mütevelli eş-Şa'ravî, Mu'cizetü'l-Kur'ân, C. 2, Kahire, 1980.

48- Ahmed Bedevi, Min Belağati'l-Kur’an, Kahire, 1950, s. 412.

49- Malik b. Nebî (1973), ez-Zahiretü'l-Kur’aniyye, Beyrut, 1968.

50- Muhammed İsmail İbrahim, el-Kur’an ve İ'câzünu't-Teşrtiyy, Kahire, 1979.

51- Mustafa Sadık er-Rafiî, İ'cazu'l-Kur’an.

52- Ahmed İzzeddin, el-Kur’an Yetehaddâ, Kahire, 1978.

53- Muhammed Ebû Zehra, el-Mu'cizetü'l-Kübrâ, el-Kur'ânü'l-Kerim, Kahire, 1390/1970, s. 614.

54- Muhammed   Cemaleddin  el-Fendî, Min Ravail İ'câzi'l-Kur’ani'l-Kerim, Kahire, 1967, s. 111.

55- İsmail Karaçam, Sonsuz.Mu'cize Kur’an, İstanbul, 1987.

 

c) Örnek Î'câzu'l-Kur'ân Kaynağı:

 

Selâsü Resâilfi İ'câzi'l-Kur'ân,Rummâni, Hattâbî, Abdülkahir Cürcânî, Tah: Muhammed Halefullah, Muhammed Zağlûl Selâm, Kahire, ts. s. 193.

İ'câzu'l-Kur'ân'a ilgili olarak Hattabî (388/998), Rummanî (386/996) ve Abdülkahir Cürcanî (471/1078) tarafından yapılan çalışmaların anılan şahıslar tarafından tahkiki yapılarak Selâsü Resâûjt İ'câztl-Kur’an adıyla neşredilmiştir.

Kitabın mukaddimesinde tahkiki gerçekleştirip neşredenler, risaleler ve müelliflerin hayatıyla ilgili tanıtıcı bilgiler verilmiştir, (s. 5-16) Daha sonra 3 risalenin tahkikti metnine ayrı ayrı yer vermişlerdir, (s. 17-144) Kitabın sonunda talikler ve ilâve bilgiler sunulmuştur, (s. 145-193)

 

1- Risale

 

"Beyânu İ'câzi'l-Kur'ân", Ebû Süleyman Hamd b. Muhammed b. İbrahim el-Hattabî (388/998), 45 sayfayı aşkın risalede müellif, Kur'-ân'm i'câzıyla ilgili Öteden beri çeşitli görüşlere yer verilmekle birlikte kimsenin konuyu noktalayamadiğını vurgulamıştır. Sarfe görüşünü tartışmış, gelecekle ilgili Kur'âni haberlere dikkat çekmiş, sonra belâ-ğat konusuna geçmiştir. Belagatla ilgili açıklamalarını üç kısma ayırmıştır. Beşerin Kur'ân benzerini getirememesinin sebep ve gerekçe-lerinl açıklamış, onun lâfız ve mana yönüyle mu'cize oluşuna temas etmiştir. Ayrıca Kur'ân Üslûbuna karşı bazı itiraz ve şüphelerin de geçersizliğini ispat etmiştir. Tahlillerini ince ve edebî bir uslûbla gerçekleştirmiştir.

 

2- Risale:

 

"en-Nüketfi tcâzi'l-Kur'âıi', Ebu'l-Hasen Aîi b. İsa er-Rummanî (386/996). Yaklaşık 40 sayfalık risalede {bkz. s. 67-104) müelîif, î'câzla ilgili sorulara cevaplar vermiştir. Müellif, İ'câz yönlerini yediye ayır­mıştır. Bunlar: Muarazanm terkedilmesi, Herkese meydan okuma, Sarfe (Karşılık verilmeyiş), Belagat, Gelecekten haber verme, Tabiat üstü oluş ve Her mu'cize ile kıyas edilişidir.

Bu bölümler içinde müellif özellikle Belagat özelliği üzerinde durur ve Belagatı 10 kısma ayırır. Bunlar: İ'câz, Teşbih, İstiare, Telâ-üm, Fevasıl, Tecanüs, Tasrif, Tazmin, Mübalağa ye Hüsnül-Beyân'dır.

Tüm bu kısım veya bablarm tasrifleri yapılmış, âyetler ve eski arap şiirinden şahitler getirilerek açıklanmıştır. Son sayfalarda da bela­gatın dışında kalan diğer i'câz yönlerinin açıklaması yapılmıştır.

 

3- Risale

 

"er-Rİsâletü'ş-Şqfiiyye", Ebû Bekr Abdülkahir b. Abdirrahman el-Cürcânî (471/1078), 40 sayfalık risalesinde (bkz. s. 105-144) Cür­canî, İ'câz yönlerini ele almış, özellikle araplann Kur'ân'la muarazayı göze alamayışlarına dikkati çekmiştir. Aralarında Câhız, Cerir, Ferez-dak, Velid b. Muğîre, Utbe b. Rebîa ve Îmruu'l-Kays'm bulunduğu

ünlü şâir ve ediplerin bu konudaki görüş ve düşüncelerini aktar­mıştır. Ayrıca Ebû Zerr, Ali b. Ebî Tâlib, Ömer b. el-Hattâb, Ebü Ubeyde ve Hammad'ın çeşitli görüş ve düşünceleri de sıralanmıştır. Bu arada Kur’an’ın diğer üstünlük yönleri de açıklanmıştır.

 

7-Aksâmu'l-Kur'ân

 

 a) Tarifi:

 

Tefsir usûlünün konularından biri de Kur'ân-ı Kerîm'deki ye­minlerdir. Kur'ân-ı Kerîm'in bazı âyetlerinde Allah'ın kendi yüce ismi üzerine, Peygamberlere, Kur'ân'a, meleklere, kıyamet gününe, tabiatta bulunan önemli varlıklara yemin edilmiştir.

Kur'ân-ı Kerîm'de yemin (kasem)'Ierin bulunmasındaki sebepler şöyle açıklanmıştır:

1- İslâm'dan önceki araplann toplum hayatında yeminin büyük rolü vardır. Araplann öteden beri alıştıkları bu usûlü Kur'ân-ı Kerîm muhafaza etmiştir.

2- İndirilen âyetler "yemin'lerle teyid edilip âyetler ve öngördüğü hususlar vurgulanmıştır.

3- Yemin edilen şeyin kıymet ve önemine işaret edilmiştir.

4- Dinleyenlerin dikkatlerini çekmek için kullanılmıştır.

Kur'ân-ı Kerîm'de 17 Sûre'nin başında yemin bulunmaktadır. Ayrıca sûre içlerinde de bir çok yemin mevcuttur. Bunlardan birkaç örnek verelim:

a) Allah'm kendi ismine yemin etmesi. (Hıcr, 15/92-93)

b) Hz. Peygamber'in yemin etmekle emredilmesi, (et-Teğabün, 64/7)

c) Kur'ân-ı Kerîm üzerine yemin edilmesi. (Yasin, 36/2-4)

d) Melekler üzerine yemin edilmesi. (Mürselat, 77/1-7)

e) Kıyamet gününün vuku bulacağına dair yemin. (ez-Zâriyât, 51/1-5)

Kur'ân-ı Kerîm'de kasemi ifade eden âyetler "Vav" veya "Lâ" harfleriyle başlamıştır. "Lâ" nefy harfinin kasem cümlesinin başında bulunması müfessirler tarafından çeşitli şekillerde açıklanmıştır.

Bu ilme dair en önemli eser İbnü'l-Kayyım el-Cevziyye (751/ 1350)'nin "et-TibyânFiAksâmi1-Kur'âitt adlı kitabıdır.[194]

 

b) "Aksâmu'I-Kur'ân" Kaynakları:

 

1- Şemseddin İbnu'l-Kayyım el-Cevziyye (751/1350), et-Tibyân FiAksâmi'l-Kur'ân, Tah: Taha Yusuf Şahin, Kahire, ts. s. 280, Mekke, 1321, Kahire, !933, Tah: Muhammed Hamid el-Fıkhî

2-  Abdulhamid el-Ferahi, îman Fi Aksâmi'l-Kur'ân, Kahire, 1349, Hindistan, 1329, s. 55.

 

c) Aksâmu'I-Kur'ân Kaynağı:

 

et-Tibyân Fi Aksâmi'l-Kur'ân Şemseddin Muhammed b. Ebî Bekr İbnü'l-Kayyım el-Cevziyye (751/1350), Tah: Taha Yusuf Şahin, Beyrut, 1402/1982, s. 270.

Konular fasıllar halinde incelenmiştir. Gerek yeminle başlayan sûreler gerekse yemin ihtiva eden âyetler ayrı ayrı ele alınarak 151 başlık altında tanıtılmıştır. Meselâ: 1. Fasılda Cenab-ı Hakk'ın gerek zatına gerekse zatına tlelâlet eden eşyaya yemin ettiği anlatılmış, ka­semin ya haber veya talep cümlesi şeklinde kullanıldığı vurgulan­mıştır. Ayrıca kasemle gözetilen maksat, kasemin cevabının belirtil­mesi veya hazfedilmesi de örneklerle açıklanmıştır. 2. Fasılda da Cenab-ı Hakk'ın halka gerekli iman esaslarına yemin ettiği belirtilerek tevhid, Kur'ân, Hz. Peygamber, ceza, va'd ve vaîd ve insan durumla­rıyla ilgili olarak yemin ettiği âyet örnekleriyle sıralanmıştır. 3. ve 4. Fasılda insan sıfatlarına yapılan yemin ayrıntılı olarak münakaşa edilirken 5. Fasılda güneş, kuşluk, ay, gündüz, gök ve yer üzerine ya­pılan yeminler ve bunların yorumu dile getirilmiştir.

Yani eser, Kur'ân'da yemin olayını çok yönlü olarak ayrıntılı biçimde ele almış, tek ve önemli kayrıak durumundadır.

 

8- Kısasu'l-Kur'ân

 

a) Tarifi:

 

Kur'ân-ı Kerîm'de geçmiş peygamberler ve milletlere dair kıssalar yer almaktadır.-Ayrıca Hz. Peygamber (s.a.v.)'in zamanında meydana gelen Hicret, Uhut, Mekke'nin Fethi, Ifk Hadisesi ve benzeri olaylar da Kur'ân'da anlatılmıştır.

"Kısasu'I-Kur'ân" adını alan tüm bu olayların zikredilmesindeki maksat insanların ibret almalarını sağlamaktır. Yoksa tarihi bir olayın anlatılıp tesbit edilmesi gaye edinllmemiştir. Nitekim kıssaların bazısı bir kaç kere tekrar edilmiştir. Bu tekrarlarla ahlâk ve terbiye ilkelerinin pekiştirilmesi hedeflenmiştir. Çünkü kıssalarda önceki dönemlerde doğru yol üzerinde bulunan kimselere mükafaat verildiği kötü ve yanlış yoldakilerin de cezalandırıldığı bildirilip öğretilmiştir. Bu arada geçmiş Peygamberlerin ve toplumların başına gelenler anla­tılmış ve sonunda hakkın galib geldiği açıklamıştır.

Kur'ân-ı Kerîm'deki kıssalarda bir yandan müslümanların azimleri kuvvetlendirilirken öte yandan az sözle çok bilgi ve sonuç alma imkânı getirilmiştir. Birçok sûrelerde ortaya konulan ibret sahneleriyle, kütüphaneler dolusu tarih kitabı okumaktan daha faydalı bilgi ve belgeler kazandırılmıştır. Ayrıca daha önce nakledilen birçok gerçek dışı motiflerle dolduran olaylar en ciddi ve doğru şekliyle anlılarak insan düşüncesi hayal ve masal dünyasından uzaklaştırı­larak gerçeğin aydınlığına götürülmüştür. Kur'ân-ı Kerîm'de en veciz ve en güzel şekilde anlatılan ve gözlerimizin önüne canlı tablolar halinde serilen kıssaları şöyle sıralayabiliriz:

a) Âdem ile melekler ve şeytan, Adem ile Havva, Adem ve oğullan Habil ve Kabil hadisesi.

b) Lokman'ın oğluna yaptığı öğütler.

c) Hz. Yusuf a karşı kardeşlerinin kıskançlığı ve Yusuf u kuyuya atmaları, Yusuf ile Aziz'in kansı arasında geçen hadise, Yusufun hapse girmesi kardeşleriyle görüşmesi.

d) Hz. Musa'nın peygamberliğinden önceki hayatı, peygamber­liği, mu'cizeleri, Fir'avun'un inadı, İsrail oğullarının Mısır'dan çıkması, Bakara ve Hızır kıssası.

e) Hz. Süleyman'ın kıssası, Süleyman ve Belkıs.

f) Hz. İsa'nın doğumu. Peygamberliği, sofrası.

g)  îsrail oğullan, Zülkarneyn, Ashâb-ı Kehf, Ashâbu'l-Uhdut, Ashâb-ı Fil.

h) İsra.Hicret, Bedir, Uhut, Benî Nadir, Ahzab, Mekke Fethi, Huneyn Gazvesi, İfk Hadisesi ve Münafıklara ait kıssalar. Kur'ân-ı Kerîm'deki kıssaların tarihi gerçekleri yansıtan ibret levhaları olduğuna inanıp bunların sebepleri üzerinde düşünerek hayata müsbet yön vermek durumundayız.[195]

Kıssalarla ilgili çeşitli asırlarda muhtelif eserler meydana geti­rilmiştir, şöyle ki:

 

b) Kısasu'l-Kur'ân Kaynakları:

 

1- Safîyyuddin Ahmed Mavsili, Nefaisü'l-Mercânfi cem'i Kısası'l-Kur'ân.[196]

2- Sa'lebî (427/1035), el-Arais.

3-Resul Mahalli, Kısasu'l-Kur’an, basılmış.

4- Muhammed Ahmed Câdu'l-Mevla, Muhammed ebu'1-Fadl İb­rahim, Ali Muhammed Becavi, Seyyid Şehhate, Kahire, 1356/1937.

5-  Muhammed Ahmed Hibetullah, el-Fennu'l-Kasasiyyu fi'l-Kuf-âni'l-KeTİm, Kahire, 1951.

6- Carullah Selile el-Hatip, Kısasu'l-Kur’an, Riyad, 1973.

7- Abdulkerîm el-Hatib, el-Kasasu'l-Kur’aniyye, Kahire. 1979.

8-  Servet Abaze. es-SerdüTKasasiyyu Fi'l-Kur'âni'l-Kerîm, Ka­hire, ts.

9- Abdülmünim Hafaci, Kasas mine'l-Kur’an.

10- Abdülvehhab en-Neccar, "Kasasu'l-Enbiya

 

c) Örnek "Kısasul-Kur'ân" Kaynağı:

 

Kısasu'l-Eribtyâ (Araisü'l-Mecâlis), Sa'lebî, Ebû îshak Ahmed b. Muhammed b. İbrahim (427/1035), Mısır, 1301.

Konulan, Meclis, bab, fasıl ve zikr başlıklarıyla anlatılan Arais 341 sayfadan oluşan bir eserdir. Meclis tabiri ana başlık, bab terimi de yan başlık yerine kullanılmıştır.

Kitab'a geçmiş haberlerin peygambere anlatılmasmdaki hikmet yönlerinin açıklanmasıyla başlanmış, yer, gök, güneş ve ayın yaratıl­masına ve mahiyetlerine ilişkin ayrıntılı bilgi verilmiştir. Daha sonra Uz. Adem'den başlayarak peygamber kıssaları sıralanmış ve fil olayına kadar geçen tüm hadiseler anlatılmıştır. Peygamberler ve kıssaları âyeti kerimelerin ışığında sahabe ve tabiîn kavilleriyle birlikte diğer bazı nakil ve rivayetlerle daha ayrıntılı biçimde aktarılmıştır. Süddi, Ka'bu'l-Ahbâr ve İbn-i İshak'dan alman bilgilerle rivayetler çeşitlen­dirilmiş fakat bunların tahkikleri yapılmamıştır.

"Araisu'l-Mecâlis", Kur'ânî kıssaların tarihi seyri içinde toplanıp ifade edildiği ilk eserlerden olması sebebiyle bu ilmin önemli kaynağı sayılmıştır.

 

9- Tekrâru'l-Kur'ân

 

a) Tarifi:

 

Kur'ân-ı Kerîmde bazı kelime ve âyetlerin bir veya birkaç yerde tekrar edilmiş olması "Tekrâru'l-Kur'ân" terimi ile ifade edilmiştir.

Tekrarın sebebi tekrar edilen şeye önem vermek ve dikkat çekmektir. Tekrarın gayesi de teşvik etmek, sakındırmak, rağbeti artırmak, şükre önem vermek, haber verilenleri teyid edip kuvvetlendirmektir.

Arap edebiyatında "Tekrar"ın lüzumlu bir keyfiyet olduğu da bilinmektedir. Bu tekrarlarla her defasında geçmişteki olayların in­sanlara daha açık ve etkili bir şekilde ibret dersi vermesi de sağlanmış olmaktadır.

Kur'ân-ı Kerîm'de tekerrür eden bazı âyetler şunlardır:

1- "Ki benim azabım ve tembihlerim nasılmış (düşünün)." Bu âyetler, Kamer sûresinde dört defa tekrar edilmiş­tir. (Kamer, 54/16, 18, 21, 30)

2- "İbret için Kur'ân'ı kolay­laştırdık, hiç ibret alan var mı?" Bu âyet de yine Kamer sûresinde dört defa tekerrür etmiştir. (Karner /54/17. 22, 32, 40)

3- "O gün (hakkı) yalan sayanların vay ha­line" Bu âyet el-Mürselât sûresinde on defa tekerrür etmiştir. (Mürse-lât, 77/15, 19, 24, 28, 34, 37, 40, 45, 47, 49)

4- "Rabbinizin hangi nimetlerini yalan sayabilirziniz ?" Bu âyet de er-Rahmân sûresinde 31 defa tekrarlan­mıştır. (er-Rahmân, 55/13, 16, 18, 21, 23, 25, 28, 30, 32, 34, 36, 38, 40, 42, 45, 47, 49, 51, 53, 55, 57, 59, 61. 63, 65, 67, 69, 71, 73, 75, 77)

5- "Şüphesiz, ben size gönderilmiş emin bir peygamberim. Artık Allah'dan korkun ve bana itaat edin. Sizden buna karşı hiçbir ücret istemiyorum. Benim mükafaatım, âlemlerin Rabbinden başkasına değildir." Bu âyetler Şuarâ Sûresinde beş peygamberin kendi ümmetlerine hitabı olarak beş yerde tekrar edilmiştir. (eş-Şu'arâ, 26/107-110; 125-127,131; 143-145; 162-165; 178-180)

Bu arada Kur'ân-ı Kerîm'de kıssaların özellikle tekrar edildiği görülmüştür. Meselâ: Hz. Adem kıssası Kur'ân'ın altı sûresinde tekrar edilmiştir. Her tekrarla da ayrı bir mâna ve ibret dersinin kastedildiği belirtilmektedir.[197]

 

b) "Tekrâru'l-Kur'ân" Kaynakları:

 

1- Mahmud b. Hamze b. Nasr el-Kirmânî (500/1106), Esrâru't-Tekrâr fi’l-Kur'ân, Tah: Abdulkadir Ahmed Ata, Kahire, 1398/1978, s.262.

2-  Muhammed b. Abdilazim el-Hımsî (1088/1677), Nuhbetü'l- Beyân fi mâ Vakaa mtne't-Teknrifi'l-Kur’an.[198]

3- Ebû Hafs Nureddin. Ömeru'l-Gazzi, Ömer b. Abdilgani (1277/ 1891), et-Tekriru'l-Vâkl fi'l-Kur’an.[199]

4- Ebu'1-Hayr, İbn Abidîn, Muhammed b. Ahmed b. Abdilganî (1343/1925), et-Tekrirfi't-Tekrtr, Basılmış.[200]

 

10- Emsâlü'l-Kur'ân

 

a) Tarifi:

 

Emsal, bir şeyin benzeri, delil ve hüccet anlamlarına gelen "Me­sel" kelimesinin çoğuludur. Kur'ân-ı Kerîm'de pekçok mesel vardır.

Meseller bir fikri pekiştirmek. Öğüt vermek, teşvik etmek ve sakındır­mak gibi maksatlarla yapılır. Bunlar iki gruba ayrılmaktadır:

1- Açık olan meseller

2- Gizli veya imalı meseller.

Açık olan mesele Ra'd sûresinin 17. âyeti örnek gösterilebilir. Bu âyette hak ve hak taraftarları gökten yağan yağmura, bâtıl ve bâtıl taraftarları da su üstündeki köpüklere benzetilmiştir. Ayrıca hak, süs eşyası olan ve fayda sağlayan madenlere, bâtıl ise erimiş maden üze­rindeki, kirve köpüklere benzetilmiştir.

Gizli mesele gelince el-A'raf sûresinin 58. âyetindeki iyi toprak ve kötü toprak kavranılan mü'min ve kâfiri belirlemek için getirilmiş birer meseldirler. Gerçekten iyi toprağın mahsûlü iyi olduğu gibi, iyi mü'mi-nin de ameli iyidir. Çorak toprağın ürünü de kıt ve kötü olduğu gibi kâfirin de ameli kötüdür.

Açık ve gizli mesel için Kur'ân'da çeşitli âyetlerin yer aldığı görül­mektedir. Özellikle gizli meseller, İslâm âlimlerinin ve mutasavvıfla­rının ilgisini çekmiş, inceleme ve araştırmalarına konu olmuştur. Meselâ: "İşlerin hayırlısı ortasıdır.", "Kişi bilmediğinin câhilidir." gibi mesellerin Kur'ân'da çeşitli âyetlerde örneklerini bulmanın mümkün olduğu belirtilmiştir.[201]

 

b) "Emsâlü'l-Kur'ân" Kaynakları:

 

1- el-Hakim et-Tirmizî, (279/892), el-Emsâl mine'l-Kitâb ve's-Sünne, yazma, Dâru'l-Kütüb el-Arabiyye, no: 218178.

2- Ebû Abdillah, İbrahim b. Muhammed el-Ezdî (323/935), Emsâlü'l-Kur'ân.[202]

3-  Ebû Talib Muhammed b. Ali , İbnu'I-Heysemî (642/1245), Emsâlü'l-Kufûn.[203]

4- Mahmud b. eş-Şerif, el-Emsâlfi'l-Kur’an, Kahire, ts. s. 111.

5- Ebû Abdirrahman Muhammed b. Hüseyn (412/1021)

6- İbnü'l-Hasen Ali el-Mâverdî (450/1058)

7- Şemsüddin Muhammed b. Ebû Bekr b. Kayyim el-Cevzfyye

8- Nuru'1-Hak Tenvîru'l-Pakistânî, Emsâlü'l-Kur’an ve Eseruhâ fi'l-Edebi'İ-Arabüjyi üe'l-Karni's-Sâlisi'l-Hicri, Mısır, Dâru'1-Ulûm Fa­kültesi, Yüksek Lisans Tezi.

9-  Abdurrahman Hasen el-Meydânî, el-Emsâlü'l'Kur'âniyye, Dımeşk, 1400/1980, s. 169.

 

c) Örnek "Emsâlü'l-Kur'ân" Kaynağı:

 

"el-Emsâl Fil-Kur'ûni'l-Kerîm”, İbnü'l-Kayyim el-Cevziyye (751/ 1350), Tah: Said Muhammed Nemre'l-Hatib, Beyrut, 1403/1983.

Tahkikli neşri yapılan ve 268 sayfadan oluşan kitapta şu bö­lümlere yer verilmiştir:

1. ve 2. Bâblarda Emsalin Tarifi  

3. Bâb İbnü'l-Kayyım el-Cevzîyye'nin hayatı ve eserleri  

4. Bâb el-Emsâlin Tahkiki

Yaklaşık yüz sayfalık tahkikli metinde İbnü'l-Kayyım el-Cevzîy­ye'nin Kur'ân'da vâki olan mesellerle ilgili tesbit ve araştırmalan Âyet-i Kerîme örnekleriyle anlatılmıştır. Emsal âyetleri 27 Fasıl halinde ayrı ayrı açıklanmıştır.

 

11- Mecâzu'l-Kur'ân

 

a) Tarifi:

 

Kelimelerin genel mânalarında kullanılmasına hakikat denilir­ken asıl anlamından başka bir mânada kullanılmalarına da "Mecaz" denir. Kur'ân-ı Kerîm'deki kelimeler gerçek mânalarında kullanıldığı gibi, bazen de mecazî mânalarında kullanılmıştır.

îslâm âlimlerinin çoğunluğu Kur'ân'da mecazın varlığını kabul etmişlerdir. Çeşitli mezheplere mensup bir kısım kimseler de Kur'ân'da mecazın olmayacağını söylemişlerdir. Onlara göre mecaz, kişinin hakikati ifade etmek için sıkıntıya düştüğü durumlarda kullanıldığı bir yoldur. Böyle bir durum Allah için söz konusu olamaz. Mecazı kabul eden büyük çoğunluk ise, mecazın hakikattan daha açık, beliğ, tatlı ve çekici bir Özellik taşıdığında ittifak etmişler, dolayısıyla mecazı kabul etmeyenlerin görüşlerini tutarsız bulmuşlardır.

Kur'ânda mecaz iki kısımda incelenmiştir:

1- Aklî Mecaz veya Mecaz fi't-Terkîb. Meselâ Bakara sûresinin 16. âyetinde   "Onların ticareti kazanmadı."

ifadesindeki kazanma ve ticaret anlamlarına gelen kelimeler meca­zîdir. Gerçek anlamı: "Onlar ticaretlerinde kazanmadılar." demektir.

2- Lüğavî Mecaz veya Mecaz fl'1-Müfred Meselâ: Bakara sûre­sinin 19. âye(indeki "Parmaklarını kulak­larına tıkarlar." ifadesi aslında bir bütünün parçasını belirtmek için kullanılmıştır. Çünkü bir bütün olan parmakların tümüyle kulağı tıkaması mümkün olmadığından "parmaklar"la, parmakuçlan kaste­dilmiştir. Dolayısıyla "Parmaklar" kelimesi lüğavî mecazı oluşturmuş­tur.[204]

 

b) "Mecazu'l.Kur'ân" Kaynakları:

 

1- Ebû Ubeyde Ma'mer b. Müsennâ (209/824), Mecâzu'l-Kur'-ân, Nşr. Fuad Sezgin, C. 2, Mısır.[205]

2- Abdülaziz b. Abdisselâm (el-îzz b. Abdisselâm) (660/1262), el-îşâre ile'l-İcâz fi Ba'di Envai'l-Mecöz, İstanbul, 1312 es-Suyûtî, bu eseri ihtisar etmiş ve ona Mecâzü'l-Fursan ilâ Mecâzi'l-Kur’an adını vermiştir.

3- Celâleddin es-Suyûtî (911/1505), Mecâzü'l-Fursân ilâ Mecâ-zi'l-Kur'ân

4-  Muhammedb. el-Müstenir, Mecâzu’l- Kur’an[206]

5-  eş-Şerif er-Radiyy (406/1015), Telhisu'l-Beyân Fi Mecâzi'l-Kur’an, Bağdat, 1955, s.389.[207]

 

c) Örnek "Mecâzu'l-Kur'ân" Kaynağı:

 

Telhisu'l-Beyân Fi Mecâzi'l-Kur’an, eş-Şerif er-Radiyy, Beyrut, 1406/1986).

Naşirin, kitabın yayınlanmasında esas aldığı nüshalarla ilgili aydınlatıcı bilgiler verilmesinden sonra müellifin mukaddimesine yer verilmiş, kitabın te'lifinde gözetilen ölçüler anlatılmıştır. 342 sayfadan oluşan "Telhlsu'l-Bcyân"da her sûre müstakil başlıklarıyla verilerek, sûre içinde bulunan âyetleri açıklanmıştır. "Fâtiha"dan "Nâs" sûre­sine kadar 583 âyetin mecazî anlamda kullanıldığına temas edilerek tefsiriyle ilgili açıklamalar yapılmıştır. Ayrıca bu âyetlerin geçtiği sûre-lerdeki âyet numaralarına da yer verilmesi incelemeye daha bir kolaylık sağlamıştır.

 

12- Müşkilü'l-Kur'ân

 

a) Tarifi:

 

Kur'ân-ı Kerîm âyetleri arasında ilk bakışta İhtilâf ve tenakuz gibi görünen durumları İnceleyen ilme "Müşkİlü'I-Kur'ân" denilir.

Aslında Allah kelâmında ihtilâf ve çelişki söz konusu olamaz. Eğer böyle bir durum görülürse zıt mâna taşıdığı sanılan âyetlerin bağdaş­tırılması gerekir. Bu yöndeki tereddütlerin giderilmesi de "Müşkilü'l-Kur'ân" ilmiyle sağlanmıştır.

Mânası anlaşılmakta güçlük çekilen müşkil âyetlerin bağdaştı-rılmasıyla ilgili birkaç örnek verelim:

1- "Bakara Sûresinin 51. âyeti"nde Hz. Musa ile 40 gece sözleş­mesinin yapıldığı haber verilirken "el-A'râf sûresinin 142. âyeti"nde 30 gece sözleştiği ve ona bir 10 gecenin katıldığı bildirilmiştir. Vaîdleşme için âyetin birinde 40, diğerinde 30 gece geçmesi tenakuz gibi görün­mekle birlikte aslında çelişki yoktur. İki âyet telif edildiğinde sonunda toplam rakamın 40'a ulaştığı ve o sayıda belirginleştiği görülecektir.

2- "Nisa Sûresinin 3. âyeti"nde adaleti gözetememekten endişe edildiğinde tek kadınla evlenmesi istenirken "Nisa sûresinin 129. âye-

ti"nde ne kadar titiz davranılırsa davranılsm hanımlar arasında ada­leti sağlamaya güç yetirilemeyeceği kaydedilmiştir. Adaletin sağlanıp sağlanamayacağı konusunda farklı mânalar içeren bu iki âyetin arası bağdaştırıldığında müşkil durum izâle edilebilir. Şöyle ki: Kadınlar arasında hukukî eşitlik sağlanabilir. Ama kalbî eğilimlerde eşitlik sağlanamaz. Erkek, eşlerine karşı eğilimlerini eşit şekilde sürdüremez.

3- "A'râf 107. âyeti ile Şuarâ 32. âyetinde Hz. Musa'nın asasının bir ejderha haline geldiği bildirilmektedir. Fakat Nemi 10 ve Kasas 31. âyetlerinde onun küçük bir yılan olduğu kaydedilmektedir. Bir şeyin ayrı anda hem küçük hem büyük olması mümkün olmayacağından bu âyetler arasında tutarsızlık var gibi görülmektedir. Ama Hz. Mu­sa'nın asasının ejderha kadar büyüklüğüne rağmen küçük bir yılan kıvraklık ve çevikliği taşıdığı düşünülürse bu çelişkili durum ortadan kaldırılmış olur.

Âyetlerin birbirine zıt gibi görünüşlerini izâle etmek için getirilen tercih kaideleri şöyle sıralanabilir:

1- Hüküm hususunda Medenîler Mekkî olanlara tercih edililr.

2- Müstakil hüküm ifade eden zahir mâna lâfzına tercih edilir.

3- Tahsis ifadesi, umum ifadesine tercih edilir. Âyetler arasında zıtlık varmış gibi görünen durumlar şu sebepler ve şu şekiller altında incelenebilir:

a) Olayın çeşitli hal ve şekilleri sergilemesi

b) Mevzu ihtilâfı

c) Fiil yönünden âyetteki ihtilâf

d) Hakikat ve mecaz yönünden ihtilâf

e) İki vechin çeşitli ayrılıkları toplaması

Kur'ân'da bu durum ve şekiller altında beliren âyetleri anlama hususunda hâsıl olacak tereddütleri gidermek için tefsir kitaplarında y£ri geldikçe geniş bilgiler verildiği gibi, müstakil eserler de yazılmıştır. Konuyla ilgili ilk eserin Muhammed b. Müstenir el-Kutrub (206/ 821)'a ait olduğu bildirilmektedir.[208]

 

b) "Müşkilü'l-Kur'ân" Kaynakları:

 

1- Ebû Ali Muhammed b. Müstenlr b. Ahmed el-Kutrub (206/821).[209]

2- Ebû Muhammed îbn Kuteybe, Abdullah b. Müslim ed-Dine-yerî (276/889), Kitâbu Müşkili'l-Kur'ûn, nşr. Seyyid Ahmed Sakr, Beyrut,.[210]

3-  Said b. Muhammed b. Sabih el-Gassânî (302/915), Tavzl-hu'l-Müşkil fi'l'Kur’an, yazma.[211]

4- Ebû Bekr Muhammed b. Kasım b. Yesar, Îbnu'l-Eribârl (328/ .939), Kitâbu'l-Mûşküfi Meâni'l-Kur'ân[212]

5- Ebû Muhammed Mekkî b. Ebî Talib (437/1045). Mûşktlâtü'l-Kur’an[213]

6- Ebû Abdillah, İbn Mutarrif, Muhammed b. Ahmed el-Kinânî, Müşkllü'l-Kur’an[214]

7- Ebu'l-Mealî Azîzî b. Abdilmelik el-Cilî (494/1100), el-Burhân Fi Müşküâti'l-Kur’an.[215]

8- Ebu'l-Kasım Mahmud b. Ali en-Nisaburî el-Kânûnî (553/1158), Bahiru'l-Burhân fi Mûşküâü'l-Meâni'l-Kur’an.[216]

 9-  Muhammed Emin b. Hayrullah (1203/1788), Ticânü't-Tib-yânfi Müşküâti'l-Kur'ân, yazma.[217]

10-  Ali b. Ömer el-Mukrî eş-Şâfıi (1204/1790), Hidayetü's-Stbyân li Fehmi Ba'di müşkili'l-Kur'ân.[218]

11-  Muhammed Takiyyüddin el-Kâşânî (1321/1903), İzâhâtü'l-Müşkilât[219]

12-  Muhammed Abduh, Müşkilâtü'l-Kur"dni'l-Kerîm, Beyrut.

13- Ebû Halef, Abdülaziz es-Saydalanî el-Merzebanî (4. asır/10. asır), el-Muvazzah Fi Meâni'l-Kur'ân ve Keşf Müşkilâti'l-Furkân, yazma, Ayasofya, ktp. no: 297/2, vr. 244.

 

c) Örnek "Müşkilü'l-Kur'ân" Kaynağı:

 

‘ Te’vilü Müşkilil-Kur'ân”, Ebû Muhammed Abdullah b. Müslim b. Kuteybe (276/889), nşr. es-Seyyid Ahmed Sakr, Kahire, 1329/1973, s. 705.

îbn Kuteybe'nin hayatı ve eserleriyle ilgili olarak geniş bilgi veren naşir, ayrıca "Te'vîlü Müşkilİ'l-Kur'ân"ı tanıtmış (s. 1-87), daha sonra eserin muhtevasını tahkikli olarak sunmaya başlamıştır. Yaklaşık 590 sayfadan oluşan tahkikli metinde İbn Kuteybe, Kur'ân-ı Kerîm'in fazilet ve üstünlüklerini, terceme ve önemini belirterek söze başlamış, Kur'ân-ı Kerîm hakkında ileri-geri fikirler öne sürenleri cevaplamış, daha sonra açtığı bâblarda çeşitli Kur'ânî konuları açıklamıştır. Bu konular şöyle sıralanabilir: Müteşâbİh, Mecaz, İstiare, Kinaye, Harflerin Te'vili, Tertibi gözetmeksizin sûrelerde ki müşkiller, çok anlama gelen tek kelimeler, bazı edatların anlamlan, harflerin sıfat­ları. Belirtilen konuları îbn Kuteybe'nin çok geniş biçimde el alıp inceleyişi eserin sahasıyla ilgili ilk çalışmalardan oluşu, kitabın bilgi ve araştırma açısından önemini artırmaktadır.

 

13- Î'râbu'l-Kur'ân

 

a)Tarifi:

 

Kur'ân kelimelerinin cümle içinde bulundukları yere göre gramer yönünden incelenmesi ve tahlillerinin yapılması Trâbul-Kur’an" ilmi­ni meydana getirmiştir. Bu yolla cümlenin fiil, fâil ve mef ûlleri belirle­nir, Kur’an’ın doğru olarak anlaşılmasına yardımcı olunur.

Kur'â'nı arılamak isteyen bir kimsenin, kelimelerin sığasına bakması, bulundukları yerde ne olduğunu bilmesi gerekir. Bu ilimle ilgili olarak yazılmış müstakil eserlerden tesbit edebildiklerimiz şun­lardır:[220]

 

b) "İ'râbu'I-Kur'ân" Kaynakları:

 

1- Müberred, Muhammed b. Yezid b. Abdilekber el-Ezdî, Ebul-Abbas (286/829), İ'râbu'1-Kur'ân[221]

2- Sa'leb, Ahmed b. Yahya b. Zeyd b. Seyyar eş-Şeybânî Ebu'l-Abbas(291/904).[222]

3- ez-Zeccâc Ebu'l-İshak İbrahim b. Sirri b. Sehl (311/923), İ'râbu'l-Kur’an, Kahire, 1963.[223]

4- Ahmed b. Faris el-Lügavî (369/979),  Prâbu'l'Kur’an.

5- Kutrub, Muhammed b. el-Müstenir b. Ahmed (206/821), İ'râbu'1-Kur'ân.[224]

6- Ma'mer b. Müsennâ (209/828), İ'râbu'l-Kur’an[225]

7- el-Hüseyn b. Ahmed b. Haleveyh. Ebû Abdillah (370/980), İ'râbu Selâsîn Sûre mine'l-Kur'ânt'l Kerîm. Kahire,  1360/1941, s. 248.[226]

8- Ali b. İbrahim el-Hûlî (430/1039).

9-  Muhyiddin Derviş, İ'râhu'l-Kur'âni'l-Kerim, C. 5, Humus, 1401/1981.

10- Zekeriyya el-Ensârî, Zekeriyya b. Muhammed b. Ahmed el-Ensârî es-Subkî (...), Î'râbu'l-Kur'ân, yazma.[227]

11- el-Hasen b. Kasım b. Abdillah el-Murâdî el-Mısrî, Ebû Mu­hammed Bedreddin (749/1348), İ'râbu'l-Kur’an.[228]

12- İbrahim b. Muhammed es-Sefahusî, Ebû İshak Burha neddin (742/1342), el-Mucid fi İ'râbu'l-Kuf âni'l-Mecld,  Ezherde Tahkikinin yapıldığı kaydedilmiştir.[229]

13- Muhibbuddin Ebu'1-Bekâ, Abdullah b. el-Huseyn b. Abdil­lah el-Ukberi (616/1219), İmlâ mâ Menne bihirrahman min vucûhi'l-î'râb ve'l-Kırâat fi Cem'i'lKur’an, Tah: İbrahim Atve, Kahire, 1380/ 1961.

14- el-Münteceb b. Ebi'1-İzz b. Reşid Ebû Yusuf el-Hemedânî (643/1245), el-Feridfıİ'râbn-Kur'âni'l-Mecîd, Yazma.[230]

15- Abdurrahman b. Muhammed b. Ebî Said el-Eribârî (577/ 1181), el-Beyân Fi î'râbt Garibil-Kur’an, Tah: Taha Abdulhamîd, Mustafa Sıbâî, Kahire, 1389/1969).[231]

16- Ebû Zekeriya, Yahya b. Ali b. Muhammed eş-Şeybânî et-Tebrizî (502/1109), el-Mülahhas Fi Î'râba-Kur’an, yazma.[232]

17- İbnu'n-Nahhâs, Ebû Ca'ferAhmed b. Muhammed b. İsmail el-Basrî (338/950), İ'râbu'l-Kur'ân, Tah: Züheyr Gazi Zâhid, C. 3, Bağdat, 1978-1980.[233]

18- Meâfirî Ahmed b. Muhammed b. Abdillah el-Endelûsî, Ebû Ömer (429/1038), el-Beyânfi'röbt'lKur’an.[234]

19- Ebû Muhammed Mekkî b. Hamuş, Mekkî b. Ebî Tallb el-Endelûsî el-Kaysî (437/1045), Kitâbu Müşkili İ'râbi'l-Kur'ân, Tah: Hatim Salih Zamin, Bağdat, 1975, Tah: Yasin Muhammed es-Sevvâs, Dimeşk, 1974.[235]

20- Ahmed Süleyman Yakut, Zâhiretü'l-Î'râb Fi'n-Nahvi'l-Ara-biyye ve Tatbikıhâfi'l-Kur’ani'l-Kerîm, Riyad, 1401.

21- İsmail b. Halef el-Mukri' el-Ensârî el-Endelûsî el-Misrî, İ'râbu'l-Kur'ân, Ali b. İbrahim el-Hufî'nin el-Burhân'ından çıkarıl­mış, C. 9, yazma.[236]

22- Ebu'1-Yüsr İbrahim b. Ahmed eş-Şeybânî el-Bağdâdi er-Riyâdî, Sirâcü'l-Büdâfi'l-Kur'ân ve Müşkilât trâbih.[237]

 

c) Örnek "İ'râbû'l-Kur'ân" Kaynağı:

 

Fİ Cemi'l-Kur'ân İmlân mâ Menne Bihirrahmân min vücûhi'l-İ'râb ve'l-Kvâat, Ebu'1-Beka Abdullah b. el-Huseyn b. Abdillah el-Uk-berî (816/1413), C. 2, Beyrut. 1399/1979.

Tek kitapta toplanan iki ciltlik eserin birinci cildinde "İstiaze" ve "BesmelC'nin i'râbıyla ilgili bilgiler verildikten sonra "Fatiha"dan "A'raf sûresine kadar olan bölümün i'râba konu âyetlerinin i'râbı yapılmıştır. (C. 1/3-291), İkinci ciltte de "EnfâTden "Nâs" sûresine ka­dar olan bölümde i'râbma gerek duyulan âyetlerle ilgili açıklamalar yapılmıştır, (s. 2/3-298)

Konuyla ilgili birçok eser yazılmış olduğuna dikkat çeken müellif Ukberî, bu eserini hacmi küçük ama istifade edilme imkânı büyük bir kitap olarak hazırladığını belirtmiştir. Bu yüzden i'râb ve kıraat vecih-lerini kısaltarak vermeyi uygun bulmuştur. Buna rağmen yaklaşık 600 sayfayı bulan bu kitap 'Trâbul-Kur'âiTla ilgili önemli bir boşluğu dolduracak niteliktedir.

 

14- Mücmel -Mübeyyen

 

Mücmel, kendisinden ne murad edildiği anlaşılmayan, müphem bir lâflzdır. Kur'ân-ı Kerîm'de bu şekilde mânasi kapalı olan âyetler mevcuttur. Mücmellik sebepleri şöyle sıralanabilir:

1- Kelimenin merciindeki ihtilâf.

2- Atıf veya İsti'naf edatı olma ihtimali.

3- Lâfzın garîb oluşu veya çok kullanılmaması.

4- Takdim ve Te'hîr.

5-  Asıl lâfzın başka bir şekle dönüşmesi. ) (kelimesinin)  şeklinde ifâde edilmesi gibi.

Müheyyen İse, âyetlerOeki müştereklik, müşkiL mücmel ve hafi  gibi hususların diğer âyetlerde açıklanmasidır. Açıklayıcı âyete mübey-yln denir. Meselâ: Bakara sûresinin 187. âyetindekî bölümü mücmeldir. Ama âyetin devamı olarak gelen ibaresi mübeyyendir. Zira Beyaz ipliğin siyah iplikten ayrılma olayının sabah vaktiyle ilgisine açıklık getiril­miştir.

Ayrı şeküde Tank sûresinin 2. âyetinde yer alan "Târik" keli­mesi mücmel ve müphemdir. Fakat 3. âyette yer alan "Karanlığı delen yıldız" diye geçen ibaresi bu kapalılığı gidermektedir.[238]

 

15- Mübhemâtü'l-Kur’an

 

a) Tarifi:

 

Mübhem, Kur'ân-ı Kerînvde isimleri zikredilmeyip, ism-i mevsuller veya zamirlerle zikredilen erkek, kadın, melek, cin, topluluk ve kabilelerdir. İsm-i Mevsul ve tamirlerle ifâde edilen bu varlıkların kime delâlet ettiğini bilmek kolay bir şey değildir. Dolayısıyla mübhem isim­lerle ilgili bilgileri ihtiva eder» mübhemât ilmi nakle bağlı bir ilimdir. Yani bu konudaki bilgilerin sağlam senetlerle, peygamber, sahabe ve tabiîne ulaşması gerekir. Eğer haberler sahih olma niteliğini yitirirse o zaman isrâiliyat denilen îslârn dışı haberler, konuya girer ve mesele istismar edilerek hedefinden saptırılır.

Kur’an-ı Kerim’de mübhemin bulunuş sebepleri  şöyle açıklan mıştır:

1 -Kur'an’ın  başka bir yerinde tekrar zikredilerek mübhemle zenginlik elde etmek  meselâ: "Fatiha" süresinin 7. âyetinde geçen “Kendilerine nimetler verilenler”in kimler olduğu "Nisa" sûresinin 69. âyetinde açıklanmış ve bunların "Nebiler, Sıddıklar, Şehitler ve Sâlihler”olduğu belirlenmiştir.

 

 

.mistir. îer" olduğu belirle!11

2- Mübhemi' meşhur etmek için yakinen görülecek bir hale getirmek mesela: “Bakara” süresinin 35. âyetinde cennete yerleşmesi istenen Havva'nın ismi  belirtilmemiş "Zevce" kelimesiyle yetinilmiştir.

, atfetmenin

3- Mübhemi atfetmenin daha beliğ olduğunu göstermek,

4- Mübhemin belirlenmesinde büyük bir faydanın umulmaması,

5-  Şahıs belirlenmiş olsa bile hususiliğin zıddı ifade edilerek, umumîliğe dikkat çekmek,

6- isim zikret meksizin kâmil bir vasıfla onu yüceltmek,

7- Eksik bir vasıfla kişiyi aşağılayıp küçültmek.

Belirtilen sebeplerden anlaşıldığına göre Kur'ân-ı Kerîm'de mübhemler mevcuttur. Kur'ân'ın hadiseleri, şahısları ve yerlerini zikrederek anlatmadığı bilinmektedir. Kur'ân'ın gayesi olayları bir tarihi hadise olarak anlatmak  değil, insanoğluna ibret dersi verip onu düşünmeye davet etmektir.

Kur’an’daki mübhemleri iki kısma yırarak örneklerini verelim:

1- Erkek, kadın, melek, cin, tensiye veya cemi halinde bulunup da isimleri tamamen bilinenler:

a) Meryem oğlu ve annesi ifadesiyle Hz. Meryem ve Hz. Isa anlaşılmaktadır. (el-Müminun, 23/50)

b) Takva üzerine kurulan "Mescid"in, Kubâ Mescidi olduğu söy lenmiştir. (et-Tevbe, 9/108)

c)  Meleklere yaratılacaği bildirilen halifenin Hz. Âdem olduğu anlaşılmaktadır.(el-Bakara, 2/30)

2- Cemi halinde bulunup ta onlardan bazısının isimleri bili­nenler:

a)  Ayların durumunu soranları haber veren Bakara sûresinin 189. âyetinde soranlar arasında Muaz b. Cebel ve Sa'lebe b. Ganem'in olduğu zikredilmiştir.

b)  Kâfirûn sûresinin 1. âyetinin aralarında Velid b. Muğîre ve As b. Vâil'in de bulunduğu dört kâfir hakkında nazil olduğu rivayet edilmişse de âyetin kapsamına Kureyş'in diğer ileri gelenleri de girebi­lirler.[239]

 

b) "Mübhemâtü'l-Kur'ân" Kaynakları:

 

1- Abdülcevad Halef Abdüîcevad, el-Yakut ve'l-Mercanfi Tefsiri Mübhemâta-Kur’an, Pakistan, 1404/1984.

2- Muhammed b. Ali el-Evs el-Mağribî, Sılatu'l-Cem' ve Aidu't-Tenzİl , (Süheylî ve İbn Asâkir'in kitaplarını bir araya getirerek te'lif etmiştir.)

3- Mustafa Abdulkadir el-Hüseynî (1307/1889), Hidâyetü'l-İhvân Fi Tefsiri mâ Übhime ale'l-Âmmeti min Elfâzı'l-Kur'ân, Beyrut, ts.[240]

4- Celâleddin  Suyûtî  (911/1505),  Müfhemâtü'l-Akrân fi Mübhemâti'l-Kur'ân, Mısır, 1309.

5- Fahreddin b. Muhammed, îbn Tahir en-Necefî eş-Şii {1085/ 1674), Keşfu Gavâmisi'l-Kur’an.[241]

6- Süheylî Abdurrahman b. Abdilîah Darîr el-Endelûsî (581/ 1185), et-Ta'rîf ve'l-î'lâm bimâ Übhime fi'İKur’an mine'l-Eşmâi ve'l-A'lâm, Kahire, 1356/1938, Tah: Mahmud Rebi'.

7- Ebû Abdilîah, Muhammed b. Ali, İbn Asâkir el-Gassânî (636/ 1238), et'Tekmile ve'l-İtmâm. (Yazma), 1404'de, es-Seyyid Hüseyn Abdülhâdî, Riyad'da Doktora çalışması yapmaktadır.

8- Bedreddin Ebû Abdilîah (733/1333).

9- İbn Cemaa el-Kenânî ei-Hamevî (733/1333), Gurem'l-Beyân li Mübhemâti'l-Kur'ân. Bu eser kaybolan et-Tibyân li Mübhemâti'l-Kur’an’ın muhtasarıdır. (Yazma), fotokopisi Kahire'de yazma foto­kopileri Enstitüsünde no:  21598-1 lOG'de bulunmaktadır. Tah: Abdülcevad Halef, basılmamıştır.

 

c) Örnek "Mübhemâtü'l-Kur'ân" Kaynağı:

 

et-Ta'rîf ve'l-İ'lâm fimâ Übhime mine'l-Esmâi ve'l-A'lâm fi’l-Kuf-âni'l-Kerim, Ebu'l-Kasım Abdurrahman b. Abdilîah es-Süheylî '581/ 1185), Tah: Abdullah b. Ali Mihennâ, Beyrut, 1407/1987.

190 sayfadan oluşan eserde muhakkik, önce Süheylî'nin hayatı va eserleriyle ilgili bilgi vermiş, "et-Ta'rîf ve'l-İ'lâm"ı tanıtarak tahkikte göz önünde bulundurduğu hususları belirtmiştir, (s. 3-14)

"et-Ta'rîf vetl-İ'lâm"da Süheylî, "Hamd (Fatiha)" sûresinden "Felâk" sûresine kadar Kur'ân'da geçen ve açıklanmasına ihtiyaç duyulan mübhem kelimeleri tesbit etmiş, izahlarını yapmıştır. Meselâ: "Fatiha" sûresinde "Gazaba uğrayanlar"ı Yahudiler ve "Sapıtanlar"ı Hristiyan-lar olarak açıklarken, "Felâk" sûresinin 1. âyetinde geçen "Gâsik" keîi-mesinin tefsiriyle ilgili olarak öne sürülen "İblİs"in adı, "Gece, Sürey-ya, ay" şeklindeki yorumlan nakletmiştir.

"et-Ta'rîf ve'l-İ'lâm", mübhem konusundaki en eski kayrıak eser olma açısından önemlidir. Süheylî'nin başta tefsir ve hadis olmak üzere çeşitli ilimlerde derinleşmiş, güvenilen bir âlim olması eserin değerini daha da artırmaktadır.

 

16- Halku'l-Kur'ân

 

a) Tarifi:

 

Kur'ân-ı Kerîm, Allah kelâmı olması hasebiyle mahlûk değildir. Bu görüşte Ehl-i Sünnet âlimleri ittifak halindedirler. Zaten Islâmın ilk asrında "Kur'ân mahlûk mudur, yoksa gayr-ı mahlûk mudur ?" şeklinde bir mesele ''yoktu. Âyet ve hadislerde bu konuya temas edilmemişti. Fakat II. asrın sonlarından itibaren ortaya çıkan ve III. asrın başlarında İslâm âleminde geniş bir fikir münakaşasına yol açan "Halku'l-Kur'ân" meselesi Me'nıun (198-218/813-833)'un halife olmasıyla su yüzüne çıkmıştır. Halife Me'mun Mu'tezile İmamlarının tesiri altında kalarak, Kur'ân'i mahlûk olduğu görüşünü resmen ilân etmiştir. Ayrıca bu görüşü kabul etmeyenleri çeşitli işkencelere maruz bırakmış, aralarında Ahmed b. Hanbel'in de bulunduğu tanınmış bir çok ilim adamı bu işkenceler altında can vermiştir.

"Halku'l-Kur'ân" meselesi, Mu'tezile'nin görüşleri doğrultusunda Mu'tasım (218-227/833-842) ve Vâsık (227-232/842-847) devirlerinde devam etmiş, Mütevekkil (232-247/847-861) zamanında ise yasaklan­mış, Kur'ân'ın Mahlûk olmadığını savunan Ehl-i Sünnet görüşüne dönülmüştür.

Sonuç olarak Mu'tezile Mezhebi ve irriarrilannın, birkaç Abbasî Halifesinin desteğinde savunup birçok Ehl-i Sünnet âlimini zor ve sıkıntılı şartlara soktukları bu mesele çeşitli ve uzun süren müna­kaşalardan sonra kapanmış, din ve itikadla ilgili bir mesele olmadığı anlaşılmıştır. Özellikle Eş'arî'nin yazılı ve okunan Kur'ân'ın Cevher itibariyle mahlûk olmadığım savunması Ehl-i Sünnet inancının en çarpıcı ifadesi olmuştur.[242]

 

b) "Halku'l-Kur'ân" Kaynakları

 

l- Abdülkâhir el-Bağdâdî (429/1037), Nejyu Halkı'l-Kur’an.[243]

2- İbn Kemal Paşa, Ahmed b. Süleyman (940/1533), Risale fi Beyânı Mes'eleti Halkı'l-Kur’an, Yazma.

3- Abdülfettah Ebû Gudde, Mes'eletiüHalkı'l-Kur’an, Haleb.

 

17- Kur'ân'da Hitaplar

 

Kur'ân'daki hitaplar genellikle üçe ayrılır:

a) Hz. Peygamber'e olan hitaplar,

b) Hz. Peygamber'in dışındakilere yapılan hitaplar,

c) Her ikisine birden yapılan hitaplar.

Kur'ân-ı Kerîm'deki hitaplar kendi arasında bir tasnife tabi tutulursa bunlar 33 bölümde incelenebilir. Bunlardan bazılarını ve örneklerini verelim:

1-Hitabın ve kasdedilenin umumîliği.

"Allah insanlara hiçbir şeyle zulmet­mez."[244] buyurulmuştur.

2- Hitab ile kastedilenin hususîliği.

" Ey peygamber Rabbinden sana indirileni tebliğ et."[245] buyurulurken,

3- Hitabın hususî, kastedilen umumîliği. Talak sûresinin 1. âyetinde Hz. Peygamber'e hitap edilmiş, ama talak yapan herkes kas­tedilmiştir.

4- Hitabın umumîliği, kastedilenin hususîliği.

Diğer hitap nevilerini de kısaca şöyle sıralayabiliriz: Cins, Nevi, Zata, cansızlara Tekten çoğula. Çoğuldan teke hitaplar, Medh, Zemm, Şeref verme, İhanet, Alay etme, Va'z u Nasihat, îlti-fat, Tahrik, Gazab ve Tehdid, Teşvik, Nefret, Muhabbet, Âciz bırakma, Yalanlama, Şereflerdirme.. hitapları.[246]

 

18- Kur'ân'da Sual Ve Cevaplar

 

Kur'ân'da çeşitli sorular ve cevaplara yer verilmiştir. Bunlar 13 bölümde incelenebilir. Bazılarını görelim:

1- Sualden sonra hemen cevap.

Bakara sûresinin 219. âyetinde neyin harcanacağı sorulmuş, sorunun cevabı da hemen "İhtiyaçtan artanın verilmesi" şeklinde gel­miştir.

2- Soru ve cevabın ayrı yerlerde olması.

Bu ayrılık ya ayrı sûrede veya ayrı ayrı sûrelerde gerçekleşebilir. Meselâ: Hz. Peygamber'in yemek yiyişini yadırgayıp soran müşriklerin sorularıyla, onlara, gönderilen tüm peygamberlerin yemek yediklerini hatırlatarak cevap veren âyetler, Furkân sûresinin 7. ve 20. âyetlerini oluşturmuşlardır. Ayrı şekilde Furkân sûresinin 60. âyetinde sorulan Rahmân'ın cevabı, Rahman sûresinin 1-3. âyetlerinde verilmiştir.

Diğer soru-cevap türlerinde bazılarını başlıklarıyla sıralayalım:

1-  Sualin cevabinin gizlenmesi,

2- Bir suâle iki cevap veya iki soruya bir cevabın verilmesi,

3- Cevabın mahzuf olması

4- Kelâmın zımnında veya nihâyetinde oluşu.[247]

 

19- Vucûh Ve Nezâîr

 

a) Tarifi:

 

Kur'ân-ı Kerîm'de bir kelimenin birkaç mânada kullanılmasına "Vucûh" birkaç kelimenin ayrı mânada kullanılmasına da "Nezâir" denir.

Kur'ân'da bir kelimenin ifade ettiği mâna ile, yine ayrı kelime­nin diğer âyetlerde ifade ettiği anlamlar ayrı olmamaktadır. Meselâ: "el-Hüdâ" kelimesinin çeşitli yerlerde 17 değişik anlamda kullanıldığı tesbit edilmiştir. "er-Rahme" kelimesinin de 15 kadar çeşitli mânada kullanıldığı görülmektedir. Ayrı şekilde Salât, Fitne, Ruh, Kadâ, Zikr, Dua gibi bazı lâfızlar da birkaç mânada kullanılmıştır.

"Nezâir"le ilgili olarak da, Cehennem, Nâr, Sakar, Hutame, Cahîm gibi ayrı anlamı ifade eden çeşitli lâfızlar misâl olarak verebiliriz. Bu tür "Nezâir" örneklerine pek çok kelimede rastlana­bilir.[248]

Kur’an’ın iyi anlaşılması ve bilinmesi için, tefsir ilminde öğrenil­mesi gereken önemli hususlardan biri de kuşkusuz "Vucûh ve Nezâir"dir. Kur'ân'da bir kelimenin bir kaç veya yirmiye yakın bir mâna ifade etmesi onun mu'cize oluşunun delillerinden biridir. Ayrıca âyet tefsirinde bir çok fıkhî meselenin çözümü de âyet vecihlerinin bilinip görülmesine bağlıdır.[249]

Kaynaklar "Vücûh ve Nezâir"e dair İlk asırlardan itibaren eserler yazıldığını kaydediyorlarsa da bu eserlere pek rastlanılmamaktadır. Yalnız hemen hemen bütün kaynaklar, Mukâtil b. Süleyman (150/ 767)'m bu alanda bir eser yazdığında ittifak halindedirler. Bugün kü­tüphanelerde gördüğümüz "Vucûh ve Nezâİr"le ilgili eserlerin çoğun­luğu, sonraki asırlara aittir. Bu sahadaki literatürü şöyle sıralayabi­liriz:

 

b) 'Vucûh ve Nezâir" Kaynakları:

 

1- İkrime Mevlâ fbn Abbâs (105/723), el-Vucûh ve'n-Nezâir.[250]

2- Ali b. Ebî talha (143/760), el-Vucûh ve'n-Nezâir. [251]

3- Mukâtil b. Süleyman (150/767), el-Eşbâh ve'n-Nezâir fi'l-Kur’anÜ-Kerim, Nşr. Abdullah Mahmud Şehhâte, Kahire, 1975.[252]

4- Ebû Abdillah Harun b. Musa el-Ezdî el-A’ver (170/786), el Vucûh ve'n-Nezâir, Yazma, Riyad, İmam Muhammed b. Suûd ktp. ; Chestirbestî ktp. no: 3334.

5- el-Abbas b. Fadl el-Ensârî el-Mevsıli (186/802), el-Vucûh ve'n-Nezâir.[253]

6- Yahya b. Muhammed ... b. Selâme el-Basrî (280/893), et-Tasrif, Tah: Hind Şelebi, Tunus, 1400/1980.[254]

7- Hakim et-Tirmizî (285/898), Tahsîlu Nezâtri'l-Kur'ân, Yaz­ma, Câmiu'd-Düveli'l-Arabiyye ktp. no: 3585/2, vr. 35.

8-Muhammed b. Huseyn b. Ziyâd en-Nakkâş el-Mevsılî (351/ 962), el-Vucûh ve'n-Nezâir.[255]

9- Ebu'l-Huseyn b. Faris (395/1004).

10- es-Seâlibî, Ebû Mansûr, Abdülmelik b. Muhammed (429/ 1037), el-Eşbüh ve'n-Nezâir fi'l-Kur’ani’l-Kerim, Yazma.[256]

11- İsmail Hayri en-Nisâbûrî ed-Darîr (430/1039), Vucûhu'l-Kur’an, Yazma.[257]

12- Ebû Ali el-Hasen b. Ahmed b. el-Bennâ el-Bağdâdî (471/ 1079), el-Vucûh ve'n-Nezâir.[258]

13- el-Hasen b. Muhammed ed-Damağânî (478/1085), Islâhu'l-Vucûh ve'n-Nezâir fi'l-Kur'ânl'l-Kerim, Tah: Abdülaziz Seyyidu'1-Ehl, Beyrut, 1977.[259]

14-Ebu'l-Hasen, Ali b. Ubeydullah ez-Zağûnî el-Hanbelî (527/ 1132), ehVucûh ve'n-Nezâir.[260]

15- İbnü'l-Cevzî (597/1201),  Nüzhetü'l-A'yüni'n-Nevâdır Fi İlmt'l-Vucûh ve'n-Nezâir, Yazma.[261]

16- Abdurrahman b. Alâuddin Ali b. İshak et-Temîmî (876/ 1472), ez-Zehâtrfı'l-Eşbâh ve'n-Nezâir.[262]

17- İbnü'1-Imâd, Muhammed b. Muhammed (887/1482), es-Serâir fi Ma'na'l-Vucüh ve'l-Eşbâh ve'n-Nezâir, Yazma, Tunus, Dâru'1-Kütüb el-Vataniyye, no: 18324.[263]

18-  Suyûtî (911/1505), Mu'tereku'l-Akrân fi Müştereki'l-Kur’an[264]

19- Ahizâde Abdülhalim b. Muhammed er-Rûmî (1013/1604), Ta'lika ale'l-Eşbâh ve'n-Nezâir.[265]

20-  Mustafa b. Hayreddin er-Rûmî (1052/1616), Tenvîru'l-Ez-hân ve'z-Zamâirfi Şerhi’l-Eşbâh ve'n-Nezâir.[266]

21-Tantavî, Muntehâbu Ğurreti'l-Uyûni'z-Zevâhir ve'l-Vucûhfi’l-Kur'âni'l-Kerîm, Iskenderiyye'de neşredilmiştir.

22-  el-Müberred en-Nahvî, Me'ttefeka Lâfzuh ve'htelefe Ma'nâ-hu mİne'l-Kur'âni'l'Mecîd, Kahire, 1350.

 

c) Örnek "Vucûh ve Nezâir" Kaynağı:

 

et-Tesârîf, Yahya b. SeUâm (280/893), Tah: Hlnd Şelebi, Tunus, 1979.

Fihristler kısmına kadar 355 sayfadan oluşan eserde muhakkik önce "Vucûh ve Nezâir" ilmiyle ilgili genel tanıtıcı bilgiler vermiş, kita­bın tahkikinde göz önünde bulundurduğu esasları açıklamış, müellif Yahya b. Sellâm'in hayatı ve eserlerini anlatmıştır, (s. 10-87)

Birinci ve İkinci bölümlerde ise 115 kelimenin tefsirini yapmış ve kelimelerle ilgili çeşitli vecihleri sıralamıştır. Tesbit ettiği kelimelerden bazılarını şöyle sıralamak mümkündür:

Hüdâ, Küfr, Şirk, îmân, Sevâ, Meraz, Fesad, Meşy , Libâs, Sû', Hasene, Seyyie, Husnâ, Hizy, Bâû, er-Rahme, Furkân, imâm, Ümmet, Şikâk, Zikr, Harf, Salât, Hayr, Hıyâne, Fitne, Hikmet, Tağut, Zulm, Taam, Sayha, Arz, Nuşûr. Tuğyan, İzhâr, Enfis, Mesvâ, Semâ, Ecel, Dua, Kadâ, Âhiret... (s. 97-354).

Fihristler bölümünde, sûre ve kelimelerin alfabetik fihristleriyle sûre ve âyetlerin sıra ve sayılan sıralamış, bunların kitaptaki sayı­larını gösteren cetvel verilmiş ve nihayet içindekiler eklenerek, araş­tırmayı kolaylaştırıcak ilmî usûllere uyulmuştur.

 

20- Fedâîlü'l-Kur'ân

 

a) Tarifi:

 

Kur’an ilimlerinden birisi de "Fedâilu'l-Kur'ân (Kur'ân'ın Fazilet­leri)" ilmidir. Bu konuya dair sahih hadis kitapları içinde ayrı bölüm­ler tahsis edildiği gibi tefsir kitaplarında da bazan müstakil başlıklar altında bazan da yeri geldikçe konuyla ilgili rivayetlere yer verilmiştir. Ayrıca müstakil eserler de yazılmıştır. Bu eserlerde, genellikle Kur'­ân'ın faziletlerinden bahseden hadisler yer almış, ayrıca Kur'ân'la ilgili âyetlere ve büyüklerin sözlerine de yer verilmiştir.

"FedâiIu'l-Kur’an"la ilgili haberler iki bölümde incelenebilir:

1- Kur'ân'ın bütününün faziletine ve yüceliğine temas eden ha­disler.

2- Bazı muayyen sûre ve âyetlerin faziletlerine dair hadisler.

Kur’an’ın tümünün faziletine ait Hz. Peygamber'den pek çok hadis rivayet edilmiştir. Bunlardan birkaç tanesini hatırlayalım:

a) "Sizin en hayırlınız Kur'ân'ı öğrenen ve öğreteninizdir."[267]

b) İçinde Kur'ân'dan bir şey  bulunmayan kişi  harap ev gibidir."[268]

Kur'ân-ı Kerîm'in bazı sûreleri ve bu sûrelerdekl bazı âyetlerin faziletleriyle ilgili olarak da şu hadisleri görelim:

 

a) Fatiha Sûresi:

 

"... Kur'ân'dan en büyük sûre ... el-Hamdü lillahi Rabbi'1-Âle-mîn"dir ki tekrar olunan yedi âyet " ve bana ihsan olunan Kur'ân-ı Azîm'dir."[269]

 

b) İhlâs Sûresi:

 

"Allah'a yemin ederim ki, O Kur"ân'ın üçte birine denktir."[270]

 

c) Âmenerresûlü Âyetleri:

 

"Geceleri Bakara Sûresinin sonundan iki âyet okuyan kimseye o iki âyet kâfi gelir."[271]

Bazı tefsirlerde sûrelerin başlarında veya sonlarında zikredilen faziletlerle ilgili haberlerin çoğu uydurmadır. Vahidî, Sa'lebî ve Zemahşerî gibi ünlü müfessirlerin tefsirlerine aldıkları bu uydurma fazi­let haberlerinin,Kur'ân'a rağbeti artırmak amacına yönelik olduğu ifa­de edilmiştir. Fakat hadis uydurmalarına şiddetle karşı çıkan ve bu tür faaleyetleri kınayan Hz. Peygamber'in bilinen hadisi çerçevesinde Kur'ân'a rağbeti artırmak gerekçesinin tutarlı bir tarafı olmasa gerektir.[272]

Kur'ân ve Sûrelerin fazileti hakkında geniş bir literatür meyda­na gelmiştir. Kâtip Çelebi, bu konuda ilk defa eser yazan zâtın, Muhammed b. îdris eş-Şâfiî (204/819) olduğunu kaydeder. Suyûtî de (911/1505) bu husustaki pek çok haberler arasından sahih olanlarını seçerek "Hamâilu'z-Zuherfi Fedâili's-Suver" adında önemli bir eser yazdığını zikreder.[273]

 

b) "Fedâilu'l-Kur'ân" Kaynakları:

 

1- Muhammed b. îdris eş-Şâfiî (204/819)

2- Ebû Ubeyd Kasım b. Sellâm (224/838)[274]

3- Ebû Bekr b. Ebi Şeybe (235/849)

4- İbn Müzeyyen, Yahya b. İbrahim (259/873)[275]

5- Ebû Abdillah b. Eyyûb ed-Dureys er-Razî (294/906), Fedâilu'l-Kur'ân ve mâ Nezele mine'l-Kvfân bi Mekke ve mâ nezele bi'l-Medine, Tan: Gazvetü'1-Bedr, Şam, 1988, s. 184.[276]

6- Ahmed b. Şuayb en-Nesâî (304/915), Fedâûü'l-Kur'ân", Tah: Faruk Hamade, Rabat, 1400/1980.

7- Ebû CaTer Muhammed b. Ya'kûb eş-Şiî (329/940)[277]

8-  Ahmed b. Muhammed b. Seyyar el-Basrî (360/978), Sevâ-bu'l-Kur'ân[278]

9- Ebû Bekr Abdüsselâm b. Ahmed b. Süheyl el-Basrî (370/980), Yazma[279]

10- Ebu'I-Abbas CaTer b. Muhammed el-Müstagfirî (432/ 1041)

11- Ebû Zerr Herevî (434/1042)

12- Ali b. Ahmed Vahidî (468/1075)[280]

13- Râgıb el-İsfehânî (502/1108). Risale fi Fevâidi'l-Kur’an[281]

14-İbnü'I-Haşşab Muhammed b.Ahmed (567/1171), ed-Düre-rü'n-Nazîm fi Fedâili'l-Kur'âni'l-Azîm, Basılmış.[282]

15- Ahmed b. Muhammed er-Razî el-Hanefî (631/1233)[283]

16-  Muhammed b. Abdilvahid, Ziyâeddin el-Makdisî (643/ 1245)[284]

17-el-Yafiî, Abdullah b. Es'ad (768/1366), Muhtasaru'd-Dürrü'n-Nazım fi Fedâili'l-Kur'âni'l-Kerîm, Basılmış.[285]

18- İbn Kesîr, (774/1372). Fedâilü'l-Kur’an, Kahire, 1327, Bey­rut. 1979. Mehmet Sofuoğlu tarafından türkçeye terceme edilmiştir.

19- İbnü'l-Cezerî, Muhammed b. Muhammed (833/1429)[286]

20-  Ebu'1-Fadl Ahmed b. Ali b. Hacer el-Askalânî (852/1448), el-İtkânFi Fedâili'l-Kur’an[287]

21-  Suyûtî (911/1505). Hamâûu'z-ZüherFiFedâüi's-Süver.[288]

22- Feyzullahb. Mustafa er-Rûmî el-Hanefî el-Vaiz (1229/1813), el-VesUetü'n-Nâfia fi Fedâili’l-Kur’an[289]

23- Rıdvan Muhammed, Fedâ.Üü'l-Kur'ön, Kahire, 1941, s. 48.

24-Abdullah Aydemir, Kurbânı Keıim'in Faziletleri

25- Ali Turgut, Kur'ân-ı Kerim'in Özellik ve Üstünlükleri, Sûrelerin FazUeÜeri, İstanbul, 1983.

 

c) Örnek "FedâÜü'l-Kur'ân" Kaynağı:

 

Fedâilu'l-Kur’an ve mâ Ûnzile mine'l-Kur’an bi Mekke ve mâ Önzile bi'l'Medîne, Ebû Abdillah Muhammed b. Eyyub b. Durays el-Becelî (294/906). Tah: Ğazvetü Bedr, Şam, 1988, s. 184.

Muhakkikin eser ve müelliftyle ilgili bilgiler vermesinden sonra tahkikli metin başlamış, konular bablara ayrılarak incelenmiş, baş­langıçta Kur'ân'ın bütününün faziletiyle ilgili bilgiler verilirken ardı-sıra her sûrenin faziletiyle ilişkin rivayetler aktarılmıştır, (s. 27-157) 130 sayfada toplanan fazilet konulan. 338 rivayetle anlatılmıştır.

İbn Durays'ın ilk müelliflerden olması, eserine Taberî ve Suyûtî gibi âlimlerin büyük yer vermesi, kitabın "Fedâilu'l-Kur’an"la ilgili eserler arasındaki önemini daha da artırmıştır.

 

21- Âyetler Ve Sûreler Arasında Uygunluk (Tenâsü-Bî'l-Ây Ve's-Suver)

 

a) Tarifi:

 

Âyetler ve sûreler arasındaki uyum ve ahengi (Tenasubu'1-Âyi ve's-Suver) inceleyen bu ilim, tefsir usûlünde önemli bir yer işgal eder. Bir kısım mûfessirler bu konuya özellikle Önem vermiş ve büyük gayret sarfetmişlerdir. Aralarında Fahreddin er-Razî, Ebû Bekr İbnü'l-Arabî gibi bir çok âlim, bu ilmin önemini ve Kur'ân araştırmalanndaki yerini ifade etmişlerdir.

Âyetler çeşitli zamanlarda ve çeşitli sebeplere bağlı olarak nazil olmalarına rağmen, aralarında kopmaz bir bağ vardır. Bu yüzden on­lardan birini yerinden almak ve ayırmak mümkün değildir. Aslında Kur'ânın bu Özelliği onun i'câz (eşsizlik) yönlerinden birini oluştur­maktadır. Fesahat ve Belâğatin zirvesinde olan Kur'ân'ın tertip ve dizilişinde bir ahenk ve uyumun olması kaçınılmazdır.

Gerçekten Kur'ân-ı Kerîm'in sûreleri arasında da âyetlerinde olduğu gibi mutlak bir irtibat vardır. Gelişigüzel serpiştirilmesl söz konusu olamaz. Meselâ: uzun sûrelerden kısa sûrelere doğru diziliş bile bir çok fayda ve kolaylıkların yanısıra belli bir münasebetin varlığını ortaya koymaktadır. Şimdi bu münasebetleri birkaç örnekle tanımaya çalışalım:

a) İsrâ sûresinin 1. âyetinde îsrâ ve Mi'rac mu'cizelerine yer veri­lirken, 2. âyette Hz. Musa'nın Mısır'dan kaçışı ve Tur Dağ'mda Tev­rat'a nail oluşu anlatılmıştır. Aradaki münasebet, Hz. Musa'ya kav­minin inanmadığını dolayısıyla da Hz. Peygambere kavminin bu hâdise üstüne inanmayacaklarını hatırlatmaktan ibarettir.

b) Bakara Sûresinde sadaka âyetlerinden sonra faizin haram -olduğunu bildiren âyetler ardarda gelmişlerdir. (Bakara, 2/267-274, 275, 276) Bu iki grup âyet ayrı ayrı zamanlarda nazil olmasına rağmen aralarında irtibat vadır. Çünkü her iki grup âyet de fakirleri korumayı hedefleyen özelliğe sahiptirler.

c) Maun süresiyle Kevser süresindeki münasebetleri inceleyelim:

"Mâün" sûresinde münafığın dört özelliği zikredilmektedir. Bun­lar, Cimrilik, Namazı terketme. Namazda riya ve Yardımı menetmedir. Daha sonra gelen "Kevser" sûresinde ise cimriliğe karşı, çok İyilik anlamını İfade eden Kevser, Terk yerine Namaza devam. Riya yerine Allah rızası için namaz kılmak. Menetmek yerine Kurban keserek etini tasadduk etmek gibi münasebetler görülmektedir.[290]

Hakkında müstakil olarak eserlerin yazıldığı bu konuyu, ilim dalı olarak ortaya koyanın Ebû Bekr en-Nisabûrî (324/936) olduğu bildirilmektedir.

b) Âyetler ve sûreler arası uygunluğa İlişkin kaynaklar:

1- Ebû Ca'fer Ahmed b. İbrahim (708/1308), el-Burhân fi Münasebeti Tertibi Süveri'l-Kur’an,

2- İbrahim b. Ömer Bukaî (885/1480), Nazmu'd-Dürer fi Tenasûbi'l-Âyi ve's-Süver,

3- Celâleddin es-Suyûti (911/1505), Tenâsuku'd-Dürer fi Tenâsü-bfs-Süver, Tan: Abdülkadir Ahmed Ata, Beyrut, 1406/1986.

4- Abdulmüteal es-Saîdî, en-Nazmu'l-Fenniyyu fi'l-Kur'ân, Mısır.

c) Âyetler ve Sûreler ve arası uygunluğun örnek kaynağı:

Tenâsuku'd-DürerFi Tenâsübi's-Süver, Celâleddln es-Suyûtî (911/1505), Tan: AbdülkadirAh-med Ata, Beyrut. 1406/1986.

Girişte muhakkik, Kur’an’ın nüzulü ve tertibiyle ilgili bilgiler vermiş, Kur’an’ın da'vet metodunu açıklamış, Suyûtî'nin hayatını anlatmış ve söz konusu eserini tanıtmıştır. Bu arada Tenâsukü'd-dürer tahkikindi göz önüde bulundurduğu ilkeleri de sıralamıştır.

Suyûtî'nin ifadesinden anlaşıldığına göre, her sûre ayrı ayrı ele alınıp, tertip incelikleri şu yönlerden tanıtılmıştır:

1- Sûrelerin tertibi ve birbiriyle münasebetleri

2- Her sûrenin bir önceki sûrenin rnücmelliğini açıklaması

3- Sûrenin sevkediliş hedefi

4- "Fatihâ"nın başıyla sonu arasındaki ilgi

5- Sûrelerin başlarıyla sonlar arasındaki münasebet

6- Âytlerin tertibi, birbirleriyle ilgi ve kayrıaşması

7- Belagat özellikleri ve hitap sekileri

8-  İstiare, Kinaye, Ta'riz, iltifat. Tevriye, Tıbak, Mukabele ve benzeri yönlerden ihitiva ettiği harika güzellikler

9- Fasılalar ve âyetlerle ilişkileri

10- Sûre isimlerindeki ilgiler

11- Mürâdiflerin seçimi

12- Meşhur ve Şazz kıraatler, Vucûh ve I'câz yönleri

13- Çeşitli konulara ilişkin mütesâbirrâyetlerdeki farklılık yön­leri

Suyûtî, Sûre tanıtmalarında genellikle"Söylerim.", ifâde etmek isterim ki " anlamına" gelen "ekûlü" ifadesiyle  başlamış, yukarıda sıralanan esaslar çerçevesinde âyetler ve sûreler arasındaki müna­sebetleri incelemiştir.

 

22- Havâssu'l-Kur'ân

 

a) Tarifi:

 

Kur'ân-ı Kerîm'in bazı âyet ve sûrelerinin özelliklerinden bahse­den İlİmdir.Kur'ân'daki sirçok sûre ve âyetlerinin özelliklerine dair hadisler ve büyüklerin sözleri mevcuttur. Bunların okunmasıyla müsbet neticeler elde edildiği tecrübelerle sabittir.

Kur'ân'ın özelliklerini aksettiren bazı rivayet örneklerini verelim:

a) Abdullah b. Mes'ûd 'dan rivayet edildiğine göre, kendisine büyük faydalar veren bir şeyi öğretmesini isteyen İbn Mes'ûd'a Hz. Peygamber, "Âyetti'l-Kürsr'yi okumasını emretmiş, bunun kendisini, çocuklarım, evini hatta evinin etrafında bulunan evleri koruyacağını söylemiştir.[291]

b) Ebû Hureyre'nin bildirdiğine göre, Hz. Peygamber'in üzüntülü ve zor durumlarında kendisine Cebrail'in görünüp îsrâ sûresinin 111. âyetini okumasını hatırlattığını ifade etmiştir.[292]

c)  Hz. Ali'nin ifade ettiğine göre, "En'âm" sûresi bir hasta üze­rine okununca hasta şifaya kavuşur.[293]

Yukarıda belirtlen rivayetler ve benzerleriye ilgili olarak tesbit edebildiğimiz şu eserler telif edilmiştir:[294]

b) Havâssu'l-Kur'ân kaynakları

1- Temimi, Havâssu'l-Kui'ân

2- el-Ğazzâlî, Havûssu'l-Kur’an

3-  İbnü'l-Cevzî (597/1201), Hauâssu'l-Kur'ûn, Yazma, Süley-maniye, ktp. vr. 214             

4-  Ebu'l-Fedâil. Ahmed er-Râzî el-Hanefî (631/1233), Letaifu'l-Kur'ân[295]                         

5- Abdullah b. Es'âd  b. Ali el-Yafli  (768/1368), ed-Dürerü'n-Nazîmfi Havâssı'l-Kur'âni'l-Azim[296]

6-  Muhammed b. Halil et-Trablûsî, Mevâhibu"r-Rahman Fi Havâssı'l-Kur’an[297]

7-  Muhyiddîn  b. Ruhullah el-Ğaznevi , el-Mir'âtü'l-îyâniyye fi Esrân Havassil- âyâti’l-Kur’aniyye.[298]

8-  îsa b. Selâme b. İsa el-Bekrî, Levâmiu'l-Esrar fi Havâssı'l-, Kur’an[299]

 



[1] Menâhil, 1/380.

[2] a.g.e., 1/379 ; Kattan, Mebâhis, 146-147 ; Dânî, el-Muknî, 9-10,28 ; el-îtkân, 2/167.

[3] Keskioğlu, Kur’an Tarihi, 256-261; Mebâhis, 99-100 ; Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, 1967, XV/I33-134.

[4] İbn Nedim, el-Fihrist, 36.

[5] Keşfuzzunûn, 1/93.

[6] A'lâm, 7/213 ; Ğayetû'n-Nihaye, 2/223.

[7] Âlâm, 4/224 ; Gaye, 1/420 ; Zehebl, Ebû Abdillah Şemseddin, Mizânü'l-İ’tidâl,Tah: Ali Muhammed el-Buharî, Beyrut, 1382/1963, 3/293 ;Bağdadî,Tarih, 9/464 ;Tabakatû'lHanabile, 2/51.

[8] A'lâm, 6/311-312 ; el-Kâmû, 8/133,183,189.

[9] Fuad Sezgin, Tarihu'tTürâsi’l-Arabî, Ar.trc. Mahmud Fehmi Hicazı, Kral Suud Üniversitesi Yayınlan, 1403/1983, 1/170.

[10] Keşfuzzunûn, 1/135.

[11] A'lâm, 8/44 ; Gaye, 2/291 ;Miftahu's-Seade, 1/421 ; Keşfuzzunûn, 1/131 ; 1562 ; Hediyyetm-Anfin, 2/402 ; Brock., G, 1/524 ; S., 1/732.

[12] Alam, 7/162-263 ; Şezerât, 6/62.

[13] A'lâm, 1/49 ; el-Bidâye,  14/160 ; ed-Dürerü'l-Kâmine, 1/50 ;Gaye,  1/21 ;, Subkî, Tabaköt, 6/82.

[14] A'lâm,  7/309 ; Mu'cemu'l-Müellipn, 12/4 ; Hediyyetü'l-Arifin, 2/106 : Gaye, 2/260.

[15] A'lâm, 6/294.

[16] Âlâm, 6/232 ; Kettâni, Muhammed Abdülhayy b. Abdilkelb, Fihrtsü'l-Fehaıis, trc. Abbas İhsan, Beyrut, 1982, 1/210.

[17] Alam, 7/196 ; Mu'cemu't-Matbûat, 745.

[18] Alam, 6/207 : Fihrtsu'l-Fehnris, 1/7.

[19] İbnü'I-Cazarî, en-Neşr, 1/209.

[20] Buhârî, Sahih, Fedâüu'l-Kur’an, 29 ; Tirmizî, Sürten. Fedâilu'lKufdn, 23.

[21] bkz. Karaçam, Kur’an-t Kerim'in Faziletleri, s. 169,175,177.

[22] Gaye, 2/321 ; Keşfuzzunûn, 1/354.

[23] Tarihu't-Türâst't-Arabh 1/167.

[24] Alam, 5/154 ; Gaye, 1/568.

[25] ed-Dürerü'l-Kâmine, 3/394 ; Alam, 6/271.

[26] el-Bidâye, 14/160; ed-Dürerû'l-Kâmine, 1/150; Gaye, 1/21.

[27] Âlâm, 6/274 ; Keşfuzzunûn, 2/484.

[28] Keşfuzzunûn, 2/1360.

[29] Alam, 6/275.

[30] Hediyyetül-Arifin, 1/323.

[31] Alam, 8/195.

[32] Îzâhu'l-Meknûn, 3/312 ; Alam, 6/340.

[33] Alam, 8/147.

[34] Menâhil, 1/412.

[35] Kıraat İlmiyle ilgili ayrıntı için bkz. Ibnü'l-C ezeri, en-Neşr, 1/34 ; el-İtikan, 1/99-113 ; Keşfuzzunûn, 2/1317 ; el-Burhân, 1/330 ; Rafıî, İ'câzü'lKur’an, 52 ; Ibnü'l-Cezerî, Gaye, II. cildin ilgili yerleri; Cerrahhoglu, Tefsir Usûlü, 98-111.

[36] Gaye, 1/2209 ; Bağdadî, Tarih, 11/403 ; Mu'cemu'l-Matbûat, 3/1558 ; A'lâm, 5/94.

[37] Gaye, 2/371 ; Bağdadi, Tarih, 14/149-155 ; A'lâm, 9/178 ; Brock., Ğ., 1/178.

[38] Gaye, 2/17 ; Tezkiretü'l-Huffaz, 2/5 ; Tabakâtü'l-Hanâbile,  1/259 ; Bağdadî, Tarih, 12/4O3 ; Bugye, 2/253.

[39] Keşfuzzunûn, 1/43 ; Buğye, 1/396-398 ; Vefeyat, 1/314.

[40] Buğye, 1/443.

[41] Mevzûatü'l-Ulûm, 1/210-212 ; Fihrist, 53 ; A'lâm, 1/252.

[42] Tezkiretû'UIuffâz, 2/351 ;  el-Bidâye, 11/145 ;  Keşfuzzunûn,  1/437 ; A'lâm, 6/294.

[43] Gaye, 1/420 ; Bağdadî, Tarih, 9/464 ; Alam, 4/224.

[44] Fihrist, 49; Buğye, 1/89-90 ; A'lâm, 6/311.

[45] Gaye, 2/119 ; Bağdadî, Tarih, 2/201 ; Fihrist, 50 ;Tezkiretal-Huffâz, 3/908 ; Atam, 6/310 ; Brock-, S.. 1/334.

[46] Buğye, 1/19-20 ; A'lâm, 6/202 ; Brock., S., 1/197.

[47] Enbarî, Ebu'l-Berekât Abdurrahman b. Muhammed,  Nüzhetü'l-Elibbâ fi Tabakâti’l-Ûdebâ, Tah: Muhammed Ebu'1-Fadl İbrahim, Mısır, ts..315-317 ; Bağdadî, Tarih, 7/275 ; A'lâm, 2/193-194.

[48] Tabakâtü'ş-Şâfıiyye, 5/152-153 ; Şezerât, 3/358.

[49] Ğaye, 2/157 ; Keşfuzzunûn, 2/1470-1471.

[50] A'lâm, 5/105.

[51] A'lâm, 6/14 ; Mu'cemu'l-Matbuat, 1/1092 ; Brock.,G., 1/46 ; S., 1/725 ; Keşfuzzunûn, 1/646-649.

[52] Mir'atü'z-Zemân, 2/483 ; İbn Reccb, Zeyl 1/416 ; Hediyyeta'l-Arifîn, 1/521.

[53] Âlâm, 6/255.

[54] Alam, 5/157 ; Gaye, 1/850 ; ed-Dürerü'l-Kamine, 3/104.

[55] Keşfuzzunûn, 1/354 ; Âlâm, 7/274 ; Mu'cemu'l-Matbuat, 1/63.

[56] Keşfuzzunûn, 1/231 ; Hediyyetü'l-Arifin, 1/792.

[57] Şevkânî, el-Bedru't-Tedi' bi Mehasini men Ba'de'l-Kam, Beyrut, ts., 1/102 ; Sehavî Şemseddin Muhammed b. ibrahim, ed-Dav'u'l-Lâmi', Beyrut, ts., 2/103 ; A'lâm, 1/221.

[58] Keşfuzzunun, 1/621.

[59] Keşfuzzunûn, 1/331.

[60] Alam, 1/229 ;Brock., S., 2/454 ; Mu'cemu'l-Matbûat, 885 ; Mu'cemu'l-Müellifîn, 2/271.

[61] A'lâm, 8/353.

[62] İzâhu'l-Meknûn, 2/611; Mu'cemu'l-Matbûat, 1/521  ; Mu'cemu'l-Müel-lifîn, 3/179.

[63] İzâhu'l-Meknûn, 4/5 ; Âlâm, 3/53.

[64] el-Burhân, 1/343.

[65] Ibnü'I-Cezerî, en-Afeşr, 1/255 ; el-îtkân, 1/83.

[66] bkz. el-Burhân, 1/342 ; el-İtkân, 1/83-91 ; Taşköprîzâde, Mevzüatû'l-Ulûm, 2/370-371 ; Kattan, Mebahis, s. 186-187.

[67] İbn Nedim, Fihrist, 71 ; Âlâm, 7/154 ; Brock., S., 1/177.

[68] A'lam, 7/226 ; Nüzhetü'l-Elibba, 330 ; Tezkiratû'l-Huffâz, 3/57 ; Gaye, 2/230 ; Bağdadî, Tarih. 3/181.

[69] Tarthu't-Türasi’l-Arabî, 1/166.

[70] Tarihu't-Türastl-Arabi 2/169.

[71] A'lâm, 7/48 ; Brock., S., 1/724 ; Keşfuzzunûn, 1182 ; Mu'cemu'l-Müellifin, 10/112

[72] A'lâm, 7/301 ; Mu’cemu'l-Müellifîh, 12/4 ; Hediyyetül-Ârifin, 2/106.

[73] ibnTeymiyye, Mukaddime fî Usûli't-Tefiar, 10.

[74] el-İtkân, 1/28 ; Mebahis, 139.

[75] Kasımî, Mehâsinu't-Te'vil, 1/22-23 : el-İtkân, 1/29.

[76] Menahil, 1/109-114.

[77] el-Burhân, 1/29-32 ; Menâhil, 1/116-121 ; Mebahis, 155-160.

[78] Örnekler için bkz. Menahil, 1/121 ; Mebâbis, 160.

[79] Kasımı, Mehâsinu't-Te'vil, 1 /29-38.

[80] İzahu'l-Meknûn, 3/69.

[81] Âlâm, 4/101.

[82] Alâm, 5/59-60; Buğye, 2/145 ; Brock., G., 524 ; S-, 1/730 ; A'lâm, 5/59.

[83] İzahu-l-Meknun, 4/455 ; Mu'cemul'Mûeütfin, 5/154 ; Hediyyetü’l-Anfın, 1/533.

[84] A'lâm, 5/33 ; İzahu't-Meknûn, 1/60.

[85] İzahu'l-Meknûn, 4/400.

[86] Seyyid Şerif el-Cürcânî, Ta'rifat, İstanbul, 1327, 163 ; islâm Ansiklopedisi, IX/206.

[87] A; Çetin, Kur’an-ı Kerîm Tarihi, 261.

[88] Menahd, 2/180-184.

[89] Ömer Rıza Doğrul, Tanrı Buyruğu, Mukaddime, İstanbul, 1980, 86-91.

[90] a-g.e., 89.

[91] Müslim, Sahih, Zekât, 39.

[92] İbn Sa'd, Tabokat, 7/229-231.

[93] a.g.e., 7/373 ; et-Tezhîbu't-Tehzîb, 10/279-285 ; Bağdadî, Tarih, 13/160-169.

[94] Fihrist, 57 ; et-Tezhîbu't-Tezhîb, 2/373-374.

[95] Fihrist, 37,225; Tehâbu!t-Tehzto, 7/177,179 ; îbn Sa'd, Tabakât, 5/413.

[96] Bağdadî, Tarih, 11/21-23 ; Tehzîbu't-Tehzîb, 6/450-453.

[97] Tezkiretü'l-Huffaz, 2/5 ;Gaye, 2/17 ;Tabakâtü'l-Hanâbile, 1/259 ;Bağdadî, Tarih, 12/1403 ;Tabakâtû'ş-Şâfiiyye, 2/153 ; Buğye, 2/253 ; Alam, 6/10 ; Mu'cemu'l-Matbûat, 1/121 ; Brock., İslâm Ansiklopedisi, 4/57.

[98] Bağdadî, Tarih, 4/12 ; Bidâye, 10/325 ; Hilyetü'l-Evliya, 9/61 ; Mu'cemu'l-Müştemû, 58 ; Safvetü's-Safve, 2/336 ; Alam, 1/192.

[99]Bağdadî, Tarih ; İbn Hacer el-Askalânî, Haydarabad,1325, Tehzibu't-Tehzib ; Fihrist; Tabakâtü'I-Hanâbile.

[100] Gaye, 1/420 ; Bağdadî, Tarih,  9/464 ; Tabakâtü'l-Hanabile. 2/51 ; A'lâm, 4/224.

[101] Buğye, 1/59 ; Âlâm, 6/273.

[102] Tezkiretü!l-Huffâz, 3/67: Buğye, 2/251 ; Âlâm, 6/7.

[103] H. IV. asır müellifleri için bkz.   Fihrist ; Bağdadî, Tarih ;   Nüzhetü'l-Elibbâ ; Izahu'l-Meknûn ; Mu'cemu'l-Udebâ ; A'lâm ;   Vefeyât ; el-Btdâye ; Tabakâtü'l-Hanabile ; Keşfuzzunün ; Şezerât ;  Tabakâtû'ş-Şâfdyye ;   Mizânü'l-Î'tidâl ;   ibn Hacer, UsânûVMizan, C. 7, Beyrut, 1406/1986 .

[104] Mu'cemu'l-Matbüat, 1/120 ; Alam, 9/59 ; Brock., G., 1/525 ; S..1/335-336 ; Keşfuzzunün, 2/1921 ; Buğye, 2/323 ; Yakut, Mu'cemu'l-Udebâ, 19/275-277 ; Bağdadî, Tarih, 14/70 ; Gaye, 2/351.

[105] lzahu'1-Meknûn, 1/206.

[106] H. V. asır müellifleri için bkz. Davûdî, Tabakâtü'l-Müfessirin ; Brock.,  G. ; S. ; A'lâm.

[107] Keşfuzzunûn, 2/1118; Gaye, 1/568 ; Alam, 5/154.

[108] Alam, 7/324 ; İzahuH-Meknûn, 4/114 ; el-Bedru't-Tali, 2/271.

[109] Şezerat, 8/118 ; el-Bedru't-Tali, 1/26 ; Âlâm, 1/63.

[110] İzahu'l-Meknûn, 4/239 ; Hediyyetü’l-Ârifîn, 2/426.

[111] Alam, 7/17.

[112] Muhkem ve Müteşâbihin lügat ve ıstılah anlamlan için bkz. Lisânu'l-Arab, 12/140-144 ; 13/503-505; Menâhil, 2/270-272 ; el-Burhân, 2/68-71.

[113] Mebâhis, 322-325 ; el-İtkan, 2/6.

[114] bkz. Menâhü, 2/282-286 ; Cerrahoglu, Tefsir Usûlü, 128-129.

[115] el-İtkân, 2/2.

[116] bkz. el-Burhân, 2/68-69 ; el-İtkân, 2/2-13 ; Menahû. 2/270 ; Mebahîs, 321-328 ; Kattan, Mebâhis, 214-220.

[117] Alam, 8/206.

[118] A1âm, 4/280 ; Buğye, 2/63-64 ; Brock., S., 1/184.

[119] Alâm, 6/313.

[120] Izahu'l-Meknûn, 4/426.

[121] Âlâm, 2/279 ; Keşfuzzunûn, 2/1173.

[122] Kesfuzzunûn, 1/241 ; Hediyyetü'l-Arifin, 2/402 ; Gaye, 2/291 ; Âlâm,-, 8/44 ; Brock., G., 1/524 ; S., 1/732.

[123] A'lâm, 7/167.

[124] Âlâm, 4/89.                      

[125] İzahu'l-Meknûn, 3/604.     

[126] lzahu-1-Meknûn, 4/426.

[127] Mu'cemu'l-Matbûat, 229 ; Alam, 6/223.

[128] Âlûsî, Şihâbuddîn Mahmûd, Rühu'l-Meani, Bulak, 1301, 1/88 : Meragi, Ahmed Mustafa, Tefsiru’l-Meraği, Beyrut, 1974, 1/39.

[129] Zemahşerî, Cânıllah Mahmud b. Ömer, el-Keşşâf an Hakâiki't-Tenzâ, Beyrut, ts., 1/76 vd. ; Âlûsî, a.g.e., 1/89 ; Muhammed Tahir b. Aşur, Tefsiru't-Tahnr ve't-Tenvİr, Mısır, 1384, 1/202/203.

[130] Bu konuda ayrıntı için bkz. Nisabûrî, Hasen b. Muhammed, Ğarâibu'l-Kur’an ve Regaibu-l-Furkân, Tah: İbrahim Utve, Mısır, 1381/1962, 1/132-141 ; el-Burhân, 1/164-181 ; el-İtkân, 2/105-107 ; Miftahu's-Seâde, 2/520-522 ; Cerrahoglu, Tefsir Usûlü, 144-147 ; Sofuoğlu, Tefsire Giriş, 108-111 ; Menâhil, 1/226-231 ; Mebâhis, 265-280.

[131] el-Burhân, 1/293 : el-İtkân, 1/113.

[132] el-Burhân, 1/291-296; el-İtkan, 1/113-133 ;  Keşfuzzunûn, 2/1203 vd. Cerrahoğlu, Tefsir Usûlü, 147-155 ; Büyük Tefsir Tarihi, 1/119-120.

[133] Tarihu't-Türâsi'l-Arabî, 1/51-52.

[134] Alam, 1/20 ; Keşfuzzunûn, 2/1207.

[135] Keşfuzzunûn, 2/1207.

[136] A'lam, 6/128 ; ed-Dibâcü'l-Mûzehheb, 17 ; Sıfalü's-Safve. 2/177.

[137] Keşfuzzunûn, 2/1207.

[138] Tanhu't-Türâsi’l-Arabi 1/203.

[139] Brock., G., 1/101 ; S., 1/161.

[140] Fihrist, 52.

[141] Keşfuzzunûn, 2/1207 ; Brock., G., 1/105 ; S., 1/165.

[142] Tezkiretü'l-Huffâz, 2/5 ; Gaye, 2/17 ; Tabakâtü'l-Hanâbile, 1/ 259 ; Bağdadî. Tarih, 12/403 ; Tabakâtû-ş-Şâfiiyye, 2/153 ; Brock., îslâm Ansiklopedisi, 4/57 ; Buğye, 2/53 ; Fihrist, 52 ; Mu'cemu'l-Matbüat, 1/121.

[143] A'lâm, 7/16 ; Mizanü'l-İ'tidâl, 3/66 ; Bağdadi, Tarih, 5/327 ; Nûzhetû'l-Elibbâ, 216.

[144] Hediyyetû-lArifin, 2/563 ; Alam, 9/255.

[145] Tezkiretü-l-Huffaz, 2/214 ;Bağdadî, Tarih, 5/204 ; Buğye,1/396,398 ; Vefeyat, 1/36 ; Mevzûatüİ-Ulûm, 1/210-212 ; A'lâm, 1/252.

[146] Tarihi't-Türâsi'l-Arabî, 1/222.

[147] el-Bidâye, 11/148; Alam, 1/116.

[148] Brock. S., 1/172.

[149] Buğye, 1/311 ; Mu'cemu'l-Udebâ, 3/64-86.

[150] Tarthu't-Türasi'l-Arabî, 1/211 ; Mu'cemu'l-Matbûat, 108;  îzahu'l-Mek-nûn, .4/641

[151] el-Burhân, 1/291.

[152] Mu'cemu'l-Udebâ, 4/104-105 ; el-ltkân, 1/113.

[153] Gaye, 2/119 ; Bağdadi, Tarih, 2/201 ; Brock., S., 1/334 ; A'lâm, 6/310.

[154] Vefeyât, 1/28 ; Mu'cemu’l-Udebâ, 4/261 ; el-Burhan, 1/291.

[155] A'lâm, 2/274 ; Hediyyetû'hArifin, 1/37.

[156] Brock., S., 1/502

[157] Âlâm, 6/206 : Gaye, 2/88.

[158] Mu'cemu'l-Buldân, 4/27 ; Brock., G., 1/460 ; Âlâm, 7/163.

[159] Keşfuzzunûn, 2/1773 ; Alam, 2/279; Mu'cemu'l-Matbûat, 921-923.

[160] A'lam, 8/22 ; Mu'cemu'l-Udebâ, 19/22.

[161] Gaye, 2/291 ; Alam, 8/44 ; Brock., G, 1/524 ; S-, 1/732.

[162] Mu'cemu'l-Udebâ, 4/49-51 ; Buğye, 1/346.

[163] Keşfuzzunûn, 2/1208.

[164] A'lâm,4/25.

[165] Keşfuzzunûn, 1/71 ; el-Bidâye, 13/28 ; Miftahu's-Seâde, 1/207.

[166] Alam, 8/26 ; ed-Durerü'l-Kâmine, 4/302 ; Şezerât, 6/145.

[167] Âlâm, 5/25 ; Mu'cemu'l-Matbûat, 50.

[168] Mucemu'l-Matbûat, 2/1318 ; Şezerât, 7/55  ; Mu'cemu’l-Müellifin,  5/204 ; A'lâm, 4/119.

[169] ed-Dav'u'l-Lâmi’, 10/198 ; Hediyueml-Arifın, 2/483 ; Âlâm, 8/352.

[170] Hediyyetü'l-Arifin, 1/632 ; Alam, 4/107.

[171] Şezerât, 7/326 ; Âlâm, 6/14 ; el-Bedru't-Tali , 2/45.

[172] İzahu'l-Meknûn, 1/180 ; Şezerât, 8/142 ; el-Bedrut-Tali’, 1/238 ; Alam, 2/310.

[173] Mu'cemu'l-Matbûat, 912 ; Âlâm, 8/133.

[174] Kur'ân'ın ilmî i'câzıyla ilgili ayrıntı için bkz. Abdülmünim es-Seyyid Asri, Tefstnı'l-Âyâti'l-Kevniyye Fi'l-Kur’an, Mısır, 1985 ; Fethullah Han , Kur'ân ve Kâinat Âyetleri, C. 2, İstanbul, 1988 ; Hanefî Ahraed , et-Tefsîru'l-îlmiyyu lü-Âyâti'l-Kevniyye Fi'l-Kurân, Mısır, ts. ; İsmail Karaçam, Sonsuz Mucize Kur'ân, İstanbul, 1987 ; Celâl Kırca, Kur'ân-ı Kerîm ve Modern İlimler, İstanbul, 1981 ; Yusuf Mürüvve, el-Ulûmu't-Tabilyye Jl'l-Kur'ân, Beyrut, 1967 ; Haluk Nurbâkî, Kur'ân Mucizeleri, İstanbul, 1987 ; M. Mahmud Savvaf, el-Müslimün ve Îlmû'l-Felek, Beyrut, ts. ; Abdullah Şehhate, Tejsîru'l-Âyâtül-Kevniyye, Mısır, ts. ; Tantavî Cevheri, el-Cevâhir fi Tefsîri'l'Kur'ân, C. 26, Mısır, 1350/1931 ; Gazi Ahmet Muhtar Paşa, Serâiru'l-Kur’an, İstanbul, 1336 ; Ali Turgut, Yaratılış ve Ötesi, İstanbul, 1989 .

[175] Kur’an’ın Üslûbu ve İ'câzıyla ilgili geniş bilgi için bkz. el-Burhân, 2/382-383 ; Menâhti, 2/198-226 ; Râflî, İcazu’l-Kafân, 195 ; Ömer Rıza  Doğrul, Kur'ân Nedir, 8-13; Suat Yıldırım, Kur'ân ilimlerine Giriş, 167-213.

[176] Keşfuzzunûn, 1/120 ; A'lâm, 6/367.

[177] Bağdadî, Tarih, 12/16 ; Nüzhetû'l-Elibba, 9/38 ; Miftâhu’s-Seade. 1/142 ; Alam, 5/134.

[178] Dâiretü'l-Maârif, 1/80 ; Brock., S.,1/301 ; Şezerat, 3/131 ; Keşfuzzunûn, 2/841. ; Alam, 4/230-231.

[179] Alam, 2/304.

[180] Tarihu't-Türâsi’l-Arabî,  1/223 ; Mu'cemu'l-Matbuat, 521 ; Keşfuzzunûn Zeyi, 1/198.

[181] Keşfuzzunûn, 1/472.

[182] A'lâm, 7/244 ; Îzâhu'l-Meknûn, 4/375.

[183] A'lâm, 4/174 ; Mu'cemu'l-Matb'at, 1/681 ; Miftâhu's-Seade, 2/185.

[184] Keşfuzzunûn, 1/488-489 ; A'lâm, 7/227 ; Luknevî, el-Fevaidu'l-Behiyye, 2/351 ; İzâhu'l-Meknûn, 1/181.

[185] A'lâm, 4/156 ; Keşfuzzunûn, 1/230.

[186] A’lam, 9/60 ; el-Bidâye, 14/183 ; Gaye, 2/351 ; İzâhu'l-Meknûn, 1/181.

[187] Îzâhu'l-Meknûn, 4/820 ; Keşfuzzunûn, 2/1795 ; A'lâm, 9/174 ; Mu'cemu'l-Müellijtn, 13/194-195.

[188] Mu'cemu'l-Matbûat, 1717 ; A'lâm, 5/63.

[189] Şezerat 8/239 ; Mu'cemu’l-Müelifîn, 1/238 ; Îzâhu'l-Meknûn, 3/96 ; 4/975.

[190] A'lam, 4/249 ; İzâhu'l-Meknün, 3/584.

[191] Âlâm, 4/44 ; Hediyyetü’l-Arifîn, 1/494 ; Îzahu'l-Meknûn, 1/391 ; 2/94,660 ; Mu'cemu'l-Milellifİn, 5/69.                                                                  

[192] Alam, 7/125.

[193] Alam, 8/237 ; 10/237.

[194] Konuyla ilgili olarak bkz. el-îtkân, 2/133-135 ; Abdülaziz Çaviş, Esraru'I-Kur'ân, I, Mukaddime 123-126 ; Kattan, Mebâhis, 290-297 ; Cerrahoğlu, Tefsir Usûlü, 164-167 ; Sofuoğlu, Tefsire Giriş, 94-97.

[195] Bu konuda bkz. Kattan, Mebâhis, 305-311 ; Cerrahoğlu, TefsirUsûlü, 167-169 ; Sofuoğlu,  Tefsire Giriş, 97-98; Abdülaziz Çaviş, Esraru'l-Kur’an, Mukaddime,1/70-72; Kasımı, Mehâstnü't-Te'vil, 1/106-115 ; Mazharuddin Sıddiki, Kur’an'da Tarüı Kavramı, tngilizceden trc. Süleyman Kalkan, İstanbul, 1982, 75-170.

[196] lzâhu'l-Meknûn, 4/663.

[197] bkz. el-Burhân, 1/29-32 ; el-îtkân, 1/35-36 ; Kasımı, Mehâsinû't-Te'vîl, 1/257-261  ; Cerrahoğlu, Tefsir Usûlü, 169-170 ;  Sofuoğlu, Tefsire Giriş, 98-102  ; Keskioglu, K. Kerim. Tarihi, 85.

[198] Izâhu'l-Meknûn, 4/63.

[199] A'Iâm, 5/210.

[200] A'lâm, 6/248 ; Kettânî, Fihrisü'l-Fehâris, 1/158.

[201] bkz. el-Burhân, 1/486-495; el-İtkân, 2/131-133 ; Miftâhu's-Seade, 2/537-540 ; Kattan, Mebahis. 281-289 ; Cerrahoğlu, Tefsir Usûlü, 170-173 ; Souoğlu, Tefsire Giriş, 103-107.

[202] A'lâm, 1/57-58 ; LisânuH-Mizan, 1/109 ; Bağdadî, Tarih, 6/159.

[203] Alam, 6/282.

[204] el-Burhân, 2/254-290 ; el-İtkân, 2/36-42 ; Miftâhu's-Seade, 2/450 ; Mebahis, 327-333 ; Cerrahoğlu, Tefsir Usûlü, 173-174; Sofuoğlu, Tefsire Giriş, 217-220.

[205] AIâm, 8/191 ; Brock., S., 1/162; Mu'cemu'l- Matbûat 1/322-323.

[206] Buğye, 1/242-243 ; Alam, 7/315.

[207] Vefeyat, 2/2 ; Bağdadî, Tarih, 2/246 ; Âlâm, 6/329.

[208] bkz. el-Burhân, 2/45-69 ; el-İtkan, 1/27-31; Miftâhu"s-Seade, 2/445 ; Cerrahoğlu, Tefsir Usulü, 175-178.

[209] el-Burhân, 2/45 ; el-İtkân, 2/27.

[210] Âlâm, 4/280 ; Buğye, 2/63-64 ; Brock., S., 1/184.

[211] Âlâm, 3/154.

[212] İzâhu'l-Meknûn, 4/332.

[213] Keşfuzzunûn, 2/1695

[214] Gaye, 2/89 ; A'lâm, 6/206.

[215] Hediyyetül-Arifin, 1/663 ; Keşfuzzunûn, 1/241 ; Âlâm, 5/25.

[216] lzâhu'l-Meknûn,.3/162.

[217] A'Iâm, 6/267.

[218] İzahu-l-Meknûn, 1/582.

[219] A'lam, 6/288.

[220] bkz. el-İtkân, 1/179-186; Miftâhu's-Seade, 2/418-423 ; Büyük Tefsir Tarihi, 1/119.

[221] A'lâm, 8/15 ; Bağdadî, Tarih, 3/380 ; Nüzhetü'l-Elibbâ, 279 ; Mu'cemu'l-Matbûat, 3/1612-1613.

[222] A'lâm. 1/252 ; Nüzhetü'l-Elibbâ, 293 ; Bağdadî, Tarih, 5/214 ; Tezkiretü'l-Huffaz, 2/214.

[223] Nûzhetü'l-Elibbâ, 308 ; Bağdadî, Tarih, 6/89 ; Alam, 1/33.

[224] İzahu'l-Meknün, 4/346-348 ; Şezerât, 2/15 ; Bağdadî, Tarih, 3/298.

[225] Bağdadî,  Tarih, 13/252 ; Miftâhu's-Seade, 1/93 ; A'lâm, 8/191 ; Brock., S., 1/162.

[226]

[227] Âlâm, 3/8O.

[228] Âlâm, 2/228 ; Gaye, 1/227 ; ed-Dürerü'l-Kamine, 2/33.

[229] ed-Dürerû'l-Kâmine, 1/55 ; A'lâm, 1/61; Mu'cemu.'l-Musannefâti'l-Kur'ani'l-Kenm, C. 1, s. 194.

[230] A'lâm, 8/222 ; Gaye, 2/310 ; Şezerat, 5/227.

[231] Îzahu'l-Meknûn, 3/206 ; Hediyyetül-Arifin, 1/519 ; Alam, 4/104.

[232] Miftâhu's-Seade, 1/175 ; Alam, 9/117.

[233] el-Bidâye, 11/222 ; Alam, 1/199 ; Mu'cemu.1Matbuat, 3/1847.

[234] Ğaye, 1/120; ed-Dîbacu'l-Müzehheb, 39.

[235] Âlâm, 8/214 ; Miftâhu's-Seade, 1/418 ; Mu'cemu'l-Musannefâtil-Kur'ân, 1/192.

[236] Hüsnü'l-Muhâdara, 1/2.83 ; Keşfuzzunûn, 1/123,141176,1448,1449 ; Mu'cemû'l-Müellifin, 2/268.

[237] İzâhu'l-Meknûn, 4/9 ; Mu'cemu'l-Müellifîn, 1/5.

[238] Ayrıntı için bira. el-İtikan, 2/18-2O : Cerrahoglu, Tefsir Usulü, 182-184.

[239] bkz. el-Burhân, 1/155-163 ; el-İtkân, 2/145-151.

[240] Îzâhu'l-Meknün, 4/725.

[241] İzâhu'l-Meknûn, 4/363 ; A1âm, 4/138 ; Hediyyetü'l-Arifîn, 1/432.

[242] Halku'l-Kur'ân münlakaşalan, ceza ve işkencelerle ilgili ayrıntı için bkz. Tabakâtü'ş-Şâfıtyye, 2/37-61 ; Mizânu'l-İ’tidal, 1/399 ; Bağdadî, Tarih, 4/142-153 ;Cerrahoğlu, Tefsir Usûlü, 186-187.

[243] Alâm, 4/173 ; Buğye, 2/105 ; Brock., G-, 1/482 ; S., 1/666.

[244] Yunus, 10/44

[245] Mâide, 5/671

[246] Ayrıntı için bkz.  el-Burhân, 2/217-253 ; el-İtkân, 2/33-35 ; Cerrahoğlu, Tefsir Usûlü, 192-198.

[247] Ayrıntı için bkz. Cerrahoğlu, Tefsir Usûlü, 198-200.

[248] el-Burhân, 1/103 ; el-İtikan, 1/143-146.

[249] el-Burhân, 1/102-111 ; el-İtikan,1/141-145 ; Miftâhu’s-Seade, 2/415-417 ; Cerrahoğlu, TefsirUsûlü, 180-182.

[250] Keşfuzzunûn, 2/2001.

[251] Keşfuzzunûn, 2/2001.

[252] Bağdadî, Tarih, 13/160.

[253] Keşfuzzunûn, 2/2001 ; Mizânü'l-l'tidâl 2/385.

[254] Gaye, 2/373 ; Lisânü'l-Mizan, 6/259 ; Mu'cetnü'l-Müellifin, 8/200.

[255] Keşfuzzunûn, 2/2001;Mu'cemü'l-Müellifin, 9/214.

[256] Şezerât, 3/246.

[257] Şezerat, 3/338-339.

[258] Keşfuzzunûn, 2/2001.

[259] Mu'cemü-l-Müellifin,  4/44; Keşfuzzunûn, 2/1067, 2001; İzahu'l-Mek-nûn, 1/615.

[260] Keşfuzzunûn, 2/2001 ; İbn Receb, Zeyl 1/216 ; Şezerât, 4/80.

[261] Keşfuzzuûn, 2/2001; İbn Tangriberdi, Yusuf, en-Nucûmu'z-Zâhire fi Mulûki Mısr ve'l-Kahira, Kahire, 1349/1930, 6/174-176 ; Âlâm, 4/79.

[262] Mucemü'l-Müellifin, 5/154 ; Hediyyetü'l-Arifîn, 1/533 ; ed-Dav'u'l-Lamî, 4/95-96.

[263] ed-Dav'u'l-Lâmi, 9/162.             

[264] Keşfuzzunûn, 2/1732.

[265] Hediyyetü'l-Arifin, 1/504.

[266] Hediyyetü'l-Arifîn, 2/439.

[267] 267 Buhârî,  Sahih, Fedâilül-Kur'ân, 21  ; Ebû Davûd,   Sünen, Salât,  Vitr,   14  ; Termizî, Sünen, Fedâilü'l-Kur'ân, 18 ; İbn Mâce, Sünen, Mukaddime, 16 ; Dârimi, Ebû Muhammed Abdullah b. Abdirrahman, es-Sünen, Nşr. Muhammed Ahmed Dehman, Dârû'l-thyâı's-Sünnettn-Neheviyye, ts., Fedâilü'l-Kur'ân, 2.

[268] Tîrmizî, Sünen, Fedâilü'l-Kur'ân, 18 ; Dârimî, Sünen, Fedâilü’l-Kur'ân, 1.

[269] Buhâri, Sahih, Tefsir, 1.

[270] Müslim, Sahih, Müsâfirün, 259-263.

[271] Tirmizî, Sünen, Fedâilü'l-Kur’ân, 4.

[272] bkz. el-Burhân, 1/432-433 ; el-Itkân, 2/151-156; Fihrist, 55 ; Miftâhu's-Seade, 2/555-556 ; Keşfuzzunün, 2/1277; Cerrahoglu, Tefsir Usûlü, 197-200 ; Karaçam, Kur'ân-ı Kerîm'in Faziletleri, 67-150 ; Abdullah Aydemir, Kur'ân-ı  Kerîm'in Faziletleri, İzmir, 1981;  Ali Turgut, Kur'ân-ı Kerîm'in Özellik ve Üstünlükleri, Sürelerin Faziletleri İstanbul, 1980,41-46, 133-136

[273] el-İtkan, 2/155.

[274] Tezkiretû'l-Huffâz. 2/5 ; Gaye, 2/17 ; Tabakâtü'l-Hanabile, 1/259 ; Subkî, Tabakât, 1/270 ; Tarihu-t-Türâsi’l-Arabî, 1/147 ; Alam, 6/10.

[275] A'lam,9/160.

[276] Şezerat, 2/216 ; Tarihu't-Türâsil-Arabi 1/208 ; A'lâm, 6/270.

[277] Izâhu'l-Meknün, 4/197.

[278] Izâhu’l-Meknûn, 3/348 ; Alam, 1/202.

[279] Tarihu’t-Türâsi’l-Arabi, 1/214.

[280] Fihrist, 55 ; el-Burhân, 1/432 ; el-İtkan, 2/155.

[281] Keşfuzzunûn, 1/881.

[282] Mu'cemu'l-Matbüat, 1/949; Keşfuzzunûn, 1/481 ; Hediyyetü'l-Arifîn, 1/465.

[283] İzahu'l-Meknûn, 4/197.

[284] Şezerat, 5/224 ; Âlâm, 7/134.

[285] Mu'cemu'l-Matbuat, 2/1953 ;Âlâm, 4/198 ;Mucefnu'l-Müellifin, 6/34; Keşfuzzunûn, 1/736.

[286] Âlâm, 8/275-276 ; Miftahu's-Seade, 1/392 ; Gaye, 2/247 ; Dav'u'l-Lâmi’ 9/255-260.

[287] Keşfuzzunûn, 1/8.

[288] el-İtkân, 2/155.

[289] İzahu'l-Meknûn, 4/708.

[290] Konu ve örneklerle İlgili olarak bkz. el-Burhân, 1/35-52 ; ehîtkân, 2/108-114 ; Miftahu's-Seade, 2/522-524 ; Keskloglu, Kur'ân Tarihi, 172-179 ; Cerrahoglu, Tefsir Usûlü, 200-203 ; Abdülmüteâl es-Saîdî, en-Nazmü'l-Fenniyyu Fi'l-Kur’an, Mısır, ts., 6.

[291] el-İtkân, 2/164 ; Miftahu's-Seâde, 2/569.

[292] el-İtkan, 2/164 ; 2/164 ; Miftâhu's-Seâde ,2/568-573

[293] el-İtkan, 2/164 ; 2/164 ; Mifiâhu's-Seade ,2/568-573

[294] bkz. el-Burhân, 1/434-437 ; el-İtkan, 2/163-166 ; Mifiâhu's-Seade, 2/568-573 ; Büyük Tefsir Tarihi, 1/122 ; Ibnü'l-Cevzi, HavassuTKur'ân, Sûleymaniye, ktp. vr. 214.

[295] lzâhul-Meknûn, 8/405.

[296] İzahu'l-Meknün, 4/198 ;ed-Dürerul-Kâmine, 2/247 ; Şezerât,  6/210, Mu'cemu'l-Matbûat, 1952.

[297] İzahu’l-Meknun, 4/601.

[298] a.g.e, 4/360.

[299] İzâhu-l-Meknû, 4/416.