Mekke'de nazil olmuştur, 40 âyettir.
Rahman ve Rahim olan Allah'ın adiyle[1]
1, 2 (Yemin ederim, o Kıyamet Gününe; ve kendisini Iev-meden nefse yemin ederim ki (elbette diriltileceksiniz.) [2]
3 (İnsan, (ölümünden sonra) kemiklerini toplamıyacağımızı mı sanıyor?)
Ahnes ibn-i Şüreyk'm damadı Adiyy ibn-i Ebi Rebia, Hazret-i Peygamberin komşusu idi. Ve bu ikisi hakkında Resûlüllah: «Allah'ım! Kötü komşumun hakkından gel!» derdi.
Bir gün Adiyy; Resûlüllah'a: «Yâ Muhammed! Bana Kıyamet Gününden haber ver, o ne zaman ve nasıl olacak?» demişti.
Resûlüllah da anlatmıştı. Bunun üzerine Adiyy, «Ben, onu gözümle görsem de tasdik etmem. Ve, sana inanmam. Allah, o kemikleri mi toplıyacak?» dedi.
Ebû Cehil de keza: «Muhammed, Allah Teâlâ'nın bu kemikleri çürüyüp dağıldıktan sonra, toplayıp yeni bir halkla iade edeceğini mi zannediyor?» demişti.
Sûre-i celîlenin bunlardan biri sebebimle nazil olduğu mervîdir. [3]
4 (Evet! "Biz parmak uçlarındaki ufak kemikleri bile toplayıp tesviye etmeye kaadiriz.) [4]
5,6,8,9 (Fakat insan, önündekini (ba's-ve hesabı) tekzîb etmek ister. Ve: «Kıyamet Günü, ne zaman olacak?» diye sorar.) [5]
10 (Gözlerin kamaştığı, Ay'ın tutulduğu, Güneş'le dığı zaman. İşte o gün, insan: «Nereye kaçıp gideriz?) [6]
11, 12, 13, 14, 15 (Hayır! O gün (Allah Teâlâ'nın azabından kaçacak) sığınacak yer yoktur. O gün, insanların karargâhı ancak Rabbinin nezdidir. O gün, insana mukaddem ve muahhar yaptıkları haber verilir. Daha doğrusu insan, (kurtulmak için) bütün özürlerini ortaya dökse de, kendisine karşı bir şâhidtir.) [7]
16, 17, 18, 19 (Yâ Muhammedi) Vahyi çabucak almak için (tamamlanmadan) dilini kımıldatma. Onu (kalbinde) toplamak ve kırâetiiü (lisânında) tesbît etmek Bize âiddir. Sana, Kur'ân'i kırâet ettiğimizde, onun kırâetine tâbi' ol (dinle). Sonra onu açıklamak, yine Bizim üzerimizdedir.
Bu âyet indikten sonra-, ne zaman Cebrail Aleyhisselâm vahiy getirse, Peygamber (S.A.V.) başmı eğerek dinler-, o gittikden sonra okurmuş. Bu gösterir ki, beyânın hıtâb vaktinden sonraya gecikmesi caizdir. Acele etmek, kötü bir iştir. Dînin aslında , böyle olunca; sair yerlerde böyle olması, evleviyette kalır. [8]
20, 21 (Hayır! Öyle değil. Belki siz, (ey âdemoğulları)! acele geçeni (bu dünyâyı) sever, Âhiret'i terkedersiniz. ) [9]
22, 23, 24, 25 (O gün (Kıyamet Günü) nice yüzler terfe tazedir. (Parıl parıl parıldar. Zîrâ) Rablerine nazar kılarlar. Nice yüzler de surat asmış ve muzlimdir. Anlarlar ki, bel kemiklerini kıracak bir felâkete uğrayacaklar.) [10]
26, 27, 28, 29, 30 ( Hayır! Öyle değil. Ne zaman ki rûh köprücük kemiğine dayanır, hazır olanlara: «Bir hekim yok mu denilir?» Hasta, dünyâdan ayrılma zamanı yaklaştığını anlar. Bacakları birbirine dolaşır. O gün, Rabbinin yanına sevk olunacağı gündür.) [11]
31, 32, 33, 34, 35 (Fakat, o ne sadaka verdi ve ne namaz kıldı. Belki (Kur'ân'ı) tekzîb etti (îmândan yüz çevirdi). Sonra da salma salına yürüyerek'ehline gitti. Vay sana, vay, bir daha vay sana, vay!) [12]
36 (İnsan, başı boş bırakılacağını mı zannediyor? ) [13]
37, 38, 39, 40 (O, rahme dökülen meniden bir katre değil miydi? Sonra, bir kan pıhtısı oldu. Derken, Allah Teâlâ, onu yarattı, düzeltti. Ondan erkek, dişi iki sınıf halk etti. Bunları yaratan (Allah) Ölüleri diriltmeye kaadir değil midir? (Elbette kadirdir.) [14]
[1] Ahmed Davudoğlu, Kur’an-ı Kerim Meâli Ve Tefsiri Tibyân Tefsîri, Akpınar Yayınları: 4/391.
[2] Ahmed Davudoğlu, Kur’an-ı Kerim Meâli Ve Tefsiri Tibyân Tefsîri, Akpınar Yayınları: 4/391.
[3] Ahmed Davudoğlu, Kur’an-ı Kerim Meâli Ve Tefsiri Tibyân Tefsîri, Akpınar Yayınları: 4/391.
[4] Ahmed Davudoğlu, Kur’an-ı Kerim Meâli Ve Tefsiri Tibyân Tefsîri, Akpınar Yayınları: 4/391.
[5] Ahmed Davudoğlu, Kur’an-ı Kerim Meâli Ve Tefsiri Tibyân Tefsîri, Akpınar Yayınları: 4/392.
[6] Ahmed Davudoğlu, Kur’an-ı Kerim Meâli Ve Tefsiri Tibyân Tefsîri, Akpınar Yayınları: 4/392.
[7] Ahmed Davudoğlu, Kur’an-ı Kerim Meâli Ve Tefsiri Tibyân Tefsîri, Akpınar Yayınları: 4/392.
[8] Ahmed Davudoğlu, Kur’an-ı Kerim Meâli Ve Tefsiri Tibyân Tefsîri, Akpınar Yayınları: 4/392-393.
[9] Ahmed Davudoğlu, Kur’an-ı Kerim Meâli Ve Tefsiri Tibyân Tefsîri, Akpınar Yayınları: 4/393.
[10] Ahmed Davudoğlu, Kur’an-ı Kerim Meâli Ve Tefsiri Tibyân Tefsîri, Akpınar Yayınları: 4/393.
[11] Ahmed Davudoğlu, Kur’an-ı Kerim Meâli Ve Tefsiri Tibyân Tefsîri, Akpınar Yayınları: 4/393.
[12] Ahmed Davudoğlu, Kur’an-ı Kerim Meâli Ve Tefsiri Tibyân Tefsîri, Akpınar Yayınları: 4/394.
[13] Ahmed Davudoğlu, Kur’an-ı Kerim Meâli Ve Tefsiri Tibyân Tefsîri, Akpınar Yayınları: 4/394.
[14] Ahmed Davudoğlu, Kur’an-ı Kerim Meâli Ve Tefsiri Tibyân Tefsîri, Akpınar Yayınları: 4/394.