Döviz alım-satımı islâm hukukunda "sarf akdi"ne girer ki, bir paranın diğer bir parayla satın alınması demektir. Değişik iki parayı, meselâ Türk lirasi ile euroyu birbirleriyle değiştirmede ölçü, peşin olmalarıdır. Peşin olduktan sonra, resmî kurdan, ya da karaborsadan olmasının cevaz konusunda hiçbir farkı yoktur. Dilediğinden dilediği kârla alabilir ve satabilir. Yeter ki, faiz maddelerinin (meselâ paranın) cinsleri farklı olanlarında faiz sebebinin (illet) geciktirme olduğu bilinsin. Allah Rasûlü (s.a.s.), "Cinsler değişik olursa, peşin olmak şartıyla, dilediğiniz gibi satın" (bk. Mavsilî, el-Ihtiyar, Ist. 208) buyurmuş, fıkıhçılar da bunu esas almışlardır. Hz. Ömer (r.a.) de: Paranın parayla değişiminde "bir direğin arkasına geçinceye kadar dahi veresiye yapmayın" demiştir. Buna göre, meselâ altın ve gümüş veresiye alınıp satılamaz. Çünkü onlar da paradırlar. Ama bunu çoğu müslümanlar, hatta çoğu kuyumcular bilmezler. Halbuki, kişinin yapmakta olduğu işle ilgili İslâmî hükümleri bilmesi ona, meselâ namaz kılmak gibi farz-ı ayındır. Ancak, alırken verdiği kadar ve verdiği cinsi almak üzere borç verilmeleri farklıdır ve câizdir.