Hac aylarında önce umre için ihrama girip, umreyi tamamladıktan sonra, aynı yılın hac aylarında hac için yeniden ihrama girerek yapılan hacca “temettû haccı” denir. Burada umre ve hac ayrı ayrı ihramla îfâ edilmektedir. Bu çeşit haccı yapana “mutemettî” denir. Temettû haccı yapacak olan kimse, mikatta umre niyetiyle ihrama girer. Mekke’ye ulaşınca tavaf ve sa’yeder, tıraş olur veya saçlarını kısaltır. Böylece umreyi tamamlayıp ihramdan çıkar. Normal elbiselerini giyer, ihramlı olmayanlara mubah olan şeylerden yararlanır. Sonra Zilhicce’nin sekizinci günü veya daha önce Mekke’de kaldığı evde ihrama girer, kudüm tavafını yapar, diğer hac amellerini tamamlar. Bir haccın temettû haccı sayılması için, umre ile haccın aynı hac mevsimi içinde yapılması gereklidir. Hac mevsiminden önce umre yapıp, sonra hac mevsiminde hac yapmak, temettû haccı olmadığı gibi, bir yıl umre, sonraki yıl hac yapmakla da temettû meydana gelmez.
Mikatların dışında kalan belde ve ülkelerden gelen hacılar (âfâkîler), uzun süre ihramda kalmamak için, daha çok temettû haccını tercih ederler. Burada umre ile haccı, aynı hac mevsiminde ayrı ihramlarla birlikte yapmaya muvaffak kıldığından, Allah Teâlâ için bir şükür kurbanı kesilir. Bu kurban, Akabe cemresi taşlandıktan sonra, tıraştan veya saçları kısaltmazdan önce, kurban bayramı günlerinden birinde kesilir. Kurban kesmeye gücü yetmeyen kimse, hac sırasında Arefe günü bitmek üzere üç gün, bayram günleri çıktıktan veya kendi beldesine döndükten sonra yedi olmak üzere toplam on gün oruç tutar. [1]
Cenabı Hak şöyle buyurmaktadır:
“Hac ihramına girinceye kadar umreden faydalanabilen kimseye kolayına gelen bir kurban kesmek gerekir.” (Bakara: 2/196)
Ayette kastedilen haccın, Mekke’de mukim olmayanların hac aylarında, umre niyetiyle ihrama girip, umre menasikini bitirdikten sonra da, hac için tekrar ihrama girme hususu olduğu konusunda alimler ittifak halindedir.[2]
Hz. İbn Abbas (r.a.)’a temettü haccı hakkında sorulduğunda O şöyle cevap vermiştir:
“Muhacirler, Ensar, Peygamber efendimizin hanımları Veda haccında hacca niyet ettiler. Biz de niyet ettik. Mekke’ye gelince Resulullah şöyle buyurdu:
“Niyetinizi hacla beraber umre için yapınız. Ancak Kurban (hedy) götürmüş ve belirlenmiş olan kimse (böyle yapmasın).”[3]
Kişi, mikat mahallinde veya mikat mahallinden önce, ihramı giyer ve sadece umreye niyet eder ve ”Allah’ım! Ben umre yapmaya niyet ettim. Bunu bana kolaylaştır ve kabul eyle” şeklinde der ve ardından da telbiye getirir. Umre vazifesini yerine getirdikten sonra da, ihramdan çıkar. Arafat’a çıkacağı güne kadar da kendi elbisesiyle durur ve sonra Arafat’a çıkmadan önce, hac için niyet ederek: ”Allah’ım! Ben hac yapmaya niyet ettim. Bunu bana kolaylaştır ve kabul eyle” şeklinde der ve ardından da telbiye getirir.
Temettü haccına niyet eden kimseye mütemettü denir. Kelime anlamından da anlaşılacağı üzere temettü yapan kimse hem umre yaparak onun sevabından faydalanmış olur, hem de umre yaptıktan sonra ihramdan çıkarak ihramın yasaklarından kurtulur. Böylece bazı kolaylıklardan faydalanmış olur.
Temettü hacına niyet eden kimsenin terviye günü, yani zilhiccenin sekizinci günü ihrama girmesi daha faziletlidir denilmiştir..
Temettü haccına niyet edenler, hac ve umreyi ayrı ayrı yaparlar. Yani önce umreyi sonra da hac farizasını yerine getirirler. Temettüye niyet edenler, Kurban bayramının birinci günü, güneş doğduktan sonra, şeytanı taşlayıp, kurbanlarını keserler ve tıraş olup ihramdan çıkarlar.[4]
Temettü hacına niyet edenlere, kurban bayramı günlerinde, kurban kesmeleri vacip olur.
İmam Ahmed ise en faziletli hac şekli, temettü haccı olduğunu söylemiştir.[5]