i- Yeryüzüne Vâris Olmaları

 

Kur'an-ı Kerim'de iman edip salih amel işleyenlere, yeryüzüne halef kılınacakları vadedilerek şöyle buyrulur: "Allah, sizden iman edip salih amel işleyenlere, onlardan öncekileri halef kıldığı, sahip ve hâkim kıldığı  gibi, onları da yeryüzüne halef kılacağına, sahip ve hâkim yapacağına onlar için râzı olduğu dinî temelli yerleştireceğine ve korkularını güvene çevireceğine dâir söz vermiştir. Çünkü onlar Bana kulluk eder, hiçbir şeyi Bana ortak koşmazlar. Ama kimler bundan sonra da inkâr ederse, işte onlar artık yoldan çıkmışlardır." (24/Nur, 55) Bu ayette Allah, iman edip bu imanlarının gerektirdiği şekilde salih amel işleyenlere üç şey vadetmektedir. Bunlar:

Yeryüzüne halef kılınmaları,

Kendileri için seçilen  ve beğenilen/râzı olunan dinin kendilerine sağlamlaştırılacağı, 

Korkularından sonra güvene erecekleridir.

Ayette vadedilen "yeryüzünde halef kılma" şeklinde ifade edilen hususla ne kast edilmektedir? Müfessirler, bu konuda farklı görüşler ileri sürmüşlerdir. Allah'ın hangi ırktan olursa olsun müşriklerin topraklarına varis kılması ve orada her türlü tasarruf yapmaya yetkili halifeler yapması, kâinatı imar etme, adaleti yerine getirme ve kullar arasında ihsan, iyilik yapmak için Allah'ın onları halife yapmasının söz konusu olduğu beyan edilmektedir. Başka bir ayette de bu vaade açıklık getirilir: "Andolsun, Tevrat'tan sonra Zebur'da da arza mutlaka salih kullarım varis olacaklardır, diye yazdık." (21/Enbiyâ, 105) Ancak bu veraseti, iman etmeye ve bu inancın gerektirdiği şekilde salih amel işleme şartına bağlamaktadır. Yeryüzüne, tevhid inancına sahip olup salih amel işleyenler, dün olduğu gibi bu gün de varis olabilirler. Yeter ki onlar salih olsunlar.