Salih amelin çok çeşitli tarifleri yapılmıştır. Bu tariflerden bazıları genel tarifler olmakla beraber, tahsisli diyebileceğimiz tarifler üzerinde de durulmuştur. İbn Abbas, salih ameli genel anlamda farzlardır, namaz kılmak, oruç tutmaktır şeklinde tarif ederken, Hz. Ali, vaktinde tadil-i erkân ve heyetine riayet ederek kılınan namazdır şeklinde tanımlamıştır. Bunlar, tahsisli tanımlardır. Katade, salih ameli imana dahil olan şeyler ve hayır işlemektir diye tanımlar.
Müfessirler, daha ziyade umumi tarifler üzerinde durmaktadırlar. Salih amelin, Allah ve Rasül'ünü tasdik etmek, emrettiklerini yapıp nehyettiklerinden kaçmak, Allah'a itaat etmek ve yasakladıklarından kaçmak şeklinde tanımlar yapıldığı gibi, üzerine sevap terettüp eden tüm doğru ameller; Allah'ın rızası istenilen şey; akıl, kitap ve sünnetteki delillerle yapılan her doğru iş; Allah'ın emrettiği taatleri işlemek şeklinde de tanımlar yapılmaktadır. Ahmed Hamdi Akseki: "Salih amele gelince, o da, akl-ı selimin (sağduyu), insan fıtratı ve tabiatının reddetmediği birtakım hayırlı amellerdir ki, insanın kendisine, ailesine, toplumuna ve bütün insanlara, faydalı ve onların menfaatine olan şeylerle bağdaşan iyi ve güzel işlerlerle davranışlardır" (8) şeklinde tarif etmektedir.
Elmalılı, sâlihât, sâliha'nın çoğuludur. Salih, aslında iyi, faydalı, aklen ve naklen müstakim/dosdoğru, hayırlı manasına vasıftır; kalbî, bedenî ve mâlî olmak üzere üç kısmı vardır diye sâlihâtı tarif ettikten sonra, salih ameli de şöyle tanımlamaktadır: "Amel-i salihe gelince, bu da, Allah'a ve ahirete imanın muktezasına göre ve Allah'ın inzal ve irsal buyurduğu deliller, hükümler ve haberlere ihlasla ve hüsn-i niyyetle Allah'ın razı olacağı güzel ameller yapmaktır." (9) Salih ameli, şöyle de tanımlayabiliriz: "İmanın gereklerini gerektiği şekilde yapmak"; güzel bir ameli güzel bir niyetle ve güzel bir şekilde yapmaktır (tabii, "güzel"in tanımının da güzel olması kaydıyla)."
Gürüldüğü gibi, salih amelin dar manada tarifleri yapılmasına karşılık; oldukça geniş tanımları da yapılmıştır. Yapılan bütün tariflerde zahiren veya zımnen imanın şart koşulduğu görülmektedir. Zira ister salih amelin, sadece farzlardır diye, isterse namaz, oruç gibi tahsisli tarifi yapılsın; iman etmek şarttır ve zaten bu amellerin de iman olmadan yapılması düşünülemez. Yapılan bu tarifler içinde Elmalılı'nın yaptığı tarifin efradını câmi, ağyarını mâni bir tanım olduğunu söyleyebiliriz. Zira bu tarifte, Allah'a ve ahirete iman şart koşulduğu gibi, bu imanın gerektirdiği şekilde hareket edilmesi de vurgulanmaktadır. Bununla birlikte, salih amelde bulunması gereken ihlas ve niyet de belirtilmektedir. Bütün bunların yanında, Allah'ın razı olacağı kaydı da ayrıca dikkat çekmektedir. Şu halde, bir amelin salih olabilmesi için iman ve bunun gerektirdiği şekilde hareket etmenin esas olduğunu söyleyebiliriz. Çünkü iman, salih amelin düşünce planında olmasını sağlayacaktır ki, salih amelde de bu esastır.