Kur’an-ı Kerim’de sâlih amellerden bahseden ayetlerin bir kısmının mutlak, bir kısmının da mukayyed olduğunu daha önce kaydetmiştik. Bu ayetlerden bazılarında salih amel sayılan davranışlar zikredilmektedir. Yine bu ayetlerden bazılarında da “sâlihât” lafzının başında, kısım, parça, bölüm anlamına gelen “min” harf-i cerinin bulunduğu görülmektedir. “Erkek veya kadın, mü’min olarak salih amellerden işlerse, işte böyle kimseler cennete girerler ve zerre kadar onlara zulmedilmez." (4/Nisâ, 124) “Kim iman ederek salih amellerden işlerse o, zulümden ve hakkının çiğnenmesinden korkmaz.” (20/Tâhâ, 112) “Mü’min olarak salih amellerden işlerse, çalışması inkâr edilmeyecektir ve biz onu yazmaktayız.” (21/Enbiyâ, 94)
Bu ayetlerden hareketle diyebiliriz ki, bir mü’minin bütün salih amelleri yerine getiremeyeceği açıktır. Nitekim: “İman edip salih amelleri işleyenler -ki, hiç kimseye gücünün üstünde bir şey teklif etmeyiz- işte onlar cennet halkıdır. Onlar orada ebedî kalacaklardır.” (7/A’râf, 42) ayetinden de anlaşılacağı gibi, gücümüzün yettiği oranda salih amelleri yerine getirmemiz istenmektedir.
Hz. Peygamber, ashâbına güç yetirebilecekleri amelleri işlemelerini emrederdi. Hz. Âişe (r.a.)’nin rivayet ettiği hadiste bu görülmektedir: “Rasûlullah, ashabına emrettiği zaman, güçlerinin yeteceği amelleri işlemelerini emrederdi. Ashâb: ‘Ya Rasûlallah, biz senin gibi değiliz; Allah senin olmuş ve olacak günahlarını bağışlamıştır (biz, senden daha çok ibadet etmek zorundayız)’ derlerdi de, Rasulullah kızar ve hatta kızdığı yüzünden belli olurdu. Sonra şöyle derdi: “Sizin en müttakiniz ve Allah’ı en çok bileniniz benim.” (Buhâri, İman 13)
Netice olarak diyebiliriz ki, mükellefin salih amellerin hiç birini bırakmaksızın tümünü yerine getirmesi imkânsız ve gücünün dışındadır. Ancak, mü’minin, mümkün mertebe bu konuya ihtimam göstermesi gerekmektedir. Zira ayetlerde salih amellerin bir hayli tekrar edilmeleri buna işaret etmektedir. Bu konuda şöyle bir ayrım yapmak gerekmektedir: Salih amellerin bir kısmı tüm mükelleflerin yapmak zorunda olduğu farz amellerdir; bir kısmı ise nafilelerdir. Kur’an, farz ve nafile tüm salih amelleri eksiksiz istemese de, bu konuda gevşek davranmaları hoş görmemektedir. Aslında ibadetler/ salih ameller, ne insanoğlunun kaçınacağı kadar ağır ve çok; ne de onu tembellik ve rehavete sevkedecek kadar basittir.