Putları Parçalamak

 

Şeytanî arzular, günahkârın putlarıdır. Bu nedenle Allah Teâlâ şöyle buyurur: "Hevâsını/tutkularını ilâh edineni gördün mü?" (25/Furkan, 43) Faiz bir puttur. Gösteriş/riya bir puttur. Malları haksızca yemek bir puttur. Nefsin arzulayıp Allah'ın kızdığı her şey, Allah'tan gayrı tapınılan birer puttur. Bu putlar yıkılmadıkça tevbe saflaşmaz ve sağlam bir esasa oturmaz. Nefsin derinliklerinde bu putlarla birlikte bulunan bir tevbe, hileli bir tevbedir.  Çünkü  nefis  kötülüğü  emredicidir.  Eğer nefis, sahibinin parçalamadığı bir putu hâlâ ayakta bulursa sahibini kandırarak putu kendisine güzel gösterir ve eski tapınmasına dönmeyi teşvik eder. Her reddedişinde ise tekrar tekrar müdahale eder. Ta ki geldiği yere geri dönsün ve bütün putları yıkmadığı tevbesi yıkılsın.

Nasûh bir tevbe isteyenin mutlaka günahkâr geçmişle kendini bağlayan her şeyi yıkması gerekmektedir. Bu nedenledir ki bazı tevbekârların kendilerini günahkârlığa bağlayan bazı şeyleri (haram mallar, kadın dostlukları, içki şişeleri, uyuşturucular vb.) bırakmamış, haramlarla kendi aralarında fizikî olarak da kolay ulaşamayacakları büyük mesafe koyamamış olmaları nedeniyle, tevbe ettikleri günahlara  tekrar  döndükleri  çok  görülmüştür.  Gerçek  tevbekârların  kendilerini Allah'ın gazabına sebep olacak her şeyi tevbelerinin başlangı- cında yok ettiklerini görmekteyiz. İçki yasağı gelince, Medine sokaklarına içkilerini hemen boşalttıkları için ortalık bir anda şarap deresine dönmüştü. Putları yasaklayan din mensupları, gücü ele geçirdikleri ilk anda tüm putları yerle bir etmişti. (8)

Haramlara tevbe hicretle gerçekleşir. "Hicret, Allah'ın nehyettiklerini terketmektir." hükmüne göre haramları terketmek hicrettir. İç dünyada yapılan bu hicretin uygulanması için, genellikle dış dünyada da hicretin gerçekleşmesi gerekecektir. Nasûh tevbenin başta gelen engellerinden biri, isyan yerinden ve günah ortamından hicret edilmemesi, haramlara davet eden çevrenin değiştirilmemesidir. Kurtuluş isteyen, öldürücü yerde kalamaz. Günahların açıkça işlendiği yerler, bulaşıcı mikropların barındığı yerlerdir, orada kalanlara mikrop mutlaka  bulaşacaktır.  Bu  nedenledir  ki,

Sahih-i Müslim'de rivayet edilen hadis-i şerifte, yüz kişiyi öldüren katilin tevbesi hakkında son tevbesini yanında yaptığı sâlih âlim ona şöyle demiştir: "Falan yere git.  Orada  Allah'a ibadet eden insanlar  var. Sen de onlarla birlikte Allah'a ibadet et; Eski yerine dönme, çünkü orası kötülük yeridir." (S. Müslim ve Tercümesi, c. 8, s. 261-262; Nevevî, 17/82-84) Gece klüplerini dolaşmayı bırakmadan, zinadan tevbe edenin tevbesi nasıl tam olur? İçki içilen yerleri terketmeden, içkiye tevbe etmiş biri, tevbesini nasıl uygulayabilir?   

Tevbenin gerçekleşmesi, ihsan mertebesiyle yakın ilgilidir. "Allah'ı görür gibi ibadet/yaşamak; Sen O'nu görmüyorsan da O seni mutlaka görmektedir." Günahları işlerken, Allah'ın gözetleyiciliğinden gâfil olan kimse haramlara meyleder. Gözetlendiği düşüncesi ne zaman bir müslümandan kaybolursa haramlara meyleder, tevbesini bozucu hale getiren gevşekliğe ve tembelliğe eğilim gösterir. Salih ameller, Allah yolundaki manevî aracımızın yakıtı gibidir. Tevbe eden, salih ameller ortaya koymaktan gâfil kalırsa, yenileyip arttırmadığı eski yakıtı bitince, araba stop eder. Allah'ın gözetleyiciliği her an hissedilmedikçe sâlih amellerin de üretilmesi mümkün değildir.