Fiil/Amel:

 

Hâlin (pişmanlığın) meyvesi olup, kötülüğü terk edip, sâlih ameller yapmak ve tekrar günaha dönmemektir. Bu acı ve elem, gönlünü iyice kapladığı zaman, yeni bir hâl, yeni bir durum ortaya çıkar ki, bu da şimdiki, geçmiş ve gelecek zamanla alâkalı olan bir işi, bir fiili tasarlayıp kasd ve niyet etmektir. Şimdiki zamanla ilgisi, yapmış olduğu kabahati hemen terk edip bırakmaktır. Gelecek zamanla ilgisi, kendisini Rabbinden ayıran bu kötülüğü veya kabahati ömrünün sonuna kadar asla yapmamaya azimli ve kararlı olmaktır. Geçmiş zamanla alâkası ise, kaybettiğini, zararlarını iyilik etmekle veya kaza etmekle telâfi etmeye çalışmaktır. İşte ilim, burada tevbenin birinci unsurudur ki, bundan da maksat iman ve yakîndir. Çünkü iman, günahların öldürücü bir zehir olduğunu akla gösterip  kalple  tasdik  ettirir. Yakîn  ise, bu  tasdiki daha da kuvvetlendirip  şüpheyi  ve  zannı ondan uzaklaştırarak kalbe onu tam anlamıyla yerleştirir.  Bu imanın nuru kalpte parladığı zaman, orada pişmanlık ateşini yakar. Kalp bu iman nuru sayesinde yüce Rabbinden ve O'nun sevgisinden uzaklaştığını anlayınca acı duyar ve elem çeker. Böylece tevbe eden kimsenin kalbini bu ayrılık ve sevgi ateşi öylesine yakmalıdır ki, bu ateşin verdiği heyecanla kaybettiğini tekrar elde etmeye yönelsin.

Dolayısıyla ilim, pişmanlık ile şimdiki ve gelecek zamanda bu işi yapmaya azimli olmak ve geçmişteki zararı da telâfiye çalışmak gibi birbirini takip eden üç unsurdur ki, hepsine birden tevbe denir. Çok kere, yalnız geçmişte olan bir işe pişman olmaya tevbe demişlerse de, ilim onun evvelidir; kabahati, günahı bırakıp terketmek de onun neticesidir. İşte bu manada Peygamberimiz, "Pişmanlık tevbedir" (İbn Mâce, Zühd 30 / 1470) buyurmuştur. Çünkü pişmanlık, onu neticeye  götüren  ilimden  ve  onu takip eden azim ve irade gücünden uzak olmaz. İlimsiz ve azimsiz pişmanlık mümkün değildir. Bundan dolayı tevbenin tarifinde "geçmiş hataların verdiği bir iç sancısıdır" denilmiştir; zira bu, yalnız içteki, gönüldeki acıyla ilgilidir. Yine tevbenin pişmanlıkla kopmaz ilişkisinden dolayı "tevbe, gönülde alevlenen bir ateş, ciğerde iyileşmeyen bir yaradır" diye tarif edenler olmuştur. Bu pişmanlık sonucu kötü ameli terk anlamı itibariyle de tevbenin tanımı olarak şöyle denmiştir: "Tevbe, eziyet veren elbiseyi atıp faydalı elbiseyi giymektir."  "Tevbe, kötü huyları iyi huylarla değiştirmektir." (11)