Ey idraki
güneşe benzeyen, sen vaktin Halil’isin. Bu yol kesen dört kuşu öldür!
Çünkü bunların her biri de karga gibi akıllıların akıl gözlerini oyar,
çıkarır.
Tene ait dört huy,
Halil’in kuşlarına benzer. Onları kesmek cana yol açar. Ey Halil
iyiden kötüden kurtulmak için kes onların başlarını da ayaklar setten
kurtulsun. Kül, sensin, hepsi de senin cüzilerindir. Çöz ayaklarını,
onların ayakları senin ayakların demektir. Alem, senin yüzünden
ruhların uçtuğu, toplandığı bir yer haline gelir; bir atlı, yüzlerce
orduya dayanç olur.
Çünkü bu ten dört
huyun durağıdır, o huyların adları dört fitneci kuştur. Halkın ebedi
olarak diriliğini istersen bu dört şom ve kötü kuşun başlarını kes.
Sonra da onları bir başka çeşit dirilt de artık onlardan bir zarar
gelmesin.
Dört yol kesen
manevi kuş, halkın gönlünü yurt edinmiştir. Bütün gönüllere emir
olursan, ey kişi, bu zamanda Tanrı halifesi sensin. Bu dört diri kuşun
kes başlarını da ebedi olmayan halkı ebedileştir!
Bu kuşlar, kaz,
tavus, kuzgun ve horozdur. Bunların içlerdeki benzerleri de dört
huydur.
Kaz hırstır, horoz
şehvet. Makam tavusa benzer, kuzgun dileğe.
Kuzgunun dileği,
ebedi olmak, yahut uzun bir ömre kavuşmaktır, bunu umar durur. Hırs
kazı, kuru yaş ne bulursa yere gömer. Bir an bile kursağı durmaz Tanrı
buyruğundan yalnız “Yiyin” hükmünü duymuştur. Yağmacıya benzer, evini
kazar, çabuk çabuk dağarcığını doldurmaya bakar. İyi kötü ne olursa
dağarcığına tıkar. İnci tanelerini de oraya tıkıştırır, nohut
tanelerini de. Başka bir düşman gelip de çuvalına kuru yaş, ne bulursa
doldurmasın der. Vakit dardır, fırsat geçmekte. O da bundan korkarak
durmaksızın eline ne geçerse çabucak koltuklar. Başka bir düşman
getirmez diye efendisine güveni yoktur.
Fakat iman sahibi o
yaşayışa güvenir, bu yüzden de yavaş yavaş, durup dinlenerek yağma
eder. Padişahın düşmanı nasıl kahrettiğini bilir. Bu yüzden fırsatı
kaçırmayacağına da emindir, düşmanın gelmeyeceğine de inanmıştır.
Başka kapı yoldaşlarının ona çullanmayacağını, onun derip devşirdiğini
kapışmayacaklarını bilir, emindir.
Padişahın adaletini
bilir, kulların nasıl zaptettiğini , kimsenin kimseye nasıl sitemde
bulunmadığını görmüştür.
Hasılı acele etmez,
sakindir, nasibini kaçırmayacağına emindir. Bu yüzden sabreder gözü
toktur, eline geçeni başkalına ihsan eder, yeni yakası temizdir.
Çünkü yavaşlık Tanrı
ışığıdır. O çabukluksa şeytanın dürtmesinden meydana gelir. Zira
Şeytan onu yoksulluklarla korkutur, sabır beygirini sinirlenip
öldürür.
Kur’an dan duy,
Şeytan, seni şiddetli yoksullukla tehdit eder ürkütür. Bu suretle
sende ona uyar, aceleyle pis şeyleri yer, pis yerleri elde edersin. Ne
adamlığın kalır, ne sabrın, ne sevap düşüncen! Hasılı kafir yedi
karınla yemek yer, dini ve gönlü arıktır ama karnı büyük!