Ey Hak Nuru
Hüsameddin! Bir iki kağıdı fazla al da pirin sıfatlarını anlatayım.
Gerçi vücudun nazik ve çok zayıf , fakat sensiz cihanın işi yoluna
girmiyor. Gerçi ışık ( gibi nurlu, latif) ve sırça ( gibi ince ve
nazik) oldun. Fakat gönül ehlinin başısın, onlara muktedasın.
Mademki ipin ucu senin
elindedir, senin isteğine tabidir; gönül gerdanlığının incileri de
senin ihsanıdır. Yol bilen Pirin ahvalini yaz; Piri seç, onu yolun ta
kendisi bil. Pir, yaz mevsimidir; halk ise güz ayı...Halk, geceye
benzer, Pir aya...
Genç ve terü taze talihe
Pir adını taktım. Fakat o, Halk tarafından Pir olmuştur, günlerin
geçmesiyle değil. O öyle bir Pirdir ki iptidası yoktur, ezelidir. Öyle
tek ve eşsiz inciye eş yoktur. Eski şarap esasen kuvvetlidir, hele “
Min ledünn” şarabı olursa...
Piri bul ki bu yolculuk,
Pirsiz pek tehlikeli, pek korkuludur, afetlerle doludur. Bildiğin ve
defalarca gittiğin yolda bile kılavuz olmazsa şaşırırsın. Kendine gel!
Hiç görmediğin o yola yalnız gitme, sakın yol göstericiden baş
çevirme!
Ey nobran! Pirin gölgesi
olmazsa gulyabani sesi, seni sersemleştirir, yolunu şaşırtır.
Gulyabani, sana sana zarar verir, yolundan alıkor. Bu yolda nice
senden daha dahi kişiler kaybolup gittiler. Yolcuların yollarını
şaşırdıklarını, kötü ruhlu İblisin onlara neler yaptığını Kuran’dan
işit!
Onları ana yoldan yüz
binlerce yıl uzak olan yola götürdü, felakete uğrattı, çırçıplak
bıraktı. Onların kemiklerine, kıllarına ( onlardan kalan eserlere) bak
da ibret al; eşeğini onların yoluna sürme. Eşeğin başını çek, onu yola
sok, doğru yolu bilen ve görenlerin yoluna sür.
Onu boş bırakma,
yularını tut; çünkü o, yeşilliğe gitmeği sever. Gaflet edip de bir an
boş bıraktın mı çayırlara doğru fersahlarca yol alır. Eşek yol
düşmanıdır, yeşillik görünce sarhoş olur. Onun yüzünden nice ona kul
olanlar telef olup gitmişlerdir.
Eğer yol bilmezsen
eşeğin dileğine aykırı yoldur. Kadınlarla meşverette bulunun, ne
derlerse aksini yapın. Şüphe yok ki onlara aykırı hareket etmeyen
helak oldular. Heva hevesle, nefsin isteğiyle az dost ol. Çünkü seni
Tanrı yolundan çıkaran, yolunu şaşırtan, heva ve hevestir.
Cihanda bu heva ve
hevesi, yoldaşların gölgesini kırıp öldürdüğü gibi hiçbir şey kıramaz,
yok edemez.
Peygamber, Ali’ye dedi
ki: “ Ey Ali! Tanrı aslanısın, kuvvetlisin, korkmazsın, yüreklisin.
Fakat aslanlığına dayanma, güvenme. Ümit ağacının gölgesine sığın! Hiç
kimsenin rivayetlerle, masallarla yoldan ayıramayacağı akıllı bir
kişinin gölgesine gir.
Yeryüzünde onun gölgesi
Kafdağı gibidir, ruhu da Simurg gibi çok yükseklerde uçmakta,
yücelerde dolaşmakta. Kıyamete kadar onu övsem, söylesem tükenmez. Bu
övüşe bir kesim, bir son arama.
Güneş, insan suretiyle
yüzünü örtmüştür, insan suretinde gizlenmiştir; artık sen anlayıver.
Doğrusunu Tanrı daha iyi bilir. Ya Ali! Sen, Tanrı yolundakini bütün
ibadetler içinde Tanrıya ulaşmış kişinin gölgesine sığınmayı seç.
Herkes bir çeşit ibadete sarıldı, kendisi için bir türlü kurtulma
çaresine yapıştı.
Sen, akıllı bir kişinin
gölgesine kaç ki gizli, gizli savaşan düşmandan kurtulasın. Bu, senin
için bütün ibadetlerden daha iyidir. Bu suretle yolda ilerlemiş
olanların hepsini geçer, hepsinden ileri olursun. Bir Pir ele geçirdin
mi hemen teslim ol; Musa gibi Hızır’ın hükmüne girip yürü.
Ey münafıklık nedir,
bilmeyen! Hızır’ın yaptığı işlere sabret ki Hızır” Haydi git, ayrılık
geldi” demesin. Gemiyi kırarsa ses çıkarma; çocuğu öldürürse saçını
başını yolma. Mademki Hak, onun eline “kendi elimdir” dedi; “Yedullahi
fevka eydihim” hükmünü verdi; Şu halde Tanrı eli, onu öldürse de yine
diriltir. Hatta diriltmek nedir ki? Ona ebedi hayat verir.
Bu yolu, nadir olarak
yapayalnız aşan bile yine Pirlerin himmetiyle aşmış, varacağı yere
onların sayesinde ulaşmıştır. Pirin eli, kısa değildir, gaiptekilere
de erişir. Onun eli, Tanrı kabzasından başka bir şey değildir ki.
Gaipte bulunanlara böyle bir hil’ati verirlerse huzurda bulunanlar
şüphesiz gaiptekilerden daha iyidir. Gaiptekileri bile doyururlar,
onlara bile ihsan ederlerse artık konuğun önüne ne nimetler koymazlar?
Huzurlarında hizmet
kemeri bağlanan nerede, kapı dışında bulunan nerede? Piri seçip ona
teslim oldun mu, nazik ve tahammülsüz olma; balçık gibi gevşek ve
sölpük bir halde bulunma. Her zahmete, her meşakkate kızar,
kinlenirsen cilalanmadan nasıl ayna olacaksın?”