Dört Hintli bir
Mescitte Tanrıya ibadet için namaza durmuşlar, rüku ve sücuda
koyulmuşlardı. Her biri niyet edip tekbir alarak huzur ve huşuyla
namaz kılmaktaydı. Bu sırada meyzin içeriye girdi. Hintlilerin
birisinin ağzından bilaihtiyar bir söz çıktı; “ meyzin, ezanı okudun
mu, yoksa vakit var mı?” öbür Hintli, namaz içinde okuduğu halde “ Sus
yahu, konuştun, namazın bozuldu.” Dedi.
Üçüncü Hintli
ikincisine dedi ki : “Onu ne kınıyorsun baba, kendi derdine bak,
kendini kına!” dördüncü “ Hamd olsun ben, üçünüz gibi kuyuya düşmedim”
dedi. Hulasa dördünün de namazı bozuldu. Alemin ayıbını söyleyen daha
fazla yol kaybeder. Ne mutlu o kişiye ki kendi ayıbını görürse o
alınır, o ayıbı kendisinde bulur.
Çünkü insanın
yarısı ayıptandır, yarısı gayıptan! Madem ki başında onlarca yara var,
merhemini başın vurmalısın. Yarayı ayıplamak, ona merhem koymaktır.
Sınık bir hale düşü mü “ Bir kavmin azizi zelil oldu mu acıyın
ona”hadisine mazhar olur. Sende o ayıp yoksa da yine emin olma.
Olabilir ki o ayıbı sen de yaparsın, günün birin de o ayıp, senden de
zuhur edebilir.
Tanrıdan “ Emin
olmayın” sözünü duymadın? Peki o halde neden müsterih ve emin
oluyorsun? İblis, yıllarca iyi adla anılarak yaşadığı halde nihayet
bak, nasıl rüsvay oldu,, adı ne oldu? Yüceliği alemde tanınmıştı,
aksiyle tanındı, yazık!
Emin değilsen,
tanımayı isteme. Yürü, yüzünü korkuyla yıka da sonra göster. Güzelim,
sakalın çıkmıyorsa başka sakalsızları kınama. Şu işe bak: Şeytan,
belalara düştü de sana ibret oldu. Sen belaya uğrayıp ona ibret
olmadın. O zehri içti, sen şerbetini iç,(ibret almana bak!)